Antakyalıoğlu: Çocuk Koruma Kanunu çocukları koruyamıyor

Avukat Şahin Antakyalıoğlu, birbirinden farklı kanunlarda çocukla ilgili düzenlemelere yer verilmesini eleştirerek, "Çocuk Koruma Kanunu adı gibi değil, çocukları koruyamıyor" dedi.

Google Haberlere Abone ol

Zafer Kıraç* [email protected] 

DUVAR - Son beş yılda, 2 milyon 393 bin çocuğun adli olaylara karıştığı yani günde 1311 çocuk, saatte ise 55 çocuğun suçun ya faili ya da mağduru olduğu raporlarla ortaya konuyor. Türkiye’de her yıl binlerce çocuk adalet sistemine, bazen mağdur çocuk olarak bazen kanunla ihtilaflı hale gelen çocuk olarak bazen de korunma ihtiyacı içerisinde olan çocuk veya sistemde tanık sıfatıyla bulunan çocuk olarak dahil oluyor.

2010 yılında Adalet Bakanlığı koordinasyonunda Suç Mağduru Kişilere Yardım Hakkında Kanun Tasarısı’nı hazırlayan bilim komisyonunda yer alan ve bu konuda önemli çalışmalara imza atan Avukat Şahin Antakyalıoğlu sorularımızı cevapladı.

‘MAĞDUR ÇOCUKLARIN İFADESİNİ ÇOCUK SAVCILARI ALABİLİYOR’

Adalet sistemi içine girmiş olan çocuklar neler yaşıyor?

Çocuk adalet sistemi içerisinde suça sürüklenen çocuklar, mağdur çocuklar, korunma ihtiyacı içinde olan çocukların öncelikle Çocuk Şube Müdürlüğü’nde işlem görmesi gerekiyor. Ancak birçok yerde karakollar ilgileniyor. Çocuk şube, çocuk büroları çok yetersiz kalıyor. Oysa Çocuk Koruma Kanunu’nun otuz birinci maddesinde yer alan "çocuklarla ilgili işlemler, kolluğun çocuk birimince yerine getirilir" hükmü kapsamında çocuk şubenin soruşturmayı yürütmesi gerekiyor. Bu konuda çocuk şubelerinin her ilde kurulması gerekir. Fakat ilin büyüklüğüne, vaka sayısına göre bu durum değişiyor. Buralar yetersiz kalınca maalesef savcılar suçla ilişkilenmiş çocuklarla ilgili işlemleri, karakollara yönlendirebiliyorlar. Bu da ciddi sorunlara neden oluyor. Mağdur çocukların ifadelerini çocuk savcısı alabiliyor veya karakollar, çocuk şube birimleri alabiliyor. Ama cinsel suçlar bağlamında özellikle AGO’lara (mağdur çocuklar ile cinsel suç mağdurlarının beyanlarının alındığı oda, birim) ve ÇİM’lere (Çocuk İzleme Merkezi) yönlendiriliyor. Bu söylediğim merkezler çok yetersiz, sayı olarak yetersiz. Her ilde, ilçede kurulması gerekiyor. Büyük şehirlerde belki birkaç tane kurulması gerekiyor. Bu da adalet sisteminde davanın sağlıklı ilerletilebilmesi adına çocukların ikincil örselenmesinin önüne geçmesi anlamında çok büyük katkı sağlayacaktır.

Burada özellikle yaşanan bir diğer sorun, bütçe sorunu ve personel eksikliği. Çocuk adalet sistemine daha çok bütçe ayrılması gerekiyor. Daha çok personel atanması gerekiyor. Sırf bu iki sorun nedeniyle maalesef sistem sekteye uğruyor. Adalete erişim sıkıntılı oluyor. Cezasızlık olabiliyor. Bu nedenle polisin, avukatların, savcıların, hakimlerin düzenli ve periyodik bir şekilde, nitelikli eğitimler alması gerekiyor.

Şahin Antakyalıoğlu

‘ZİHİNSEL BİR DÖNÜŞÜME İHTİYACIMIZ VAR’

Çocuk mahkemeleri konusunda ne durumdayız?

Çocuk mahkemelerinin yetersizliği önemli bir sorun. Bazen çocuklar yetişkinlerin yargılandığı mahkemelerde yargılanıyorlar. Ya da işte mağdur olarak mahkemede bulunuyorlar. Suça sürüklenen çocuklar bağlamında mesela çocuk suçunun önlenmesi noktasında çok yetersiz kalıyoruz. Bir çocuğun suça itilmesinden sonra adalet sistemiyle tanışır tanışmaz, sosyal inceleme raporu alınması ve hayatının röntgeninin çekilmesi gerekiyor. Ancak bu ilerleyen aylarda çocuk duruşmaya geldiği zaman yapılıyor. Fakat bu süreçte çocuğun yaşadığı mağduriyetler, risk ortamı devam ediyor. Bir an önce bizim o çocuk hakkında sosyal inceleme raporu aldırarak sorunların tespiti ve giderilmesi noktasında daha etkili bir rol almamız gerekiyor. Aksi takdirde bir iki hafta içinde, bazen bir ay içerisinde çocuğun onlarca dosyası olabiliyor. Bizim bu anlamda çok büyük eksikliklerimiz var.

Çocuklara yönelik adalet sisteminin çocuklar yararına yeterince güçlü olduğu söylenebilir mi?

Çocuklara yönelik adalet sisteminin önleyici, koruyucu ve onarıcı özellikleri yeterince güçlü değil. Yeterince bütçe ayrılmıyor olması, yeterli personel olmaması bu önleyici koruyucu hizmetlerin sağlanmasının önünde en büyük engellerden. Bir de perspektif, yaklaşım. Yani bizim ciddi anlamda bir zihinsel dönüşüme ihtiyacımız var. Çocukların cezalandırılması bakış açısından çıkıp korunma ihtiyacı olduğunu görmemiz gerek.

‘GEREKLİ TEDBİRLER ZAMANINDA ALINMALI’

Çocuk suçla ilişkilenmeden önleme mekanizması nasıl olmalı?

Çocuğun suçla ilişkilenmesi bulunduğu ortama göre farklılıklar arz edebilir. Mesela okul ortamında örgün öğretime devam eden bir çocuk bakımından Ram’ların, (okullarda rehberlik araştırma merkezleri) çocuklarla ilgili riskleri önceden görebiliyor olması gerekiyor. Okul sosyal hizmetinin yaygınlaştırılması gerekiyor. Bu da çocuklarla ilgili ihtiyaç analizlerinin ortaya konulması ve yapılacak gözlemle çocuğun özellikle derslerle ilgisi, tutum davranışları analiz edilerek, tabii aileye ilişkin de durum tespiti yapılması gerekiyor. Bu anlamda ilk belirtiler orada çıkabiliyor. Bunların tespitiyle birlikte, ekonomik yoksunluğu varsa, sosyal hizmet merkezlerinden gerekli desteğin verilmesi gerekiyor. Sağlık sorunu yaşıyorsa çocuk hakkında sağlık tedbiri verilmesi gerekiyor.

İşte bu risk analizleri ortaya konulduktan sonra çocuk mahkemesinden ihtiyaç duyduğu eğitim, sağlık, barınma, bakım, danışmanlık gibi tedbirlere başvurulması ve bu tedbir kararı alındıktan sonra bunların takibinin yapılması gerekiyor. Bu gecikmeler de çocuğun okula devamlılığının önünde bir engel olabiliyor. Yani mesela psikolojisi bozulmuşsa sağlık tedbiri alınması gerekiyor. Ancak bu tip tedbirlerin alınması gecikebiliyor. Bazen çocuklar kendilerine zarar verebiliyorlar. Bu riskleri önceden görüp gerekli tedbirleri almamız şart. Bunun için çocuk izleme merkezi, rehber öğretmenler, okul sosyal hizmet görevlisi, çok büyük ve önemli bir role sahiptir.

Sorunlar çözülemez hâle geldiğinde müdahale edilmeye çalışıldığı dile getiriliyor. Sorunlar ve çözüm yolları bilinmiyor mu? Biliniyorsa daha iyi bir çocuk adalet sistemine ulaşmanın önündeki engeller neler?

Kamu kurum kuruluşları arasında işbirliği ve koordinasyonda sorunlar olduğunu düşünüyorum. Bu konuda çözümkâr yaklaşımda bir problem var. Bazen çok katı bakış açısına sahip olunabiliyor. Genel olarak sorunlar biliniyor. Fakat bu sorunların giderilmesi için kurumlar kendi aralarında iyi bir işbirliği, koordinasyon sağlamıyorlar. Bunun iyileştirilmesi büyük bir önem arz ediyor. Genellikle baktığımız zaman bütçem yok diyor, personelim yok diyor ve mevzuat gereğince yapılması gereken iş, işlemler yapılamıyor, bekletiliyor, gecikiliyor. Yeterli sayıda mahkeme yok. Yeterli sayıda savcı yok, çocuk savcısı, donanımlı avukat yok. Yeterli sayıda bunların araçları yok. Yeterli sayıda adli görüşme odası, çocuk izleme merkezi yok. Bu anlayışı terk etmek gerekiyor. Bunlar olmayınca bilinen sorunlar çözülemez hale gelebiliyor.

Peki, size göre çözüm yolları neler?

Sadece uygulamadan kaynaklı değil, mevzuatta da değişikliğe ihtiyaç var. Mesela erken evliliklere müsaade eden bir medeni kanunu söz konusu. Çok dağınık bir mevzuatımız var. Farklı farklı yerlerde çocukla ilgili düzenlemelere yer verilmiş. Türk Ceza Kanunu, CMK, Çocuk Koruma Kanunu, İş Kanunu gibi kanunlarda çocuk dostu düzenlemeler yapılması gerekiyor. Çocuk Koruma Kanunu adı gibi değil, çocukları koruyamıyor. Ceza yargılaması yapılacak çocukla ilgili adeta bir CMK Kanunu gibi, CMK gibi bir perspektifle yazılmış. İçinde sadece bu koruyucu destekleyici tedbirler var. Onun dışında yargılamaya ilişkin usul esaslar belirtilmiş. Yani özetle kanunlar, mevzuatlar dağınık ve yetersiz.

*İnsan hakları çalışanı