Antik kent Selge’nin rehber çocukları

Dünyaca ünlü rafting merkezi Köprülü Kanyon yakınlarındaki Selge Antik Kenti üzerindeki Altınkaya, kadınların boncuk satarak, çocukların amatör rehberlikle geçinmeye çalıştığı bir köy.

Google Haberlere Abone ol

ANTALYA - Manavgat’ta Köprülü Kanyon üzerinde yürütülen rafting turizminin arka yüzünde binlerce yıllık bir antik kentin köylüleri yer alıyor. Kontrolsüz bir hızla yürütülen rafting aktiviteleri, bölge turizmini tehdit ederken, satılan tur paketlerine ‘çeşit olsun’ diye konulan Selgeliler, bu kaostan geçimini sağlamaya çalışıyor

Köyün eski adı Zerk. Yakın bir tarihte Altınyaka ismi verilmiş. Fakat hem köy halkı hem de çevre köylerin Zerk demeye devam ettiği köydeki Selge Antik Kenti, turizmin kenar mahallesi. Rafting turlarıyla bölgeyi pazarlayan şirketler, turist grupları kısa süreliğine Selge Antik Kenti'ne bırakıp, fazla para harcatmadan geri götürüyor.

ANTİK TİYATRO EKMEK KAPISI

Özellikle tiyatro binası olmak üzere antik yapılar köylülerin ana geçim kaynağı. Buğday ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliğiyle geçinmeye çalışan köy halkı, kendi elleriyle tiyatronun otlarını temizleyip ziyaretçilere yol gösteriyor. Kadınlar boncuklarla hazırladıkları kolyeleri, bilezikleri satmaya çalışırken, çocuklar da İngilizce, Almanca, Rusça ve Türkçe rehberlik yapıyor. Anlamını bilmedikleri yabancı sözcükleri ezbere sıralayan kız çocukları Selge’nin vitrini. Amatör rehberlik, hiç bilmedikleri dillerle antik kenti anlatmak bu yoksul köyde anneden kıza, babadan oğula geçen bir meslek. Tiyatroyu kaplayan otları bile köylüler temizliyor düzenli olarak.

Bölgeden büyük rant sağlayan turizm sermayesinin köye ayaküstü getirdikleri turistlerden birkaçı, halkın antik teraslarından topladıkları kekikleri, adaçaylarını, iplere dizdikleri incik boncukları alıyor. Köye kurulan pazarda, köylülerin bugün de üretimde kullandıkları antik tarım teraslarında üretilen meyve sebzeler yetiştiriliyor.

ÜÇ DİLDE REHBERLİK YAPAN ÇOCUKLAR

Burada doğup büyüyen küçük kız çocuklar, bölgeyi merak edip gelenlere rehberlik ediyor. Hem de ana dilleri dışında üç dilde… Çocukları, İngilizce, Almanca ve Rusça’yı seri şekilde konuşup yaşadıkları yerin geçmişini anlatırken görenler şaşırıyor. 

Melissa Öğren’in anlattıklarının Türkçe meali şöyle: "Burası eskiden sular altındaymış. O nedenle çevrede deniz atı ve kalkan balığı fosilleri var. Buranın ismi Romalıların tabiriyle Selge, Fransızların tabiriyle Zerk. Türklerin koyduğu isim de Altınkaya Köyü."

DOĞANIN SUNDUĞU ÜÇ GEÇİM KAYNAĞI

Sonra akranı Selda Nehir Dere’ye geçiyor anlatma sırası: "Buranın üç geçim kaynağı var. Zeytinden yağ, üzümden şarap, ağaçlardan parfüm yaparak geçimlerini sağlıyorlar. Antik tiyatronun yedi giriş-çıkışı, 12 merdiveni, beş de galerisi var. Yukarıdaki küçük deliklere buranın aydınlatılması için yakılan ateşler konuluyormuş. Yukarıdaki arkalı koltuklar, soyluların oturduğu protokol koltuklarıymış.”

Soldan sağa Eda Dalka, Sümeyye Nergiz, Melissa Öğren, Selda Nehir Dere
8 BİN KİŞİLİK TİYATRO

Ardından Sümeyye Nergiz alıyor sözü: "Burası 8 bin kişilik ve 2 bin yıllık bir tiyatro. İkili dikili taş, tiyatronun esas girişiymiş. Buranın iki hastanesi varmış. 1948’de deprem nedeniyle yıkılmış. Karşıdaki tepede de geçmişte mızrak yarışı, at yarışı yapıyorlarmış."

ARENADA ASLAN DÖVÜŞÜ

Son sözü Eda Dalka alıyor: "Antik tiyatronun ortasında geçmişte aslan, kaplan dövüştürüyorlarmış. Aslanlar ve kaplanları dikili taşın iki tarafına, ayrı yerlere koyuyorlarmış. Aslan ipinden boşalırsa düşüncesiyle en önde köleleri, arka sıralarda da kralın akrabalarını oturtuyorlarmış."

Eda Dalka yabancı dillerde Selge'yi anlatırken.
GÜREŞÇİ TASVİRLİ ANTİK PARALAR

Kuzey, batı ve güneyde surlarla çevrili üç tepe üzerine yayılan Selge Antik Kenti'nin en bilinen yapısı 8 bin kişilik tiyatrosu. MS 2. yüzyıla tarihlenen yapı, sahne binası yıkılmış olmasına rağmen oturma sıraları ve duvarlarıyla halen ayakta. Şimdiye kadar hiçbir kazı yapılmayan Selge’de küçük çaplı araştırmalar dışında yapılmış bir çalışma da yok. Üzerinde Luvice yazıların ve güreşçi tasvirlerinin yer aldığı Selge sikkeleri son derece özgün. Bu sikkeler bölgenin hem savaşçı kimliğine hem de güreş gibi sporların çok sevilerek yapıldığına işaret ediyor. En geç MÖ 5. yüzyıla kadar giden bu sikkeler, kentle ilgili en eski arkeolojik veri.

İSKENDER’E DİRENMEYEN KENT

Pisidia bölgesinde Termessos ve Sagalassos kentleri Büyük İskender’e karşı direnirken, Selge elçiler göndererek işbirliği ve rehberlik teklifinde bulundu. Pisidia kentleri arasındaki çekişmelere örnek gösterilebilecek bu davranış, sonraki yüzyıllarda Selge ile komşusu Pednelissos arasındaki savaşlarla sürdü. En görkemli çağlarını birçok antik kent gibi MS 1 ve 2. yüzyıllarda, Roma imparatorluk çağında yaşayan Selge’de tiyatro, ticari agora, devlet agorası, meclis binası, sütunlu cadde, stadion gibi görkemli yapılar bu dönemden kalma. Kentte Zeus ve Artemis tapınakları da Yukarı Agora’nın batısında, Kespedion Tepesi diye anılan akropolü süslüyor.

DÜNYA MİRASI TARIM TERASLARI

Hem çok bilinen hem de kaderine terkedilmiş bir kent olan Selge’nin en özgün, eşine az rastlanır değerlerinden bir başkası da tarım terasları. Teraslar, dünyanın iki büyük kırsal-tarımsal miras listesine aday. Bunlardan ilki Dünya Tarım Örgütü’nün Küresel Öneme Sahip Tarımsal Miras Sistemleri (GİAHS) programı, diğeri de UNESCO’nun Dünya Mirası Kırsal Kültürel Peyzajları listesi.

Selge’nin GIAHS sistemine dahil olması durumunda, kentin özellikle ön plana çıkan geleneksel üretim yöntemleri ve tarım teraslarının korunmasına destek sağlanmış olacak. İnönü Üniversitesi’nden Sıla Balta ve Meryem Atik tarafından yapılan araştırmada, UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan kırsal kültürel peyzajların öne çıkan özelliklerini içeren Selge’nin geleneksel alan kullanımı ve tarihi doku değerleriyle listede yer alması gerektiği vurgulandı.