Avrupa yeniden silahlanıyor: Türkiye’nin üyelik başvurusu yapması mümkün

ABD’yi güvenilir bir ortak olarak göremeyen Avrupa yeniden silahlanmaya hazırlanıyor. Bu kapsamda 'Silahlanma Bankası' kurulması gündeme gelirken, Türkiye’nin de üyelik için başvurusu yapması mümkün.

Avrupa yeniden silahlanıyor: Türkiye’nin üyelik başvurusu yapması mümkün
Fotoğraf: AA
Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Trump’ın Rusya’ya karşı şimdiye dek desteklediği Ukrayna’yı ortada bırakması, korumak için madenlerini istemesi gibi gelişmelerle Avrupa artık ABD’yi güvenilir bir ortak olarak görememekte. Bu durum da siyasetçiler, kurumlar ve finans çevreleri arasında endişeye yol açmakta.

Avrupa ülkeleri şimdi “Yeniden Silahlanma Bankası” (Rearmament Bank – RB) kurmak için bir araya geliyor. Temel amaç ABD’ye olan bağımlılığı azaltmak.

'TÜRKİYE’NİN DE ÜYELİK İÇİN BAŞVURUSU YAPMASI MÜMKÜN'

Yetkin Report'un haberine göre, Avrupa Birliği liderleri 6 Mart’ta AB Komisyonu Başkanu Ursula von der Leyen’in 'ReArm Europe' adı altında 800 milyar avroluk yeniden silahlanma fonu oluşturma planını onaylamıştı. Bankanın kuruluş fikri bu planla bağlantılı ve planın hazırlanması sürecinde finans ve savunma dünyasıyla bağlantılı bir grup tarafından Financial Times gazetesine yazılan bir açık mektupla ortaya atıldı. Bu mektupta Bankanın AB ülkeleriyle İngiltere ve Norveç’in üyeliğiyle kurulması önerilmişti. Ancak kuruluşu ardından Türkiye’nin de üyelik için başvurusu yapması mümkün. Kaldı ki üye olmasa bile son zamanda savunma sanayiinde gelişme sağlayan Türkiye Yeniden Silahlanma Bankası üzerinden savunma sanayisine ve yan sanayilere önemli ve kârlı iş fırsatları sağlayabilir. İtalya’nın Leonardo ile Türkiye’nin Baykar şirketi arasında daha geçtiğimiz hafta insansız savaş teknolojileri işbirliği anlaşması, Avrupa’nın savunma yatırımlarındaki yeni yönelimi yansıtan önemli bir gelişme olarak görülmekte.

SİLAHLANMA VE FİNANSMANI

Londra, New York ve Tokyo gibi mevcut çok taraflı finansal kuruluşlar, Avrupa’nın yeniden silahlanma ihtiyaçlarına uygun bir üyelik yapısına sahip değiller. Bu kuruluşların kuralları ve yetki alanları, mevcut görev için tam olarak uyumlu değil. Ayrıca, izolasyonist veya Kremlin etkisindeki hükümetlerin vetosuna açık durumda. Uzun yıllardır bankalar ve fonların, savunma sanayiine yatırım yapması etik bulunmamış, bu yüzden finansal destek sağlanamamıştı. Ancak RB, Avrupa’daki NATO üyesi ülkelerden oluşan bir koalisyon tarafından desteklenecek.

Bankanın, 3 ila 6 ay içinde 100 milyar avrodan fazla bir başlangıç sermayesiyle kurulması öngörülüyor. Bu miktar Almanya, Fransa İngiltere, İtalya başta olmak üzere Avrupa’daki önde NATO üyeleri tarafından sağlanacak. İlk üç yıl boyunca sadece yüzde 10’u peşin ödenecek, kalan kısım ise AAA kredi notu sayesinde sermaye piyasalarından borçlanılarak karşılanacak.

Yeniden Silahlanma Bankası, hükümetlere ve savunma şirketlerine daha geniş çapta kredi verme gücüne sahip olacak ve krediler için temel güvence olarak üye ülkelerin hükümetleri ya doğrudan borçlu olarak ya da satın alma siparişleri üzerinden taahhüt verecek.

Nasıl işleyecek?

Bankanın merkezinin Frankfurt, Paris, Milano veya Londra olması seçenekler arasında yer almakta. Bankanın başına, uluslararası finans kuruluşlarında deneyimli eski bir başbakan veya benzeri bir figürün getirilmesi planlanmakta. Bankacı kökeni önceki İtalya Başbakanı Mario Draghi muhtemel adaylardan.

Kâr amaçlı olsa da “kâr maksimizasyonu” hedeflemeyecek silahlanma bankasının Haziran 2025’e kadar siyasi karar sürecini tamamlaması ve faaliyetlerine başlaması öngörülüyor.

Bankanın ilanının da bu süre boyunca AB Dönem Başkanı olan Polonya tarafından ilan edilmesi bekleniyor.

RB’nin yönetiminde, en fazla 15 üyeden oluşan bir Yönetim Kurulu bulunacak ve toplam personel sayısı ise 200’ü geçmeyecek. Özel sektör, bankanın yönetiminde doğrudan yer almayacak.

Burada kilit bir soru var. Avrupalı liderler -temel olarak Rusya’ya karşı- kendi güvenliklerini ABD’ye bağımlılıklarını azaltarak sağlamak amacıyla Yeniden Silahlanma girişimi ve bankası başlatıyorlar ama NATO’nun en büyük katkı sağlayıcısı olan ABD’nin bu süreçte ne yapacağı belirsizliğini koruyor.

(ALINTI)