YAZARLAR

Apolitik ittifaklar iktidar getirmeyecek

İttifakın üzerine dayandığı temel, yüzde 50’yi bulmak. Bu stratejinin merkezinde geniş anlamda solu özelde de HDP’yi siyasal alandan dışlamak vardı ve fakat HDP sistemin anahtarı haline geldi. Şu anda kurduğu sisteme rağmen yüzde ellinin yanına bile yaklaşamayan bir iktidar ittifakı olduğunu birçok çalışma gösteriyor.

Parlamento açılıyor, açılış için basına demeç veren TBMM Başkanı Mustafa Şentop da mesajlarını sıralamış, ilk sırada da idam cezası var: “Taammüden öldürme suçları, küçüklere, kadınlara karşı işlenen cinsel suçlarla ilgili idam cezasının düşünülebileceği kanaatindeyim”. Meclisin geri kalan mesaisine ilişkin de siyasi partiler kanununun, seçim kanununun rejime uygun hale getirilmesi, içtüzük değişiklikleri olacak.

Parlamentonun açılmasından hemen önce Türkiye’nin üçüncü büyük partisine karşı operasyon düzenlendi. Operasyonu yürüten savcı Yüksel Kocaman hakkında belli ki konuşulacak, zira konuşanlar şimdiden ifadeye çağrılmaya başlandı; Alican Uludağ evlendikten sonra savcının saray ziyareti ile ilgili ifadelerinden dolayı savcılığa çağrıldı.

Hükümet sistemi tartışmasının Demirtaş tarafından açıldığı, hükümet sistemi çerçevesinin ötesine bir demokrasi tartışmasına dönmesinin arzulandığı bugünlerde iktidar da kendi açısından tartışmaya katkı yapmış oluyor böylece. Yasama, yürütme ve yargının nasıl uyumlu nasıl birlikte çalıştığını göstermiş oluyor. Örneğin iktidar ortağı partinin lideri 'şu kişi iyidir hoştur, yeniden yargılansın' dediğinde tahliyeler, 'ben bilirim bu kişi teröristtir' dediğinde tutuklamalar geliyor. Egemenliğin, egemenliği kullanan organların tek elde toplanmasının faydaları bunlar, hem ortağına danışıyor da, Bahçeli yeniden değerlendirilsin dediğinde yeniden değerlendiriliyor, Bahçeli seçim kanunu, siyasi partiler kanunu değişsin dediğinde parlamentonun önceliği oluyor. Meşveret var, kuvvetlerin uyumlu çalışması var, Maliye Bakanı da aileden yalan söyleyecek değil ya, ekonomi tıkırında daha ne olsun. HDP dışındaki parlamenter muhalefet de uyumlu çalışıyor; milli meselelerde hep uyumlu, neyin milli olduğuna da karar veren uyumun büyük yaratıcısı, hem AKP Genel Başkanı hem Cumhurbaşkanı, hem partinin hem devletin, milli meselelerde de muhalefetin başı Recep Tayyip Erdoğan.

Kemal Can, muhalefetin ittifak stratejisine ilişkin çok güçlü bir eleştiri yazdı dün. Muhalefetin iktidar stratejisine karşı çok uyanık olduğunu fakat bu idrakin strateji işlerken bir tür saflığa dönüşüverdiğini yazdı. Bunun da yaşadığımız zorbalığı sürekli kılan bir döngünün kaynağı olduğunu. Yaşadıklarımızın yaşayacaklarımızın garantisi olduğuna ve bunun sigortasının da mevcut muhalefet olduğuna ilişkin bir tablo her geçen gün daha inanılır hale geliyor.

Seçim sisteminin değiştirilmesinin sonucu olarak, seçimlerin her koşulda AKP-MHP bloku tarafından kazanılmasını sağlayacak bir formül üzerine kurulmuş bir ittifak sistemi var önümüzde. İttifakın üzerine dayandığı temel, yüzde 50’yi bulmak. Bu stratejinin merkezinde geniş anlamda solu özelde de HDP’yi siyasal alandan dışlamak vardı ve fakat HDP sistemin anahtarı haline geldi. Şu anda kurduğu sisteme rağmen yüzde ellinin yanına bile yaklaşamayan bir iktidar ittifakı olduğunu birçok çalışma gösteriyor. Buna karşı HDP üzerinden neredeyse her iktidar operasyonunun işe yaramasında da ittifak sisteminin ve üzerine kurulu olduğu politik düzeneğin bir etkisi var. Politik düzenek aslında ittifakların apolitik biçimlendirilmesini, böylece kendi politikasını daim kılmayı hedefliyor.

Basitçe anlatmaya çalışayım. Örnek olayı da en sondan seçerek. Muhalefetteki bütün partiler HDP’ye yapılan operasyonun hukuk dışı ve politik tasfiye-biçimlendirmeye dönük olduğunu kavrıyor mu? Evet. Peki doğrudan Genel Başkan Mithat Sancar’ın daveti/çağrısı var mı? Evet. Peki neden herkes telefonla arıyor da kimse gitmiyor? Bunun yanıtı basit, siyasetin görünür olmakla, var olmakla ilgili olduğunu, telefonun ya da sözün halkta herhangi bir karşılığı olmadığını biliyorlar. İttifak stratejisi de belirli bir politikaya değil, seçimlere dönük olduğu için sürekli kurallarını başkasının koyduğu bir oyunu kurallara uyarak oynuyorlar. Politik düzenek ve apolitik kurgu bu.

Peki bu nasıl işliyor? Bir yandan bakarsanız bu yeni bir kurgu değil. CHP’nin Ekmeleddin İhsanoğlu stratejisinden başlayarak belirlediği bir apolitik strateji bu, hep önüne bakan, ne göğe ne yere ne sağa ne sola bakabilen bir sabitlenme, kendi kendini paralize etme stratejisi. Neyin doğru olduğunu biliyor. Bilmiyor muydu anayasaya aykırı anayasa değişikliğinin siyasi amacını, elbette biliyordu. Neden evet dedi, çünkü önünden başkasını görmüyor, varolan ancak varolduğu gibi kalacak sanıyor. Hatta iktidarın söylediklerinden dolayı halkın gözünden düşeceğinden o kadar korkuyor ki daha önce bir yazımda söylediğim gibi kendinden utanıyor. Yani mevcut ittifak sisteminin zeminini de bu patikaya giren politik partiler yarattı. Halbuki ittifak ancak gerçek bir politik hedefte kurulur. Hâlâ güçlü bir politik hedef, halkla ilişkili onu heyecanlandıracak bir hedef görmememizin nedeni de bu ittifak kurgusunun buna müsaade etmemesidir.

Başını kaldırmak için elbette inanç gerek, inanacak bir politik perspektif, ittifakların ötesinde bir ittifak amacı, politika, dönüştürücü kapasite ve güç. Bunu yapan biraz başını kaldırıp sağına soluna bakarsa dünyanın hiç de öyle düşündüğü gibi olmadığını, vereceği fotoğraftan utanmayacağını görür. Halik olanın halk olabileceğini görür. Muhalefetin gücünü alabileceği halktan başka güç yoktur. 


Dinçer Demirkent Kimdir?

1983 İzmir doğumludur. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Anayasa Kürsüsü’nde çalışmakta iken 7 Şubat 2017’de KHK ile ihraç edildi. Doktora derecesini aynı fakülteden, “Türkiye’nin Anayasal Düzeninde Cumhuriyetin İki Kuruluşu ve Dinamik Cumhuriyet Kavramı” başlıklı tezi ile almıştır. Doktora tezinden üretilmiş, Bir Devlet İki Cumhuriyet adlı kitabı Ayrıntı Yayınları’ndan, Murat Sevinç ile birlikte kaleme aldıkları Kuruluşun İhmal Edilmiş İstisnası kitabı İletişim Yayınları’ndan basılmıştır. Anayasa tarihi, cumhuriyetçilik, kurucu iktidar, siyasal temsil konuları üzerine çalışmalarını sürdürmektedir. Ayrıntı Dergi ve Mülkiye Dergisi yayın kurulu üyesidir; 2018-2021 yılları arasında Mülkiyeliler Birliği Genel Başkanı olarak görev yapmıştır. İnsan Hakları Okulu Derneği'nde akademik koordinatörlük görevini sürdürmektedir. Çeşitli dergilerde yazmaya, dersler hazırlamaya devam etmektedir.