Asırlık zeytin ağaçları jeotermallere karşı direniyor

Yönetmen Murat Yüksel ve Gazeteci Onur Yıldırım Seferihisar’ın Orhanlı Köyü’nü ziyaret ederek, Jeotermal Enerji Santraline karşı mücadele eden köylülerin ve dernek yetkililerinin konuşmalarını kayıt altına aldı. "Daha önce Aydın ve Manisa’da gördüğümüz manzara bugün İzmir’de karşımıza çıkıyor" diyen Onur Yıldırım “Verimli tarım arazilerinin ortasına JES heyulasını dikmek istiyorlar” eleştirisinde bulundu.  

Google Haberlere Abone ol

İZMİR- İzmir’in Seferihisar ilçesine bağlı Orhanlı Mahallesi’nde ÇED süreci devam eden jeotermal elektrik santrali (JES) için çalışma başlatılması, köylülerin tepkisine neden oldu. Yöre halkı, köylerinde bulunan İzmir Yarımadası’na özgü erkence zeytin ormanlarının atalarının geçim kaynakları olduğunu belirterek, "Bugün karnımız doyuyorsa zeytin ormanlarımız sayesinde, biz de çocuklarımıza, torunlarımıza tertemiz havasını, doğasını, zeytin ormanlarımızı miras bırakmak istiyoruz” diyorlar. 

Projeyi köylerine yaptırmamakta kararlı olan köylüler, jeotermalle mücadelede her yolu deniyor. Aydın bölgesinde jeotermallerin çevreye vermiş olduğu zararları anlatan ‘Jeotermal Yetti Gari’ belgeselini izleyen Orhanlı köylüleri, geçtiğimiz günlerde de yönetmen Murat Yüksel ve Gazeteci Onur Yıldırım’ı köylerine davet etti. Yüksel ve Yıldırım, onları dinlemek ve JES'lerin zararlarını anlatmak üzere Seferihisar’ın Orhanlı Köyü’ne gitti. Doğa Derneği’nin misafiri olan Yüksel ve Yıldırım, köylülere, Aydınlıların jeotermal santrallere karşı yürüttüğü çevre mücadelesini, nasıl mücadele alanları açtıklarını ve deneyimlerini aktardı. Ardından Orhanlı Köyü’nde yapımına başlanılan jeotermal santraliyle ilgili hem köylüler hem de dernek yetkilileri ile yaptıkları konuşmaları kayıt altına aldılar. 

‘HEPSİNİN ORTAK NOKTASI YAŞAMI SAVUNMAK’

“Kayıt altına aldığımız videoda, 50 yıldır bölgede yaşayan insanlar bulunuyor. JES'lerin ne kadar kötü bir şey olduğunu Pamukören’e hasbelkader koyun satarken tecrübe etmiş olan bir köy sakini bulunuyor. Aynı şekilde bölgede geçimini çiftçilikle yapan köylüler var. Yine aynı köyde dernek kuran ve çevre mücadelesi veren genç bir arkadaşımızla konuştuk. Hepsinin ortak noktası yaşamı savunmak!” diyen Yüksel, köylülerin bu mücadelede imece usulüyle aynı anda hareket etmesinin çok önemli olduğunu vurguladı. Yüksel, Orhanlı Köyü’ndeki izlenimlerini şöyle anlattı:

"Köylüler, yıllardan beri ürettikleri erkence zeytinlerinin artık bir daha üretilemeyeceğini düşünüyor. Çevreye vereceği zarar dışında sağlıklarının da etkileneceğinin bilincindeler.  Bu noktada, havasına, suyuna ve toprağına sahip çıkıyor. Kuşaklar boyu kendilerine armağan edilen kadim üretimi, bir sonraki nesle yani çocuklarına ve torunlarına bırakmak istiyorlar. Köylerinin birkaç tane enerji şirketinin komutasına geçmesini istemiyorlar"

‘NE YASAK NE SALGIN DİNLİYORLAR’

Türkiye’nin dört bir yanında yaşanan doğa katliamlarına bir yenisinin daha eklendiğini belirten Gazeteci Onur Yıldırım ise şunları söyledi:

“Daha önce Aydın ve Manisa’da gördüğümüz manzara bugün İzmir’de karşımıza çıkıyor. Verimli tarım arazilerinin ortasına JES heyulasını dikmek istiyorlar. Ne yasak ne salgın dinliyorlar.  İnsanın doğa ile ilişkisi yine yok sayılıyor. Doğayı sonu tükenmez bir kaynak olarak gören anlayışlar nedeniyle ülkemizin doğal mirasları, geleceğimiz olan verimli tarım arazilerimiz talan ediliyor. Enerji ve maden şirketlerinin tarıma, çevreye, yaşama düşmanca tavırları hükümetin satın alma garantileri ile teşvik ediliyor. İnsanlığın ve tüm canlıların yaşam alanlarını tehdit eden bu vahşi enerji politikalarına bir an önce son verilmeli"

‘BURADA BİR YAŞAM HAKKI MÜCADELESİ VAR’

Doğa Derneği, Orhanlı Köyü Derneği ve köy halkının bu vadide tüm canlıların yaşam hakkını savunduğunu ve kendilerinin de bu haklı mücadeleyi desteklediklerini söyleyen Yıldırım, “Bu köylerde yaşayan insanlar yüz yıllardır doğa ile uyum içinde yaşamışlar, toprağı, suyu, havayı kirletmemişler. Atalarından, dedelerinden beri tarım ve küçükbaş hayvancılık başlıca geçim kaynakları olmuş. Şimdi bir şirket gelmiş ve bu köylülerin gözü gibi baktığı koruduğu kadim üretim havzalarını, vadilerini talan edeceğini söylüyor. JES kuyuları açıyor, köylünün piknik alanını gasp etmeye kalkıyor. Orhanlı’dan başka gidecek yerleri olmayan köylüler de jeotermal santrallerine hayır diyor. Burada tüm ülke tarafından duyulması gereken bir yaşam hakkı mücadelesi var” şeklinde konuştu.

NE OLMUŞTU?

Bölgede 3220 hektarlık alanda 14 adet jeotermal sondaj kuyusu açılması ve jeotermal enerji santrali yapılması planlanıyor. Yöre halkı, Küçük Menderes Enerji Petrol Jeotermal Maden Elektrik Üretim Mühendislik İnşaat A.Ş ve taşeron şirket Karen Kahramanmaraş Elektrik Üretim A.Ş’nin ÇED süreci devam ederken sürdürdüğü hukuksuz çalışmalara bir an önce son vermesi için suç duyurusunda bulunarak hukuk mücadelesi başlattı.

Orhanlı köylüleri ile çekilen video: https://www.youtube.com/watch?v=LUrFzxZw9kk&feature=youtu.be