Avcı toplayıcı toplumlarda 'cinsiyet' miti yıkılıyor
Dünya genelinde pek çok kültürde kadın avcılar, tarih öncesi dönemde eve et getirme işini üstleniyordu.
DUVAR - Avlanma, Homo sapiens’in evrimine yön veren güçlerden birisiydi. Pişmiş etle beslenmenin insanları daha büyük beyinler geliştirmeye yönelttiğine inanılıyor.
Kadınların yiyecek arayıp çocuklarla ilgilendiği sırada erkeklerin ava çıktığı paradigma, derinden kök salmıştır; ne var ki gerçekte bu kavrayış tarzı, en azından antropologlar arasında onlarca yıl önce yok oldu. Tarih öncesine ilişkin araştırmalarda ulaşılan ve artmakta olan kanıtlar, dünya genelindeki pek çok kültürde kadın avcıların, tarih öncesi dönemde erkek meslektaşları kadar eve et getirme işini üstlendikleri fikrini git gide daha fazla destekliyor.
Wayne State Üniversitesi’nde arkeolog olan Dr. Randy Haas ve araştırma ekibi, günümüz Peru’sunda 9 bin yıllık bir cesedin bir grup etkileyici av malzemesiyle birlikte gömülü olduğu bir mezar yeri keşfetti. Dr. Haas verdiği demeçte, bu olayı anımsayarak, “Hepimiz, bu bireyin bir erkek olduğunu varsaydık. Kazı alanındaki herkes ‘Vay canına! Bu inanılmaz. Bu büyük bir avcı, büyük bir savaşçı olmalı. Belki de bir şefti!’ diye konuşuyordu” diyor.
Daha sonra, araştırmanın ortak yazarlardan biri, kemik yapısı uzmanı olan araştırmacı, bireyin aslında bir “kadın’ olabileceğine dikkat çekti. Hâl böyleyken ekip, potansiyel olarak bu avcı ‘Kralın’ bir ‘Kraliçe’ olduğunu tartışmasız biçimde belirleyecek bir protein değerlendirmesi gerçekleştirdi.
27 CESETTEN 11'İ KADIN
Haas hayrete düşmüştü. Ekibi böyle kolayca sonuca varabilirken, acaba kaç kişi aynı incelemeyi yapıyordu? Ulaştıkları bulgu, kadın avcıların ne sıklıkla av araçlarıyla birlikte gömüldüğünü görmek amacıyla, onu Amerika’daki benzer mezar alanlarını incelemeye yöneltti. Ekip, son 70 yıldır açılan mezar alanlarını av araçlarıyla birlikte ayrıntılandıran bilimsel makaleleri gözden geçirdi. Peru’daki mezar alanının aslında sıra dışı olmadığını anladılar. Av araçlarıyla birlikte gömülen 27 cesetten 11’i kadınlara aitti.
İnceledikleri makalelerden biri, günümüz Colorado’sunda keşfedilen 11 bin yaşındaki bir bireyin mezarını anlatıyordu. Bireyin, kafasının altına sivri bir taş ucu yerleştirilerek gömülmesi nedeniyle antropologlar şaşkına dönmüştü. Eşya, bir kadınla ilişkilendirilmesi dışında, bir av aracının tüm özelliklerini barındırıyordu. Orijinal makalenin yazarları, “Cesedin bir kadın olduğu saptandığından, ok ucuna benzer bir aletin burada ne aradığını açıklamak güç oldu” diye yazıyordu. Bunun bir mutfak aracı olduğu neticesine vardılar; buna karşın, Haas’ın ekibi bulguyu bir av aracı olarak yeniden sınıflandırdı. Genel olarak Haas, av aletleriyle gömülen eski Amerikalıların yüzde 30 ilâ yüzde 50’sinin kadın olduğunu ortaya çıkardı.
Seattle Pasifik Üniversitesi ve Washington Üniversitesi’nde antropolog olarak görevini sürdüren Dr. Cara Wall-Scheffler, arkeolojik kayıtlardan derlenen modelin günümüze dek sürüp sürmediğini öğrenmek istedi. Ekibi, avlanma davranışları hakkında veri bulmak amacıyla, avcı-toplayıcı toplumlarla bir arada yaşama izni verilen antropologların yazdığı etnografik raporları kullandı. Aynı şekilde, PLoS One’da yayınlanan araştırma makalesi de çoğu modern avcı-toplayıcı toplumda yaşayan kadınların, büyük hayvan avı da dahil olmak üzere av faaliyetlerine dahil olduğunu gözler önüne serdi.