Arap basınında geçen hafta: 'Ateşkes kalıcı olacak mı?'

Arap basınında geçen haftanın değerlendirmelerinde Trump'ın göreve başlaması ile Ortadoğu'da değişecek dengeler, ateşkesin kalıcılığı ve Netanyahu'nun pozisyonu konuları öne çıktı.

Fotoğraf: Reuters
Google Haberlere Abone ol

DUVAR- Gazze’de 7 Ekim 2023’ten bu yana devam eden yıkıcı savaşta ateşkes sağlandı. ABD Başkanı Joe Biden’ın görevi yeni başkan Donald Trump’a devretmesinden bir gün önce yürürlüğe giren ateşkes sürecinin ilk etabı 42 gün sürecek. Asıl soru 42. günden sonra ne olacak? Ateşkes devam edecek mi, yoksa İsrail’deki aşırı sağcı hükümetin baskıları sonucu yeniden savaşa mı dönülecek?

Peki görevi Biden’dan devralan Trump bu konuda ne yapacak? İsrail’i kalıcı ateşkese mi zorlayacak yoksa Filistin Davası’nın tarihe gömülmesi için İsrail’e destek mi verecek?

Arap gazetelerindeki bir çok yazarın dediği gibi, Trump’ı bu sefer farklı bir Ortadoğu karşılıyor. Suriye rejimi devrilmiş, İran gerilemiş, Hizbullah İsrail sınırından uzaklaşmayı kabul etmiş ve Hamas başsız kalmış durumda. İsrail’in başında ise, bütün siyasi geleceğini savaşın devamı üzerine kurgulamış bir hükümet var.

Geçtiğimiz hafta Arap gazetelerinde, Gazze’deki ateşkes ve Trump’ın yeni dönemiyle ilgili çıkan yorumlardan bazılarını Gazete Duvar okurları için derledik:

'Ateşkes kalıcı olacak mı?'

ABD'nin o dönemdeki başkanı Joe Biden'ın açıklamasına göre, 'daha sonra ateşkes kalıcı hale gelecek' ve iki taraf, savaşın sona erdirilmesi ve Gazze Şeridi'nin yeniden inşasını içeren üçüncü aşamayı görüşmek üzere harekete geçecekti. Ancak sürecin 'Filistinliler'in öldürülmesine bir ara vermek' konumundan üçüncü bir aşamaya yani savaşın tamamen sona ermesi konumuna taşınması konusunu netleştirecek olan ise Donald Trump yönetiminin tutumu olacak. 

Bu bağlamda, ABD Başkanı seçilen Donald Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz'un açıklamaları, İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar'ın 'Hamas Gazze'ye asla hükmedemeyecek' şeklindeki açıklamalarıyla örtüşüyor. Bu da savaşın tekrar başlamasının habercisi sayılabilir. İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ise Başbakan Binyamin Netanyahu'nun kendisine savaşı durdurmayacağına dair söz verdiğini açıkladı.

Temennimiz bu sözlerin, İsrail denilen suç ve terör makinesinin Filistin katliamını sürdürmesi için bir açıklama bombardımanı olarak değil de, müzakerelerde çıtayı yükseltmek için sarf edilmiş olmasıdır. (El Kuds El Arabi Gazetesi)

'Savaşı kim kazandı?'

Savaşlardaki zafer ve mağlubiyet ölçütlerine göre, işgalci devletin sınırlı sayıda asker kaybetmesine rağmen askeri açıdan galip geldiği söylenebilir. Çünkü Hamas onun iki katı sayıda savaşçısını kaybetti ve İsrail Hamas'ın askeri gücünün önemli ölçüde zayıflattı. Ancak aynı zamanda bu savaşta ortaya koyduğu hedeflerin önemli bir kısmına, örneğin rehineleri silahlı güçle kurtarmak ve bütün tünelleri yok etmek gibi hedeflerine ulaşamadı.

İsrail'in 50 bine yakın Filistinli sivili öldürdüğü doğrudur; ancak küresel çapta ahlaki savaşı kaybetmiştir. Bunun dışında Hamas'ı tamamen ortadan kaldırmayı başaramamıştır. Ayrıca İsrail, dünyada 'uluslararası kurumların suçlarından dolayı hesap soramayacağı haydut bir devlet'le artık yüzleşme vaktinin geldiği konusunda ciddi bir tartışmanın kapısını açtı. (Amro EL Şobaki / Mısır El Youm Gazetesi)

Karikatür: Naser Jafari / Kaynak: Filistin EL Kuds Gazetesi

'Ateşkesin sağlanmasının arkasındaki sır ne?'

Donald Trump uzun zamandır tartışmalı bir isim olarak gündeme geliyor. Kimilerine göre o, cesur, fevri, kumarbaz bir iş adamı, oyunun kurallarını yeniden yazan bir başkan. Başkalarına göre ise duygusal ve dengesiz bir lider. Ancak Trump'ın suçlandığı 'çılgınlık', Gazze'deki ateşkes anlaşmasıyla da ortaya çıktığı üzere, beklenmedik başarılara da yol açtı.

Başkan Joe Biden yönetimi boyunca bir türlü sağlanamayan bu anlaşma, Trump'ın henüz göreve başlamamış olmasına rağmen, bizzat Trump yönetiminin müdahaleleriyle gerçeğe dönüştü. Peki bu nasıl oldu? Bunun sırrı Trump'ın herkesi ters köşeye yatıran alışılmışın dışındaki yaklaşımında gizli.

Gazze'de yakın zamanda varılan ateşkes anlaşması, önceki durgunluk dönemine göre önemli bir ilerlemedir. İsrail ilk kez ateşkesi kabul etmesi yönünde gerçek bir baskıyla karşı karşıya kaldı. Bu da şu soruların kapısını aralıyor: Bu anlaşma Filistin sorununda gerçek bir dönüm noktası olabilir mi? Trump bu ivmeyi daha geniş kapsamlı bir barışa ulaşmak için kullanabilir mi? (Rami Mehdavi / Filistin El Eyyam Gazetesi)

'Savaş bitti asıl felaket şimdi başlıyor'

Nihayet 7 Ekim 2023'te gerçekleşen Mescid-i Aksa Tufanı Operasyonu'nun ardından Hamas ile İsrail arasında resmen ateşkes ilan edildi. Savaş bitti ve Lübnan'da, Suriye'de, Yemen'de ve hatta İran'dan sonra işgal altındaki Filistin topraklarında da bombalama ve füze seslerinin azalması bekleniyor. Her zaman olduğu gibi savaşta kaybeden tarafın kim olduğu açıklanmadı. İsrail, sadece Gazze ve Filistin topraklarında değil, Lübnan ve Suriye'de de zaferini ilan etti. Hamas, diğer Filistinli gruplar ve Hizbullah da zafer söylemine sarılarak İsrail'e tarihi bir yenilgi yaşatıldığını ifade etti.

Evet, savaş bitti ama bütün çıplaklığıyla felaketin başladığını söyleyebiliriz. Gazze ve Filistin'deki felaket, yeniden inşanın zorluğu göz önüne alındığında İsrail'in barbarlığına kurban giden çok sayıdaki insan ve oluşan taş yığınlarındadır. Bunun yanında, Filistin meselesinin bir bütün olarak büyük adımlarla ilerlediği bir dönemden sonra artık gerilemeye başladığı da bir sır değil. İki devletli çözüm meselesi de her zamankinden daha zayıf hale geldi. Çünkü geldiğimiz noktada Filistinlilerin pozisyonu her alanda, (yerel, uluslararası ve Arap dünyasında) oldukça zayıflamış durumda. (Toni Khouri / Lübnan El Nashra Gazetesi)

Karikatür: Gazze’de barış sürecek mi? – Usame Haccac / Kaynak: Kuds El Arabi Gazetesi
'Herkesin aklındaki soru: Trump ne yapacak?'

Amerika'nın gezegendeki hayatın her alanına doğrudan etki etmesi nedeniyle şu an tüm dünyanın tartıştığı bir soru var: Lübnan ve Gazze'den sonra Trump ne yapacak?

Başkan Trump'ın Gazze anlaşmasının uygulama aşamalarıyla doğrudan ve sürekli temas halinde olmaya devam edeceğine şüphe yok. Bu anlaşmanın başarılı olmasını umuyoruz. Ancak Başkan Trump'a atfedilen ve selefinin başaramadığı konular daha büyük bir soruyu gündeme getirecek: Ortadoğu ve onun kalıcı, derin sorunu olan ve bütün savaşların kaynağı konumundaki meselesi için ne yapacak? Mevcut krizleri yöneten bir pozisyondan radikal çözümlere doğru bir geçiş yapacak mı? Dosyaları sil baştan mı ele alacak? Bir felaket niteliğindeki 'yüzyılın anlaşması' konusunda fikrini değiştirecek mi? Özellikle Ukrayna ve Orta Doğu'daki savaşları bitirme konusundaki vaatlerini gerçekleştirip kapsamlı bir çözüm sunacak mı? (Nebil Amro / Suudi Şark'ül Evsat Gazetesi)

Karikatür: Trump’ın Ateşkesi – İmad Haccac / Kaynak: El Arabi El Cedid Gazetesi

'Netanyahu'nun çıkmazı'

Trump'ın hesapları selefi Biden'ınkinden farklı: Trump, bugünkü Ortadoğu'dan farklı olarak daha az savaş ve çatışmanın olduğu bir Ortadoğu istiyor. Adam güçlü bir Amerikan ekonomisi inşa etme ve bunun için Ukrayna ve Filistin'deki sıcak cepheleri soğutma yönünde ilerliyor. Bu gerçekleşene kadar da, özellikle uluslararası boğazlarda ve sıcak denizlerde nispeten sakinliğe ihtiyaç var. Zira Bugünkü Trump dünkü Trump'tan farklı değil. Trump'ın Ortadoğu'daki temel hedefi istikrarı sağlamak olacak ve bunun için üç temel hedefe ulaşması gerekiyor: Gazze'deki savaşın sona erdirilmesi ve İsrailli rehinelerin iadesi, İsrail ile Suudi Arabistan arasında tarihi bir normalleşme anlaşmasının imzalanması ve İran'ın nükleer silah elde etmesinin engellenmesi. Ancak İsrail'in başbakanının Binyamin Netanyahu olmadığı bir ortamda. 

Netanyahu, siyasi hayatında çok zor bir dönemle karşı karşıya. Hiç şüphesiz Netanyahu bir kriz adamıdır ama bu sefer çok zor bir duruma düştü. Bu durumdan kurtulması için ise bir mucizeye ihtiyaç var. Netanyahu, aynı anda hem dini Siyonizmi hem de Trump'ı memnun etmeye çalışıyor ve bunda oldukça zorlanıyor. Çünkü Donald Trump, savaşlardan arınmış bir Ortadoğu istiyor. Smotrich ve Itamar Ben-Gvir ise Gazze Şeridi'nin İsrail toprağı olmasını ve nüfusunun yarısının sınır dışı edilmesini istiyor. Sonuçta bu talep yeni Amerikan başkanının bakış açısıyla uyuşmuyor, çünkü bu talep bölgedeki çatışmayı körükleyecek ve Trump da bunu arzulamıyor. (Fethi Ahmed / Londra merkezli Al Arab Gazetesi)

Karikatür: Yaser Ahmad / Kaynak: El Arab Gazetesi

'Arap Dünyası'nın Trump dönüşümü'

ABD'nin seçilmiş başkanı Donald Trump bir anda, işgalci İsrail'e yeni topraklar kazandırmak isteyen ve Filistin davasını tasfiye etmek isteyen 'yüzyılın anlaşmasının' mucidi kötü bir adamdan, Araplar'ın yakın dostu ve işgalci devletin düşmanı(!), Netanyahu'yu ateşkese zorlayan bir dosta dönüştü. 

Trump, artık kendisine övgüler yağdıran, şiirler yazan birçok Arap politikacı ve yazarın gözünde bir kahraman haline geldi. Zira onlara göre Trump, Netanyahu'nun kolunu büküp, Beyaz Saray'a dönmeden önce Gazze'de ateşkesi kabul ettirdi. 

Trump ne yazık ki sadece Araplara ve onların liderlerine zorbalık yapabiliyor. Aynı şey çoğu Batılı lider için de geçerli. Çünkü Arap liderlerin çoğunun tahtlarını korumak için savaşlardan kaçınan, hata yapmamak için 'sıfır hareket' politikası izleyen 'korkaklar' olduğuna inanıyor. Önceki Suriye yönetimi bunu yaptı ve çok ağır bir bedel ödedi. Sonu Moskova'da insani mülteci konumuna düşmek oldu. Bunlar, Amerika'nın Afgan direnişi tarafından yenildiğini unutuyorlar. Aynı şeyi Amerikan saldırganlığı ve işgali sonrasında Irak'taki direniş için de söyleyebiliriz. (Abdulbari Atvan / Rai Al Youm Gazetesi)

(DIŞ HABERLER SERVİSİ)