Ankara-Berlin hattında ‘Eurofighter’ düğümü: Scholz’un ziyaretinden ne beklemeli?

Almanya Başbakanı, bugün İstanbul’da. Peki, Erdoğan-Scholz görüşmesinden Türkiye’ye Eurofighter jetlerinin satışına ‘yeşil ışık’ çıkmasını beklemek mümkün mü?

24 Eylül'de New York'ta gerçekleşen Erdoğan-Scholz görüşmesinden. (Fotoğraf: Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı)
Google Haberlere Abone ol

İSTANBUL - Almanya Başbakanı Olaf Scholz, bugün İstanbul’a resmi bir ziyaret yaparak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la bir araya gelecek. Türkiye açısından iki ismin görüşmesindeki en önemli gündem maddelerinden biri ise şüphesiz Ankara’nın Eurofighter Typhoon savaş uçaklarını satın alma talebi olacak. Her ne kadar basına yansıyan haberlerde savaş uçaklarını üreten konsorsiyum üyeleri İngiltere, İtalya, İspanya ve Almanya’dan uzmanların oluşturduğu bir heyetin teknik görüşmeler için Türkiye’ye geldiği iddia edilmiş olsa da Berlin’in satışa ‘yeşil ışık’ yaktığına dair resmi bir açıklama yok.

Eurofighter’ların Türkiye’nin gündemine gelmesi ise esasında çok da eskiye dayanmıyor. Savunma Bakanı Yaşar Güler, 16 Kasım 2023 tarihinde yaptığı açıklamada, “Olursa 40 tane Eurofighter uçağı almayı planlıyoruz” demiş, bundan bir hafta sonra İngiltere ile görüşmelere başlanmıştı. Türkiye, diğer üç konsorsiyum üyesinin ‘olur’unu aldığını söylerken aynı durum Almanya için geçerli olmadı. Peki, bugüne nasıl gelindi? Türkiye’nin Eurofighter talebi ve Almanya’nın aşılamayan vetosunun arkasında neler yatıyor? Tüm bu olanlar, tavrının ‘yumuşadığı’ söylenen Almanya’dan bakıldığında nasıl görünüyor? 

ALMANYA’NIN TÜRKİYE’YE SİLAH İHRACATI ‘DİP NOKTASINDA’

Takvimler 2019’u gösterdiğinde Türkiye'nin gündeminde başka bir savunma tartışması vardı. Türkiye, Rusya’dan S-400 hava savunma sistemlerini almış, ABD de bunun karşısında Türkiye’yi F-35 savaş uçaklarının üretim ortaklığından çıkarmaya karar vermişti. Türkiye, bunun üzerine, resmi olarak F-35 programından çıkarıldığı 2021 yılında 40 adet F-16 ve modernizasyon kiti satın almak için ABD’ye başvurdu. Sonraki hedefi ise Eurofighter jetleri olacaktı. Ankara’nın önce Finlandiya’nın ardından İsveç’in NATO üyeliğine onay vermesinin ardından F-16 süreci istediği gibi sonuçlansa da 2023 yılında Almanya basınına yansıyan haberler, Türkiye’ye yönelik ilan edilmemiş ambargonun devam ettiğine işaret ediyordu. Der Spiegel’de Aralık 2023’te yayınlanan bir haberde, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi ve Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine düzenlediği askeri harekatın ardından Almanya’nın Türkiye’ye silah sevkiyatının yeni bir dip noktası olan ‘tek haneli milyonlar’ seviyesine gerilediğine, sevkiyatına yeşil ışık yakılan tek silah ve mühimmatın NATO ile bağlantılı olduğuna, savaş silahlarının ise hiç verilmediğine dikkat çekildi. 2020-2021 yılında Türkiye-Yunanistan-Kıbrıs hattında yaşanan ‘Doğu Akdeniz krizi’ de Türkiye ile Avrupa Birliği (AB), dolayısıyla da Almanya arasında iplerin biraz daha gerilmesine sebep olmuştu.

Nitekim Erdoğan da 16 Kasım 2023’te Berlin’de Scholz’la görüşmesinin ardından düzenlenen basın toplantısında bir gazetecinin Türkiye’nin İsrail ve Hamas’a yaklaşımı bağlamında sorduğu soruya yanıtında, Almanya’nın tavrını “Eurofighter konusunda da Almanya verir ya da vermez. Dünyada savaş uçaklarını üreten sadece Almanya mı? Birçok yerden bunun çalışmasını yaparız. Şu anda insansız hava uçaklarında Türkiye önde gelen ülkelerden biridir. Bir basın mensubu olarak bizi bununla tehdit etmeyin. Bize öyle sorular sorun ki insani, vicdani olsun, biz de cevaplarını verelim” sözleriyle eleştirmişti. 

‘ATİNA’YI YATIŞTIRMAK İÇİN BAZI KEŞİF FAALİYETLERİ DİZGİNLENDİ’

Öte yandan, Türkiye’ye savunma ve silah sanayii alanında kısıtlama uygulayan tek ülke Almanya değildi. Finlandiya Türkiye’ye yönelik ‘askeri teçhizat ambargosunu’ Ocak 2023’te kaldırdı. Türkiye’ye genel bir silah ambargosu uygulamadığı söylenen İsveç de Eylül 2022’de benzer bir karar almıştı. Finlandiya’nın ardından Kanada ve Norveç de 2024 yılında benzer adımlar attı. Peki, tüm bunlar olurken Berlin’in yaklaşımında bir değişim oldu mu? 

Erdoğan ve Scholz’un ABD’nin New York kentinde eylül ayında yapılan 79’uncu Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu marjında gerçekleşen görüşmesi öncesinde Bloomberg’de yayınlanan bir haberde, konu hakkında bilgi sahibi kaynaklar, Ankara’nın 5 milyar euro değerinde 20 Eurofighter alma niyetinde olduğunu, bu sayının ikiye katlanmasının da seçenekler dahilinde bulunduğunu anlattı. Almanya’nın özellikle Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki keşif ve sondaj çalışmaları dolayısıyla Yunanistan’la arasındaki gerilim sebebiyle jet satışlarına onay vermediğine işaret edilen habere göre, Ankara, Almanya’yı ikna etmek için AB ile ilişkilerde son dönemde yaşanan iyileşmeye dikkat çekiyor, Avrupa’ya olan göçü yavaşlatma konusunda oynadığı rolü vurguluyordu. Atina’yı ‘yatıştırmak için’ son dönemde bazı bölgelerdeki keşif ve sondaj faaliyetlerini ‘dizginlediği’ ifade edilen Türkiye, bir yandan da NATO’nun güneydoğu ucunda ‘caydırıcılığı güçlendireceğini’ söyleyerek savunma alanında daha fazla işbirliği için lobi yapıyordu. Ankara'nın talep listesinde ise sadece Eurofighter’lar değil, aynı zamanda Meteor güdümlü füzeleri ve yerli füze sistemleri ile entegrasyon için Eurofighter’ların misyon bilgisayarlarına erişim de bulunuyordu. 

EUROFIGHTER’DAN GÖÇE GİDEN YOL

Almanya basınına yansıyan haberlere göre, Türkiye’nin bu çabaları Almanya tarafında karşılık bulmuşa benziyor. Der Spiegel’den Matthias Gebauer’in 6 Ekim tarihli haberine göre, gizlice toplanan Federal Güvenlik Konseyi, yıllar sonra ilk defa Türkiye’ye değeri 336 milyon euro olduğu tahmin edilen silah ihracatına onay verdi. Bu durumun Ekonomi ve İklimi Koruma Bakanlığı’nın federal meclis listesine de yansıdığına işaret edilen haberde, yeşil ışık yakıldığı belirtilen ekipmanlar arasında 100 uçaksavar füzesi ile denizaltı ve fırkateynler için modernizasyon paketlerinin de olduğuna işaret edildi. “Bu rakamlar, trafik ışığı koalisyonunda önemli bir rota değişikliğini ortaya koyuyor” denilen haberde, özetle şu değerlendirmeye yer verildi: “Ülke bir ortaktan çıkıp bir sorun halini alırken Berlin de son yıllarda Türkiye’ye silah ihracatını ciddi oranda azaltmıştı. Bir yanda ise katı bir yönetim benimseyen ve Kürtlere karşı sert eylemlerine devam eden otokratik Cumhurbaşkanı Erdoğan var. Türkiye, Erdoğan’ın liderliğinde dış politika açısından da uzaklaşma halinde; ülke, yakın zaman önce Çin ve Rusya'nın hakimiyetindeki gelişmekte olan ülkelerden oluşan BRICS grubuna üyelik başvurusunda bulunarak NATO'yu hiçe saydı.” 

Türkiye’nin özellikle İsrail’in Gazze’ye saldırıları bağlamında Hamas ile olan sağlam bağlarıyla diğer NATO ülkelerini de ‘şok ettiğini’ kaydeden dergi, ‘hâlâ zorlu bir ortak olarak görülse de Başbakan Scholz’un yasadışı göç konusunda Türkiye’ye bağımlı olduğuna’ dikkat çekti. Buna göre, Türkiye’nin AB’ye giden yolda ‘en önemli geçiş ülkelerinden biri’ olmasının ve Erdoğan’ın ‘kendi siyasi istekleri için’ bu durumu gündeme getirmesinin yanı sıra, Almanya federal hükümeti, bir yandan da Erdoğan’ın 2023 yılındaki Berlin ziyaretinden bu yana iltica başvurusu kabul edilmeyen Türklerin sınır dışı edilmesi için Türkiye ile ‘pazarlık’ halindeydi. Türkiye Dışişleri Bakanlığı ise Almanya basınına yansıyan bu haberleri “Vatandaşlarımızın toplu olarak sınır dışı edilmesine ilişkin hiçbir uygulamaya onay verilmemiştir. Sayın Cumhurbaşkanımız ile Almanya Şansölyesi Scholz arasında 23 Eylül günü New York’ta yapılan görüşmede bu konu gündeme gelmemiştir” sözleriyle yalanlamıştı.

‘REDDEDİLEN SIĞINMACILAR KARŞILIĞI MODERN SAVAŞ UÇAKLARI MI?’

Yapılan resmi açıklamalar bir yana, Almanya’nın komşularından Lüksemburg’da yayın yapan Luxemburger Wort gazetesinde çıkan “Reddedilen sığınmacılar karşılığında modern savaş uçakları mı?” başlıklı haberin de işaret ettiği üzere, Ankara-Berlin hattındaki Eurofighter pazarlığının göç ve mülteciler konusu ile doğrudan ya da dolaylı bir karşılıklılık içinde ele alınması olası görünüyor. Almanya’nın eylül ayında ‘düzensiz göçe’ karşı kara sınırlarında kontrollere başlaması ve sığınmacılara yönelik daha sert önlemleri de içeren ‘güvenlik paketi’ gibi son gelişmeler, faşist Almanya için Alternatif (AfD) partisinin devam eden yükselişi ve diğer partilerin de siyasi yelpazenin hızla daha da sağına kayma yarışıyla birlikte düşünüldüğünde böyle bir yaklaşım çok da uzak bir ihtimal olmasa gerek. 

Son olarak, Almanya Başbakanı Olaf Scholz, perşembe günü Belçika'nın başkenti Brüksel'de düzenlenen AB Zirvesi sonrasında düzenlenen basın toplantısında bir soru üzerine Eurofighter Typhoon savaş uçağı ortak projesinde lider ülke İngiltere olduğu için İngiltere ve Türkiye hükümetleri arasında müzakere edilen bir konu olduğunu söyledi. Scholz, "Elbette bunu durdurup durdurmayacağımız konusunda da netiz. Ancak henüz çok erken ve bu nedenle önce bir müzakere edilsin dedik" ifadelerini kullandı.

Savunma Bakanı Güler de 14 Ağustos’ta katıldığı bir televizyon programında Eurofighter savaş uçaklarının temini konusundaki soruya verdiği yanıtta, “Sanıyorum sonuna doğru yaklaşıyoruz” demiş, Eurofighter ortağı ülkelerden üçünün Türkiye'ye destek verdiğini dile getirerek, "Almanya'da da olumlu gelişmeler olduğunu duyuyoruz, inşallah kısa zamanda sonuçlanabilir diye düşünüyoruz” diye konuşmuştu. Geçtiğimiz haftalarda Milliyet gazetesi ve Middle East Eye (MME) haber sitesi gibi yayın organlarına yansıyan haberlerde dile getirilen iddialara göre de Eurofighter jetlerini üreten konsorsiyum ülkelerinden oluşan bir heyet Ankara’ya gelerek teknik görüşmelere başladı. Yine MME’de yayınlanan bir başka haberde ise Almanya’nın, jetleri Ege’deki Yunanistan hava sahasını ihlal etmek için kullanmayacağı yönünde Türkiye’den yazılı bir güvence istediği, Ankara’nın ise bu şartı ‘kabul edilemez’ bulduğu ileri sürüldü. Ankara-Berlin hattındaki Eurofighter düğümüyle ilgili tüm bu haber ve iddiaların ne kadarının gerçeği yansıttığını, Eurofighter satışına karşılık yeni bir göç anlaşmasının gerçekten söz konusu olup olmayacağını ise zaman gösterecek.