Araştırma: Yaşam, düşünülenden 250 milyon yıl önce ortaya çıkmış olabilir
Moleküler araştırmalar, yeryüzündeki ilk hayvan varlığı için 850 milyon yıl öncesi gibi erken bir başlangıca işaret ediyor.
İngiliz Antarktika Araştırma Ekibi
Kutuplardaki deniz canlılarının şaşkınlık veren hayatta kalma teknikleri, dünyadaki en eski hayvanların nasıl olup da en eski fosillerin gösterdiğinden daha erken bir zamanda evrimleşmiş olabileceğini izah etmeye yardımcı olabilir. Bu erken, ilkel ve günümüzde soyu tükenmiş olan hayvanlar, dünyanın en sert, soğuk ve buzlu dönemlerinin bir kısmında hayatta kalmış olabilirler. Araştırmanın ulaştığı bulgular kısa süre önce ‘Global Change Biology’ adlı bilimsel dergide yayınlandı.
Elimizdeki fosil kayıtları, yeryüzündeki ilk hayvan varlığını günümüzden yaklaşık 572 ilâ 602 milyon yıl önceye, dünyanın büyük bir buzul çağından çıktığı bir döneme tarihlendiriyor ancak moleküler araştırmalar 850 milyon yıl öncesi gibi daha erken bir başlangıca işaret ediyor. Şayet doğru ise, bu bulgu, hayvanların o zamandan beri görülenden daha büyük olan ve dünyanın büyük kısmının buzla kaplı olduğu (‘kartopu’ ve ‘sulu kartopu’ dünya) birden fazla küresel buzul çağı dönemini atlatmış olması gerektiği anlamına geliyor. Eğer yaşam bu aşırı buzul dönemlerden önce ya da aynı esnada ortaya çıktıysa, Antarktika ve Kuzey Kutbu’ndaki mevcut deniz ekosistemlerininkilerle kıyaslanabilir koşullara maruz kalmış ve benzer bir hayatta kalma stratejisine ihtiyaç duymuş olmalıydı.
Buzul tabakalarının soğuk ve ılık dönemlerdeki genişleme ve daralması, Antarktika’da milyonlarca yıl boyunca binlerce farklı hayvan ve bitki türünün gelişimini destekledi. Aynı unsur, yeryüzündeki hayvan yaşamının evrimi için de geçerli olabilir. Kutup bölgeleri bizlere yaşam açısından en hasmane çevreler gibi görünse bile, Europa gibi buzul uydularda olduğu üzere gezegenimizin ötesinde uzanan evrendeki yaşam ihtimalini ve tarihini incelemek söz konusu olduğunda kusursuz yerlerdir.
İngiliz Antarktika Araştırması’nda görevli deniz biyoloğu ve araştırmanın başyazarı Dr. Huw Griffiths şunları aktarıyor: “Bu araştırma, kutup bölgelerinde yaşayan kimi hayvanların nasıl olup da buzulların içinde ve çevresindeki hayata akıl almaz düzeyde uyum sağladıklarının yanı sıra geçmişteki ve hatta başka gezegenlerdeki muhtemel yaşamın evrimine ve varlığını korumasına dair bizlere ne kadar fazla şey öğretebileceğinin altını çiziyor.”
KUTUPLAR YAŞAM AÇISINDAN EN ZORLU ALANLAR
Griffiths sözlerini şöyle sürdürüyor: “İster deniz tabanından ziyade buzun alt kısmında baş aşağı yaşayan hayvanlar, isterse yüzlerce kilometre kalınlığa sahip yüzer buz tabakalarının altında yaşayan süngerler, -2°C’den daha soğuk deniz suyunda yaşamaya uyum sağlamış canlılar ya da karanlıktaki besin kaynaklarında Güneş ışığına ihtiyaç duymadan yaşayan canlı grupları olsun, Antarktika ve Kuzey Kutbu yaşamı insanları ve diğer birçok hayvanı öldürecek şartlarda serpilir. Bu soğuk ve buzlu koşullar okyanuslardaki su döngüsünü hızlandırmaya, okyanusun derin bölgelerine oksijen taşımaya ve bu alanları yaşam açısından daha elverişli bir duruma getirmeye yardım eder.”
Yüzer buzullar, Antarktika’nın etrafında bulunan denizlerde 19 milyon ve kış aylarında Arktik Okyanusu’nda 15 milyon kilometrekareden daha büyük bir alanı kaplar. Günümüzden 720 ilâ 635 milyon yıl önce yaşanan Kriyojen döneminde 50 ilâ 60 milyon yıl boyunca devam eden muhtemelen en aşırı ‘kartopu Dünya’ şartlarında, 510 milyon kilometrekarelik alana sahip olan dünyanın tümünün yaklaşık bir kilometre kalınlığındaki buzla kaplandığına inanılıyor. Ne var ki bu koşullar altında, buzun, ekvatorda deniz yosunlarının hayatta kalmasına imkân tanıyacak kadar ince olduğuna ilişkin kimi kanıtlar da mevcut.
Cambridge Üniversitesi’nde paleontolog ve çevrebilimci olarak görev yapan araştırma ortak yazarı Dr. Emily Mitchell, “Hayvan yaşamının ortaya çıkışının zamanlamasına dair mevcut fosil kayıtları ile moleküler saatler arasındaki bu büyük fark, hayvanların nasıl ve nerede evrimleştiği hususunda büyük belirsizliklerin var olması anlamına geliyor” diyor: “Bununla birlikte, şayet hayvanlar bu küresel buzul çağlarının öncesinde ya da aynı esnada evrimleşselerdi, aşırı düzeydeki çevresel baskılarla baş etmek zorunda kalacaklardı; öte yandan, bu baskılar yaşamı, varlığını sürdürmek doğrultusunda daha karmaşık bir yapıya dönüşmeye zorlamış da olabilir.”
Mitchell, “Tıpkı Antarktika’da 33 ilâ 14 bin yıl önce yaşanan Son Buzul Zirvesi’nde olduğu üzere, büyük yığınlar halinde ilerleyen buz, alçak kısımlarda kalan bölgeleri dümdüz edip yaşama elverişsiz bir hale getirecek, fosil kalıntılarını yok edecek ve canlıları derin denize çekilmeye zorlayacaktı. Bu durum, o döneme ait fosil bulma ihtimalini azaltırken, korunaklı bölgeleri ve derin denizleri yaşamın serpilmesi için en korunaklı alanlar haline getirir” diye ekliyor.
BAS bünyesinde kutup paleontologu ve çalışmanın ortak yazarı olan Dr. Rowan Whittle, şu ifadeleri kullanıyor: “Paleontologlar, bizlere gelecekte yaşanacak iklim değişikliğinin nasıl olabileceğini anlatmak amacıyla sık sık geçmişe bakarlar fakat bu araştırmada, dünyadaki ilk hayvanların maruz kalmış olabileceği koşulları ve modern kutup canlılarının bu aşırı şartlar altında nasıl geliştiğini anlamamıza yardımcı olması için gezegende var olan en soğuk ve en aşırı yaşam alanlarını aradık.”
Yazının orijinali SciTech Daily sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)