Araştırma: Türkiye'ye göç eden çocukların yüzde 10'u sokakta kalıyor

Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi’nin düzenlediği ‘Krizler Döneminde Çocuğun İyi Olma Hali Serisi’ne konuk olan Dr. Mansur Seyitoğlu, Türkiye’ye göç eden çocukların deneyimlerini paylaştı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi (ÇOÇA), “Krizler Çağında Çocuk Olmak: Türkiye’de Pandemi Sonrasında Çocukların İyi Olma Halini Yeniden Düşünmek” adlı proje kapsamında “Krizler Döneminde Çocuğun İyi Olma Hali Konuşma Serisi”nin ikincisini santralistanbul Kampüsü’nde düzenledi.

“Türkiye’de Refakatsiz Çocuk Profili: Hayalet Çocuklar” başlıklı bir sunum yapan Dr. Mansur Seyitoğlu, “Refakatsiz Çocukların Göç Deneyimlerinin Araştırılması ve Sorunlarının İncelenmesi: İstanbul Örneği” adlı doktora araştırmasının sonuçlarını paylaştı. Seyitoğlu’nun İstanbul’da bulunan 12-18 yaş aralığındaki 449 refakatsiz çocuk ile yaptığı araştırma çocukların Türkiye’ye göç sürecine ilişkin verilerİ ortaya koydu.

ÇOCUKLARIN GÖÇ KARARININ OLUŞUMUNDA AİLELER ETKİLİ

Araştırmaya göre, çocukların göç sürecinde aileleri önemli rol oynuyor. Göçün öznesi refakatsiz çocuklar olsa bile, göç kararlarında ailenin etkili olduğu görülüyor. Çocukların yüzde 51,2’si göç kararını ailelerinin verdiğini söylerken, yüzde 38,6’sı ailesiyle birlikte karar verdiğini ifade ediyor. Tek başına karar verdiğini söyleyen çocuk sayısı ise yüzde 6,3. Çalışmaya katılan çocukların yüzde 72,7’si göç kararını verirken ailesinden destek gördüğünü, yüzde 7,5’i ise ailesinin göç kararına karşı çıktığını belirtiyor.

Araştırmaya göre çocukların yüzde 77,6’sı ülkesinden ayrılırken ihtiyacı olan maddi kaynağa aile desteğiyle ulaşıyor. Yüzde 11’i borç alarak, yüzde 8,8’i ise kendi çabalarıyla biriktirdiği para ile kaynak sağladığını ifade ediyor.

Göç kararının oluştuğu koşullara bakıldığında ise savaş ortamı, kişiye ve can güvenliğine yönelik tehditler, zorlu ekonomik koşullar, eğitime devam edememe durumu öne çıkıyor. Çocukların yüzde 20,3’ü ülkelerinde savaş olması, yüzde 19,5’i barınma sorunları, yüzde 15,6’sı iş imkanları, yüzde 10’u ise can ve mal güvenliği sebebiyle ülkesinden ayrılıyor.

Çocukların göç yolculuğuna dair detaylı veriler ortaya koyan araştırmaya göre çocukların yüzde 74’ü ülkesinden ayrılırken yanında ailesi olmadığını söylüyor. Yüzde 15,2’si ise Türkiye’deyken ailesinden ayrı düştüğünü belirtiyor. Yüzde 37,9’u Türkiye’ye yürüyerek giriş yaptığını, yüzde 33’ü kaçakçı eşliğinde geldiğini ifade ediyor. Havayolu ile gelen çocuk oranı yüzde 0,8. Çocukların yaklaşık yüzde 20’sinin yolculuk süresi 30 günden fazla sürüyor. Çalışmaya katılan refakatsiz çocukların yüzde 36’sının Suriye, yüzde 29,7’sinin Afganistan ve yüzde 16,8’inin ise Mısır’dan geldiği görülüyor.

ÇOCUKLARIN YÜZDE 10’U SOKAKTA KALIYOR

Çocukların göç sürecinde karşılaştığı sorunlar ile ilgili de veriler sunan çalışma, çocukların en az yüzde 15,7’sinin kayıt-kimlik sorunu yaşadığını ortaya koyuyor. Araştırmaya katılan çocukların yüzde 10’u Türkiye’ye geldikleri ilk zamanlarda sokakta kaldığını, yüzde 8’i göç süreci boyunca şiddete maruz kaldığını, yüzde 8,8’i ise akran zorbalığı yaşadığını söylüyor. Eğitime devam edememe, sağlık hizmetine ulaşamama, çalıştırılma ve dilendirilme diğer sorunlar arasında yer alıyor.

Araştırma sonuçlarını yorumlayan Dr. Seyitoğlu, “Refakatsiz çocukları kimsesiz çocuklar gibi düşünüyoruz ama bu çocukların çoğunluğu göç kararını alırken ailelerinden etkileniyor. Birçoğu göç masraflarını ailelerinin karşıladığını söylüyor, bazı çocuklar ise göç ettikleri ülkede inşaat, tekstil, sanayi, kâğıt toplayıcılığı gibi işlerde çalışarak biriktirdikleri para ile göç parasını ödediklerini ifade ediyor. Göç yolculuğunda kaçakçılar ödemelerini alabilmek için çocukların nerede kaldıklarını, nerede çalıştıklarını takip ediyor. Çocuklar sınır dışı edilme endişesi ile kurum bakımını da reddediyorlar. Bu durum, refakatsiz çocukların nasıl sosyal hizmet radarının dışında kaldığını ve bu nedenle de görünmez hale geldiğini gösteriyor. Çocuk koruma sistemi bu haliyle bir çocuğu korumaya yetmiyor. Sosyal hizmetin etkili olabildiği, yeniden düzenlenmiş bir çocuk koruma sistemine ihtiyaç var” dedi.

Etiketler göçmen çocuk