Avukat Fırat Epözdemir’in tutukluluğuna itiraz edildi: HDK üyesi değil, HDK da yasa dışı değil

"Örgüt üyeliği" iddiasıyla tutuklanan İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Fırat Epözdemir’in tutukluluğuna itiraz edildi. Dilekçede, tutuklamaya gerekçe gösterilen iddialara yanıt verildi.

Fotoğraf: Arşiv
Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından "PKK/KCK" soruşturması kapsamında, 23 Ocak’ta gözaltına alınan ve 3 gün sonra tutuklanan İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi avukat Fırat Epözdemir’in tutukluluğuna itiraz edildi.

Fırat Epözdemir’in "terör örgütü propagandası ve üyeliği" suçlamasıyla tutuklanmasına karşı itiraz etmek üzere Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne gelen İstanbul Barosu üyeleri, dilekçeyi İstanbul 4. Sulh Ceza Hakimliği’ne sundu.

Avukat Baran Doğan’ın sunduğu itiraz dilekçesinde, Fırat Epözdemir’in "hukuka aykırı bir şekilde çarpıtılan olguların gerekçe yapılarak hukuki değeri olmayan verilerle" tutuklandığı ifade edildi.

'EPÖZDEMİR HDK ÜYESİ DEĞİL, HDK DA YASA DIŞI BİR OLUŞUM DEĞİL'

Fırat Epözdemir’in, tutuklanmasına gerekçe gösterilen Halkların Demokratik Kongresi (HDK) mensubu olduğu iddiasının gerçek olmadığına dikkat çekilen dilekçede, "Müvekkil, 30 Mart 2014 tarihli yerel seçimlere BDP'den İstanbul Bağcılar ilçesi belediye eşbaşkan adayı olarak katılmıştır. BDP ise, HDK'nın bileşenlerinden biridir. Bu nedenle eşbaşkan adayı olan müvekkile ait bilgilerin HDK'da bulunması tamamen BDP'nin HDK'nın bileşeni olmasından kaynaklanmaktadır" denildi.

Öte yandan HDK’nin yargı kararlarıyla da yasal bir oluşum olduğu ifade edildi.

'WHATSAPP GRUBU ESAS ALINARAK TUTUKLAMA AKIL VE İZAN İLE İZAH EDİLEMEZ'

Dilekçede Fırat Epözdemir’in, 2015'teki operasyonlar sırasında Cizre'ye inceleme için giden avukatların kurduğu "Diren Cizre" isimli WhatsApp grubuna üye olması gerekçe gösterilerek tutuklanmasının da hukuksuz olduğu belirtildi.

Epözdemir’in, Diyarbakır Barosu'nun çağrısı üzerine bir grup avukat ile 11 Eylül 2015’te Cizre’ye gittiği, buradaki halkın mağduriyetlerini dinlediği, seyahatin organizasyonu için de "Diren Cizre" grubunun kurulduğuna dikkat çekildi.

Avukatların oluşturduğu bir WhatsApp grubunun esas alınarak, "örgüt üyeliği" suçlamasının temellendirilmeye çalışılmasının "akıl ve izan ile izah edilemeyeceği" ve hukuka aykırı olduğu vurgulandı.

Ayrıca Epözdemir’in HDK veya yasa dışı bir örgütün çağrısı üzerine Cizre'ye gittiği iddiasının somut bir dayanağının, delilinin dosyada yer almadığı ifade edildi.

'KIRMIZI-SARI-YEŞİL ATKI SEÇİM ÇALIŞMALARI SIRASINDA VATANDAŞ TARAFINDAN TAKILDI'

İtiraz dilekçesinde, Fırat Epözdemir’in tutuklamaya gerekçe gösterilen hususlardan biri olan boynuna başkası tarafından takılan sarı, kırmızı ve yeşil renkli atkıdan da bahsedildi.

Söz konusu atkının, Epözdemir’in boynuna 7 Haziran 2015 seçimi öncesinde seçim çalışmaları sırasında çevredeki kişiler tarafından takıldığı belirtildi.

Atkının yasa dışı bir örgütü temsil eden bayrak olmadığı, dolayısıyla "terör örgütü propagandası" suçunu oluşturmadığı ifade edildi.

'DELİLLERİ YOK ETME, DEĞİŞTİRME VE GİZLEMESİ SÖZ KONUSU DEĞİL'

Dilekçenin devamında Fırat Epözdemir’in 10 yıllık HTS analiz raporunda, adli kaydı bulunan 63 kişiyle görüştüğünün tespit edildiği, bunun ise ceza avukatı olmasından kaynaklandığı kaydedildi.

Epözdemir’in avukatı Baran Doğan, "Ceza avukatı olan müvekkilimin hayatın olağan akışı içinde yılda adli kaydı bulunan ortalama 63 kişiyle görüşmesi suç şüphesi oluşturamaz" dedi.

Doğan, müvekkilinin delilleri yok etme, karartma, değiştirme ya da gizlemesinin söz konusu olmadığına dikkat çekerek tahliyesini talep etti.

Ne olmuştu?

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Fırat Epözdemir'in 2015 yılında oluşturulan "Diren Cizre" isimli WhatsApp grubunda yer alarak "örgütsel faaliyetlere katıldığını" iddia etti. 3 günlük gözaltının ardından 27 Ocak'ta İstanbul Adliyesi’ne sevk edilen Fırat Epözdemir tutuklamaya sevk edildi.

Savcının sevk yazısında Epözdemir'in, "HDK ve PKK silahlı terör örgütlerinin talimatları doğrultusunda hareket ettiği" öne sürüldü.  

Savcı bu iddiaya gerekçe olarak ise Epözdemir'in 2015'teki operasyonlar sırasında Cizre'ye inceleme için giden avukatların kurduğu "Diren Cizre" isimli WhatsApp grubuna üye olmasını gösterdi. Ancak Epözdemir’e yöneltilen "Diren Cizre" grubuna üye olma suçlaması, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bir başka soruşturmaya geçmişte konu olmuştu.

"Silahlı terör örgütü propagandası yapmak" suçlamasıyla yürütülen bir soruşturmada şüphelinin cep telefonunda "Diren Cizre" grubunun görülmesi üzerine söz konusu soruşturma başlatılmış ve gruba üye olan kişilerin ifadeleri alınmıştı. Bu isimlerden biri de Fırat Epözdemir’di.

4 AY ÖNCE TAKİPSİZLİK KARARI VERİLMİŞTİ

Epözdemir ifadesinde, 2015 yılında Özgürlükçü Hukukçular Derneği üyesi olduğunu, çeşitli hukuk kurumları tarafından Cizre'de insan hakları ihlalleri olup olmadığının araştırılması yönünde çağrılar yapıldığını söyledi.

"Halkı kin ve düşmanlığa tahrik" ve "silahlı terör örgütü propagandası yapmak"la suçlanan Epözdemir ve ifadesi alınan diğer hukukçular, söz konusu grubun, Cizre seyahatinin organize edilmesi amacıyla kurulduğunu belirtti. Dosyaya giren yazışmalarda da sadece seyahat organizasyonuna yönelik mesajların atıldığı anlaşıldı. 

İfadelerin alınmasının ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da 10 Eylül 2024'te, yani Epözdemir'in tutuklanmasından 4 ay önce, gruptakilere yönelik suçlamalarla ilgili bir delil bulunamadığını belirtip dosyayı kapattı. 

Akın Gürlek’in, 9 Ekim 2024’te İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı olmasının ardından aynı soruşturmanın kapağı bir kez daha açıldı ve bu kez Fırat Epözdemir için tutuklama kararı verildi.