Araştırma: Kelebekler dünyayı hangi renklerde görüyor?
Biyologlar, bir kelebek türünün dünyayı hangi renklerde gördüğünü ortaya çıkardı.
DUVAR - Kelebekler çiçeklerin arasında uçuşurken hepsi de çiçekleri aynı şekilde görmez. Üreme bağlamında ‘dimorfik görme’ adı verilen bir olgu nedeniyle, kimi kelebek türlerinin dişileri ultraviyole (morötesi) rengi algılarken, erkekler sadece aydınlığı ve karanlığı algılar. ABD'deki California Üniversitesi’nin Irvine kampüsünde biyologlar, bu farklılaşmanın en az bir kelebek türünde bir görme geninin cinsiyet kromozomuna sıçramasından dolayı gerçekleştiğini keşfetti. Keşif, böylesi bir genetik değişimin cinsiyet bazında dimorfik görmeye yol açtığı yönünde bilinen ilk bulgu olma özelliği taşıyor.
Üniversite ekibi, bu durumu ‘Heliconius’ adlı kelebek cinsini araştırırken keşfetti. Bu kelebeğin alt türlerinin bir kısmı, insanların algıladığı görünür ışık spektrumundan daha geniş bir yelpaze olan ultraviyole renkleri görebiliyor. Bu kelebeklerin sahip olduğu görsel kapasiteden ‘Opsin’ geninin ürettiği bir madde sorumlu. Cinsel olarak dimorfik görüşe sahip olan Heliconius türlerinde, ultraviyole renk algısına sadece dişilerde rastlanıyor.
KEŞFEDİLEN İLK ÖRNEK
California Üniversitesi biyologları, bu farklılığın ardında yatan genetik işleyişi araştırırken, araştırma konusu olarak görsel kapasitenin üreme bağlamında dimorfik olduğu ‘Heliconius charithonia’ türünü seçti. Bu türe ait ilk tam gen haritasını tamamladıklarında, ‘W’ -yani dişi- kromozomunun ‘opsin’ geni barındırdığını anladılar. Ekoloji ve evrimsel biyoloji alanında yardımcı proje bilimcisi olan araştırma başyazarı Mahul Chakraborty, “Bu, hayvanlarda dimorfik renk görme olgusunun tek bir genden cinsiyet kromozomuna geçtiği bilinen ilk örnek olma özelliği taşıyor. Keşif bilimsel öneminin yanı sıra, otomatik gen dizilemenin karmaşıklığının ve olguyu teyit etmenin oynadığı büyük rolün altını çiziyor" bilgisini paylaştı.
Chackraborty, proje kapsamında yürüttüğü çalışmaların büyük kısmını, her ikisi de Ekoloji ve Evrimsel Biyoloji Bölümü’nde öğretim üyeleri olan araştırma ortak yazarları Adriana Briscoe ve J.J. Emerson’un laboratuvarında, doktora sonrası araştırmacı sıfatıyla gerçekleştirdi. Daha önce Heliconius charithonia bağlamında toplanan gen dizileri bütünlüklü değildi. Bunlardan hiçbiri, yüksek oranda tekrarlayan genetik kodu otomatik biçimde dizilemeyi engelleyebilen W kromozomunu içermiyordu. Araştırmacılar, çalışmalarına türün gen haritasını otomatik biçimde dizileyerek başladılar; ne var ki bu işlem, beklenen şekilde opsin geninin tüm kopyalarını açığa çıkaramadı. Daha sonra, tereddüt etmeksizin, kodlamayı eski yöntemlerle incelediler.