Arap basınında geçen hafta: 'Şu an en mutlusu İmamoğlu'
Bütün diplomasi kanallarının başarısız olduğu konuyu futbol başardı; Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah El Sisi ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir araya geldi.
Bu hafta Arap medyasında gündemin en önemli konularından biri şüphesiz Türkiye’ydi. Bir yandan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah El Sisi ile el sıkışması ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşebileceğini açıklaması, diğer yandan Türkiye’nin Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne (IKBY) ve Suriye'nin kuzeyine yönelik başlattığı Pençe Kılıç Operasyonu’nun yankıları Arap basınında geniş yer buldu.
Erdoğan’ın Dünya Kupası’nın açılışı için gittiği Katar’ın başkenti Doha’da Katar Şeyhi’nin aracılık etmesiyle Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ile el sıkışması, birçok yazar tarafından devletler arasındaki ilişkilerde olağan bir durum olarak değerlendirilirken, bazı yazarlar bu durumu Erdoğan’ın 'dış politikadaki pragmatik tutumu' olarak açıkladı. Türkiye’yi yakından takip eden Lübnanlı akademisyen Muhammed Nureddin ise, Erdoğan’ın 2019 İstanbul seçimlerinden önce “Ya Binali Yıldırım, ya Sisi” çıkışını hatırlattı.
'ESAD’IN SESSİZLİĞİ'
Sisi ile el sıkışılmasından sonra Erdoğan’ın görüşme olasılığını dile getirdiği Esad’ın konuyla ilgili sessizliği ise dikkat çekiyor. İran ve Suriye’ye yakın bir yayın çizgisindeki Rai Al Youm gazetesinin başyazarı Abdulbari Atvan da, haftanın son köşe yazısında bu konuya dikkat çekti.
Atvan’a göre bazı iç meselelerden dolayı Erdoğan’ın Mısır ve Suriye ile ilişkileri normalleştirme konusunda acelesi var ancak aynı durum Suriye ve Mısır için geçerli değil. Atvan, Suriye ve Mısır’ın aceleci davranmamasını ise ‘haziranda yapılması planlanan seçim sonuçlarını beklemeyi tercih etmiş olabilecekleri’ ihtimaliyle açıklıyor.
'ŞU AN EN MUTLUSU İMAMOĞLU'
“İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu şu an belki de Türkiye'nin en mutlu insanlarından biridir. 31 Mart 2019’da yapılan belediye seçimlerine İstanbul’da muhalefetin adayı olarak girdi. İktidarın adayı ise eski Başbakan Binali Yıldırım’dı. Seçim sonuçları, muhalefet adayının 30 bin oy farkla önde olduğunu gösterdi. Ancak Adalet ve Kalkınma Partisi sonuçları hazmetmedi ve itiraz etmeye karar verdi. Oyların tekrar sayılmasıyla İmamoğlu 13 bin oy farkla yine öndeydi. Ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’nin en önemli belediyesini kaybetmeye dayanamadı. Partisi bu kez seçimlerin iptali için başvurdu ve istediğini aldı. Seçimler 23 Haziran 2019’da tekrarlandı ve İmamoğlu bu sefer 800 bin oy farkla kazandı. Bu vesileyle Erdoğan’ın seçmene 'Abdülfettah El Sisi veya Binali Yıldırım' şeklindeki çağrısını hatırlatmak gerekiyor.
Erdoğan ve Sisi’nin Doha’da el sıkışmasının fotoğraflarının yayınlanmasının ardından Türkler, ‘Darbeci Sisi, firavundan nasıl dosta dönüştü’ sorusunu sormaya başladılar. Devletler ve liderler arasında siyasette düşmanlıklar ve dostluklar garipsenecek durumlar değil. Siyasette hiçbir şey devamlı değildir. Ancak bu durum Türkiye Cumhurbaşkanı'nın pragmatik olduğunu açıklamak için yeterli değil. Dokuz yılı aşkın bir süredir devam eden Sisi düşmanlığı, Türkiye'nin özellikle Doğu Akdeniz'deki çıkarlarına ve Körfez ülkeleriyle ilişkilerine ciddi zararlar verdikten sonra bir çırpıda geçiştirilemez. Buradan hareketle Türk muhalefet basını, Adalet ve Kalkınma Partisi lider ve yetkililerinin geçtiğimiz yıllarda bu konuyla ilgili söylediklerini hatırlatmaya başladı." (Muhammed Nureddin / Lübnan El Akhbar Gazetesi)
'MISIR VE SURİYE CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİNİ Mİ BEKLİYOR?'
“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hafta geçmeden Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşme arzusunu dile getiriyor. Ve Katar’ın başkenti Doha’da Dünya Kupası’nın açılışı sırasında Mısırlı mevkidaşı Sisi ile el sıkışmasının iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da normalleşmesine yönelik pratik adımlara dönüşmesini dört gözle bekliyor.
Dikkat çekici olan nokta, gerek Suriye Devlet Başkanı ile bir zirvede görüşme gerekse de Mısır ile ilişkilerin normalleştirilmesi yönündeki açıklamalar Türkiye tarafından geliyor. Diğer yandan ise Suriye Cumhurbaşkanı Esad sessizliğini korurken, Mısır tarafı da iki ülke arasındaki ilişkilerin derinliğine vurgu yapan genel açıklamalarla yetiniyor.
Bu konudaki gelişmelere bakarak anlatmaya çalıştığımız husus, bazı iç meselelerden dolayı Erdoğan’ın komşusu Suriye ve Mısırlı eski hasmıyla ilişkileri normalleştirmek konusunda acelesi var. Ancak Mısır ve Suriye tarafları buna benzer bir tutum içinde görünmüyor. Belki de işi zamana yayarak gelecek haziran ayında yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinin sonuçlarını görmek istiyorlar. Zira kamuoyu araştırmalarının çoğu, Türkiye Cumhurbaşkanı ve liderliğini yaptığı Adalet Kalkınma Partisi'nin halk desteğinde düşüşe geçtiğinden ve altı partiden oluşan muhalefet koalisyonunun iktidara gelme olasılığından bahsediyor.” (Abdulbari Atwan / Rai Al Youm Gazetesi – Başyazar)
'FUTBOL DİPLOMASİSİNİN BAŞARISI'
“Bütün diplomasi kanallarının başarısız olduğu konuda futbol diplomasisi başarılı oldu ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah El Sisi ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ilk defa olmak üzere bir araya getirdi.
Katar'da düzenlenen Dünya Kupası'nın resmi açılışının yapıldığı Doha'daki Al-Bayt Stadyumu'nun ilk sırasındaki izleyicilere dikkat edenler, futbolun, bir araya gelmesi hayal bile edilemeyen liderleri bir araya getirdiğini görmüş oldu.
Diplomasinin bu türü aslında yeni değildir ve en iyi örneği 1970’lerin başında Çin ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki ilişkilerin koptuğu zaman yaşanan ping pong veya masa tenisi diplomasisidir. Sonrasında iki ülke arasında maçlar yapılmaya başlandı. Özellikle Japonya'nın Nagoya kentinde düzenlenen 1971 Dünya Masa Tenisi Şampiyonası'nda Amerikalı Glenn Kwan ile Çinli Zhuang Redong arasındaki maç, eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger'ın himayesinde iki ülke arasındaki ilişkilerin yeniden kurulmasının mihenk taşı olarak kabul edildi.
Ayrıca bölgedeki birçok Arap hükümetinin yapamadığını, Muhammed Salah adlı bir futbol oyuncusunun Mısır’a ve Araplara nasıl yumuşak bir güç sağladığını daha önce görmüştük.” (İmadeddin Hüseyin / Mısır El Şuruk Gazetesi)
'TÜRKİYE’DE BULUNAN İHVAN STRATEJİ DEĞİŞTİRİYOR'
“Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah El Sisi ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Doha'da 2022 Dünya Kupası'nın açılışında el sıkışmasının ve iki ülke ile arasındaki bağların derinliğine vurgu yapılmasının ardından Türkiye'deki İhvan'da bir tedirginlik baş gösterdi.
İhvan liderleri, stratejilerinde bir değişikliğe gidip, dengelerin değişmesiyle ortaya çıkan uzlaşma ve normalleşmenin örgüte herhangi bir zarar vermesini engellemek için harekete geçme kararı aldılar. Al Arbiya’ya bilgi veren kaynaklar, Türkiye’de örgüte bağlı kuruluş ve bağlantılı şirketlerin Türk makamları tarafından dondurulması ve işleyişinin iptal edilmesinin önüne geçmek için isimlerini değiştirmeye başladıklarını belirttiler. Bunların arasında Yurtdışındaki Mısırlı Medya Mensupları Derneği ve Kerdasa davasında suçlanan Müslüman Kardeşler lideri Adel Rashed ve Muhammed Nasr al-Din al-Ghazlani tarafından kontrol edilen Mısır topluluğu var.
Bunun yanı sıra ‘Rabia Cemiyeti’ gibi İhvan’ı çağrıştıran dernekler ve Mısır'da İhvan yönetiminin devrilmesini kınayan 'Darbeye Karşı Milletvekilleri' ve 'Darbe Karşıtı Öğrenciler' gibi oluşumların da isimlerinin değiştirilmesini kararlaştırdılar.
Ayrıca Türkiye'de faaliyet gösteren ve İstanbul'dan yayın yapan tüm Müslüman Kardeşler uydu kanallarında ‘darbe’ teriminin kullanılmasının önlenmesi konusunda anlaştılar." (Al Arabiya. Net)