YAZARLAR

'Asıl olan insanlık yararına bir şey yapmak'

Savaş ve Barış’ın yazarı Lev Tolstoy, 50. yaşına girerken sigarayı, alkollü içkiyi ve en önemlisi etle beslenmeyi geride bırakacaktır. Yani vejetaryendir ve ‘Vejetaryenliğin Kutsal Metni’ olarak anılan ’İlk Adım’ adlı denemesini yazar.

“Tolstoy’a gelelim. Halis muhlis dev. Fakat bu devin bir çocuk yüreği var. Dehşetli bir şey. Bir bakıma realizmin şaheseri onda…”

Nâzım Hikmet mahpushanededir, bir diğer mahpushanedeki Kemal Tahir’e yazdığı ve yukarıda alıntıladığım mektubunda, Rusça aslından çevirisine başladığı ve zorluğunu ‘tüm günümü yiyip bitirerek alıyor’ notuyla belirttiği Harp ve Sulh* yani Savaş ve Barış romanı nedeniyle Tolstoy’dan söz ediyor.

Tolstoy Savaş ve Barış'ı yazdı Sergei Bondarchuk yedi saatlik destansı bir filmle görüntüledi (1968)

TOLSTOY: 'ASIL OLAN İNSANLIK YARARINA BİR ŞEY YAPMAK'

Savaş ve Barış’ın yazarı Lev Tolstoy, 50. yaşına girerken sigarayı, alkollü içkiyi ve en önemlisi etle beslenmeyi geride bırakacaktır. Yani vejetaryendir ve ‘Vejetaryenliğin Kutsal Metni’ olarak anılan ’İlk Adım’ adlı denemesini yazar.  “... [bir adam] gerçekten ve ciddi bir şekilde iyi bir yaşam istiyorsa, kaçınacağı ilk şey her zaman hayvansal gıdalar olacaktır. Hazzı bir yana bırakalım, tüketilmesi bile düpedüz ahlaka aykırıdır. Çünkü ‘öldürmeyi’ kapsıyor.”

Geride bırakmak istediği, The Last Station/Aşkın Son Mevsimi (2009) filminin senaryosuna da egemen olan, eşi Kontes Sophia Andreevna Tolstaya ile bitmeyen kavga konusu vardır: “Neden yaptığım çalışmalardan kâr etmemiz gerektiğini düşünüyorsun?… Asıl olan insanlık yararına bir şey yapmak gerekli.”

 Filmdeki bitmeyen kavganın kahramanları Tolstoy (Christopher Plummer) eşi Sophia (Helen Mirren)

 VEJETARYENLİĞİN SAVUNUCUSU TOLSTOY

‘İnsancılın zorlu denemesi’ diye adlandırdığı vejetaryenliği, duyulur bir şekilde tüm dünyaya ilk Tolstoy seslendirir. Artık öğünleri Brüksel lahanası, taze fasulye, çorba, yumurtalı yemekler - krutonlu haşlanmış yumurta, omlet vb. ile iyice basitleşmiştir. Tabii ki içecek olarak masada, çavdar ekmeğinden hazırlanan bir sürahi dolusu alkolsüz kvass olması gerekiyordu.

Biraz geriye gidersek, on üç çocuklu -beşi yaşamayacaktır- Tolstoy ailesinin yemek işlerini bir aşçı yardımıyla yönlendiren eşi Sophia Andreevna Tolstaya’dan başkası değildir…Evliliklerinin güzel yıllarında destansı ışıltı ve yaratıcı bir üslupla kaleme alınan, adı birkaç kez değişen Savaş ve Barış’ı defalarca düzeltip, yeniden yazarak editöre teslim edilmesini sağlayan Sophia Andreevna Tolstaya, konuk ve ziyaretçilerin eksik olmadığı Tolstoy evini büyük bir canlılık, özveriyle yönetecektir. Neyse ki, sofra menülerini öğrenmek için bir kaynağımız var: Leo Tolstoy Ailesinin Tarif Kitabı**. 1874 yılında Sophia Andreevna Tolstaya’nın erkek kardeşi Stepan Andreevich Bers’in tek nüsha bastırdığı ve ablasına ithaf ettiği bir kitap… İyi ki saklanabilmiş.

Tolstoy ve Sofia Andreyevna Tolstoya, 1890

TOLSTOY AİLESİNİN YEMEK KİTABI

Neredeyse 130 yıl sonra Sergei Beltyukov tarafından günlükler, not ve mektuplara da yer verilerek Rusça ve İngilizce yayımlanan bu tarifler kitabı, Kontes Tolstaya’nın becerilerini gün yüzüne çıkardığı gibi, Tolstoy’ların ve çevresinin yemek ve yaşama kültürünün anlaşılmasına da yardımcı olacaktır. 

Kitapta soslardan et dolgulu mantıya, mantarlı yemeklere, kahveli kekten Viyana pastasına (Sachertorte), ölçüleriyle verilen 162 tarif, pişirme yöntemi yer alıyor.  Örneğin, Tolstoylara tarifini getirdiği için aile hekimi Dr. Anke adı verilmiş turtadan şöyle söz ediliyor: Bir kaba tereyağı, şeker, yumurta ve rendelediğiniz üç limonun kabuğunu ve su koyun, orta yumuşaklıkta bir hamur elde edinceye kadar yoğurun…

Makarna tarifi doğrusu usta aşçı işidir:

Kaynattığınız suya tuz ekleyin, makarnayı yarı yumuşayana dek hafif ateşte pişirin, bir kevgir yardımıyla suyu boşaltın. Tereyağını erittiğiniz tencereye bir kat makarna, bir kat parmesan peyniri ve bir kat sebze sosunu makarna bitinceye kadar yerleştirin.  Kapağını kapattığınız tencereyi hafif ateşte ve makarna yumuşayıncaya kadar bırakın. Makarnanın yapışmasını önlemek için tencereyi ara sıra sallayın. 

Bu kez vejetaryen tarifler
MODERN MUTFAK İÇİN VEJETARYEN TARİFLER

Ancak, yukarıda değinilen kitaptan yararlanarak bir başka kitabın daha doğduğu görülüyor: Tolstoy Ailesinin Modern Mutfağa Uyarlanmış Vejetaryen Tarifleri. ***

Önceki tarif kitabında zaten yer alan ve sadece Tolstoy’u değil, Kontes Tolstaya’yı da sağlıkla ayakta tutacak ve o nedenle her ikisinin de Lakto-Ovo vejetaryen beslenmeye döndüğünün göstergesi tarifler bu kitapta bir araya getirilmiştir. Kitabı ilginç yapan, malzemeleri ya da pişirme sürelerinden emin olunmayan tariflerin, Moskova’nın ünlü restoranlarının usta aşçılarınca yeniden düzenlenip, sofraya hazır hale getirilmiş olmasıdır… Tanıtımında, "Yani ister 1800'lerden kalma orijinal, ister modern bir uygulama, aradığınız ve seveceğiniz bir tarifi bulmanız garanti" deniliyor.

TOLSTOY ROMANLARINDA YEMEK

Yine de sormak gerekir, Tolstoy’un romanlarında hiç yemek yenilen, sofrada geçen bölümler, pasajlar yok mu?

Kuşkusuz var, bunun için roman kahramanlarından Stepan Arkadyeviç’e ”Kim ne derse desin, hayatın en büyük zevklerinden biri yemektir” dedirttiği Anna Karenina’nın 10.cu Bölümü’ne bakmak gerekecektir.  Öncesinde ve bu bölümde geçen yemek isimleri ise şunlar: Sebze çorbası, kalkan balığı, istiridye, pancar çorbası, pilav,  Parmesan peyniri.

Leo Tolstoy ailesinin alışılagelmiş ağırlama günlerinden
 İKTİDARLARA KARŞI KUŞKULU

“Halis muhlis bu dev”e yakışır ve bu yazıya sığmayacak görkem ve ayrıntıdaki biyografisinin ayırım noktası kuşkusuz “Savaş ve Barış”ın kaleme alınışıdır. "Anna Karenina” romanını da içine alan bu yeni süreçte tabii ki Stefan Zweig’ın hatırlattığı gibi Rus devriminin düşünsel temelini oluşturan çok sayıda yazılarını unutmamak gerekir. “Büyülü Koro”nun yazarı Solomon Volkov’a göre “Tolstoy yaşamın sınırsız bağışlayıcılığını dile getiriyor, bütün iktidarları ahlaksız ve hukuksuz sayıyor ve aynı zamanda kötülüğe karışmamaya, yani herhangi bir zorlamadan tam ve koşulsuz uzak durmaya çağırıyordu. Rusya’daki ölüm cezasını (1909 yılının ‘Susamam’ adlı ünlü makalesinde) öfkeyle protesto ediyordu. Örgütlü dinin otoritesini de kabul etmiyordu.”

Her ne kadar biyografik bir televizyon filmi havasında da olsa Aşkın Son Mevsiminde Tolstoy (Christopher Plummer) eşi Sophia’ya (Helen Mirren) ısrarla kabul ettirmek istemektedir: “Sorunun temeli özel mülkiyet. Kendi topraklarımızı da bağışlamalıyız.” 

Sonuçta tartışmalardan bunalan Tolstoy “…yaşantımın son günlerini sessizlik ve yalnızlık içinde geçirmek istiyorum” yazılı veda mektubunu bırakarak, yanında özel doktoru ve kızı Aleksandra ile evinden çıkıp gider. Fakat trenle yapılan bu yolculukta zatürreden hastalanacak, küçük Astapovo istasyonunda vagonundan inecektir… İyi bitmemiştir.

Tolstoy, “Savaş ve Barış” adını koymadan önce romanının adını İyi Biten Her Şey İyidir koymuştu…

Nazilerce asılarak öldürülen Tanya-Zoya'nın hikayesi edebiyat ve sanata konu oldu

Sonuçta, Nâzım sadece çevirisiyle değil, Tanya şiirindeki “Çevirir gibi yapraklarını Harp ve Sulh romanının/dolaştı karlı karanlıkta bir genç kızın elleri.” dizesi ile de Tolstoy’u selamlayacaktır…

Zaten bu uzun şiirde bir başka “Harp ve Sulh’tur.

“ZOE idi adı,
ismim Tanya dedi onlara
(….)
Sen çoktan dünyada yoksun,
zaten ne kadar az kaldın orada:
on sekiz senecik.
Doyamadın güneşin sıcaklığına bile…"

 

* Milli Eğitim Bakanlığı ilk basımında bilinen siyasi nedenlerle Nâzım’ın adı yoktur, ortak çevirmen Zeki Baştımar’ın adı yer alır. Can Yayınlarından çıkan baskıda (2016) Nâzım Hikmet adına da yer verilir.

** Leo Tolstoy's family Recipe Book, S. Beltyukov, (Author), 2014 

*** Tolstoy’s Family Vegetarian Recipes Adapted For The Modern Kitchen, S. Pavlenko (Author), 2016


Oğuz Makal Kimdir?

Sinema alanında ilk doktora yapan öğretim üyesi. 1997 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde profesör oldu. Yemek ile sinema arasındaki ilişki yeni ilgi odağı, bu alanın filmlerini ve toplumsal-kültürel tanıklıklarını kitaplaştırmak için araştırmaya devam ediyor. Sinema Tarihi, Film Kuramı, Türk Sineması, Sinema ve Diğer Sanatlar, Sinema ve Tarihi İlişkisi gibi dersler veren, tezler yöneten Makal, Uluslararası İzmir Film Festivalini kurdu, 2001 yılına dek on bir yıl yönetti… Kısa, uzun, belgesel filmler yaptı, son yıllardaki birkaç belgeseli: El Cezeri, Eğitmenler, İstanbul’da Bir Gizli Bahçe-Alfred Heilbronn Botanik Bahçesi, Uzak ve Yakın, Suriye Mutfağı İstanbul’da, Merdiveni Arayan Adam. Bazı kitapları ise: Sinemada Yedinci Adam, 1895-1950/İzmir Sinemaları Tarihi, Fransız Sineması, Beyazperde ve Sahnede Nazım Hikmet, Sinemada Tarihin Görüntüsü, Yönetmenleri ve Filmleriyle Gülmenin Sineması.