YAZARLAR

Ankara’ya Kızılırmak suyu mu veriliyor?

2019 yılında Kızılırmak suyu verildiğinde ASKİ’nin başında AK Parti’nin atadığı bir yönetici vardı. O zaman Kızılırmak suyunun verildiği halka duyuruldu. Şimdi ASKİ’nin başına CHP’nin atadığı bürokratlar geçti. Henüz bir açıklama yapılmadı. O zaman salgın yoktu, şimdi var.

Kızılırmak suyu Ankaralıların kırmızı çizgisidir. Dönemin belediye başkanı Melih Gökçek kuraklık yaklaşırken yapması gerekenleri yapmamış, hatta içme suyu projelerini engelleyerek 2007’deki kuraklıkta Ankara’yı çaresiz bırakmıştı. Sonrasında 727 milyon TL’lik ihaleyle Kesikköprü barajı ile Ankara’nın arasına boru döşeyerek bağlantısını sağlamıştı. Yarım milyar dolarlık bu harcama ile iş bitmemişti. Çünkü eksik işlerin tamamlanması ile maliyet bir milyar doları aştı. Sonrasında musluk suyunu içememek, damacanalara para ödemek zorunda kalmak, artan bağırsak, şebeke ve binalarda tesisat sorunları derken Kızılırmak suyu için “Bir Ankara kabusudur” diyebiliriz.

Bu kâbusun salgında hiç akla gelmemesi gerekir.

Kızılırmak suyu bir içme suyu çözümü olarak hiç akıllarda değildi. DSİ'nin Aralık 2005 tarihli bir raporunda, Hirfanlı ve Kesikköprü barajlarında yapılan kirlilik analizleri sonucu suyun içme ve kullanma suyu olarak uygun olmadığı belirtiliyordu. Ayrıca Kızılırmak nehrinin doğal yapısı itibariyle klorür, sülfat ve sertlik değerlerinin çok yüksek olduğu ve bu parametrelerin içme ve kullanma açısından çok önemli olduğu ifade ediliyordu. Kullanabilmek için ileri arıtma teknikleri gerektirdiği (ters ozmos vb.) ve ters ozmos yönteminin çok pahalı olduğu, ilk yatırımının yanında işletme maliyetinin çok yüksek olduğu, bu nedenle ancak iyi su ile harmanlanabildiği, ama harmanlamaya rağmen özellikle sülfattan kaynaklanan renk, koku, tat ve insan sağlığı ile ilgili problemler yaşanabileceği de belirtiliyordu.

Hepsi bir yana, “hem içme hem de kullanma suyu olarak kullanılamayacağı” yeterince açık bir ifade değil mi?

Peki neden böylesi bir proje yapılmıştı? Çok açık ki nedeni inşaat firmasına iş vermek ve şişe ile su satan şirketlere bir pazar açmaktı. O kadar akla zarar bir projeydi ki, çalıştırmak bile bir belediyeyi batırabilirdi. Aylık tam kapasite çalıştırmanın maliyeti 2009’da 25 milyon TL’yi aşıyordu. O günün parası ile yıllık 300 milyon TL! Bir başka deyişle 200 milyon dolar!

ANKARALILARIN KIZIL ÇİZGİSİ

Kızılırmak suyunun kötülüğünü herkes bilir. Kızılırmak suyu AK Partililer dahil Ankaralıların kızıl çizgisidir. Öyle ki Gökçek görevden alındığında yerine gelen Mustafa Tuna’nın ilk işi Kızılırmak suyunu kesmekti. Böylece ara ara Kızılırmak suyu veren Gökçek dönemi sonrası Ankaralılar Kızılırmak suyuna veda ettiler. Artık güzelim Ankara suyu gönül rahatlığı ile içilebilir hale geldi.

Ardından kötü bir şey oldu ve 2019 Kasım’ında bir arıza nedeniyle Kızılırmak suyu verileceği açıklandı. Olması gerektiği gibi ASKİ de Kesikköprü barajından Kızılırmak suyunun verileceğini halka duyurdu (Twitter’da yaptıkları duyuruyu buradan okuyabilirsiniz). Belediye başkanı ise Kasım 2019’da meclis toplantısında üyelere durumu açıkladı. Her şey olması gerektiği gibi idi. Diğer yandan Ankara’ya Kızılırmak suyunu hediye eden Gökçek, büyük bir zevkle duyurma işini yerine getirdi. Malum kendi gözbebeği idi.

Böylece Gökçek’in başkanlığında dönem dönem verilen Kızılırmak suyu Tuna döneminde verilmez olmuş, Kasım 2019’da da su tekrar Ankara’ya verilir olmuştu. Ancak bu geçici gerekçe kalıcı olacak, birkaç günle sınırlı kalacak bu durum aylarca sürecek, Ankaralıların tepkisine neden olacaktı. Mart 2020’de gelen tepkiler ardından su kesildi ve Ankaralılar yeniden ağızlarını musluğa dayayarak su içmeye başladılar.

Tabii ki salgında bu adım halk sağlığı açısından da iyi bir haberdi.

KURAKLIĞA ÇÖZÜM KIZILIRMAK SUYU MU?

Fakat sonra bir şeyler değişti ve Kızılırmak suyu Mansur Yavaş için bir kızıl çizgi olmaktan çıktı. Ağustos 2020’de Mansur Yavaş yaptığı açıklamada “Gerede suyu da gelse orada şimdi 1 milyar dolarlık yatırım var. Onun boşa gitmemesi için akıtmamız gerekiyor” diyerek tercihini yaptı. Bu kötü suyun tarımda kullanımını önerdi.

Bu politika değişikliği artık halkın değil, Gökçek’in Ankaralılara en büyük hediyesi olan Kızılırmak suyu projesinin kollanacağının habercisi gibiydi...

Ardından belediye başkanı ocak ayı başında kuraklığa dikkat çekip insanları tasarrufa davet etti. Kızılırmak suyunu verdiklerini asla telaffuz etmedi. Bu kuraklık, geleceğini en az bir yıl önce haber etmiş, buna rağmen belediye ise hiçbir şey yapmamıştı. Tıpkı 2007 yılında yaşandığı gibi. Bu açıklamanın çok öncesinde, Kızılırmak suyu bağlantısında ihale alan Söğüt İnşaat’a 458 milyon 731 bin 477 TL'lik asfalt ihalesi verilmişti. Belediye bir kuraklık hazırlık planı hazırlamamış, kayıp kaçak için pek bir kaynak ayırmamıştı.

10 LİTRENİN 4 LİTRESİ KIZILIRMAK!

Çevre ve Şehircilik Bakanı 2019 yılındaki bir soru önergesine verdiği cevapta, Kızılırmak suyunun en az 3-4 katı kadar iyi su ile harmanlanabileceğini söyledi. En az 3-4 katı su ile karıştırılması, en az yüzde 20-25 oranında Kızılırmak suyu katılması demek. En az dediğine göre yüzde 20’den az anlayabiliriz.

ASKİ Kızılırmak suyunu ne kadar zamandır verdiğini, ne oranda verdiğini şimdiye kadar duyurmadı.

Sağlık Bakanı'nın salgında bilgi sakladığı bir dönemde bir içme suyu kurumunun bilgiyi duyurmaması bir değil iki kere feci bir durum.

Ama bildiklerimiz, hem de ASKİ’nin sayfalarının köşelerindeki bilgilerden bulduklarımız bize çok anlatıyor ve tabii ki anlatılmadığını da söylüyor:

1- Ağustos ayında Ankara suyu aslında oldukça temiz. Analiz sonuçları genelde bu oranlarda. Ama lütfen burada sülfat oranına ve suyun sertliğini belirleyen elektriksel iletkenlik verilerine dikkat edin. Bu değerler Kızılırmak’ta çok kötü çünkü.

2020 Ağustos ayı laboratuvar su analiz sonucu, Kızılırmak suyu pompalanmazken. Su iki farklı şekilde analiz edilmekte olup sağdaki iki sütün bunların sonuçlarıdır. (Kaynak: ASKİ)

2- Ancak son zamanlar sülfat ve elektriksel iletkenlik değerleri patlamış! Kızılırmak suyu kesildikten sonra litrede 29-30 mg olan sülfat miktarı şubat ayında 125,94 mg/l’ye çıkmış. Yani dörde katlamış. Bu verileri dikkatle hesapladığınızda çok yüksek miktarda Kızılırmak suyu karıştığı görülecektir. Şubat ayında sadece 1 litre Kızılırmak suyuna yaklaşık 2 litre iyi su katılmış olduğu söylenebilir. Diğer yandan “elektriksel iletkenlik” açısından değerler üçe katlanmış.

2020 Şubat ayı laboratuvar analiz sonucu, Kızılırmak suyu pompalanırken. (Kaynak: ASKİ)

3- Kızılırmak suyu vermeyi pratik bulanlar kayıp kaçak ile ilgilenmiyor sanki. Ankara barajlardan çektiği her üç litre suyun iki litresini kullanırken, bir litreden fazlasını kaybediyor. Doğru duydunuz, sadece 2019’da 302 milyon metreküp suyu kullandık ama 185 milyon ton su kayboldu. Sadece “Temin ve Dağıtım Hatları ile Servis Bağlantılarında Oluşan Kayıp-Kaçaklar” bile 171 milyon metreküp. Bu veriler ASKİ’nin raporlarından tabii ki. Durum böyle iken, 2021 yılında “Kayıp ve Kaçak Su Kullanım Oranını En Aza İndirmek İçin Gerekli Çalışmaları Yapmak” için ASKİ’nin ayırdığı para ne kadar? 8 milyon 140 bin TL! Sadece sekiz milyon yüz kırkbin TL!

4- Durum böyle iken Kızılırmak suyu daha çok katılıyor. Sadece 12 Mart tarihinde 444 bin metreküp Kızılırmak suyu şebekeye verildi. İvedik arıtma tesisine gelen 1 milyon 166 bin metreküp su olduğunu düşünürsek, bu, on litrenin neredeyse dört litresinin Kızılırmak suyu olduğu anlamına geliyor.

5- Şubat ayı sülfat ortalamasının dörde katlandığını söyledik. Ama daha güncel ve günlük analizler bize başka şeyler söylüyor. Örneğin 12 Mart tarihli bölgesel analizde 164 mg/litre sülfat oranı yakalanmış. Muhtemelen o gün daha fazla Kızılırmak suyu verilmiş ve sonuncunda sülfat miktarı 5,5 katı aşmış ve günlük olarak 250 sınırına yaklaşmış.

Güneybatı Ankara 9 numaralı pompa istasyonu, Çayyolu, 12 Mart tarihli analiz sonucu. Sağ sütunlar sınır değerlerdir. (Kaynak: ASKİ)

2019 yılında Kızılırmak suyu verildiğinde ASKİ’nin başında AK Parti’nin atadığı bir yönetici vardı. O zaman Kızılırmak suyunun verildiği halka duyuruldu. Şimdi ASKİ’nin başına CHP’nin atadığı bürokratlar geçti. Henüz bir açıklama yapılmadı. O zaman salgın yoktu, şimdi var. Şimdi halktan salgına dair bilgileri saklayan, verilerin paylaşılmasına izin vermeyen bir Sağlık Bakanı var. Bir kamu kuruluşu halka açıklama yapmakla yükümlüdür. Ayrıca böylesi bir dönemde, bir belediyenin halkı değil, 1 milyar dolarlık yolsuzluğu öncelik haline getirmesi, o projeyi yapan firmaya bu kuraklıkta rekor asfalt ihalesi vermesi büyük çelişki. Belediyenin su verdiğini söylemeyip, halka “tasarruf yapın” deyip kendisinin tasarruf yapmamasına ne demeli? Her üç litre suyun bir litresinden fazlası kaçak ve kayıp, bunu önlemek için ayrılan para 8 milyon TL iken neden her şeyi halk yapıyor?

Son olarak: Bunlar benim ASKİ raporlarında bulduğum veriler. Bunlar şüphe duyarak elde ettiğim bulgular. Bu satırlarda yurttaş sorumluluğu ile özen gösterirken kamudan sorumluluk beklemek en büyük hakkımız diye düşünüyorum. Umarım ASKİ de kamusal sorumluluklarını yerine getirir ve verileri açıklar, ne kadar su verdiğini halkla paylaşır. Ayrıca bir kuraklık planı, kayıp-kaçak planı gibi temel işleri ne zaman yapacağını halkla paylaşır.

Ek bilgiler:

Kızılırmak suyunun ilk yapıldığı döneme ait tartışmalar için İnşaat Mühendisleri Odası İMO’nun 2009 yılından rapora bakınız: https://www.imo.org.tr/resimler/dosya_ekler/c755149a3d5951c_ek.pdf?dergi=144 

Kızılırmak projesinin yapılması için Gerede projesi ertelendi. O proje geçen yıl açıldı ama projenin hakkının verilmediğini önceden söyleyen İMO Ankara Şubesi Su Çalışma Grubu Sözcüsü sevgili Hasan Akyar’ın Şubat 2019’daki şu haberini incelemenizi tavsiye ederim: https://www.evrensel.net/haber/376216/yuksek-muhendis-hasan-akyar-ankarali-suyumuz-geldi-diye-aldanmasin 

 
 

Önder Algedik Kimdir?

Proje yöneticisi, enerji ve iklim uzmanı. Çeşitli sektörlerde proje yöneticiliği yaptıktan sonra son yıllarda iklim değişikliği ve enerji alanında uzman olarak çalışmaktadır. İklim, Enerji, Çevre Sorunları Araştırma Derneği başkanı olup 350ankara.org iklim aktivist grubunun kurucularındandır. Raporlarına ve arşivine http://www.onderalgedik.com/ adresinden ulaşılabilir.