Avustralyalı uzmanlar: İklim değişikliği, felaketleri daha olası hale getiriyor
Türkiye’de 8 kişinin ölümüne neden olan orman yangınlarının bir benzerini geçtiğimiz yıl yaşayan Avustralya'da yangınlar sonrası hayata geçirilen eylem planlarını Avustralyalı uzmanlarla konuştuk.
DUVAR - Türkiye'de bir yandan orman yangınları ile mücadeleye devam ederken, bir yandan da yangın sonrası yaralar sarılmaya çalışılıyor. Yangın sonrası nasıl bir eylem planları uygulanacağı henüz netlik kazanmazken, 2019 ve 2020 yılında benzer yangınlarla mücadele eden Avustralya’daki eylem planlarını ve atılan adımları Avustralyalı ekolojistler ve Avustralya Tarım, Su ve Çevre Bakanlığı ile konuştuk.
'İKLİM DEĞİŞLİKLİĞİ FELAKETLERİ DAHA OLASI HALE GETİRİYOR'
Queensland Üniversitesi Biyoloji Bilimleri Başkanı Profesör Margaret Mayfield bireysel orman yangınlarını iklim değişikliğine bağlamanın çok zor olduğunu belirtti ancak iklim değişikliğinin dünyanın birçok bölgesini daha kuru, daha sıcak ve yağışları da daha değişken hale geldiğine dikkat çekti. Mayfield, ‘’Şiddetli rüzgarlar ve düşük nem oranı gibi belirli hava koşullarıyla birleştiğinde, yangın çıkma olasılığı artar. Dolayısıyla, iklim değişikliği neredeyse kesin olarak Türkiye'de meydana gelenler gibi felaket olaylarını herhangi bir zamanda daha olası hale getiriyor. Birçok yangının düşük nem, yüksek sıcaklık ve ortalamanın altında yağış alan geniş alanlarda başlaması kesinlikle mümkündür’’ dedi.
'TÜRKİYE DAHİL PEK ÇOK EKOSİSTEM YANGINLARLA BAŞA ÇIKMAK ÜZERİNE EVRİMLEŞMİŞTİR'
Türkiye’deki yangınları değerlendiren Prof. Mayfield, orman yangınlarının ekosistemler ve biyolojik çeşitlilik üzerine birçok kısa ve uzun vadeli etkisi olduğunu ifade etti ve Türkiye dahil pek çok doğa ekosisteminin yenilenme için yangınlarla başa çıkmak ve hatta yangınlara güvenmek üzerine evrimleştiğini belirtti.
İklim değişikliği nedeni ile çok daha kapsamlı ve çok daha yoğun sıcaklıkta olan yangınların giderek arttığına dikkat çeken Prof. Mayfield, yangına uyarlanmış sistemlerde bile (belirli ekolojik süreçler için yangına ihtiyaç duydukları anlamına gelir) aşırı yoğun sıcaklıktaki yangınların uzun vadeli olumsuz sonuçlara neden olabileceğini söyledi ve ekledi: ‘’Yangınlar çok yoğun sıcaklıkta veya çok geniş bir alana yayılıyorsa, normalde yangınlarda hayatta kalan bitki türlerinin ölümü de dahil olmak üzere ekolojik süreçlerde bir bozulma görebilirsiniz. Yangınlar çok yoğun sıcaklıktaysa ve çok geniş bir alana yayılıyorsa, yangınlardan sonra orman yenilenmesi için gerekli olan tohumların dağılmasında sınırlamalara neden olabilir. Türkiye'nin şu anda yaşadığı korkunç yangın türleri ile bile, orman ve çalılar geri dönecektir. Ancak yangınlar çok yoğun sıcaklıkta ve çok yaygınsa ve yangınlar uzun sürüyorsa, yenilenme uzun mesafelere dağılabilen egzotik yabani ot türleri tarafından yönetilebilir ve hassas türler bir bölgeden sonsuza kadar kaybolabilir’’
Bu kadar büyük, sıcak ve yoğun yangınların hayvan yaşamı için de felaket olabileceğini belirten Prof. Mayfield, ‘’hayvanlar birçok bitki türünün tohumlarını dağıtır, bu nedenle bunlar yoksa ormanların yenilenmesi daha da uzun sürebilir’’ dedi.
Yangın sonrası yapılması gerekenler konusunda tavsiyeler veren Prof. Mayfield, ‘’Hükümet, yeniden ağaçlandırma çabalarından en çok hangi yerlerin en fazla fayda sağlayacağı ve hangilerinin yalnız bırakılarak en etkin şekilde yönetileceği konusunda ekolojistlerin rehberlik sağlayabilmeleri için, hasarı mümkün olan en kısa sürede değerlendirmeye çalışmalıdır. Restorasyon pahalıdır, bu nedenle mümkün olduğunda doğanın kendi kendine yenilenmesine izin vererek, en çok fayda sağlayacak yerlerde restorasyon çalışmaları yapmak için çaba gösterilmelidir’’ dedi.
İklim değişikliğini yavaşlatmak ve durdurmanın son derece önemli olduğuna dikkat çeken Prof. Mayfield sözleri şu şekilde sonlandırdı: ‘’Birçok Akdeniz ve yarı kurak bölge için iklim değişikliği tahminleri ve sonuçları kasvetli. Türkiye'yi de içine alan dünyanın birçok yerinde yangınların sıklığı ve şiddetinin, iklim değişikliği ilerledikçe artması muhtemeldir. Ağaçlar ve çalılar yanabilse de iklim değişikliğiyle mücadele için de önemli olduklarını, dolayısıyla onları kesmenin çözüm olmadığını hatırlamanın önemli olduğunu düşünüyorum. Daha serin ve yağışlı mevsimlerde kontrollü yanıklar yangınların yoğunluğunu azaltmaya yardımcı olabilir, ancak günün sonunda, eğer iklim değişikliğini durdurmazsak bu tür yangınlar giderek artan bir gerçeklik haline gelecek.’’
PROF. LINDENMAYER: İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EN BÜYÜK SORUN
Avustralya Ulusal Üniversitesi’nden orman ekolojisi ve kaynak yönetimi, koruma bilimi ve biyolojik çeşitliliğin korunması konularında uzman olan Profesör David Lindenmayer iklim değişikliğinin altta yatan en büyük sorun olduğunu söylüyor.
Yangın sonrası doğanın kendisini ne kadar sürede toplayacağına ilişkin sorumuzu yanıtlayan Prof. Lindenmayer, ‘’ İyileşmenin gerçekleşmesi birkaç yıl veya yüzyıl alabilir. Geri dönüşün ölçüsü türe, ekosisteme ve hatta ekosistemin yangından önce ne kadar etkili olduğuna bağlıdır. Yüksek bozulmuş bir ekosistem yangından sonra tamamen iyileşmek için mücadele edecektir.
İklim değişikliği ile mücadelenin kritik olduğunu belirten Prof. Lindenmayer, "Yangınları daha hızlı algılamak ve daha hızlı söndürmek için yeni teknolojiler kullanmamız gerekiyor" dedi.
DR. KELLY: TÜRK KIZILÇAMI ATEŞE UYARLANMIŞTIR
Melbourne Üniversitesi’nden Ekolojist Dr. Luke Kelly de hem Türkiye hem de geçtiğimiz yıl Avustralya’da yaşanan yangınlara ilişkin Gazete Duvar’a değerlendirmelerde bulundu.
Orman yangınlarının meydana gelmesi için 4 ana unsurun bir araya gelmesi gerektiğini belirten Dr. Kelly, ‘Yakıt, kuraklık ve sıcak, rüzgarlı hava ve ateşleme. Bu unsurların her biri orman yangınlarının oluşmasına katkıda bulunur, ancak göreceli etkileri yerel bağlama bağlıdır. Dünyada gördüğümüz şey, aşırı kuraklıkların olağanüstü kuru yakıtlar oluşturmasıdır. Bu, tutuşturma kaynakları, sıcak ve rüzgarlı koşullar olduğunda, arazinin geniş alanlarını yanmaya hazırlar’’ dedi.
Avustralya'daki son büyük yangınların, yıllarca süren şiddetli kuraklık ve benzeri görülmemiş hava koşullarıyla ilişkilendirildiğini belirten Dr. Kelly, Akdeniz ekosistemlerinde, bazı bitkilerin yaşam döngülerini tamamlamak için ateşe ihtiyacı olduğuna dikkat çekiyor. Dr. Kelly, ‘’Birçok tür, yangından sonra toprağı kaplayan kaynak açısından zengin küllere tohum bırakan çam ağaçları gibi belirli ateş modellerine uyarlanmıştır. Türk Kızılçamı, bu stratejiyi sergileyen bir türe güzel bir örnektir ve birçok çalışma çam ağaçlarının yangın sonrası yenilendiğini göstermektedir’’ dedi ve ekledi:
“Bitkiler ve hayvanlar her türlü yangın rejimine adapte değiller. Örneğin, tohumları bırakmak için ateşe ihtiyaç duyan bitkiler bile, yangınlar çok sık olduğunda bitkilerin olgunlaşmaya ve yeni tohumlar üretmeye zamanları olmadığında tehdit altında olabilir. Bazı meşeler de dahil olmak üzere diğer ağaç türleri, yangından sonra yeraltı kök stoklarından veya ağaç kabuğu ile korunan tomurcuklardan yeniden filizlenir. Yeniden filizlenme, yangından sonra iyileşmeyi sağlar ve ayrıca kuşlar ve böcekler için yiyecek ve barınak sağlamaya yardımcı olur. Avustralya'da, ağaçların gövdeden yeniden filizlendiği alanlarda genellikle habitatların ve kuş popülasyonlarının daha hızlı yenilenmesini görüyoruz.’’
Sera gazı emisyonlarını azaltmaya ve küresel ısınmayı sınırlamaya yönelik uluslararası çabaların, aşırı orman yangınları riskini azaltmak için çok önemli olduğunu vurgulayan Dr. Kelly, sağlıklı ekosistemleri korumamıza yardımcı olabilecek eylem planlarını şu şekilde sıraladı: ‘’Yangının çok uzun süredir olmadığı yerlerde bazı yangınların doğal olarak ortaya çıkmasına izin vermek, hedefe yönelik yangın söndürme ve acil durum koruma yönetimlerini yürürlüğe koymak için hızlı müdahale ekiplerinin görevlendirilmesi, yakıt yüklerini azaltarak yangın rejimlerini düzenleyen otlak hayvanları ve düşük yanıcı arazi kullanımları yaratmak, yaşam alanı sağlarken yangının yayılmasını azaltmaya yardımcı olmak için park alanı veya açık bitki örtüsünün oluşturulması.’’
Dr. Kelly, yerel ve yerli halktan önceki ve çağdaş yönetimleri öğrenmenin insanlara ve biyolojik çeşitliliğe fayda sağlayan yangın rejimlerini teşvik etmede değerli adımlar olduğunun da altını çizdi.
'AVUSTRALYA’DA YANGIN SONRASI YENİDEN DİKİM 7-8 YIL İÇİNDE GERÇEKLEŞECEK'
Orman yangınları 2019/20 yıllarında Avustralya'da on milyonlarca hektarı yaktı, 33 insanın hayatını kaybetmesine, 3110 evin yıkılmasına ve binlerce bitki ve hayvanın yaşam alanlarında önemli değişikliklere yol açtı. 8,3 milyon hektar yerli orman ve 130 bin hektar tarla olmak üzere yaklaşık 8,5 milyon hektar ormanı etkileyen yangınların ardından hangi eylem planlarının hayata geçirildiğini Avustralya Tarım, Su ve Çevre Bakanlığı ile konuştuk.
Avustralya Tarım, Su ve Çevre Bakanlığı Sözcülüğü, ‘’Hasattan sonra, yanmış ekim alanları temizlenerek yeniden ekime hazır hale getirilir. Bu alanların yeniden dikilmesi, fidelerin mevcudiyetine ve yangın yılının zamanına bağlı olarak, genellikle yangından sonraki 12 ay içinde başlar. 2019-20 büyük orman yangınların ardından ise yeniden dikim 7 veya 8 yıl içinde gerçekleşecek’’ dedi.
AVUSTRALYA HÜKÜMETİ YANGINLARDAN SONRA NE YAPTI?
Sözcülük, 2019-20 orman yangınlarının ardından Avustralya Hükümeti’nin 486 öncelikli bitki türünün, 25 tehdit altındaki ekolojik topluluğun ve 119 hayvan türünün hayatta kalmasını desteklemek için ve gerekli kritik müdahaleler hakkında tavsiyelerde bulunmak üzere bir ‘Yaban Hayatı ve Tehdit Altındaki Türleri Orman Yangınlarından Kurtarma Uzman Paneli’ oluşturduğunu belirtti. Sözcülük, ‘’Avustralya Hükümeti ayrıca koruma ve vahşi yaşam bakım kuruluşları, iş dünyası, endüstri, ülkeyle süregelen geleneksel ve kültürel bağları olan insanlar, bilim adamları, doğal kaynak yöneticileri ve hükümetlerden uzman görüşler ve geri bildirimler topladı. Bu ortak çalışma, Avustralya Hükümeti'nin 30 Haziran 2022'ye kadar sürecek olan ve orman yangınlarının Avustralya yerli türleri üzerindeki etkilerine yanıt vermek için kurtarma eylemlerinin gerçekleştirilmesini destekliyor’’ ifadelerini kullandı.
YANGIN SONRASI AVUSTRALYA’NIN EYLEM PLANI
Avustralya'da orman yangını kurtarma eylemlerinin uygulanmasına ilişkin sorumluluğun eyaletler, bölgeler ve İngiliz Milletler Topluluğu (Commonwealth) arasında bölündüğünü belirten Sözcülük, yangın sonrası eylem planlarını ise şu şekilde sıraladı:
- Acil kurtarma,
- Etkileri ve yönetim ihtiyaçlarını ölçmek için yangın sonrası yerinde incelemeler,
- Vahşi hayvanların kontrolü,
- Yabancı ot araştırmaları, tedavisi ve uzaklaştırılması,
- Erozyon yönetimi,
- Yanmamış sığınakların korunması,
- Çiftlik hayvanları, vahşi otlaklar veya aşırı miktarda yerli otçulları hariç tutmak için hedefli çitlerin kurulması,
- Habitatı yeniden kurmak için gereken süreyi belirlemek için toparlanmanın izlenmesi
Avustralya'nın Tehdit Altındaki Türler Bilimsel Komitesinin, Uzman Paneli tarafından tanımlanan orman yangınından etkilenen türler de dahil olmak üzere, yangının etkilerini değerlendirmeye, eylemleri önceliklendirmeye ve tehdit altındaki türleri listeleme devam ettiğini belirten Sözcülük, ‘’Bu uzman anlayışı, uzun vadede yönetimi daha fazla bilgilendirmek için yasal koruma ve tavsiyelerle sonuçlanacaktır’’ dedi.
AVUSTRALYA HÜKÜMETİ TARAFINDAN FİNANSE EDİLEN YENİLENME GİRİŞİMLERİ
Orman yangınlarının ardından iyileşmenin uzun yıllar alacağını öngören Sözcülük, Avustralya Hükümeti tarafından finanse edilen yenilenme girişimlerine ilişkin örnekleri şöyle sıraladı:
- ‘’Hükümet kısa süre önce, orman yangınlarından etkilenen 200'den fazla öncelikli yerli bitki türünden tohumları toplamak, çimlendirmek, çoğaltmak ve depolamak için 1,5 milyon dolarlık bir tohum bankacılığı projesini duyurdu. Bu proje, 4 öncelikli Tehdit Altındaki Ekolojik Topluluktaki 21 öncelikli bitkinin neslinin tükenmesini önleme ve düşüşünü sınırlama projesi de dahil olmak üzere diğer tohum bankacılığı girişimleri üzerine inşa ediliyor’’
- ‘’Greening Australia's Project Phoenix, Avustralya Hükümeti'nin Yaban Hayatı ve Habitatını Orman Yangınından Kurtarma Projesi’nin sahip olduğu 200 milyon dolarlık fondan 5 milyon dolar alan 10 yıllık bir tohum tedarik stratejisidir’’
- ‘’Avustralya Ulusal Botanik Bahçeleri'nde 7,2 milyon dolarlık son teknoloji tohum bankasının 2022’deki inşası, birçok yerli bitki türünün orman yangınları ve değişen iklim karşısında korunmasını sağlayacak‘’
- ‘’20 Milyon Ağaç Programı, yeşil koridorları, kentsel ormanları ve tehdit altındaki ekolojik toplulukları yeniden kurmak için 2014 yılında kuruldu. Program, Şubat 2021'e kadar 25 milyondan fazla ağaç dikerek 20 milyon hedef sayısını aştı. 2019-20 orman yangınlarından az sayıda proje etkilendi ve yaklaşık 172 hektarlık bir alanda yakılan 10.000 ağaç kayboldu’’