Avukat Murat Timur: Tutuklamaların esas nedeni, helikopter olayını kamuoyuna duyurmaları

Van'da geçtiğimiz ekim ayında askerler tarafından helikopterden atılan köylülerin haberini yaptıktan sonra tutuklanan gazeteciler hakkında açılan davanın ilk duruşması 2 Nisan Cuma günü görülecek.

Google Haberlere Abone ol

Cengiz Anıl Bölükbaş

DUVAR - Van'ın Çatak ilçesinde operasyona çıkan askerler tarafından gözaltına alınan Osman Şiban ve Servet Turgut’un helikopterden atılarak işkenceye uğramasını haberleştirdikten sonra 9 Ekim 2020 tarihinde tutuklanan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Adnan Bilen, Cemil Uğur, Jinnews muhabiri Şehriban Abi, Gazeteci Nazan Sala ve tutuksuz yargılanan MA muhabiri Zeynep Durgut hakkında “örgüt üyeliği” iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması, 2 Nisan Cuma günü Van 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. İddianamede, gazetecilerin haber kaynaklarıyla yaptıkları görüşmeler ve haberleri suçlama konusu yapıldı. Spor ve magazin haberleri yapmamak ise örgüt talimatı için delil sayıldı. Duruşma öncesi, davanın avukatlarından Murat Timur ile konuştuk.

'ESAS NEDEN, HELİKOPTER OLAYINI KAMUOYUNA DUYURMALARI'

Murat Timur

Dosyanın temel özelliğinin politik bir davanın portresini çizmek olduğunu söyleyen Timur, iddianamenin hukuki bir belge olmadığının açık olduğunu belirtti. İddianamenin tamamen siyasi bir belge olduğunun okunduğunda görüldüğünü vurgulayan Timur, “Gazetecilerin devlet aleyhine algı oluşturduğu yönünde fiil ve davranışlar gösterdiği söyleniyor. Provokatif içerikte haberler yaptıkları belirtiliyor. Spor ve magazin haberi yapmadıklarını, bunun örgütün perspektifi olduğunu ve örgüt propagandası yaptıklarını öne sürüyorlar. İddianamede söylenen şeyleri bir savcı söyleyebilir mi? Söyleyebilir ancak şu şekilde: Cübbesini çıkarır. Siyasetle uğraşır ve bunları söyleyebilir. Ama bir savcı iddianame düzenleyecekse böyle şeyler söylemez. Bu dosyada, bir arka plan var. Gazetecilerin tutuklanmasının esas nedeni, helikopter atıldığı iddia edilen yurttaşların durumunu kamuoyuna duyurmuş olmaları. İddianameye bakıldığında, gazetecilere nasıl politik yaklaşıldığı görülebiliyor” ifadelerini kullandı.

Gazetecilerin dinlendiğine ancak herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığına ilişkin tebligat gönderildiğini aktaran Timur, “Daha sonra, arama sırasında bulunan birkaç yazının gazeteciler tarafından yazıldığı iddia edilmişti. Geçen hafta Erzurum’dan gelen kriminal raporuna göre, hiçbirinin gazetecilerin ürünü olmadığı belirtildi. Şüphelinin lehine ve aleyhine bütün delilleri değerlendirip toparladıktan sonra hukuka uygun bir şekilde suç isnadı yapması gereken savcı, siyasi bir belge ortaya koymuş” diye konuştu.

'TAHLİYE TALEPLERİMİZ MAHKEME TARAFINDAN DEĞERLENDİRİLMEDİ'

Gazetecilerin haber kaynaklarının soruşturulduğunu ve bunun basın özgürlüğüne dair temel ihlallerinden birisi olduğunu dile getiren Timur, Gazeteci Bilen’in iki telefon görüşmesinin suç unsuru olarak değerlendirildiğini söyledi. Görüşülen kişiler sanki illegal faaliyet yürüten insanlarmış gibi bir sürecin yürütüldüğü dile getiren Timur, şunları söyledi: “Görüştüğü kişilerden birisi Avukat Gülizar Tuncer, diğeri de Van-Hakkari Tabip Odası Başkanı. Ancak görüştüğü kişilerin isimleri verilmiyor. Gizemli bir hava yaratılmaya çalışılmış. Bu şunu gösteriyor: Cumhuriyet Savcısı, hukuki belgeler ortaya koyma çabasında değil, gazetecilerle ilgili siyaset kurumunun görüşlerini hukuki bir belgeye oturtmaya çalışmış. Ama bu şekilde olmuyor. Gazetecilerin bu tarihe kadar tutuklu kalmış olması, çok ağır bir hak ihlali. Hem Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi bakımından hem de anayasa bakımından durum böyle. Ama esas olarak, basın özgürlüğü gibi ciddi bir hakkın böyle aleni bir şekilde ihlal edilmesi bakımından da önemli. Kopyala yapıştır bir iddianame düzenlendi. Emniyet fezlekesinden kopyalayıp tutuklamaya sevk gerekçesi yapabiliyor. Tahliye taleplerimizin de önemli bir kısmı mahkeme tarafından değerlendirilmedi”

'BU İDDİALARLA ÖRGÜT PROPAGANDASI SUÇLAMASI DAHİ YAPILAMAZ'

Beş klasör evrak oluşturarak "örgüt üyeliği" suçlaması yapılamayacağı ifade eden Timur, örgüt üyeliği suçlaması açısından yasaların çok açık kıstaslar belli olduğunu söyledi. Bundan dolayı yapılan suçlamaların hukuka uygun olmayacağını vurgulayan Timur, “Örgüt üyeliği suçlamasını bırakın örgüt propagandası suçlaması bile yapılamaz. Yapmaları gereken tek bir şey var, derhal tutuklu bulunan gazetecileri ilk yargılamada serbest bırakmalarıdır. Basın özgürlüğü herkesi ilgilendiren bir konudur. Basın özgürlüğü endeksi, bu durumda nerede olduğumuza dair ayna tutuyor. Bu ülkede basının özgür bir şekilde faaliyet göstermediği ortada. Bundan dolayı, toplumdaki bütün yurttaşlar, sivil toplum örgütleri, basın örgütleri olarak, bu dosyayla yakından ilgilenip gazetecilerin serbest kalması ile ilgili üzerimize düşen her şeyi yapmalıyız” ifadelerini kullandı.