'Askerler Suriye sınırında 10 yılda 502 kişiyi öldürdü'
ÖHD üyesi Avukat Çelik, Türkiye’nin Suriye sınırında 10 yılda 502 kişinin kolluk güçleri tarafından öldürüldüğünü açıkladı. Çelik, öldürülenlerden 67'sinin kadın, 94’ünün çocuk olduğunu söyledi.
DUVAR - İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, Edirne'de Meriç Nehri’ne atılan ve halen kayıp olan mültecilerin aileleri ve avukatlarıyla basın toplantısı düzenledi. Kayıp yakınları ve avukatları, haber alınamayan iki Suriyeli mültecinin bulunması için biran önce çalışmaların başlamasını istedi.
23 Ağustos günü aralarında kadın ve çocukların bulunduğu mülteciler gruplar halinde Meriç Nehri yakınına götürüldü, gece olunca kayıklara bindirilerek Yunanistan’a geçirildi. Yunanistan askerleri tarafından yakalanan mülteciler, küçük bir nezarethaneye konuldu, sabah olunca da lastik botlara bindirilerek Türkiye tarafına itildiler.
Muhammed El Ali, Abdulkerim El Ali ve Muhammed İsmail, 23 Ağustos 2021 tarihinde Yunanistan’a geçmek için sınıra giden grubun içerisinde yer alıyordu. Sınırda iki grup şeklinde Yunanistan’a geçtiler. Yunanistan askerleri tarafından yakalanarak tekrar botlara bindirilerek Meriç Nehri'ne itildiler. Abdulkerim El Ali ve diğerleri kurtuldu ancak kuzeni Muhammed El Ali ve Muhammed İsmail’den yaklaşık bir aydır haber alınamıyor.
Ali Ahmed İsmail, ailesiyle birlikte 7 yıldır Türkiye’de yaşıyor. Oğlu Muhammed Ali İsmail’in daha iyi bir yaşam için Avrupa’ya geçmek istediğini belirten baba Ahmed İsmail, “Muhammed yaklaşık bir aydır kayıp. Çok zor bir hayat yaşıyoruz. Annesi, kardeşleri perişan. Öldüğünü bilsek ona göre hareket ederiz ancak haber alamadığımız için çok zor durumdayız. Ne yapacağımızı bilmiyoruz. Eğer oğlum öldüyse en azından cesedini bulsunlar” dedi.
Abdulkerim El Ali, Muhammed Ali İsmail ve kuzeni Muhammed El Ali ile birlikte Yunanistan sınırına iki grup olarak geçtiğini ancak Ali İsmail ile Muhammed El Ali’yi dönüşte görmediğini söylüyor, onların Meriç nehrinde öldüğünü düşünüyor. Muhammed Ali’nin ailesi ise korktukları için oğullarını arayamadığını, eğer bir gelişme olursa kendilerine haber vermesini istediğini aktardı.
‘HER DAKİKA ALEYHİMİZE İŞLİYOR’
ÖHD üyesi Avukat Vedat Çağrıtekin, başvuruların bürokratik engellere takıldığını söyledi. 3 Eylül’de sorumlular için suç duyurusundan bulunduğunu, soruşturma açıldığını belirten Çağrıtekin, “Faillerin derhal yakalanması, ifadelerinin alınması ve yargılanması gerekiyor. Edirne valiliği ile bir görüşme gerçekleştirdik. Bizim resmi başvurumuz da oldu. AFAD ile görüştük. AFAD, buranın askeri bölge olduğunu söyledi ve izinler alınmadan bir şey yapılamaz dedi. Askeri yetkililerle görüştük. Onlar da Edirne valiliği ile görüşün dediler. Bu bürokrasi Edirne Valiliği’nde tıkandı. Bu süreci yakından takip edeceğiz. Kayıplar için derhal bir çalışma yapılması gerekiyor. Her dakika aleyhimize işliyor. Sorumlular sorumluluklarını yerine getirsin” diye konuştu.
‘TÜRKİYE-SURİYE SINIRINDA 502 KİŞİ ÖLDÜRÜLDÜ’
ÖHD üyesi Avukat Ahmet Baran Çelik, Suriye iç savaşının başladığı 2011 ile 2021 yılları arasında Türkiye sınırındaki kolluk kuvvetlerinin 502 kişiyi öldürdüğünü açıkladı. Türkiye’nin Suriye sınırında çok ciddi sıkıntılar olduğuna dikkat çeken Çelik, ölümlere ilişkin şu bilgileri paylaştı: “Suriye iç savaşının başladığı 2011’den bu yana mülteci geçişleri sürekli hale geldi. 2011’den 20 Ağustos 2021 tarihine kadar 10 yılda 502 cinayet yaşandı. Sınırdaki görevliler, kolluk kuvvetleri tarafından bu cinayetler işlendi. Bu insanlar bazen nişan alınarak öldürüldü. Bazıları tarlasındayken, bazıları evine giderken, bazıları sınırı geçerken, bazıları ise sınırı geçmeye çalışırken öldürüldü. Birçoğu işkence edilerek öldürüldü. Bu öldürülenlerden 67 kişi kadın, 94’ü çocuk. Türkiye-Suriye sınırında 742 yaralama olayı oldu. İlerleyen günlerde raporu yayınlayacağız. Bunlar bir anlık olaylar değil, sistematik hale gelmiş. Çok ciddi sorunlar oldu. Bu arada Edirne sınırında da benzer olaylar oluyor. Yunan devleti ile çok ciddi sıkıntılar var. Sınırlarda çeteleşme olayları var. İki sınır cehennem gibi. Sınırların içerisinde de aynı. Ama sınırda korkunç şeyler yaşanıyor. Kolluk güçlerinin ve sorumlular hakkında şikayet başvurusunda bulunacağız.”
‘MÜLTECİLERE YÖNELİK HAK İHLALLERİ VE YAŞAM HAKLARINA YÖNELİK SALDIRILAR DURDURULSUN’
Türkiye’de 4 milyona yakını kayıtlı toplam 5 milyon mültecinin yaşadığı bilindiğini belirten Gülseren Yoleri, mültecilere yönelik hak ihlalleri ve nefret saldırılarının artmasına rağmen önleyici ve onarıcı mekanizmaların işletilmemesi, siyasi pazarlık aracı olarak görülmeleri, diğer ülkelerin sınırlarını mültecilere kapatması ve seyahat haklarının kısıtlanmasının; mültecileri, tehlikeli yollara başvurarak, kendilerini daha güvende hissedecekleri ülkelere gitmeye zorladığını söyledi.
‘MERİÇ NEHRİNDE KAYBOLAN MÜLTECİLER BULUNSUN’
“Mültecileri insan tacirlerinin eline terk eden, deniz ve kara yoluyla Avrupa’ya geçiş girişimlerinin acı sonuçları ile baş başa bırakan bu durumun önlenebilmesinin, mültecilere insanca ve güven içinde yaşayabilecekleri olanakların sunulması ile mümkün olabileceği bilinmekte ancak gereği yapılmamaktadır” diyen Yoleri, “23-24 Ağustos 2021 günü yaşanan vahim olay, mültecilere yönelik hak ihlallerinde, bir çok ülkenin mültecilere yönelik tutumunun etkisi olduğunu bir defa daha gözler önüne sermiştir. Her gün olduğu gibi, 23 Ağustos günü de içlerinde kadın ve çocukların da bulunduğu mülteciler gruplar halinde Meriç Nehri yakınına getirilmiş, gece olunca da temin edilen kayıklara bindirilerek Yunanistan’a geçirilmişlerdir. Sınırda görev yapan çeteleşmiş oluşumlar tarafından yakalanan, tüm eşyalarına, evraklarına, giysilerine el konularak darp edilen mülteciler küçük bir nezarethaneye tıkış tıkış konulmuş, sabah olunca da lastik botlara bindirilerek Türkiye’ye itilmişlerdir” ifadelerini kullandı.
‘FAİLLER BULUNMALI’
Kayıp mültecilerin bulunması için etkin girişimlerde bulunması gerektiğini belirten Yoleri sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye tarafında genellikle olumsuz bir tutumla karşılaşmadıklarını söyleyen mülteciler, 24 Ağustos günü öğlen saatlerinde sınırda görev yapan güvenlik gücü tarafından bir araya toplanmış, kadın ve refakatlerindeki çocuklar ayrılarak serbest bırakılmış, geride kalan ve açık nefret söylemlerine ve hakarete maruz kalan erkek ve çocuklar ise araçlara bindirilerek nehir kıyısına götürülmüşler ve güvenlik gücüne komuta eden görevlinin verdiği emir üzerine beşerli gruplara ayrılarak nehre atılmışlardır. İçlerinde hasta, çocuk ve yüzme bilmeyenlerin de olduğu yaklaşık 45 kişi, derinliği 2 metreyi aşan debisi yüksek nehirden karşı kıyıya sağ olarak ulaşmaya çabalamış, sağ kalabilenler ise nehirde sürüklendikleri için farklı noktalardan Yunanistan sınırına ulaşmıştır. Yunanistan sınırında tekrar yakalanan mülteciler yine aynı hukuk dışı uygulamalara maruz kalmış ve sonrasında tekrar botlara bindirilerek Türkiye’ye itilmişlerdir. Türkiye’ye ulaşan mülteciler saatlerce yürüyerek sınır güvenliğine yakalanmadan bulabildikleri araçlarla İstanbul’a ulaşmışlardır. Sınıra 3-5 kişilik gruplar halinde getirildiklerinden ve birbirlerini öncesinde tanımadıklarından nehre atılma olayı sırasında tam olarak kaç kişinin yaşamını yitirdiği ya da kaybolduğu belirlenememiştir.
Derneğimize başvuru yapan sınırlı sayıdaki mültecinin anlatımından 1984 Halep doğumlu Mohammed El Ali ve 1992 Halep doğumlu Mohammed İsmail’in halen kayıp olduğu anlaşılmaktadır. Kayıp yakınları avukatları vasıtası ile mültecilerin yaşamına kast eden faillerin bulunması ve cezalandırılması için Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurmuştur, başlatılan soruşturma devam etmektedir. Ancak faillerin cezalandırılması kadar kaybolanların bulunması da önem arz etmektedir ve henüz bu konuda anlamlı bir gelişme elde edilememiştir. Bu vahim ve telafisi olmayan olayın, mültecilere yönelik nefret yaklaşımının körüklenmesi ile yakın bağı olduğu görüldüğünden, yetkilileri, bu olayların tekrarlanmasını önleyici tedbirler almaya ve olayın faillerinin bulunarak cezalandırılmaları ile kayıp mültecilerin bulunması için etkin girişimlerde bulunmaya çağırıyoruz.”