Avukat Özge Samuk: Devlet politikası çocuk işçiliğiyle mücadeleye uzak

Devletin çalıştırılan çocuklarla ilgili bilgi paylaşmadığını, TÜİK'in de 2019'dan bu yana veri açıklamadığını belirten Avukat Özge Samuk: Geçen yıl iş cinayetlerinde 62 çocuk öldü.

Google Haberlere Abone ol

Semra Yansit

DİYARBAKIR - Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda 20 Kasım 1989’da Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin kabul edilmesiyle birlikte tüm dünyada çocukların yaşadıkları hak ihlallerine karşı mücadele yolları gündeme geldi. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) de, çalıştırılan milyonlarca çocuğun içinde bulunduğu olumsuz duruma ve yaşadıkları ağır koşullara dikkat çekmek için 2002 yılında 12 Haziran tarihini Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü olarak belirledi. Ancak bu düzenlemeler tam anlamıyla hayata geçirilmediği için çalıştırılan çocukların sayısı günden güne artmaya devam ediyor. ILO ve UNICEF tarafından yayınlanan 10 Haziran 2021 tarihli raporda, çalıştırılan çocuk sayısının 4 yılda 8,4 milyon artarak dünya çapında 160 milyona yükseldiği tespiti yapıldı. Rapora göre 112 milyon çocuk tarımda, 31,4 milyon çocuk hizmet sektöründe, 16,5 milyon çocuk ise sanayi sektöründe çalıştırılıyor. Çalıştırılan çocuklar arasında 5-11 yaş aralığında okula devam edemeyenlerin sayısı yüzde 28, 12-14 yaş arasında ise yüzde 35 olarak rapora yansıdı.

'Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü' dolayısıyla Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi Çocuk İşçiliği Alt Komisyonu’ndan Avukat Özge Samuk ile konuştuk.

En geniş anlamı ile çocuğun çalıştırılması kavramına değinen Özge Samuk, “Çocuklara, fiziksel, mental, ahlaki açıdan zarar veren ve onları eğitimden yoksun bırakarak zedeleyen, istismar eden, donanımdan yoksun ve niteliksiz bireylere dönüştüren bir çalıştırma biçimidir. Ve 18 yaşının altında herhangi bir işte çalışan her çocuk, çalıştırılan çocuktur. Sokakta, küçük ve orta ölçekli işletmelerde ağır ve tehlikeli işlerde, özellikle organize sanayi bölgelerinde ve tarım sektöründe çok fazla çocuk çalıştırılmaktadır” dedi.

‘ÇOCUK İŞÇİLİĞİNDEKİ EN BÜYÜK SORUN DENETİM MEKANİZMASI’

Türkiye’nin çocuk işçiliği ile mücadele politikası hakkında da bilgi veren Samuk, taraf olunan uluslararası sözleşmeler ile yürürlükte olan çocukların çalıştırılma oranını azaltmayı hedefleyen kanunlar ve çalışmalar bulunduğunu belirtti. “Ancak” diyerek sözlerine devam eden Samuk, denetim mekanizmasının işlemediği ve düzenli çalışmanın olmadığı hiçbir ortamda aktif ve etkili çalışma yürütmenin mümkün olmadığını söyledi ve ekledi: "Maalesef Türkiye’nin en temel sorunu denetim mekanizmasıdır. Denetim mekanizmasının etkili çalışması halinde yürürlükte olan kanunlarla dahi birçok önleyici çalışma yapılabilecekken, işlemeyen denetim mekanizmasına ek düzenli işlemeyen projeler üretilmektedir. Ne yazık ki bu şekliyle aktif savunuculuk ve önleyici çalışma mümkün değildir."

'DEVLET POLİTİKASI ÇOCUK İŞÇİLİĞİ MÜCADELESİNE UZAK'

Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi Çocuk İşçiliği ile Mücadele Grubu olarak Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Diyarbakır il Müdürlüğü'ne çalışan çocuklarla ilgili veri almak üzere başvuruda bulunduklarını belirten Samuk, “Ancak ellerinde bir veri olmadığını ilettiler” bilgisini aktardı. Samuk, TÜİK’in de 2019 yılından beri çocuk işçiliğine dair istatistik paylaşmadığını hatırlatarak, “Burada da görüyoruz ki devlet politikası çocuk işçiliği mücadelesinden çok uzak” diye konuştu.

Türkiye’de çocuk işçiliğine dair kayıt tutulmadığı için ellerinde çok veri olmadığına dikkat çeken Samuk, “Ancak Rengarenk Umutlar Derneği’nin pandemi sürecinde yoğun bir çalışma ile hazırlamış olduğu 'Suriçi’nde Çocuk Olmak' adlı raporu incelendiği zaman en azından Diyarbakır’daki durumun ne kadar vahim olduğu anlaşılacaktır” ifadesini kullandı.

‘PANDEMİ SÜRECİ ÇOCUK İŞÇİLİĞİNİ KÖRÜKLEDİ’

Pandemi sürecinde çalıştırılan çocuk sayısında artış olduğuna dikkat çeken Samuk, şunları söyledi: “Ekonomik dengesizliğin eğitim sürecine etki ettiği, geçim sıkıntısının ebeveynleri destek alma mecburiyeti içerisinde bıraktığı, sağlık sisteminin çocuklar için gittikçe daha pahalı hale geldiği bu süreçte çocukların çalıştırılması kaçınılmazdı. Maalesef bu süreçte aileler etkili eğitim göremeyen çocuklarının çalıştırılmasına göz yummak ve neredeyse desteklemek zorunda kaldılar. Dünya da pandemi sürecinde çalıştırılan çocuk sayısı en yüksek seviyeye ulaştı. Rengarenk Umutlar Derneği’nin pandemi sürecinde hazırlamış olduğu 'Çalışmalıyım çünkü para lazım' adlı raporunda bu durumun ne kadar vahim olduğu ortadadır.”

‘MÜLTECİ ÇOCUKLAR UCUZ İŞ GÜCÜ OLARAK KULLANILIYOR’

Çalıştırılan mülteci çocuklar hakkında da konuşan Samuk, “Henüz yaşam hakkını dahi adil bir şekilde kullanamayan mülteci çocukların diğer haklarından bahsetmeye gerek bile yoktur aslında” dedi.

Samuk, çalıştırılan mülteci çocuklarla ilgili şunları söyledi: “Nerede ve ne şekilde ihlal edildiği önemli olmaksızın hakkı ihlal edilen her çocuğun sesi olmak zorunda olan bizler söylemek zorundayız ki, Türkiye’de sanayileşme ve ucuz işgücü talebi mülteci çocukların çalıştırılmasında en temel etkidir. Özellikle küçük ölçekli iş yerlerinin giderek artan ekonomik kaygıları, giderlerini karşılayamamaları ve ihtiyaç duyulan işçi maaşlarını karşılayamamaları işverenlerde ucuz iş gücü talebini doğurmaktadır. Şu an Türkiye’de ucuz ve en pratik çalışır algısıyla yüzlerce mülteci çocuk çalıştırılmaktadır. Bu durum onların eğitimden uzak kalmalarına, istismara açık hale gelmelerine, fiziksel, sosyolojik ve psikolojik açıdan birçok travmaya maruz kalmalarına sebebiyet vermektedir.”

‘2021 YILINDA 62 ÇOCUK ÖLDÜ’

Çocuk işçiliğiyle mücadele etmenin önemini, iş cinayetlerinde ölen çocuk işçi sayısıyla açıklayan Samuk, “Bağımsız bir örgütlenme olan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin 2021 yılı verilerine göre 14 yaş ve altı 21 çocuk işçi, 15-17 yaş arası 41 çocuk hayatını kaybetti. Bu da çocuk işçiliği ile mücadelenin önemini gözler önüne seriyor” dedi.