Apartman bahçesinde kesişen hayatlar: Burası Bizim Evimizmiş Şimdi

Dilek Emir'in ilk çocuk kitabı 'Burası Bizim Evimizmiş Şimdi!', çizer Huban Korman’ın çizgileriyle Günışığı Kitaplığı tarafından yayımlandı. Kitap, birbirine eklemli üç kısa öyküden oluşuyor.

Google Haberlere Abone ol

Mavisel Yener

Dünyanın neresine giderseniz gidin, çocuklar masumdur, meraklıdır, yaratıcıdır, özgündür. Derin bir hayret ve gizem duygusuyla bakarlar her şeye; zıplar, şarkı söyler, oyun oynar, hayal kurarlar... İşte budur onların doğası. Dilek Emir, Günışığı Kitaplığı tarafından yayımlanan 'Burası Bizim Evimizmiş Şimdi!' adlı ilk çocuk kitabında, çocukluğun doğasından öğreneceğimiz çok şey olduğunu bir kez daha anımsatırken, empati, yardımlaşma, koşulsuz sevgi üzerine kurduğu öyküsünde, dayatmacı toplumsal ilişkilere, kodlanmış cinsiyet rollerine, şablonlara eleştirel bir bakış sunuyor.

Dilek Emir, 'Burası Bizim Evimizmiş Şimdi!'de geleneksel evcilik oyunu üzerinden kurguladığı bir atmosfer yaratıp farklı bakışları çoğaltıyor. Çocukların apartman bahçesinde kesişen hayatlarında hayallerini nasıl büyüttüklerini görürken, sorunların çözüm yolu üzerine kafa patlattıklarına da tanık oluyoruz. Yazar, bu sorunları ortaya koyarken mizahtan da yararlanıyor, eleştirel bakışı gülmecenin terazisinde geliştiriyor. Deneyimli, bol ödüllü çizer Huban Korman’ın çizgilerinin kitabın ruhunu bütünlediğini düşünüyorum.

Burası Bizim Evimizmiş Şimdi!, Dilek Emir, Resimleyen: Huban Korman, 68 syf., Günışığı Kitaplığı, 2021.

Ayça, Selin, Gökçe, Can yaşadıkları apartmanın bahçesinde evcilik oynuyorlar, çocukların sesine kulak vererek kitabın kapısından giriyoruz. Onlarınki “sanal” evcilik oyunlarından değil, hayatla ilgili pek çok şeyi, -miş gibi yaparak sembolize ediyorlar. Kendi dünyalarında anneymiş, babaymış, doktormuş gibi yaparken dış dünyayı keşfediyorlar, deneyimliyorlar. Birlikte evcilik oynarken toplumsallaşmanın, sosyal birey olmanın ilk adımını atıyorlar. Hayal ettikleri ortama uygun araç gereçler tasarlıyorlar, karşılaştırmalar yapıp mantıksal çıkarımlarda bulunuyorlar. Neden-sonuç ilişkisi kuruyor, paylaşmayı öğreniyorlar.

Apartmanın bahçesinde oynarken “Ayak altına yayılmış” olmak onların umurunda değil. “Evcilik” deyince anne, baba ve çocuklar rol alıyor bu oyunda; yan karakterler de unutulmuyor elbet! Yemek yapılacak, işe gidilecek, hasta çocuğu iyileştirmek için kurbağa çorbası pişirilecek. İyi ama, kurbağa nereden bulunacak? Rolünü oynarken herkes mutlu mu? Hepsi neden baba olmak istiyor? Buna kitabı okurken karar vereceğiz. Tam da bu noktada, aile bireylerinin görevleri konusunu masaya yatırmak gerek!

Kitabın birbirine eklemli üç kısa öyküden oluşması, her bölümde çocuk anlatıcının değişmesi, hedeflenen yaş grubunun rahatça okuyabilmesini sağlıyor. Anlatıda karşılıklı konuşma örgüsüne ağırlık verilmesi, çocukların gündelik konuşma dilinin başarıyla yakalanmasına olanak sağlamış. Evcilik oyunu sırasındaki karşılıklı konuşmalar, yazarın çocuk mantığını çözümlemekteki başarısını kanıtlıyor.

OYUNLARI CİDDİYE ALIN

Çocuğun algısında, oyun gerçekliği ile dışarıdaki gerçeklik sıkı sıkıya ilişkilidir. Çocuk hangisini karşısında bulursa o anda onu gerçeklik olarak bilir. Can, kurbağa çorbası için kurbağa ararken bunun iyi bir örneğini veriyor yazar.

“Ne İstersem Olabilirim!” başlıklı son bölümde, Gökçe anneannesine bakmak zorundadır, bu nedenle evcilik oyunu suya düşer. Anneanne ve torun arasında büyülü bir bağ vardır. Aslında bu bağı güçlendiren şey, anneannesinin Gökçe’ye kendi olma özgürlüğünü tanımasıdır. Gökçe’nin doğasına itiraz etmeyen anneanne ona söz hakkı tanır, torununun hayal dünyasına tüm kalbiyle katılır. Anneanneler ile torunları arasında sırlar olmalı değil mi? İşte bu sırları öğreneceğiz, eğlenirken düşüneceğiz.

Son bölümde çocukların topunu kesen bir yetişkine de yer verilmiş olması elbette rastlantı değil. Yufka yürekli, muzip anneanne ve top kesen sinirli kadın gibi iki zıt karakterin kullanılması, çocuk okura kıyas alanı bırakıyor.

İçinde bulunduğu koşullar ne olursa olsun çocuk her yerde aynı; arkadaşlarıyla kavga eder, barışır, kimi zaman sefalet içinde, savaşın ortasında ve ölümle burun burunayken bile tek derdi oynamaktır onların. 'Burası Bizim Evimizmiş Şimdi!'yi alımlarken bilgimiz, yaşımız, yaşantımız ve birçok değişkenle birlikte düşünüyoruz. Tam da bu nedenle, Günışığı Kitaplığı tarafından yayımlanan bu kitap yalnızca çocuklara değil, yetişkinlere de önereceğim güçlü bir yapıt. Çocuğa saygı, toplumsal klişeler, popüler kültür ve daha pek çok konu, kurgunun derin köklerine uzanıyor. Bu yapıtın başka dillere de çevrilmesinin Türkiye çocuk edebiyatı için büyük kazanç olacağını düşünüyorum. Dilek Emir kendine özgü, özgün, özgür bir yazar; çocuklar için gelecekte yayımlanacak verimleri bana şimdiden heyecan verdi.

Bu yapıtta benim göremediğim kim bilir daha neler görecek çocuk okurlar. Çünkü oyunları ciddiye alıyorlar ve onların hayal gücü yetişkinleri aşıyor.