AYM seçimleri için 'kadın temsili' çağrısı: Meclis'e en az 1 kadın aday gönderilmeli
"Yüksek Yargı’da kadın temsili artmalı" diyen hak savunucuları ve hukukçular, AYM'de düzenlenecek seçimlerde kadınlara destek verilmesi için çağrıda bulundu.
ANKARA - Halen hiçbir kadın üyenin bulunmadığı Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) bu sene gerçekleşecek üye seçimine giden demokratik süreçte kadın hakları örgütleri ve hukukçular, adaylar arasından kadınlara en güçlü şekilde destek verilmesi yönünde çağrılarını bir kez daha yineliyorlar.
15 üyeden oluşan AYM’nin bir üyesinin seçimi, baro başkanları tarafından belirlenen ve TBMM’ye gönderilen avukatlar arasından yapılıyor.
Üyelik başvuruları için mühlet 31 Aralık itibariyle tamamlanmıştı.
AYM üyesi Celal Mümtaz Akıncı’nın yaş haddinden emekliye ayrılacak olması nedeniyle, Türkiye Barolar Birliği bünyesinde baro başkanlarının Anayasa Mahkemesi’ne üye seçimi için Cumartesi günü (15 Ocak) oy kullanması ile üç aday belirlenecek ve bu isimler daha sonra parlamento tarafından oylanarak Anayasa Mahkemesi üye seçim süreci tamamlanacak.
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF), Cuma günü basınla paylaştığı açıklamada, “Anayasal hak ve hürriyetlerin teminatı olması gereken Anayasa Mahkemesi cinsiyet eşitsizliğinin fiili sembolü haline gelmiştir” diyerek Cumartesi günü yapılacak aday belirleme sürecinde en az bir kadın adayın seçilmesi doğrultusunda baro başkanlarına çağrıda bulundu. Açıklamada, “15 Ocak, tarafsız ve bağımsız yargıda eşitliğin tesis edilmesi ve meşruiyetin sağlanması yönünde atılacak önemli bir adımdır” ifadelerine yer verildi ve “Tek bir kadın üyenin yer almadığı bir yargının meşruiyetinden söz edilemez” dendi.
'BU AYIBI ARTIK SONLANDIRMAK GEREKİYOR'
Türkiye’de barolara kayıtlı yaklaşık 143.330 avukatın yüzde 45’i kadınlardan oluşuyor. Halihazırda 83 kişinin yer aldığı aday listesinde on kadın aday bulunuyor ve kadın hakları savunucuları AYM’nin bir “erkekler kulübü”ne dönüşmesinden rahatsız.
Gazete Duvar’a konuşan TKDF Başkanı Canan Güllü, “Bu ayıbı artık sonlandırmak gerekiyor. Karşımızda tamamen erkeklerden oluşan bir resim var. Meclise gönderilecek adaylardan en az biri kadın olmalı” diyor.
TKDF, sürecin TBMM ayağında da lobi çalışmalarını sürdürüp tüm siyasi partilerle görüşecek. Ayrıca aday başvuru sürecinde de baroların kadın hakları merkezleriyle sürekli bir temas halindeydi.
Geçtiğimiz günlerde Avukat Cihan Aydın, Diyarbakır Barosu’ndan AYM üyeliği aday adaylığından, meslektaşı Zülal Erdoğan Bilal lehine çekildiğini açıklayıp kadın adaylara destek çağrısında bulunmuştu. Benzer şekilde, 15 Ocak sabahı kamuoyuna yaptığı sürpriz açıklamada Avukat Bilgin Yeşilboğaz, “Anayasa mahkemesinde kadın üye bulunmaması ve mutlaka olması gerektiğine inandığımdan, kadın adayları desteklemek için TBB’de yapılacak Anayasa mahkemesi üye seçiminde kadın adaylar lehine adaylıktan çekildiğimi kamuoyuna saygı ile bildiririm” dedi.
'BAROLAR ÖNEMLİ BİR SINAV VERECEK'
Güllü, “Nüfusunun yarısı kadınlardan oluşan Türkiye’nin artık toplumsal cinsiyet eşitliği bakımından adım atması gerekiyor. Yarın barolar önemli bir sınav verecek. Baro başkanları, cinsiyet eşitliği adına, taraflarını belli edecekler” diyor.
Avukat Erdal Doğan’a göre, AYM’de kuruluşundan bugüne görev almış yalnızca 5 kadın üyenin bulunması ve ayrıca mevcut görevlendirmede 1995’ten bugüne kadar hiçbir kadın üyenin bulunmaması yargının cinsiyet tablosunu net bir şekilde gösteriyor.
Danıştay başkanlığına 18 Temmuz 2013 tarihinde ilk kez bir kadın, Zerrin Güngör, seçilmiş, 20 Mart 2020 tarihine kadar görevde kalmıştı. Danıştay başkanlığına seçilen ilk kadın ise, 1994 tarihinde Füruzan İkincioğulları olmuştu.
'EŞİT TEMSİL VE SEÇİLME SARTI OLMALIYDI'
Doğan, “Eski Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın’ın aday kadın meslektaşı lehine adaylıktan çekilmesi tüm erkek adaylar için bir örnek olmalıydı, ama maalesef olamadı. Bahsettiğimiz AYM’ye bir kadın hukukçunun seçilmesi! Halbuki tüm yargıda kadın yargıçların görevlendirilmesi için çoktan eşit bir temsil ve seçilme şartı olmalıydı” diyor. Doğan’a göre tartışılması gereken asıl mesele; kadının insan haklarını hukukçu olarak ve yargıç olarak içselleştirmiş kadın yargıçların olması.
“Aynı zamanda erkek yargıçların da bu toplumsal cinsiyet hak kuramını benimsemiş olma şartının da ön kabulüyle tüm bunları söylüyorum. Kadın ve erkek yargıç temsiliyetinin başta AYM olarak tüm yargıda toplumsal cinsiyet hak kuramı bağlamında gerçekleştirilmesinde çok gecikti. O yüzden bugün seçime girecek tüm erkek adayların kadın adaylar lehine adaylıktan çekilmeleri küçük ama önemli bir hukuki adım olacaktır. Hukuk adına, ülkenin geleceği adına” diye ekliyor Doğan.
Peki AYM’de kadın üye olması hangi açılardan önemli?
Güllü, avukatların kadın katliamlarının yakın tanıkları olduğunu ve böyle bir ortamda toplumu var eden nüfusun yarısının kadın olması sebebiyle yüksek yargıda da kadın temsiliyetinin sağlanması gerektiğini belirtiyor. “AYM’de toplumsal düzeneğin diğer parçası da temsil edilmeli. Türkiye’de birçok karar alma mekanizmasında erkeklerin kadının insan haklarını yeterince savunmadığını düşünüyorum” diye ekliyor.
AYM tarihinde kuruluşundan beri görev alan 131 üyeden sadece 5’i kadın olup, Türkiye çapında yargıçların yüzde 46’sı, avukatların da yaklaşık yarısı kadınlardan oluşuyor. Bir kadın AYM üyesinin atandığı en yakın tarih ise 1995.
Hakimler ve Savcılar Kurulu 2020 Faaliyet raporuna göre 2010-2020 yılları arasında Türkiye genelinde kadın hakim-savcı oranında yüzde 13,4 oranında artış yaşanırken, Türkiye genelinde hâkim-savcıların yüzde 36’sı kadın.
'ERKEK SAYISI ARTTIKÇA ERİL DÜZEN EGEMEN OLUYOR'
Avukat Kardelen Yarlı, kadınlara avukatlık ve hakimlik yaparken çok fazla rastlanmasına rağmen yüksek yargıda (Yargıtay, Danıştay, İstinaf mahkemeleri ve AYM’de) ve savcılıkta kadın temsilinin az olmasına, buraların eril alan olarak kodlanmasına dikkat çekiyor. Yarlı, “Yüksek yargıda erkeklerin sayısı arttıkça erkek bakış açısı, eril düzen egemen oluyor. Aslında herkes yargı makamı temsilcisi olarak eşitlikçi olduğunu düşünse de, yüksek yargıda bir başkanın kadın olamayacağı yönünde bir yaklaşım hüküm sürüyor” diyor.
“Biz kadınların daha yüksek yerlerde, karar verici konumda, başkan konumunda olamayacağını zımnen varsaydıkları için bu mercilere adaylıklar sunulurken bile kadınlar ikincil plana atılıyor. Kadın avukatların, hakimlerin sayısı arttığına göre yargı makamlarının üst mercilerinde de kadınları daha fazla görmek istiyoruz. Hem toplumsal cinsiyet eşitsizliğini giderecek, kadını güçlendirecek, kadın aleyhine çıkan kararları yüksek yargıda değiştirmek için çok güzel bir hamle olacak” diye ekliyor Yarlı.