'Artık sofralık kırma-çizme 'taş', sıkma 'taş' yağı yersiniz'

Çiftçiler, zeytinliklerin maden faaliyetlerine açılmasına ilişkin yönetmeliğe tepkili: Artık taş kırığını kırıp, ezip, çizip, 'sofralık taş kırığı', 'sofralık taş yağı' çıkarır yersiniz...

Ödemişlilerin madenlere karşı direnişinden bir kare...
Google Haberlere Abone ol

Cihan Başakçıoğlu

İZMİR - Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın hazırladığı 'Maden Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik' iki gün önce Resmi Gazete'de yayımlandı. Yönetmelikle birlikte zeytinlik alanlar "sonrasında rehabilite edilip eski haline getirilmek" şartıyla maden faaliyetlerine açılmış oldu.

Peki zeytin üreticileri bu son düzenlemeyi nasıl değerlendiriyor?

'TAŞ KIRIĞI YENMEZ'

İzmir'in Ödemiş ilçesi yıllardır zeytin ve incir üretimi ile biliniyor. Bölgede bin yıllık zeytin ağaçları bulunurken, bir çok ağaç ise üreticilere aile büyüklerinden miras kalmış. Yine çok sayıda zeytin ve zeytinyağı fabrikası bulunan bölgede, madencilik faaliyetleri de dönem dönem gündeme geldi.

Servet Ali Çınar, Ödemiş bölgesindeki zeytin üreticilerinden. Çiftçi bir aileden gelen Çınar, çocukluğundan beri zeytin üretiminin içinde. Son düzenlemeyi Gazete Duvar'a değerlendiren Çınar “Artık taş kırıp, ezip, çizip, salamuralık, kırma, çizme 'sofralık taş kırığı', taş kırığını ezip, öğütüp suyunu sıkıp, 0.5 asitli 'sofralık taş yağı' çıkarırsınız, yersiniz” diyerek tepki gösterdi.

Çiftçi Servet Ali Çınar

Tarımsal üretimin bir grup maden şirketine peşkeş çekildiğini söyleyen Çınar, “İzlenen politikalar ülkenin tarımsal üretimini hiçe sayarak, tarımı bir grup madenciye, bir grup zengine kurban ediyor. Ülkenin geleceği kimsenin umrunda değil. Taş kırığının yenmeyeceğini, sofraya konmayacağını bildikleri halde ısrarla devam ediyorlar. Ülkenin bütün doğal kaynaklarını, tarımını peşkeş çekiyorlar. Bu düzenleme açıkça buna işaret ediyor. Sermayedarlar, emeği ile geçinenlerin tarlalarını, doğasını talan ediyor. Onların isteklerine göre yasaları çıkarıyorlar” dedi.

'MADEN ŞİRKETLERİ BU BÖLGEDE TARIMIN EN BÜYÜK DÜŞMANI'

Zeytini ile bilinen Ege Bölgesi'nin son süreçte özellikle maden şirketlerinin hedefinde olduğuna da dikkat çeken Çınar, şöyle devam etti: “Maden şirketleri şu an yaşadığımız bölgede tarımın ve ormanların en büyük sorunu, en büyük düşmanı. Tarım alanlarının, ormanların, dağların, ovaların herşeyin düşmanı diyebiliriz. Bu yasallaştırılıyor. Mevcut zeytin yasası bir çok şeyi engelliyordu. Bu türden faaliyetlere engeldi. O engeli ortadan kaldırmak için yönetmeliği çıkardılar. Bundan sonra zeytin üreticilerinin işi daha zor olacak.”

Bölgede çok büyük bir tepki olduğunu belirten Çınar, tepkilerin dikkate alınması gerektiğini vurguladı.

'BİN 600 YAŞINDA AĞAÇLAR VAR'

Son olarak taş ocağı projesi ile gündeme gelen Ödemiş Gerçekli köyünde zeytin üreticiliği yapan Mustafa Yılmaz da düzenlemeye karşı olduklarını dile getirdi. Yılmaz, şunları söyledi: “Bin 600 yaşında olan zeytin ağaçlarının bulunduğu bir bölgeye sahibiz. Bu ağaçların katli söz konusu. İlla maden yapılacaksa zeytin ağaçları neden hedef alınıyor ben bunu merak ediyorum. Madenden çıkacak olan her ne olursa olsun doğa zarar görecek. Peki bizim ağaçlarımız bugünkü şeklini kaç sene sonra alacak? Biz bu ağaçlardan geçimimizi sağlıyoruz. Değeri para ile ölçülemez bir öneme sahip ağaçlarımız. Atalarımızdan bize kaldı, bizden de çocuklarımıza kalacak. Ağaçlarımıza dokunulmasını istemiyoruz. Bu düzenlemenin yüzde yüz karşısındayız. Yönetmeliğin iptal edilmesini istiyoruz.”

'DARBE DARBE ÜSTÜNE'

Son dönemde yaşanan ekonomik kriz ve mazota gelen zamlarla birlikte çiftçinin zaten zor durumda olduğunu belirten Mustafa Yılmaz “Gübre alıp atabilecek durumda değiliz. Mazot fiyatları yükseldi. Ben bu mazotla gezmeye gitmiyorum. Tarlama çalışmaya gidiyorum. Rızkım için uğraşıyorum. Üzerine bir de bu düzenleme geldi. Ağaçlanmaya yönelmiştim. İki üç yıl önce yeni ağaçlar dikmiştik. Şimdi bu iş başımıza gelince boşlukta kaldım. Darbe darbe üstüne diyebilirim” ifadelerini kullandı.

Ödemişli bir kadın zeytin üreticisi de düzenlemeye yönelik tepkisini şöyle dile getirdi: “Biz bu ağaçlardan hayatımızı kazanıyoruz. Biz ağaçlarımızı kaybetmek istemiyoruz. 60 yaşındayım. Annemden, babamdan kaldı bu ağaçlar. Bizim başka birşeyimiz yok. Asla ağaçlarımızı vermeyeceğiz. Kaç senede yetişiyor bu ağaçlar biliyor musunuz? Çocuklarımızın geleceği bu ağaçlar. Asla zeytin ağaçlarımıza zarar gelmesine izin vermeyeceğiz.”