YAZARLAR

Anneler Günü’ne şarkılı küçük bir katkı

 Anneler Günü, annemize sevgimizi göstereceğimiz, bunu ifade edeceğimiz tek gün değil elbette. Acıklı şarkılardan söz ettim ama neşeli şarkılar da var.

Bugün Anneler Günü. Wikipedia’ya bakarsanız “anneleri anmak ve onurlandırmak amacıyla bütün dünyada farklı zamanlarda kutlanan özel gün” tanımıyla karşılaşırsınız. Ansiklopediler, günün tarihini Antik Yunan’a ve o dönemden bu yana gelen kimi geleneklere dayandırır ama bugünkü anlamıyla ilk kutlayan, Amerika Birleşik Devletleri. 1908 yılında Anna Jarvis tarafından ilk kez kutlandı, sonrasında giderek yayıldı ve 1914 yılından itibaren resmî olarak kutlanmaya başladı. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu pek çok ülke, Anneler Günü’nü, Mayıs ayının ikinci pazar günü kutluyor. Bu yıl 9 Mayıs’a denk gelen gün, Türkiye’de ilk kez 1955 yılında, yine bir 9 Mayıs günü kutlanmıştı.

Anneler Günü, pek çok şarkıya konu oldu. Akla ilk gelen, gençliğimde çok dinlediğim bir Mehmet Gümüş şarkısı: “Evde acılar koynuna yan gelip yatmış / İnadına giyin sen de Mayıs’a batmış / Yürü sokakta çocukların düşü aksın / Yürü ki saksıda çiçekler sana baksın // Yeşildir artık yüreğinde kara bulut / Bugün Anneler Günü annem beni unut…” Nevzat Çelik’in dizelerinden bestelenen bu şarkı, bilhassa ‘90’lı yıllarda düzenlenen dayanışma konserlerinin vazgeçilmez şarkılarındandı. Edip Akbayram, bu şarkıyı, 1996 yılında yayımlanan “Güzel Günler Göreceğiz” başlıklı albümünde seslendirince, daha da yaygınlaştı. Nevzat Çelik, anne imgesini sık kullanan şairlerden. Her şey bir yana, annesine seslendiği ve 1984 tarihli ilk kitabına adını veren “Şafak Türküsü” yeter -ki Ahmet Kaya, aynı adlı bir albüm çıkartmış, bu şiiri etkileyici bir şarkıya dönüştürmüştü. İki ismi aynı anda tanıdığımız albümdü bu.

Çocukluğumuza döndüğümüzde, annelerden söz eden pek çok çocuk şarkısıyla karşılaşıyoruz. Eski ve acıklı bir çocuk şarkısı, hemen akla gelenlerden: “Küçücükken başucumda bana ninni söylerdin / Sabahları uyanınca beni okşar severdin / Benim annem güzel annem beni al dizlerine / Kucağında okşa beni, ninniler söyle yine // Bugün hâlâ kulağımda çınlıyor tatlı sesin / Benim annem kalbimin sen en büyük neşesisin…” ‘60’lı yılların son deminde Durul Gence tarafından plak yapılmış olsa da öncesinde söylenen, bugüne dek ulaşan bir şarkı bu. Gence, diğer yüzüne “Your Summer Dream”i kondurduğu 45’lik plağını, “Anneme ve Bütün Annelere” adıyla çıkarmış, kendi adını taşıyan onlusu eşliğinde bu şarkıyı yorumlamıştı.

Çocuk şarkılarında anne figürü her zaman karşımıza çıkıyor. Acıklısı, neşelisi, ardından söyleneni, sevgisini ifade edeni ve daha nicesi yapılmış. Memleket pop tarihine baktığımızda, düzenlenen başka çocuk şarkılarına da rastlıyoruz. ‘60’lı yılların sonunda yapmış oldukları çoksesli denemelerle adlarından söz ettiren Modern Folk Üçlüsü, 1979 yılında, “Dünya Çocuk Yılı” münasebetiyle yayımlanan “Çocuklarımız İçin” başlıklı albümde, pek çok çocuk şarkısı söylemişti. Bunlar arasında, geçtiğimiz aylarda aramızdan ayrılan  Muammer Sun’un “Annemize Türkü” adlı şarkısı da var. Bu şarkı, okullarda, yukarıda andığım şarkıyla birlikte öğretilirdi: “Güneşin alası çok / Her evin çilesi çok / Analar çeker yükü / Kimsenin bilesi yok…”Şarkı, bir anne güzellemesi; hem de bir görev tanımı yapılmış: “Çocuğa bakar anne / Evine tapar anne / Gece gündüz çalışır / Yarını yapar anne // Anamız başımızda / Her öğün aşımızda / Ananın emeği var / Her iyi işimizde…” Naif sözleri, şahane müziğiyle akılda kalan şarkılardan.

Muammer Sun şarkısının nakaratı şöyle: “Gelin çiçek derelim / Yollarına serelim / Sevgi dolu türkülerle / Annemize verelim…” Bu, bir Barış Manço şarkısını hatırlatır. 1985 tarihli “24 Ayar” albümünün unutulmaz şarkısı “Bugün Bayram”, her bayramda niyeyse neşeyle söylenir ama ziyadesiyle acıklı bir şarkıdır bu: “Sen gittin gideli / İçimde öyle bir sızı var ki / Yalnız sen anlarsın / Sen şimdi uzakta / Cennette meleklerle / Bizi düşler ağlarsın // Bugün bayram / Erken kalkın çocuklar / Elimizde taze kır çiçekleri / Üzmeyelim bugün annemizi…” Barış Manço şarkıları böyledir: En eğlenceli şarkıda bile hüzünlenirsiniz ya da hüzünlü bir şarkı sizi gülümsetebilir. Tıpkı “Arkadaşım Eşşek” gibi. Bütün çocukların sevdiği bu şarkı, hüzünlü bir hikâyeyi anlatır… 

Anne denince akla gelen en hüzünlü şarkı, belki de Zeki Müren imzalı “Annem”. 1984 yılında yayımlanan “Hayat Öpücüğü” albümünün sevilen şarkılarından biri bu: “Mazide kalan hatıra gibi / Şefkatli kollarını aç bana anne / Geceler çok soğuk, sessiz ve karanlık / Üşüdüm üstümü örtsene anne // Uyandım uykudan aradım seni / Sağıma soluma bakındım anne…” Şarkı, gurbetçilerin en sevdiği isimlerden biri olan Yüksel Özkasap tarafından yazılmış. “Köln Bülbülü” olarak tanınan Özkasap, şarkıyı aynı dönemde bizzat yorumlamış ama ilk dizeyi biraz farklı söylüyor: “Mazide yükselen bir hayal gibi…” Sonrası, daha da acıklı: “Yanımda olmanı ne çok isterdim / Dizine yatıp da uyurdum anne / Dilimde dua, gözümde rüyasın / Seni çok özledim, hastayım anne / Anne, annem, anneciğim…”

 Zeki Müren diskografisinde adı “Annem” olan bir başka şarkı daha var. Sanatçı, ‘60’lı yılların ilk yarısında farklı denemeler yaparken bir Charles Aznavour şarkısını Fecri Ebcioğlu’nun yazdığı Türkçe sözlerle yorumlamış: “Sen gideli geçti günler / Seni arar evde gözler / Resmin hatıra kaldı annem // Oğlun kızın büyüdüler / Annemiz nerede dediler / Ama seni görmediler / Bırakıp gitmiş dediler // Ne olurdu bir kerecik / Görseydik biz de seni / Tatsaydık anne denen / Sımsıcacık sevgini /…/ Anneciğim, annem / Sevgi sana, rahmet sana / Tek dileğim yalnız sana / Al yanına, bas bağrına / Yaşanmıyor sensiz ana…” Aynı şarkı, Öztürk Serengil tarafından da “Şepke” adıyla yorumlanmıştı. Serengil, Ebcioğlu’nun sözlerini, kaybettiği şapkasına uyarlamış, şarkının ilerleyen dakikalarında karşımıza çıkan “su getirdim hediye” dizesini aynen kullanmak suretiyle söz yazarına selam çakmıştı.

İçinde anne geçen, annelere söylenen şarkı çok. Anneler için yapılmış albümler de öyle… Bunlara girmeye kalksak içlerinde kayboluruz; külliyat o denli kalabalık. O yüzden listelemek bile tehlikeli: Birini ansam diğerini unuturum. Onun için yukarıdakilerle yetinecek, son bir şarkıyla yazının sonuna geleceğim. Dahası, bu şarkılara, yakın dönemlerde yapılan kimi karışık albümler ve dijital platformlarda karşımıza çıkan çalma listeleri de eklendi… Anneler Günü, bilhassa ‘80’li yıllarda giderek bir çılgınlığa dönüştü ve Babalar Günü, Sevgililer Günü gibi muadilleriyle birlikte, alışveriş hadisesinin abartıldığı bir hâle büründü. Bu, kimilerinin güne tepkili olmasına sebep.

 Son bir şarkı dedim, ona geleyim… Yaşar Kurt şarkısı “Anne” -ki ilk albümde adı “Korku”ydu, sonradan bu adı aldı- bütün zamanlarda yazılmış en etkileyici şarkılardan: “Korkuyorum anne / Al beni içine / Alışamadım anne / Al beni yine / Büyüdüm anne / Evler büyüdü / Büyüdü pabuçlar / Yollar büyüdü // Orduya istiyorlar / ‘Savaş çıkar’ diyorlar / Silah veriyorlar anne / Bana ‘öldür’ diyorlar // ‘Yat’ diyorlar anne / ‘Kalk’ diyorlar / Beynimi yiyorlar anne / Beynimi yiyorlar…” Şarkının sonundaki öğüt, bugüne de uyarlanabilir: “Kapat televizyonu anne / Seni de kandırıyorlar…”

 Anneler Günü, annemize sevgimizi göstereceğimiz, bunu ifade edeceğimiz tek gün değil elbette. Acıklı şarkılardan söz ettim ama neşeli şarkılar da var. Onlar, bir başka yazının konusu olsun. Ben, bitirmeden, başta annem, bütün annelerin gününü kutlayayım. Nice yıllarda hep birlikte olmak dileğiyle...


Murat Meriç Kimdir?

1972’de doğdu. Çanakkale ve İzmit’te okudu. Ankara’da kimya mühendisliği eğitimi alırken, dinlediği müziğin tarihine merak saldı ve oradan ilerledi. Kendini bildi bileli plak topluyor; okuyor, dinliyor, dinlediklerini yazıyor, sevdiklerini çalıyor. Kedi gibi meraklı. Rakı, roka, bamya, erik seviyor. Çanakkale - İstanbul arasında yaşıyor ama Ankaracı. 1996’da Müzük adlı dergiyi çıkartan ekipten. Sonrasında Roll mürettebatına katıldı. Mürekkep, Birikim, Milliyet Sanat, Virgül, Bant gibi dergilerde yazıları yayınlandı. Yeni Binyıl, Radikal ve BirGün'ün yazarlarındandı. Ankara’da Radyo Arkadaş’ın kuruluşuna katıldı, radyo programları başta TRT, pek çok radyoda yayımlandı; kimi televizyon programlarının danışmanlığını yaptı, metnini yazdı. 2002 - 2003 yıllarında TRT için Kırkbeşlik adlı televizyon programını hazırladı ve sundu. Kalan Müzik için bir Tülay German albümü (Burçak Tarlası 64 – 87, 2001) derledi, pek çok albüme yazar ve danışman olarak katkıda bulundu. Pop Dedik / Türkçe Sözlü Hafif Batı Müziği (İletişim Yayınları, 2006), 100 Şarkıda Memleket Tarihi (Ağaçkakan Yayınları, 2016), Yerli Müzik (bi'bak Berlin, 2018) ve Hayat Dudaklarda Mey / Memleketin Anason Kokan Şarkıları (Anason İşleri Kitapları, 2019) adlı dört kitabı, üzerinde çalıştığı pek çok projesi var. Üniversitelerde ve kültür merkezlerinde müzik tarihi üzerine seminerler verdi, veriyor. Düzenli olarak Gazete Duvar'da, arada bir Kafa’da yazıyor; Açık Radyo için hazırladığı Harici Bellek başlıklı program salı günleri 19.30'da yayımlanıyor.