YAZARLAR

Arsadan borsaya memleketi silkeleyip duruyorlar

Borsa İstanbul, 2023’ün ilk yarısında yapılan 2 milyar dolarlık halka arzla dünyada 9’uncu olmuş. Kurumları çöktü, parası değersizleşti, nüfusunun yarısından fazlası asgari ücretle çalışan bir ülkede nasıl oluyor bu?

Öldü, bitti denilen bir ülkenin borsasında yaratılan kaynağa bakın! 8 ayda yapılan 2 milyar dolarlık halka arzla Borsa İstanbul, Dünya 9’uncusu oldu. ABD 10 milyar dolarla ikinci. Aynı kantarda tartamayacağınız iki ülke, halka arzda kıyasıya yarışıyor. Üstelik Türkiye, yabancı takas oranının yüzde 30’lara indiği süreçte başarıyor bunu. Yani milyarlar, memleket toprağından hasat ediliyor.

Nasıl oluyor bu? Kurumları çöktü, yolsuzluk arşa çıktı, liyakat bitti, orta gelirli nüfus eridi denilen bir ülkenin şirketlerinin sürekli katlanan değeri nereden geliyor?

***

Fransız yazar Emile Zola az bilinen romanı Para’da, Bonaparte’ın despot rejimi altında inşaatla borsa arasında dokunan bir servet biriktirme makinesini anlatır. İnşaat rantıyla altüst edilmiş Paris ekonomisinin suyu bir kez de borsada sıkılıp, özel servetlere dönüştürülmektedir. Esas olay, görkemli borsa binasının çamurlu arka sokaklarında döner. Kasabı, esnafı, hamalı; türlü baldırı çıplak ellerindeki hisse senetlerini havada savurarak, çığlıklar atarak, lüks restoranların kapısında kulak kesilip duydukları tüyoları birbirine fısıldayarak satmaya/almaya çalışır. Oysa o kağıt parçaları içerideki kodamanların çoktan kanını emip tükürdüğü, taşıdığı değeri söküp aldıkları atıklardır. Geriye kalan, birilerinin battığı müddetçe diğerinin kazandığını sandığı bir kumardır. Aynı çamurun içinde debelenip dururlar öylece.

Emeği, sattığı ürünü değersizleşmiş; bilgisi, zanaatı para etmeyen, inşaat rantından, ihalelerden, siyasi imkanlardan mahrum kalabalıklar, fareli köyün kavalcısının peşine takılmış gibi akın etmişlerdir borsaya. Sanki eşit şartlarda yarışılan bir ganimet sofrasına oturduklarını hissederler. Bir müddet sonra memleketin iyiliğini kötülüğünü, savaşları barışları, afetleri veya salgın hastalıkları tek bir ölçüye, hisse değerine vurarak anlamlandırmaya başlarlar. Çürümenin ve yozlaşmanın şahikasına erişilmiştir artık. Ama işte, büyük servetler de tepeden tırnağa toplum çürütülerek biriktiriliyor.

***

Türkiye’deki manzara tam olarak buna benziyor. Uyuşturucu, kara para, siyasi iltimaslarla elde edilen kamu kaynakları vs. derken borsa da eşlik ediyor servet biriktirme karnavalına.

Nüfusunun yarısından fazlası asgari ücrete mahkum bir ülkede aniden herkes mi borsacı oldu? 5 yıl öncesine kadar 1 milyonu ancak gören ‘yatırımcı’ sayısı 6 milyona dayanmış durumda. Yüksek enflasyonla güdülen emeklisi, öğrencisi, berberi, çırağı, işçisi ve daha niceleri birkaç yılda öbek öbek yığıldı oraya. Haliyle kalabalığın iştahını daha fazla açmak için ne varsa tezgaha sürüyorlar. Neredeyse halka arz edilmeyen bir bakkal dükkanları kaldı geriye. Tavukçusu, dönercisi, vinç kiralama şirketi, bahis oynayanlara maç sonuçlarını veren internet sitesi, altın günü organizasyonlarından hallice olan faizsiz ev sahibi olmayı vadeden İslamcı emlakçılar… Yirmi dört saat din satan tarikat bezirganlarının şirketleri de katılıyor halka arz oyununa.

İktidar, geçim çaresizliği içine sürüklediği kalabalıkları bir de ‘özgür iradeleri’ ile manipülasyon kurbanları olsunlar diye her gün teşvik edip duruyor. Daha yeni aracı kurumlarla el ele SPK yöneticisinin 2021 halka arzlarında rüşvetle çevirdiği işler ortaya çıkmadı mı? Görüntülü ses kaydı, önceden dikili ağacı olmayan yöneticinin serveti tek tek medyaya düşmedi mi? Tek bir soruşturma, araştırma yapıldı mı?

Yatırımcıların yüzde 3.5’inin paranın yüzde 80’ninden fazlasını kontrol ettiği tertemiz bir soygundur şu an yaşananlar. Ülkede en büyük servet transferlerinden biri borsa aracılığıyla gerçekleşiyor çünkü.

Forbes Dergisi’nin dünya milyarderleri listesine Türkiye’den giren isimler 2022’de servetlerini ortalama yarımşar milyar dolar artırdı. Sebebini çok açık yazmışlar: Varlık fiyatlarındaki şişme. Nitekim 5.3 milyar kişisel servetiyle Türkiye’den ilk sıraya fırlayan Erdemoğlu Holding’in sahibi İbrahim Erdemoğlu'nun başarısının sırrı SASA hisselerindeki korkunç artıştı. Kendisi bile itiraf etmek mecburiyetinde kalmıştı. Nisan 2023’te, “SASA hissesi aşırı yüksek, alınmaz” demişti. Yeni hiçbir yatırımı olmayan şirketin değeri, Yumurtalık’ta tesis kurmak amacıyla satın aldığı Maliye arazileriyle beraber fırlamıştı. Üzerine bir de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzası ile yüklü teşvik verilmişti. Daha çivi çakmadan serveti borsa üzerinden katlandı Erdemoğlu’nun. İki yılda piyasa değeri 20 kat artan SASA, Petkim, TÜPRAŞ, Koç, Sabancı vs. hepsini sollayıp ‘dünyanın en değerli 100 şirketi’ arasına bile girdi. Ne üretimi ne yatırımı aynı düzeyde artmadığı halde sadece borsada böylesine bir değere ulaştı. Milyarderler listesindekilerin tamamının serveti aynı şekilde, hisselerdeki artış sayesinde katlandı. Bunlar iri cüsseli örnekler elbette.

Mesela; Şubat 2023’te halka arz edilen maç sonuçları yayınlayan internet sitesinin izahnamesinde, gelirinin büyük kısmının tek bir şirkete sunduğu hizmete bağlı olduğu ve hisse alacak olanlara ‘kâr garantisi veremeyeceği’ yazılıydı. Ne oldu peki? Birkaç ayda değeri tamı tamına ikiye katlanarak 2 milyar lirayı aştı. Ana ortaklarının servetleri de katlandı doğal olarak. Buradan ‘vurgun vuran’ bir öğrenci, emekli, işçi var mıdır bilemiyoruz; lakin vuran vurdu, kalanlar kağıtlarla oynuyor şimdi. Buna benzer o kadar fazla örnek var ki. Üstelik her yol deneniyor ve siyasi irade, bürokrasi göz yumuyor. Buyurun size iki kodamanın yaptıklarına dair bir hatırlatma daha.

Doğuş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı'nın 2023’ün ilk yarısında zararı ciddi bir artışla 668.8 milyon liraya fırladı. Ama Doğuş birkaç ay önce ne yapmıştı? 8 Mart 2023 günü, kârda olan Doğuş Otomotiv şirketine, ilk çeyrekte de zarar etmiş Doğuş Gayrimenkul’ün yüzde 93.6 payını satın aldırdı. Kâr patrona, zarar küçük yatırımcıya anlamına gelen takasa ses çıkaran olmamıştı. Henüz bu tuhaf olayın dumanı tüterken Akfen Yenilenebilir Enerji’nin garip halka arzı gündeme düşmüştü. 16 Mart’ta açıklanan sonuçlara göre halka arz edilen hisselerin yüzde 42.3’ü kara para cenneti olarak nam salmış Bahamalar, Man Adası ve Jersey Adası'ndaki ‘yabancı yatırımcılara’ satılmıştı. Eşi benzeri var mıdır böyle bir halka arzın? Borsa değerlerindeki şişmeyi güncel bir örnekle somutlayıp bırakalım.

Kırtasiye malzemeleri satan Adel Kalemcilik ilk altı aylık bilançosunda yüzde 2.407 kâr artışı açıkladı. Hissesi yüzde 500 ile en fazla prim yapanlardan oldu. Eğitim masraflarının tavana vurduğu bir dönemde Tuncay Özilhan’ın Anadolu Grubu’nun yarısından fazla hissesine sahip olduğu Adel Kalemcilik’in borsa değeri 13 milyar liraya kadar çıktı. Dönüp bir de gerçek hayattaki karşılığına bakalım. Türkiye’nin hemen hemen bütünüyle ithalata bağımlı olan kırtasiye pazarının büyüklüğünün enflasyon, zamlar, kur derken 2023’te 7-8 milyar lira olması bekleniyor. Adel’in pazar payının ise yüzde 20 civarına çıkacağı tahmin ediliyor. Şirketin borsa değeri, pazarın tamamından fazla yani. Kağıt üzerinde her şey mükemmel! Eğitimli olmanın geçer akçe olmadığı bir dönemde, ‘kalemin’ borsada ulaştığı değer muazzam gerçekten.

***

Diyeceksiniz ki, borsa böyle bir şey. Kimse kimseyi zorlamıyor. Doğru fakat o zorlama emeğin, eğitimin, maharetin değersizleştirilmesiyle yapılıyor zaten. Borsada birilerinin servetine dönüşen kaynaklar da ağaçta yetişmiyor. Memleketin alınteri, vergisi, bütçesi…

Arsadan borsaya, memleketi silkeleyip duruyorlar.