Aşılamaya rağmen vaka sayıları neden düşmüyor?
Prof. Dr. Kayıhan Pala ve Prof. Dr. Bülent Ertuğrul anlattı: Koruyuculuk yüzde 50’lerde, 15 milyon kişi hiç aşılanmadı. Şeffaf veri paylaşımı yapılmadığı için doğru salgın stratejisi oluşturulamıyor.
ANKARA - Türkiye’de ilk Covid-19 vakasının bildirilmesinin üstünden bir buçuk yılı aşkın süre geçerken, 2021 yılının ocak ayından bu yana virüse karşı geliştirilen aşılar kullanılmaya başlandı.
Sağlık Bakanlığı’nın 12 Ekim 2021 tarihli tablosuna göre 18 yaş üstü nüfusta ikinci doz aşı uygulananların oranı yüzde 75,10, birinci doz aşı olanların oranı yüzde 88. Yine tabloya göre Türkiye’de bugüne kadar 112 milyon 941 bin 94 doz aşılama yapıldı.
Günlük vaka sayısının da verildiği tabloya göre 33 bin pozitif kişi tespit edilirken, son 24 saatte 237 kişi hayatını kaybetti.
‘KAYIPLARIN ÇOĞU TAM DOZ AŞI OLMAYANLAR’
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, artan vaka sayısını, “Son günlerde aşılanma hızında durağanlık var. Vaka sayılarının yüksekliği aşı konusunda bir tereddüt uyandırmış olabilir mi? Ama şunu unutmayın: Covid-19’u aşı sayesinde, adeta grip gibi atlatanların sayısı artık bunlarla yarışıyor. Kayıplarımızın çoğuysa tam doz aşı olmayanlar” şeklinde değerlendirdi.
‘AŞILAMA İLE VAKA-ÖLÜM SAYILARI PARALELLİK GÖSTERMİYOR’
Aylardır süren aşılama faaliyetine rağmen salgının kontrol altına alınamaması, günlük vaka sayılarının 30 bin bandında seyretmesi kaygı uyandırıyor. Uzmanlara göre aşılama ile vaka- ölüm sayıları paralellik göstermiyor.
KAYIHAN PALA: TAM AŞILI DİYEBİLECEĞİMİZ NÜFUSUN ORANI YÜZDE 50 CİVARINDA
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala, bakanlık verilerine göre Türkiye’nin yüzde 75’i iki doz aşısını olmuşken, vaka ve ölüm sayısının düşmeme nedenini şöyle açıkladı:
“Sağlık Bakanlığı haritasına baktığımızda iki doz aşı yapılma oranı yüzde 75 olarak görünüyor. Ama bu gerçek bir rakam değil. Çünkü 18 yaş ve üstüne göre bu oran hesaplanıyor. Üstelik iki doz aşı yapılanlar içerisinde 6 milyon kişi sadece Sinovac aşısı yaptırmış. Oysa Sinovac aşısını iki doz yaptırmanın tam koruyuculuk sağlamadığını biliyoruz. Şu ana kadarki verileri eğer nüfusa göre oranlayarak aşılar üzerinden hesaplayacak olursak iki doz Sinovac aşısı olmuş 6 milyon kişiyi tam aşılı sayamayız. Buna göre de Türkiye’deki tam aşılı diyebileceğimiz nüfusun oranı yaklaşık yüzde 50 civarında. Yani yalnızca iki kişiden birini henüz bağışık kılmışız. Dolayısıyla Bakan Koca’nın söylemi ile Bakanlığın yayınladığı veriler üzerinden bizim hesapladıklarımız arasında büyük farklılıklar var.”
‘15 MİLYONUN BİRAZ FAZLASI HİÇ AŞILANMAMIŞ’
Vakaların düşmemesini aşı seçimi ve uygulaması üzerinden değerlendiren Pala şöyle devam etti:
“Aşıların koruyuculuğuyla ilgili bakanlığın açıkladığı net veri yok. Biz iki parametre üzerinden değerlendiriyoruz: Aşı etkinliği ancak sınırlı sayıda insanın katıldığı araştırmalardan elde edilir. İkincisi ise aşı etkililiği… Halk sağlıkçılar ve aşı politikası açısından henüz toplumda veri yokken ilk önce aşı etkililiğini bilmemiz lazım. Türkiye’de 112 milyonun üzerinde aşı yapıldı. İlk doz aşı uygulanan yaklaşık 54 milyon insan var. Şu anda 10 yaş üzerindeki 70 milyon insanla kıyaslandığında en az 54 milyonu bir doz aşı almış, geri kalan 15 milyondan biraz fazlası hiç aşılanmamış. Bunlara ilişkin verileri bakanlığın yayınlaması lazım. Sağlık Bakanlığı’nın bu güne kadar aşı etkililiğini açıklamamasının arkasında ilk aşı tercihinin Sinovac olması ve Sinovac’ın da koruyuculuğunun çok yüksek olmaması yatıyor olabilir mi diye bir tartışma kamuoyunda yapılıyor. Geçen haftaki Dünya Sağlık Örgütü raporuna göre Türkiye, en fazla olgu görülen ABD ve İngiltere’nin ardından gelen üçüncü ülke. Ayrıca Türkiye’de ölüm oranları çok yüksek.”
‘ÖLEN ÖLÜR, KALAN SAĞLAR BİZİMDİR STRATEJİSİ…’
Pala’ya göre aşılama oranlarının henüz istenilen düzeyde olmamasında temel sorun Sağlık Bakanlığı’nın sağlık iletişimi. Topluma ne Covid-19 hastasıyla ilgili ne de aşılarla ilgili tatmin edici açıklamalar yapılmadığına dikkat çeken Pala “Bir buçuk yıldır vakaların cinsiyet, yaş dağılımlarının açıklanması çağrısında bulunuyoruz ama bakanlık bunu ısrarla açıklamıyor. Düzenli test politikamız yok, antijen testlerini Türkiye’de uygulamaya koymadık, filyasyon durma noktasında. Geniş kapsamlı problemli bir zincir söz konusu. Bu koşullarda ‘ölen ölür, kalan sağlar bizimdir’ stratejisi benimsenmiş görünüyor. Önlenebilecek ölümlere her gün seyirci kaldığımız döneme tanık oluyoruz. O yüzden Sağlık Bakanlığı’nın sağlık iletişimini ön plana çıkarması, halkı doğru bilgilendirmesi, sorumluluğu da yurttaşın üzerine atmaktan vazgeçmesi gerekiyor” çağrısında bulundu.
‘GÜNLÜK ORTALAMA 30 BİN VAKA, BAKANLIK VERİLERİNİ DOĞRULAMIYOR’
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Ertuğrul’a göre de Sağlık Bakanlığı şeffaf veri paylaşımı yapmadığı için doğru salgın stratejisi oluşturulamıyor. Aşılamada tüm nüfusu kapsayan bir oranlama yapılması gerektiğine dikkat çeken Ertuğrul, bakanlık tarafından iki doz aşı olmuş kişilerin oranının yüzde 75 olarak açıklandığına vurgu yaparak şunları söyledi:
“Bakanlığın aşılama oranlarına ilişkin açıklaması sadece erişkin yaş grubu mu kapsıyor yoksa tüm nüfusu mu kapsıyor? Biz tüm nüfusu kapsayan bir oranlama yapmalıyız. Bakanlık bunu yapmak yerine insanların rehavete kapılacağı açıklamalarda bulunuyor. Veriler şeffaf değil, bu yüzden de doğru salgın stratejisi oluşturmakta sorun yaşanıyor. Sanki “aşılamada çok başarılıyız, toplumun büyük çoğunluğuna aşılamayı yaptık, toplumsal bağışıklık oranına eriştik” gibi algı yaratmaya çalışıyor ama 30 bin civarındaki günlük hasta sayısı zaten Bakanlık verilerini doğrulamıyor. Hastalığa karşı koruma altına aşınmış bireylerin oranının açıklanması gerekiyor.”
‘TOPLUMUN YARISI COVİD-19 OLMA POTANSİYELİNE SAHİP’
Toplam nüfus içerisinde tam koruyuculuk sağlanan kişi oranının yüzde 50 civarında olduğuna vurgu yapan Ertuğrul, bunun anlamını şöyle açıkladı:
“Toplumun neredeyse yarısı hâlâ korona virüsüne karşı duyarlı ve hasta olabilme potansiyeli taşıyor. Hastalık da onlar arasında yayılıyor. İki doz Sinovac aşısı olanlarda ise üçüncü aydan sonra belirgin bir antikor düşüklüğü oluşuyor ve bu nedenden dolayı da onların hatırlatma (üçüncü doz) dozlarının yapılması gerekiyor. 6 milyon kişinin üçüncü doz aşı olmamaları bu kadar insanın Delta varyantına karşı yeterli koruma altında olmadığını gösteriyor. Buna aşı yapılmamış genci ve çocukları da eklersek oldukça kalabalık bir nüfusla karşı karşıyayız. Türkiye çapında hastalığa karşı koruma altına aldığımız bireylerin oranı önemli. Bu oranda ne kadarız, bilmiyoruz. Hastalığı yakalanan 30 bin civarında kişinin yüzde kaçı aşısız, yüzde kaçı sadece inaktif virüs aşısı olmuştur? Bu veriler açıklanmıyor. Aşılar ilk geldiğinde çok iyi gitti ancak bir süre sonra ciddi bir aşı direnci, tereddüdü oluştu. Bilimin yerine hurafelerin egemen olduğu bir atmosferdeyiz şu anda.”
NE YAPMALI?
Ertuğrul’a göre artan vaka sayısı karşısında Sağlık Bakanlığı’nın korona virüsü politikasını değiştirmesi gerekiyor. İnsan hareketliliğinin neredeyse tamamen serbest olduğuna dikkat çeken Ertuğrul, “Bilimsel gerçekliği önceleyecek bir yaşam tarzıyla bu olaya yaklaşmak ve önlem almak gerekiyor. 2022’de tüm dünyada eğer asimetrik aşılama politikası ortadan kalkarsa ve Covid-19 bir endemik hastalık haline gelirse maskeleri o zaman çıkartmaya başlayabiliriz” diyor.