YAZARLAR

Anne dokunuşuyla güzelleşir aile

Bitmeyen Yürüyüş/Still Walking filmi geleneksel ve modern Japon kültürünün kesiştiği aile dramaları çevresinde, aile ziyareti, terk eden oğullar, trajik ölümler, hayal kırıklığı evlilikler, baba-oğul çatışmaları, bellekte ve iç dünyada gelişen bir dizi sorgulamaları kapsıyor.

Japon sinemasının büyük ustası Yasujirô Ozu ünlü filmi Tokyo Story senaryosunu 103 günde ve bir dağ evinde yazar. Bahçe filizlenir, çiçekler açar, meyveler olgunlaşır. Arada Sake şişeleri de çoğalır ve neyse ki senaryo biter, filmleşir. Tokyo Story o yıllarda tüm zamanların en iyileri gösterilen Yurttaş Kane, Vertigo gibi filmlerle yan yana getirilir.

Günümüz Japon sinemasına Altın Palmiye, César, Donostia gibi ödülleriyle uluslararası yeni pencereler açan  Hirokazu Koreeda neredeyse tema-anlatı açısından mirasçısı gibi gösterilen Yasujiro Ozu ile anılmasını "Elbette iltifat olarak alıyorum," diye yanıtlar.

"Teşekkür ediyorum, ama benim çalışmalarımın Mikio Naruse [karamsar işçi sınıfı dramaları çeken Japon yönetmen] ve Ken Loach’un sinemasına daha yakın olduğunu düşünüyorum.”

Yasujirô Ozu'nun çocuklarını ziyaret eden yaşlı bir çiftin hikayesini anlattığı Tokyo Story (1953) bir baş yapıt olarak nitelenir.

AİLE SEVGİSİNİN SİNEMACISI

Hirokazu Koreeda aile sevgisini filmleriyle hatırlatan bir yönetmen… "Aile dramlarını büyüleyici buluyorum” demektedir.  Ancak, Arakçılar filminde izlendiğince ve anlattığı bir aile hikâyesi olmasına karşın aynı yerde durmaz, bakış açısını genişletir. Örneğin Japonya'da pek alışıldık olmadık biçimde hırsızlık yaparak (‘melek yüzlü' hırsızlar) geçinen bir aile ile bu kez toplum ve bireyin buluşma noktasına bakmış, sosyal dramlar üzerine düşünülmesini istemiştir.

Koreeda’nın Bitmeyen Yürüyüş (2008) filmini izlediğimde içime bir acı oturmuştu. On dokuz yıl geçse de vefatından, derin izleri içimde duran Köy Enstitüsü çıkışlı öğretmen annemi, sessizce birbirimize elimizi uzattığımız aile sofralarımızı hatırlamanın hüznüyle. Neyse ki annem üzerine yazdığım bir kitabım var.*

Bitmeyen Yürüyüş filmi geleneksel ve modern Japon kültürünün kesiştiği aile dramaları çevresinde, aile ziyareti, terk eden oğullar, trajik ölümler, hayal kırıklığı evlilikler, baba-oğul çatışmaları, bellekte ve iç dünyada gelişen bir dizi sorgulamaları kapsıyor. Ve tabii vazgeçilmez ritüel yemek-sofra başında geçen anlatısıyla Koreeda’nın önceki filmlerinde de rastlanan temasal motiflerinin bir özeti gibi. Sofrada, 1970 öncesi bir şarkı dinledikleri şu sahne ise bir Ozu  filminden çıkıp gelmiş gibidir…

Koreeda anlatısının özellikleri sadece Bitmeyen Yürüyüş’te değil, 2015 yılında Yoshida Akimi’nin aynı adlı çok satan çizgi romanından uyarladığı Benim Kız Kardeşim filminde de görülür. Büyükannelerinin kendilerine bıraktığı evde yaşayan üç yetişkin kız kardeş, yıllardır görmedikleri babalarının cenazesinde ilk defa karşılaştıkları onlu yaşlardaki üvey kız kardeşleri Suzu’yu da aralarına alacaktır.

AİLE BAĞLARI ÖNEMLİDİR

“Bazı bireylerin eksik olduğunun hissedildiği bir aile hakkında öykü anlatmak benim için önemlidir. Ama bu filmde eksik ebeveynlerin rolünü devralmaya çalışan başka birileri var. Aile bağını yeniden kurmaya çalışıyorlar. Beni çok etkileyen böylesi öyküleri seviyorum.” 

Hirokazu Koreeda eksikliklerin yarattığı iç sarsıntıyı yakından bilmektedir: babasını, annesini kaybetmiştir, acılarını unutmamakta, öte yandan kızının varlığının anlamını daha iyi hissetmektedir.

Hirokazu Koreeda'nın neredeyse her filmi aile sevgisi ve bağları üzerine kuruludur: "İlla da kan bağına değil, seçilmiş aileye inanıyorum."

Bitmeyen Yürüyüş filminde Yokoyama ailesi on beş yıl önce bir başkasının hayatını kurtarmak isterken boğularak ölen oğulları Junpei’nin ölüm yıldönümünde ikisi de evli kızı ve oğluyla yemekte bir araya gelecektir.  

Film erkek kardeşi Ryota’yı bekleyen ve annesine mutfakta yardım eden Chinami’nin  yemek tarifleriyle başlar.

Bir yandan Japon mutfağının önemli bir sebzesi turpu soymakta, diğer yandan onunla yapılabilecekleri ayrıntılı anlatmaktadır:

“… turpları haşlayabilir sonra ızgara yapabilirsin, eğer önce haşlar sonra ızgara yaparsan sertliğini de yitirir, havuçla karıştırır, susam yağında hafifçe sotelersin…”

Anne Toshiko Yokoyama yemek yapımını bu denli iyi anlatan kızına, unutmaması için bunları yazmasını öğütlediğinde, “-benim kocam fastfoodla büyümüş ne bulsa yer, kimin için yazacağım” yanıtını alacaktır.

Anne Toshiko yemek pişirmek için acil gereksinen birkaç şeyi emekli doktor ve şimdi evini bir klinik olarak kullanan eşi Kyohe’nin almasını önce ister, ama sonra vazgeçer. Çünkü Kyohe  komşularının onu alışveriş torbasıyla görmesini istememektedir. Emekli de olsa elinde torba, böylesi görüntünün bir doktor olarak saygınlığına gölge düşüreceği kanısındadır.

Kendisi de doktor olan Ryoto, kocası üç yıl önce ölmüş, dul ve çocuklu Yukarı ile evlidir, onların da gelmesi ile beklenenlerin sayısı tamamlanacaktır. Görünüşe göre Ryoto’nun eşinin ilk ziyaretidir baba evine. Arada atıştırmalık mısır tempura yapılacak, günlük yaşamdan, Takamatsu-zuka Höyüğündeki duvar resimleri restorasyonundan vb. konuşulacaktır.

Bitmeyen Yürüyüş/Still Walking (2008), "Sonsuza dek yürüyoruz, ama ben sallanıyorum küçük bir kayık gibi"

MÜZİK YAKLAŞTIRIR

Baba caz müziği, özellikle Miles Davis dinlediğinden, Beatles’e tahammül edebildiğinden fakat son zamanlardaki rap müziğini saçmalık olarak bulduğundan söz eder. Annesi eşinin karaoke, Japon halk şarkıları merakını hatırlatır. Baba Kyohe düzeltir, “- Pleiades japon halk şarkısı değildir, daha klastır…”

Fark edilir ki,  Ryoto ile baba arasında izleri geriye giden, yıllar önce evini terk ettiği, dul ve üstelik çocuklu bir kadınla evlilik yaptığı için süren soğuk, mesafeli bir ilişki vardır.

Babası “İyi para kazanıyor musun? diye sorduğunda, Ryoto oldukça sert “- çocuklu bir dula bakabilecek kadar” yanıtını verecektir. Çünkü babasından gizlediğince bir süredir doktorluk yapmamaktadır.

Anne ise öncesindeki haiku, yoga tutkularını zaman geçirmesine yardımcı pachinko ile (mekanik oyun türü) değiştirdiğinden söz eder. Kızı, damadı ve torunu birlikte yenen yemek sonrası evden ayrılacaktır…Anne ise onların gidişinden daha çok kalan ve ziyan olan tempuralara üzülecektir.

Evde Ryoto’larla yenen çorba, yılan balığı ve pilavdan oluşan akşam yemeği siparişle, hazır gelmiştir. Yemek sonrası Ryoto’nun çaldığı plaktan gelen ses annesinin anılarını canlandırır:

“Sonsuza dek yürüyoruz

Ama ben sallanıyorum küçük bir kayık gibi

Kollarında sallanıyorum

Yalnızca ayak izlerimiz bizi izliyor

Yokohoma Mavi Işık. Yokohoma.”

Bitmeyen Yürüyüş'te ölen büyük oğulları Junpei'yi anmak için aile bir araya gelecektir.
SOFRA BİRLEŞTİRİR

Başlangıçtaki buzlar giderek erimektedir, birlikte yapılan mezar ziyareti, Kyohe’nin Ryoto’nun  üvey oğluyla ilgilenmesi, annenin gelini için sakladığı kimonoyu armağanı, Ryoto’nun annesinin gönlünü almak için yemek davetini bahane ederek para vermesi, annesinin “Kendi oğlumdan bir harçlık” diyerek kabul etmesi birbirlerine yaklaştıracaktır. Ama o sıra açık balkon penceresinden içeriye giren ve anneye onun Junpei olabileceğini hayal ettiren bir kelebek, çevresindekiler “o sadece bir kelebek “ dese de havayı değiştirir, üstelik kelebek salondaki anma masasının üzerindeki Junpei’nin fotoğrafının üzerine konacaktır. 

Ryoto’ların gitme zamanından önce Kyohe’nin mutat yürüyüşü birlikte yapılır. Kyohe’nin bir sırrı daha ortaya çıkar, artık o futbol ile ilgilenmektedir, bir gün birlikte maça gitmeyi teklif edecektir oğluna…

Ryoto dönüş yolunda eşine “yılbaşında gelmeyi boş verelim, yılda bir kez yeter onları ziyarete… Onlara bu kadar zahmet de vermemeliyiz, gelecek defa gece de kalmayalım. Gerçekte dün akşam yemeğinden önce ayrılmalıydık.” diyecektir.

Eşinin derdi farklıdır, “Çok fazla yedim. Bir kilo almışımdır.” yanıtını verecektir.

Filmin hikayesi üç yıl sonra anlatılanla tamamlanır…

Tokyo Körfezi’nin batısındaki  Yokohoma kentinin görüntüleri perdeye gelirken Ryoto’yu dinleriz; bu ziyaretten üç yıl sonra babası ölmüş ve onunla da futbol maçına gidememiştir. Ardından annesi ölmüştür, ona da ne yazık ki düşlediği araba gezisini yaptıramamıştır.

Hirokazu Koreeda’nın (sol başta) Altın Palmiye kazanan Arakçılar (2018) ufak çaplı hırsızlıklar yaparak hayatta kalan yoksul, kalabalık, ama neşeli ve umut dolu bir ailenin hikâyesini anlatır.

Bitmeyen Yürüyüş’te anne ya da kızlarının özellikle vurguladığı bir yemekten söz edilmese ya da sipariş yemek ikram edilse de, bir kültür olarak taşıdığı ağırlık, birleştirici, bir araya getirici özelliği hissedilir.

Küçük Kız Kardeşim filminde önemli, belirgin detaylardan birinin yiyecek-yemek olduğu, kadınların erik şarabı ve beyaz etli balıktan söz etmesi buna örnek gösterilebilir.

Hirokazu Koreeda’nın aile yaşamındaki yemeklere gelince, annesinin sevdiği ve sık pişirdiği yemeğin eskide kalan ve çok bilinen yumurta püresi olduğunu açıklar:

“Ancak annem babamın yerine çalışmak, işe gitmek zorunda kaldı, bu yüzden güzel yemekler pişirecek zamanı bulamadı. Evde modern denilebilecek, hızlı, kolay yapılabilen dondurulmuş gıdalar yedik. Ama anneme bu konuda hiç şikayet etmedim. “

Peter Bradshaw’a göre (The Guardian yazarı) Koreeda filmlerinin Ozu filmlerinden oldukça farklı olan yanı, ev hayatının resmini çizmesi: kanepede oturmayı seçen Japon insanının görüntüleri, hazır yemeği sevmesi ya da televizyonda Alfred Hitchcock'un yönetmenliğini yaptığı Rebecca filmindeki rolü ile tanınan Joan Fontaine’in bir filmini izlemesi…

"Karakterler gerçekten ne hakkında konuşuyor?" sorusuna Koreeda "Şarap veya yiyecek değil... Ama aile.” diyecektir.

Annenin dokunuşlarıyla güzelleşen bir aile.

“Anneler günü kutlu olsun!”

* Gönen Köy Enstitüsü Güneşinde Annem ve Enstitü Tarım Çalışmalarından Annemin Mutfağına. Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Yay. İzmir, 2022

—————————————————

Yumurta püresi

Hirokazu Koreeda’nın annesinin pişirdiği ve Japon yemek kültürünün eski, çok bilinen yumurta püresi tarifi:

1 su bardağı pirinç

5 bardak su

4 yumurta (çırpılmış)

1 yemek kaşığı hafif soya sosu

1 yemek kaşığı susam yağı

Yapılışı:

1 su bardağı pirinci 5 su bardağı suyla bir tencerede lapa pişirin.

Çırpılmış yumurtaları düşük ısıda tuttuğunuz tenceredeki pirinç lapasına katın, iyice karıştırın. Soya sosu ve susam yağı ekleyerek, karıştırmaya devam edin. Sıcak servis yapın.

Not: Servis öncesi doğranmış yeşil soğanla süsleyebilirsiniz.


Oğuz Makal Kimdir?

Sinema alanında ilk doktora yapan öğretim üyesi. 1997 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde profesör oldu. Yemek ile sinema arasındaki ilişki yeni ilgi odağı, bu alanın filmlerini ve toplumsal-kültürel tanıklıklarını kitaplaştırmak için araştırmaya devam ediyor. Sinema Tarihi, Film Kuramı, Türk Sineması, Sinema ve Diğer Sanatlar, Sinema ve Tarihi İlişkisi gibi dersler veren, tezler yöneten Makal, Uluslararası İzmir Film Festivalini kurdu, 2001 yılına dek on bir yıl yönetti… Kısa, uzun, belgesel filmler yaptı, son yıllardaki birkaç belgeseli: El Cezeri, Eğitmenler, İstanbul’da Bir Gizli Bahçe-Alfred Heilbronn Botanik Bahçesi, Uzak ve Yakın, Suriye Mutfağı İstanbul’da, Merdiveni Arayan Adam. Bazı kitapları ise: Sinemada Yedinci Adam, 1895-1950/İzmir Sinemaları Tarihi, Fransız Sineması, Beyazperde ve Sahnede Nazım Hikmet, Sinemada Tarihin Görüntüsü, Yönetmenleri ve Filmleriyle Gülmenin Sineması.