Antik Mısırlılar neden kedilere kafayı takmıştı?

Mısır’da keşfedilen kedi mezarları, birçok soruyu gündeme getirdi. Gün yüzüne çıkarılan binlerce kedi mumyası, bu işin antik Mısır’da tam anlamıyla bir endüstriye dönüştüğünü gösteriyor.

Google Haberlere Abone ol

Benjamin Plackett

Antik Mısırlılar, kedi familyasıyla ilgili her şeye düşkün olmalarıyla nam salmışlardı. Firavunların Nil’e hükmetmesinin ardından bin yıldan beridir varlığını koruyan -olağanüstü heykellerden karmaşık mücevherlere varıncaya kadar- kedi temalı eserler söz konusu olduğunda, hiçbir şekilde malzeme sıkıntımız yok. Antik Mısırlılar sayısız kediyi mumyaladılar ve ayrıca dünyanın bilinen ilk evcil hayvan mezarlığını, büyük ölçüde dikkat çekici demir süslemeler ve boncuklu tasmalar takan kedilerin gömüldüğü yaklaşık 2 bin yıllık bir mezarlığı oluşturdular.

Peki, eski Mısır’da kediler niçin böylesine değerliydi? Antik Yunan tarihçisi Herodot’un aktardığı gibi, Mısırlılar bir ev kedisinin yasını tutarken neden bir saygı işareti olarak kaşlarını kazıtıyorlardı?

KEDİLERİN TANRISAL NİTELİKLERİ

Bu saygının büyük kısmı, 2018 yılında Washington DC’de bulunan Smithsonian Ulusal Asya Sanatı Müzesi’nde eski Mısır’da kedilerin önemi hakkında düzenlenen bir sergide gösterildiği üzere, eski Mısırlıların tanrılarının ve yöneticilerinin kedi benzeri niteliklere sahip olduğunu düşünmelerinden kaynaklanıyordu. Spesifik olarak, kedilerin istenen mizaç ikiliğini barındırdıkları görülmüştü; bir yandan koruyucu, sadık ve anaç olabilirlerken, diğer yandan hırçın, bağımsız ve saldırgan davranabilirlerdi.

Antik Mısırlılar açısından bu durum, kedilerin ilgi göstermeye değer özel yaratıklar gibi görünmesini sağladı ve bu da neden kedi benzeri heykeller yaptıklarını açıklayabilir. Bir insanın yüzüne ve bir aslanın vücuduna sahip 73 metre uzunluğunda bir anıt olan Büyük Giza Sfenksi, belki de böylesi anıtların en ünlü örneği olabilir; fakat gerçekte tarihçiler Mısırlıların neden sfenksi oymak gibi zahmetli bir işe girdiklerinden tam olarak emin değiller. Ayrıca, muktedir tanrıça Sakhmet (aynı zamanda ‘Sekhmet’ diye de yazılır), bir kadının vücudunda bulunan aslan başıyla tasvir edilmişti. Özellikle gündoğumu ve alacakaranlık gibi geçiş anlarında koruyucu bir tanrı olarak bilinirdi. Bir diğer tanrıça olan Bastet, çoğunlukla bir aslan ya da kedi olarak tasvir edildi ve eski Mısırlılar, kedilerin onun gözünde kutsal olduğuna inanıyorlardı.

Kediler, büyük ihtimalle fare ve yılan avlama becerileri sebebiyle seviliyordu. University College London’dan aktarıldığı kadarıyla, eski Mısırlılar kız çocuklara verdikleri (ve ‘kedi’ anlamına gelen) ‘Mitt’ ismi de dahil olmak üzere, çocuklarına çok sevdikleri kedilerin ismini veriyor ya da bunu takma ad kullanıyorlardı. Mısır’daki evcilleştirilmiş kedilerin ne zaman ortaya çıktığı bilinmiyor ama arkeologlar, Live Science’ın daha önce aktardığı üzere, geçmişleri MÖ 3800 yılına kadar gerilere giden erişkin ve yavru kedi mezarları keşfettiler.

SEVGİDEN ZİYADE ÖLÜMCÜL BİR SAPLANTI

Diğer yandan, pek çok araştırma, bu saplantının daima kibar ve ilgiye değer olmadığını ve eski Mısırlıların kedilere duyduğu hayranlığın daha karanlık bir yanının delili olduğunu öne sürdü. Çoğunlukla yaklaşık MÖ 700 ile MS 300 yılları arasında, muhtemelen milyonlarca yavru kedinin yetiştirilmesi ve insanlarla birlikte gömülebilmeleri için mumyalanmasına adanmış iş kolları mevcuttu.

Geçtiğimiz yıl Scientific Reports adlı dergide yayınlanan bir araştırmada, bilim insanları, biri kedi olan mumyalanmış hayvanlar üzerinde X-ışını mikro-CT taraması gerçekleştirdiler. Bu teknik, iskelet yapılarını ve mumyalama sürecinde kullanılan malzemeleri ayrıntılı bir biçimde görmelerine imkân tanıdı.

Araştırmacılar sonuçları gözden geçirdiklerinde, mumyalanan canlının beklediklerinden çok daha küçük olduğunu fark ettiler. Araştırmanın yazarı ve İngiltere’deki Swansea Üniversitesi’nde materyal inceleme profesörü olan Richard Johnston, “Çok küçük bir kediydi; fakat taramayı yapmadan önce mumyanın büyük bir kısmının, yani yaklaşık olarak yarısının sargılardan oluştuğunu fark etmemiştik” diyor. “Onu ekranda gördüğümüzde, öldüğü dönemde henüz küçük olduğunu fark ettik” diyor ve boynu kasıtlı biçimde kırıldığında henüz beş aylıktan bile küçük olduğunu sözlerine ekliyor.

KEDİ ÇİFTLİKLERİ KURULMUŞTU

Johnston, Live Science dergisine verdiği demeçte, “Bu biraz şaşırtıcı oldu” diyor. Bununla birlikte, kedileri kurban etme uygulaması ender görülen bir şey değildi. Johnston, “Çoğunlukla bu amaç için yetiştirildiler” diyor: “Uygulama fazlasıyla endüstriyeldi, kedi satışı için kurulmuş çiftlikler mevcuttu.”

Toronto Üniversitesi’nde Mısır arkeolojisi doçenti olarak görev yapan Mary-Ann Pouls Wegner, daha önce Live Science’a verdiği demeçte, canlıların büyük kısmının eski Mısır tanrılarına adak olarak sunulduğunu aktarmıştı. Bu adak, sözlü duaların yanı sıra tanrıları yatıştırmak veya onlardan yardım istemek amacıyla kullanılan bir araçtı.

Maalesef, gömülecek kedileri satın almanın ne sebeple istendiği tam olarak bilinmiyor ama sevgi ve saplantı arasında ince bir sınır var gibi görünüyor.


Yazının orijinali Live Science sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)