YAZARLAR

Asgari ücrette denge safsatası

Cumhurbaşkanı Erdoğan, asgari ücretin belirlenmesinde “hem çalışanların beklentilerini gözetecek, hem de ekonomiye ağır bir yük getirmeyecek” bir anlayıştan söz etti. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz da, işçilerle işletmeler arasında bir denge bulunacağını öne sürdü. Yoksulluk sınırının 70 bin lira olduğu bir ülkede, 17 bin liralık asgari ücret için nasıl bir denge sağlanacak?

Asgari Ücret Tespit Komisyonu, önceki gün (10 Aralık 2024) ilk toplantısını yaptı. Komisyon toplantısından bir gün önce de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yeni asgari ücretin belirlenmesinde "Hem çalışanlarımızın beklentilerini gözetecek, hem de ülkemiz ekonomisine ağır bir yük getirmeyecek” bir anlayış sürecinden söz etti.

Erdoğan, daha sonra katıldığı genişletilmiş AKP İl Başkanları toplantısında da “Önümüzde asgari ücret, memur ve emekli maaşları gibi kritik kararlar var. Meyvelerini toplamaya başladığımız ekonomi programını bozmayacak şekilde, sabit gelirlilerin durumlarını mümkün olan en iyi seviyeye çıkartmayı arzu ediyoruz” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasını “tercüme” edecek olursak; Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yürürlüğe koyduğu ekonomik programa uygun olarak asgari ücretin de hedeflenen enflasyon çerçevesinde belirleneceği gözüküyor.

Şimşek’in programındaki 2025 yılı için hedeflenen enflasyon yüzde 21, hükümet çevreleri de asgari ücret açısından yüzde 25’lik bir artışı öngörüyorlar. İşverenlerin talepleri de bu yönde. Erdoğan’ın “ekonomiye ağır yük getirmeyecek” görüşüne bir emeklinin yanıtı ise şöyle oldu: “12 bin 500 liralık emekli maaşım mı yük getiriyor yoksa 17 bin liralık asgari ücret mi?”… 

IŞIKHAN’IN DENGE ANLAYIŞI

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan da, Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantısı öncesinde şunları söyledi:

“Asgari ücretin belirlenmesi sürecinde üç taraflı sosyal diyalog mekanizmasıyla hareket ediyoruz. İşçi temsilcilerinin görüşlerini değerlendiriyoruz. İşveren temsilcilerinin görüşlerini dinliyoruz. Hükümet temsilcileri olarak, adalet terazisini dengede tutuyoruz. Asgari ücretin belirlenmesi sürecinde, ekonomik göstergeleri de titizlikle dikkate alıyoruz”.

Bakan Işıkhan, ayrıca AKP Hükümeti’nin Orta Vadeli Program (OVP) hedefleriyle uyumlu şekilde çalışma hayatını güçlendirmeye yönelik adımlar attığını da vurguladı. OVP, esas itibariyle emek gelirlerinin baskılanmasını amaçlayan bir çeşit IMF programı özelliğini taşıyor. 

CEVDET YILMAZ'IN DENGESİ

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Genel Kurulunda asgari ücrete ilişkin şöyle bir açıklama yaptı:

"Asgari ücret 2002 yılında dolar olarak 114 dolardan, bugün 524 dolara çıkmış durumda. Şu anda müzakere süreci var, kamu işçi kesimi ve işletmeler arasında bir denge mutlaka bulunacaktır. Büyükler çok etkilenmiyor ama doğrusu küçük işletmeler etkileniyor. Bu işletmelerin ayakta kalmasını sağlayacak fakat çalışanların da taleplerini karşılayacak bir yaklaşımın gözetilmesini bekliyorum, sonuçlarını göreceğiz."

Cevdet Yılmaz, emek ile sermayeyi karşı karşıya getiren bir anlayışı da reddettiklerini söyledi. Görüldüğü gibi başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere hükümet yetkililerinin “denge” anlayışı, sözüm ona çalışanları enflasyona ezdirmeden ekonomik programa bağlı kalmaya, işletmelerin de, yani sermaye kesiminin de çıkarlarını gözetmeye dönüktür.

ENFLASYON EZDİ, GEÇTİ

AKP Hükümeti’nin “asgari ücretliyi enflasyona ezdirmedik” iddiasına rağmen 2024 yılında asgari ücret enflasyon karşısında eridi. DİSK’in 2025 Asgari Ücret Raporu’nda bu konuda şöyle deniyor:

“2023 Aralık’ta 17 bin 2 TL olarak saptanan asgari ücret, ocak ayı sonunda işçinin cebine girdiğinde 1.139 TL kaybederek 15 bin 862 TL’ye geriledi. Asgari ücretin Temmuz 2024’te yeniden artırılmaması nedeniyle asgari ücretin alım gücü enflasyon karşısında ciddi biçimde eridi.

2024 resmi enflasyonu Merkez Bankası tarafından tahmin edildiği gibi yıl sonunda yüzde 44 olarak gerçekleşirse asgari ücretteki kayıp 7 bin 481 TL’ye yükselecek ve reel asgari ücret 9.521 TL’yi bulacak. 2024 yılında asgari ücretli bir çalışanın birikimli alım gücü kaybı, 55 bin TL’ye yaklaşacaktır”.

ŞİRKET KÂRLARI AZAMİ

Yine DİSK’in raporunda, yüksek enflasyon ücretlerin alım gücünü düşürürken şirket kârlarında da yükselişin gözlemlendiğine dikkat çekiliyor. Raporda daha sonra şöyle deniyor:

“İstanbul Sanayi Odası (İSO) 500 büyük şirket araştırması verilerine göre, şirket kârları enflasyondan daha hızlı artarken ücret-maaş gelirleri yüksek enflasyon dönemlerinde düşüyor. Yüksek enflasyon dönemlerinde emek gelirlerini bastırmak, sermayeye kaynak aktarmanın bir aracıdır”.

Yani, esas itibariyle “denge” diye bir şey yok, başta asgari ücret olmak üzere emek gelirlerini bastırıp sermayeye kaynak aktarmak var. Bu koşullarda emek ve sermaye arasında bir dengenin sağlanması söz konusu olamaz. Eşyanın tabiatına aykırı… 

TÜRK-İŞ NE DİYOR?

Komisyon toplantısı sonrasında işçi tarafını temsil eden Türk-İş’in Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar da şunları söyledi: "İlk toplantıda herhangi bir rakam konuşulmadı. İkinci toplantı 16 Aralık’ta yapılacak”.

Ramazan Ağar, “Masada görüşlerimizi dile getirdik. İnsanlarımızın alım gücünü artıracak bir ücret olmasını temenni ediyoruz. Yine temennimiz oy birliği ile bir mutabakata varılmasıdır. Bize makul ölçülerde bir ücret söylenirse o ücrette varız” diye konuştu.

Türk-İş Genel Başkan Yardımcısı Ağar, “Öngörülen enflasyon, gerçekleşen enflasyon bunlara katılmayız. İnsanların yüzünün güleceği bir rakam olmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2000 ile 2024 yılları arasında 27 kez toplandı. Bu toplantıların 8’inde taraflar uzlaşma sağladı. 17’sinde ise işçi tarafı, komisyon kararlarına muhalif kaldı, işveren ve hükümet tarafının işbirliği ile asgari ücret saptandı. Görüldüğü gibi komisyonda hükümet ve işveren tarafı birlikte hareket edip asgari ücreti belirliyor.

MİKTAR NE OLUR?

Resmi enflasyon, yani TÜİK’in enflasyon oranı, Kasım 2024 sonu itibariyle yüzde 47’dir. AKP Hükümeti’nin 2025 yılı için belirlediği Yeniden Değerleme Oranı da, yani harçlar, trafik cezaları ve benzeri kamu alacakları için öngördüğü oran da yüzde 44’tür. Yine hükümetin 2025 yılı için hedeflediği enflasyon oranı ise yüzde 21’dir.

Bu koşullarda asgari ücretin yüzde 25 ya da biraz üstünde saptanması olası gözükmektedir. Erdoğan ve diğer hükümet yetkilileri, Şimşek’in ekonomik programıyla uyumlu bir öngörüde bulundukları için yüzde 25 veya en fazla yüzde 35’lik bir artış yapılabilir. Bu koşullarda yeni asgari ücretin 22-23 bin lira düzeyinde belirlenmesi mümkün olabilir.

Kuşkusuz bu rakamın da, geçim koşulları ve hayat pahalılığında ciddi bir getirisi olmayacaktır. Özellikle yoksulluk sınırının 70 bin lirayı bulduğu bir ortamda 22-23 bin liranın satın alma gücü son derece düşük kalacaktır. Yani, hükümet yetkililerinin “denge” diye öne sürdükleri iddia temelsizdir, bir safsata, bir kandırmacadan ibarettir…


Atilla Özsever Kimdir?

1967 yılında Kara Harp Okulu’nu bitirdi. 12 Mart (1971) döneminde piyade üsteğmeni iken siyasi görüşleri nedeniyle ordudan çıkarıldı. 2.5 yıl cezaevinde kaldı. Daha sonra iktisat öğrenimi gördü, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yüksek lisans yaptı, doktorasını İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde tamamladı. 1974 – 2002 yılları arasında gazetecilik yaptı. 2003- 2011 yılları arasında da Maltepe Üniversitesi’nde kadrolu öğretim üyeliği görevinde bulundu. 2011 yılından itibaren de çeşitli üniversitelerde çalışma ekonomisi ve medya alanında dışarıdan dersler veriyor. “Tekelci Medyada Örgütsüz Gazeteci” ve “Mesele Teslim Olmamakta” isimli iki kitabı ile çeşitli kitap ve dergilerde yer alan makaleleri bulunuyor.