Cerrahide 'görsel' olarak çocuk
Asıl meselemiz olan özel yaşam ve bilgilendirilme hakkını herkes için düzenlemiştir. Çocuklar da herkes kavramına dahildir. Onların bazı yetişkinlere “sevimli” görünmesi, kendisini henüz sözel olarak ifade edemeyecek yaşta olması, çok yorgun gözükmesi özel yaşamlarının deşifre edilebileceği sonucunu doğurmaz.
Dilek Kumcu*
Kucağında, gözleri çizgi halinde, dudakları ‘uff’ dercesine büzüşmüş bir yenidoğan ile birlikte gördüğünüz cerrah ilk anda o kucaktaki çocukla birlikte gözünüze sevimli gözüküyor. Sonra resme dönüp bir daha bakıyorsunuz, bir daha. Sevimlilik dışında bir şey var ama ilk anda bulamıyorsunuz, takılıyorsunuz… Yenidoğanın geçirdiği operasyonu düşünüyorsunuz ve eğer sizin de hastane tecrübeleriniz varsa kendinizle kıyaslayarak düşünüyorsunuz. Sonrasında eğer biraz çocuk hakları okuduysanız ya da çocukları kendi haklarının öznesi olduğunun bilincindeyseniz ya da en azından çocukları bir birey olarak görüyorsanız bu resimde sizi düşündüren bir şey oluyor, o sahnede kalıyorsunuz.
Sosyal medyada özellikle cerrahların paylaştıkları görsellerin, ameliyathanede arkasında operasyon olurken çekilen selfie’ler, kan dolu olan ilk “op” görselleri, alet/edavat hazırlayan, ameliyathanede donduk pozları dışındakiler de bir çocuk -ki genelde 5 yaş altı- ya da bir yenidoğan eşliğinde olduğunun farkına varmanız çok zamanınızı almıyor. Saçları, makyajı, kostümü tamam olan bir kadın cerrahın kucağında pozunu tamamlayan “ameliyathane topiği” diye görebiliyorsunuz bu çocukları, hangi operasyonu hangi hastanede hangi tarihte geçirdiğini gösteren hastag’lerle birlikte…
Herhangi bir arama verisi girmeden örneğin Instagram'a gece saatlerinde baktığınızda mutlaka bir doktor paylaşımına denk geliyorsunuz. Profillere baktığınızda bulundukları hastaneyi ve kendi pozisyonlarını da belirttiklerini görüyorsunuz. Uzman doktor yetiştirme niteliğinde olmayan üniversitelerde uzman hekim yetiştiren ülkemizde, gerçekten uzmanlık eğitimi alabilecekleri üniversite hastanelerinde yeterli kadro olmamasının bir sonucu olan uzun çalışma saatlerinde uyanık kalma araçlarından biri belki de asistan hekimlerin sosyal medya kullanımı. Ancak sağlık sisteminin tüm yapısal sorunları bir tarafa; yine de sosyal medyada hastaların görsellerini paylaşmanın bu sorunlarla baş etme yöntemi olduğunu kabul etmek mümkün değil.
ÇOCUĞUN SAĞLIK VE SAĞLIK HİZMETLERİNDEN YARARLANMA HAKKI
Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, çocuklara en geniş hak kataloğunu sağlayan, Amerika Birleşik Devletleri dışında Birleşmiş Milletlere kayıtlı 194 devlet tarafından onaylanmış, yürürlüğe girdiği andan itibaren ülke anayasaları başta olmak üzere ulusal mevzuatı dönüştürücü güce sahip, çocukların özel yaşamının gizliliğini ve sağlık hakkını da düzenleyen, Türkiye’nin de taraf olduğu bir uluslararası belgedir. Sözleşme’nin çocukların hayatında sağladığı somut fark, hakların bir bütün olarak yorumlamasıdır.
Çocuğun sağlık hakkı sadece bir hastalığın olmaması değil çocuğun bedensel, zihinsel ve toplumsal esenlik durumu, iyi olma hali anlamına gelmektedir. Sağlık hakkı, uluslararası insan hakları hukukunda ilk düzenlenen haklardan biri olması sebebiyle ulusal üstü, bölgesel ve iki taraflı antlaşmalarla güvence altına alınmıştır. Sağlık hakkı birçok belgede, örneğin, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Uluslararası Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi’nde yaşam hakkı bağlamında ele alınmıştır. Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’de, sağlık hakkı “her çocuğun olabilecek en iyi sağlık düzeyine” ve “tıbbi bakım ve rehabilitasyon hizmetlerini veren kuruluşlardan yararlanma hakkına” kavuşması olarak ele alınmıştır. Sözleşme 24. maddesiyle çocuğun sağlık ve sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkını düzenlemiştir. 24. madde Sözleşmenin bütüncül yorumu ilkesi gereğince çocuğun sağlık hakkını; ayrım göstermeme ilkesi (2. madde), çocuğun yüksek yararı (3. madde), yaşama hakkı (6. madde), çocuğun görüşlerine saygı (12. madde), çocuğun görüşlerini ifade etme hakkı (13. madde), çocuğun özel yaşamına saygı (16. madde), çocuğun gerek duyduğu bilgilere erişim hakkı (17. madde), yeterli yaşam standardına kavuşma (27. madde), eğitime ulaşma (28. madde) haklarıyla birlikte değerlendirir.
ÇOCUĞUN SAĞLIK HAKKI
Sözleşmelerin ötesinde gerçek dünyada ise çocuk hasta olur, anne-babanın tarifi ile hastalık tanısı konulur, tedavi seçenekleri konusunda çocukla konuşulmaz, vizite gelindiğinde çocuğun anne-babasına “nasıl” diye sorulur, herhangi bir girişim/müdahale gerektiğinde anne-babanın izni alınır ve ameliyathaneye çocuk tek başına alınır. Çocuğun yaşına ve gelişimine uygun şekilde bilgilendirilmesi olmayan hastane süreç ve ortamlarında belki sadece “neren ağrıyor göster bakalım”dan öteye gitmeyen katılım hakkından daha büyük bir sorun olarak çocuğun onurunun korunması meselesi gelir. Çocuğun anne-babasının dahi olmadığı bir ortamda çocuğun fotoğrafının çekilmesi sorunun bir aşaması olurken, bunun sosyal medya araçlarında daha çok ‘like’ uğruna yapılması uluslararası ve ulusal hukuka göre özel yaşamın gizliliğinin ve kişisel verilerin korunması hakkının ihlali anlamına geliyor.
Kişisel veri, belirli veya kimliği belirlenebilir olmak şartıyla, bir kişiye ilişkin bütün bilgiler anlamına gelmektedir. Anayasa Mahkemesi kararlarında (1), 108 sayılı Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Kişilerin Korunmasına Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi (2), Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) yayınladığı Kişisel Verilerin Korunması Rehber İlkeleri (3), Avrupa Birliği’nin 95/46/EC sayılı Veri Koruma Direktifi (4) belirtildiği üzere fotoğraf bir kişisel veridir.
Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin denetimini de yapan ve kararlarına taraf ülkelerin uymakla yükümlü olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları uyarınca da kişinin görüntü ve fotoğrafları kişisel verisidir. (5)
Ancak çocukların hangi ameliyatı, hangi tarihte, hangi sağlık kuruluşunda gerçekleştiğini gösteren paylaşımlar kişisel veri güvenliğinin en hassas noktasını ihlal eder niteliktedir. Nitekim kişinin bedensel ya da zihinsel sağlığına ilişkin kayıt edilmiş bilgilerinin tamamından oluşan sağlık bilgileri niteliği itibarıyla “hassas” veya “özel niteliği olan” kişisel veriler kategorisinde yer almaktadır ve bu yönüyle özel bir öneme sahiptir. (6)
Çocuğun kişisel verileri, çocuğun özel yaşamının gizliliği ile ilgilidir. Çocuğun kişisel verilerinin korunması çocuğun özel yaşamının korunması anlamına gelir. Özel yaşamın gizliliği İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nde (7), Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde (8) ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasasında 20. madde ile düzenlenmiştir.
Burada ayrıca ele alınması gereken Biyoloji ve Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi: İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleşmesi’dir. (9) Sözleşme Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’yi göz önünde bulundurarak; insana, hem birey, hem de insan türünün bir üyesi olarak saygı gösterilmesi ihtiyacına inanarak ve insan onurunu güvence altına almanın önemini kabul ederek bazı güvenceler sağlamıştır.
Sözleşme genel kural olarak, sağlık alanında herhangi bir müdahalenin, ilgili kişinin bu müdahaleye özgürce ve bilgilendirilmiş bir şekilde muvafakat etmesinden sonra yapılabileceğini düzenlemiştir. Bilgilendirmenin kapsamı da müdahaleden önce olması kriteri belirtilerek, müdahalenin amacı ve niteliği ile sonuçları ve tehlikeleri hakkında uygun bilgiler olarak belirlenmiştir.(10) Muvafakat verme yeteneği bulunmayan kişilerin korunmasına dair maddede genel kuralın çocuklar bakımından atlanmaması amacıyla çocuğun görüşünün, yaşı ve olgunluk derecesiyle orantılı bir şekilde, gittikçe daha belirleyici bir etken olarak göz önüne alınması zorunlu tutulmuştur. (11) Sözleşmenin lafzından çocuğun bilgilendirilmesi ve katılımının sağlanmasının bir tercihe veya seçeneğe bağlanmadığını, emredici olarak düzenlendiğini belirtmek yerinde olacaktır.
Sözleşmenin 10. maddesi ise asıl meselemiz olan özel yaşam ve bilgilendirilme hakkını herkes için düzenlemiştir. Çocuklar da herkes kavramına dahildir. Onların bazı yetişkinlere “sevimli” görünmesi, kendisini henüz sözel olarak ifade edemeyecek yaşta olması, çok yorgun gözükmesi özel yaşamlarının deşifre edilebileceği sonucunu doğurmaz. Herkes, kendi sağlığıyla ilgili bilgiler bakımından, özel yaşamına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir düzenlemesinin açık anlamı hekimlerin bu hakkı ihlal etmemesi zorunluluğudur.
Dünya Tabipler Birliği tarafından yayınlanan Amsterdam Bildirgesi’nde (12), Bali Bildirgesi’nde (13), Lizbon Bildirgesi’nde (14); hastanın tıbbi durumu, tanısı, prognozu, tedavisi hakkındaki ve kişiye özel diğer tüm bilgilerin sır sayılması gerektiğini belirtmiş ve bunların hastanın rıza gösterdiği haller dışında ancak kesin bir mahkeme kararıyla açıklanabileceğini düzenlemiştir.
NE YAPILABİLİR?
Çocukların görsellerinin anne-babalarının paylaşmasının (15) dahi tartışıldığı günümüzde, çocukların özel yaşamının gizliliğinin sosyal medyada en çok ihlal edildiği yerlerden birisi ne yazık ki hastane ortamı ve tedavi süreçleri.
Çocuğun hasta olarak sağlık profesyonelleri ile ilk temas anından itibaren görüşlerine saygı gösterilmesi gerekir. Çocuğun görüşlerine saygının; çocuğun yaşına ve olgunluk durumuna göre anlayacağı dilde bilgilendirilmesi, görüşünü serbestçe ifade edebilmesi ve sürece katılımının güvence altına alınması anlamına geldiğine odaklanan hastane/sağlık merkezi temelli çalışmalar yapılmalı.
Tıp eğitiminde tıp etiği dışında özgü gruplar bağlamında sağlık ve hasta hakkı çalışılmalı, eğitimin devamı olan uzmanlaşma sürecinde ise disiplinlerarası meslek içi güçlendirme ile asistan hekimler desteklenmelidir.
Çocuğun özel yaşamının gizliliğinin, çocuğun katılımı ile beraber güvence altına alınması gereken temel bir hak olduğunun farkına vararak Türk Tabipler Birliği'nin de mevcut görseller ile ilgili güçlendirici ve destekleyici bir çalışma yapması zorunlu gibi gözüküyor.
* Avukat
(1) Anayasa Mahkemesi Kararları: 2015/32E., 2015/102K., 12.11.2015 tarih, R.G. Tarih-Sayı: 02.12.2015 – 29550, 2013/122E., 2014/74K., 9.4.2014; 2014/149E., 2014/151K., 2.10.2014; 2013/84E., 2014/183K., 4.12.2014; 2014/74E., 2014/201K, 25.12.2014; 2014/180E., 2015/30K., 19.3.2015.
(2) 1981 tarihli Sözleşme’nin 2. maddesinde “kişisel veri”, “kimliği belirli veya belirlenebilecek verinin öznesi olan gerçek kişiyle ilgili tüm bilgiler” şeklinde tanımlanmaktadır.
(3) Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) yayınladığı Kişisel Verilerin Korunması Rehber İlkeleri’nde “kişisel veri”, “belirli veya belirlenebilir bir gerçek kişiye ilişkin tüm bilgiler” şeklinde tanımlanmaktadır.
(4) Avrupa Birliği’nin 95/46/EC sayılı Veri Koruma Direktifi’nin 2. maddesinde de “kişisel veri”, “belirli ya da kimliği belirlenebilir gerçek kişi ile ilişkilendirilebilen her türlü bilgi” şeklinde tanımlandıktan sonra “bir kişinin doğrudan veya dolaylı olarak tanımlanabilmesine imkân sağlayan kişinin kimlik numarası, fiziksel, psikolojik, duygusal, ekonomik ve kültürel kimliği veya sosyal kimliğin”nin bu kapsamda değerlendirildiği ifade edilmektedir.
(5) Peck-Birleşik Krallık Davası Kararı, Başvuru No: 44647/98, 28.01.2003; Sciacca – İtalya Davası Kararı, Başvuru No:50774/99, 11.01.2005; S. ve Marper - Birleşik Krallık Davası Büyük Daire Kararı, Başvuru No: 30562/04, 30566/04, 04.12.2008; Alkaya – Türkiye Davası Kararı, Başvuru No:42811/06, 09.10.2012; K.U. – Finlandiya Davası Kararı, Başvuru No:2872/02, 02.12.2008
(6) Anayasa Mahkemesi Kararı: 2014/74 E., 2014/201K., 25.12.2014 tarih, R.G. Tarih-Sayı : 23.5.2015-29364
(7) İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin 12. maddesi “Hiç kimse özel hayatı, ailesi, konutu veya yazışması konusunda, keyfî karışmalara, şeref ve şöhretine karşı saldırılara maruz bırakılamaz. Herkesin bu saldırı ve karışmalara karşı yasa ile korunmaya hakkı vardır.” şeklindedir.
(8) Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. Maddesinin birinci fıkrasında, “Herkes özel hayatına ve aile hayatına…saygı gösterilmesi hakkına sahiptir” denilmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında; “Bu hakkın kullanılmasında bir kamu otoritesi tarafından müdahale, demokratik bir toplumda ancak ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, dirlik ve düzenliğin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın ve ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için zorunlu olan ölçüde ve yasayla öngörülmüş olmak koşuluyla söz konusu olabilir.” denilerek özel yaşamın dokunulmazlığı güvence altına alınmıştır.
(9) Resmi Gazete 09.12.2003 tarih, 25311 sayı
(10) 5. maddesi
(11) 6. maddesi
(12) 4. maddesi
(13) 8. maddesi
(14) 4. maddesi