Aşı tereddüdü: Çözüm kısıtlama değil, şeffaflık

Covid-19 salgınında aşı dönemi başladı. Bazı ülkeler aşı olmayanların kimi haklardan mahrum bırakılmasını tartışmaya açarken, Sağlık Bakanı Koca da kısıtlamaların uçak ve otobüs seyahatinde gündeme gelebileceğini söyledi. Halk Sağlığı Uzmanı Yavuz, kısıtlamaların çözüm olmayacağını belirterek, kamunun güven veren şeffaf politikalar izlemesinin önemine dikkat çekti. Avukat Gümrükçüoğlu’na göre de aşı olmayanların kısıtlanması insan hakları ihlalleri doğurur.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Covid–19 salgını bütün dünyada etkisini sürdürürken, geliştirilen aşılar birçok ülkede uygulanmaya başlandı. Devletler, aşının uygulama sürecine dair planlama yaparken, aşıların zorunlu olup olmayacağı, aşı olmayanlara kısıtlama getirilip getirilmeyeceği tartışılmaya başlandı. Korona virüsü aşısının etkisini artırmak ve salgını ortadan kaldırmak için birçok ülkede "bağışıklık sertifikası" ya da "aşı pasaportu" gibi önlemler alınması gündeme getirilirken, yurt dışı veya yurt içi uçuşlarda, hatta bazı şirketlerin işe alımlarında da benzer bir belgenin talep edilebileceği belirtiliyor. Nitekim Avustralya'nın havayolu şirketi Qantas, yolculardan "bağışıklık pasaportu" istemeyi gündeme getiren ilk şirketlerden oldu.

Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz

AŞI YAPILAN KİŞİNİN HES KODUNA İŞLENECEK

Türkiye’nin ise önümüzdeki haftalarda uygulanmaya başlanacak korona virüsü aşısına ilişkin aşı olmak istemeyenlere yönelik nasıl bir tutum alacağı henüz bilinmiyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, bilim kurulu toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, aşının gönüllülük esasına göre uygulanacağına dikkat çekti. Koca, aşı olmayanlara yönelik kısıtlama getirip getirilmeyeceğine ilişkinse “Aşı kişinin HES koduna işlenecek. Birçok kurum ve kuruluş aşı yapılmasını önemseyecektir. Uçak ve otobüs seyahatinde gündeme gelebilir” dedi.

'AŞI OLMAYANLARA YAPTIRIMDAN ÖNCE İNSANLAR NEDEN AŞI İSTEMİYOR ONA ODAKLANILMALI'

Uzmanlar, aşı olmayanların bazı haklardan mahrum bırakılmasının sağlık ve hukuki boyunu değerlendirdi. Türk Tabipleri Birliği Covid–19 İzleme Kurulu Üyesi ve Halk Sağlığı Uzmanı Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz, aşı olmayanlara yaptırım uygulanmasına ilişkin tartışmalardan önce kişilerin neden aşı yaptırmak istemediğine odaklanılması gerektiği görüşünde.

Aşı olmayacağını söyleyen kişilerin özellikle sosyal medyada çoğalmaya başladığına dikkat çeken Yavuz, “Bu noktada bir araba markası seçiyormuş gibi aşı seçmek doğru değil. Bizim için önemli olan etkili, güvenli olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış aşıdır. Özellikle Sağlık Bakanlığı yetkilerinin de bu süreçte yaptığı bazı açıklamalar bu tartışmaları körüklüyor. Toplum sağlığını koruyabilmemiz için nüfusun belli bölümünü aşılamamız lazım. Bunun için de aşı stratejimizi belirleyip insanları aşılama konusunda ikna eden bir politika izlememiz gerekiyor. İnsanlar farklı tereddütleri nedeniyle aşı yaptırmazsa toplum bağışıklığı düzeyi sağlanamaz” ifadelerine yer verdi.

'KISITLAMALAR ALINSA DA ETKİSİ ÇOK FAZLA OLMAYACAK'

Aşı olmayanları bazı haklardan mahrum bırakacak uygulamaların bir çözüm olmayacağına vurgu yapan Yavuz, söz konusu kısıtlamalar alınsa dahi etkisinin çok fazla olmayacağını söyledi. “Tam tersine bu tür kısıtlamaların çok tepkisel karşılıkları da olabilir” diyen Yavuz, yetkililerin aşı konusunda halka güven vermesi gerektiğini ifade ederek şunları söyledi:
“Bu kısıtlamalarla olacak bir durum değil. Önemli olan insanlara etkili ve güvenli bir aşıyı onları ikna ederek açıklamaktır. Kişinin kendi sağlığıyla ilgili verdiği karar elbette kendisini bağlar ama toplum sağlığını ilgilendiren bir durum olunca işler değişiyor. O zaman dünyadaki bazı ülkeler toplum sağlığı açısından bazı önlemler almaya çalışıyorlar. Çünkü o kişinin aşı yaptırmaması, bağışıklığın gelişmemesi, bulaşıcılığın devam etmesi anlamı taşıyor.”

'TOPLUMA YOL GÖSTEREN AÇIK VE ŞEFFAF POLİTİKALAR İZLEMELİ'

İnsanların kafalarındaki soru işaretleri giderilmeden, halka aşı konusunda güven verilmeden aşılama sorununun yaşanmaya devam edeceğini vurgulayan Yavuz, “Kamu kurumları bu noktada güven veren, topluma yol gösteren açık ve şeffaf politikalar izlemeli. Toplum her aşamada bilgilendirilmeli, aşının onay süreci şeffaf yürütülmeli, bağımsız bilim kurulları tarafından süreç değerlendirilmeli, toplumun kafasında hiçbir soru işareti bırakılmamalıdır. Bu yapılmadığı sürece aşı tereddüdü dediğimiz mesele korona virüsü aşılarına yönelik de artacaktır” uyarısında bulundu.

'COVİD–19 AŞISI ACİL MÜDAHALE TÜRÜ DEĞİL, ZORUNLU OLAMAZ'

Ankara Barosu Sağlık Hukuku Kurulu Başkanı Berna Özpınar Gümrükçüoğlu’na göre aşının zorunlu tutulması hukuka aykırı, aşı olmayanlara yönelik kısıtlama getirilmesi ise insan hakları ihlalleri doğurabilir. “Türkiye’de çiçek aşısı hariç zorunlu aşı uygulaması yok” diyen Gümrükçüoğlu şu değerlendirmede bulundu: “Anayasa Mahkemesi’nin çocukluk dönemi aşılarına ilişkin mevzuatta bir zorlama olmadığına ve idari bir düzenleme yapılamayacağına yönelik bir iptal kararı var. Dolayısıyla Sağlık Bakanlığının, Covid–19 aşısına yönelik idari işlemle ya da bir genelgeyle bu tür bir sınırlama getirmesi hukuka uygun olmaz. Anayasa’nın 17. maddesinden gelen vücut bütünlüğüne yönelik ’acil haller dışında müdahale edilemez’ der. Aşı acil bir müdahale türü değil. Zaten Bakan Fahrettin Koca da aşının zorunlu olamayacağını söyledi."

'AŞI OLMAYANLARA KISITLAMA İNSAN HAKKI İHLALİ DOĞURABİLİR'

Aşı uygulaması konusunda hukuka göre sadece düzenleyici bilgilendirmenin halk için yapılması, aşı olmayanların karşılaşacağı risklerin anlatılması gerektiğine dikkat çeken Gümrükçüoğlu, aşı olmayan kişilerin HES uygulaması üzerinden bildirilebileceği önerisinde bulunarak şöyle konuştu:

“Aşı olmayanlar yönünden yönlendirmeler ve olmamaları durumunda karşılaşacakları risklerin anlatılması gerekiyor. Farklı ülkelerde de aşıya ilişkin, 'aşı yaptırmayan uçağa binmesin, aşı yaptırmayanların çocukları okullara kabul edilmesin' gibi tartışmalar yürütülüyor. Bunun da yasa koyucunun mevzuat düzenlemesiyle öngörmesi doğru olur ama hukukta insan hakları ihlalleri doğurur. Salgınla mücadele kapsamında alınacak önlem grubu içerisinde sınırlandırma getirilebilir ama bu kişi hürriyetlerini, sağlık hizmetinden yararlanma hakkını ve beden bütünlüğüne ilişkin zorlayıcı müdahale türünde olamaz. Bu noktada HES uygulaması kapsamında aşı olmayan kişiler belirtilebilir ve bu kişilerin kamu kurumlarına girmesi ’kısıtlı ’ olarak sınırlandırılabilir.”