AYM, Şule İdil Dere hakkındaki başvuruyu reddetti

Anayasa Mahkemesi, hafriyat kamyonunun çarpması sonucu yaşamını yitiren Şule İdil Dere hakkındaki başvuruyu "yargısal yollar tüketilmeksizin yapıldığı" gerekçesiyle reddetti.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Anayasa Mahkemesi (AYM) 5 yıl önce Yoğurtçu Parkı'nda hafriyat kamyonunun çarpması sonucu vefat eden Şule İdil Dere hakkındaki başvuruyu "yargısal yollar tüketilmeksizin yapıldığı" gerekçesiyle reddetti. Dere ailesi tarafından yapılan açıklamada "Adalet arayışımızdan vazgeçmeyeceğiz" denildi.

23 yaşındaki İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğrencisi Şule İdil Dere, 12 Mayıs 2016 tarihinde İstanbul Kadıköy'deki Yoğurtçu Parkı'nda yaya-bisiklet yolunda, Kurbağalıdere'den balçık taşıyan İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) ait hafriyat kamyonun çarpması sonucu yaşamını yitirmişti.

Hukuk mücadelesi veren Dere ailesi, 31 Temmuz 2017’de Şule İdil Dere’nin yaşam hakkının alınması, sorumluların yargılanmasına izin verilmemesini onaylayan İstanbul Bölge İdare Mahkemesi kararının yarattığı hak kaybının giderilmesi ve sorumluların korunmasının hukuka aykırı olduğu gerekçeleriyle AYM'ye başvurmuştu.

'İKİ CÜMLELİK GEREKÇEYLE REDDEDİLDİ'

AYM, başvuruya 4 yıl sonra, 21 Nisan 2021’de verdiği yanıtta “Başvurunun hukuk sisteminde mevcut idari ve yargısal yollar tüketilmeksizin yapıldığını" savundu. Bu gerekçeyle başvuruyu "kabul edilemez" buldu.

Dere ailesi, AYM kararı üzerine yaptığı açıklamada "Bölge İdare Mahkemesi’nin, somut kanıtları değerlendirmeksizin İstanbul Valiliği İl Mahalli İdareler Müdürlüğü kararını aynen benimseyerek bariz takdir hatası yaptığını, keyfi yorum yasağı ilkesine aykırı karar verdiğini, kararların gerekçeli olması ilkesine uymayarak adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini belirterek Anayasa Mahkemesi’ne yapmış olduğumuz başvuru iki cümlelik gerekçeyle böyle reddedildi" dedi.

AYM'nin yargılanmaları hukuksuzca engellenen 8 üst düzey İBB yetkilisinin yargılanması talebini, "bunlar dışındakilerin yargılaması devam ediyor diye" reddettiğini belirten Dere ailesi, "Evet yaşam hakkı ihlal edilmiştir. Ancak tek ihlal edilen yaşama hakkı değildir. Yaşam hakkını ihlal edenlerin yargı önüne çıkarılmaması bir diğer temel insan hakkı olan adil yargılanma hakkının ihlalidir" diye belirtti.

'İBB HİÇ SORUMLU DEĞİLMİŞ GİBİ KARAR VERİLDİ'

"Ne yazık ki yaşam hakkının ihlalini gören Anayasa Mahkemesi bu ihlali gerçekleştirenlerin yargılama dışı tutulması yoluyla yapılan adil yargılanma hakkının ihlalini görmemiştir. Adil yargılanma temel bir insan hakkıdır" denilen açıklamada yargı süreci şöyle aktarıldı:

"Yargılanmasına izin verilen 3 İBB yetkilisi, İBB iştirakçisi İSTAŞ A.Ş. yetkilileri ve hafriyat kamyonu şoförünün yargılandığı ceza davasında mahkeme 5 kez olaya ilişkin bilirkişi raporu aldırmış, bütün raporlarda İBB sorumlu ve yetkilidir denilmiş, sonuçta mahkemede İBB hiç sorumlu değilmiş gibi karar verilmiş, İSTAŞ A.Ş. yetkilileri ve şoförün dışında kimse ceza almamıştır.

Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki yargılama sürecinde, yargılanmalarına izin verilmeyenlerin sorumluluklarının ortaya çıkmasına rağmen hakim, Bölge İdare Mahkemesi yargılanmalarına izin vermemiş, 'Onları yargıya dahil edemeyiz' demiştir.

Yıllardır süren tüm duruşmalarda sorumluların yargıya dahil edilebilmesi için dosyanın Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesi talebimiz sürekli reddedilmiş, böylece asıl sorumluların yargılamaya dahil edilebilmesi yolu da böylece kapanmıştır."

'ADALET, ADALET KURUMU ELİYLE ZEDELENDİ'

Cinayetten 11 gün sonra 3 üst düzey sorumlunun birbirlerinin yerine terfi ettirildiği hatırlatılan açıklamada "Çalışmanın başındaki İBB Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanı Mustafa Tahmaz, İBB Teftiş Kurulu Başkanlığı’na getirildi. Savcı bu üst düzey 3 sorumlu dahil 11 kişinin yargılanmasını istedi. Valilik, açtığı soruşturma için Mustafa Tahmaz’ın altındaki bir müfettişi atadı. Müfettiş, amirini soruşturarak 'sorumluluğu bulunmamaktadır' raporu hazırladı. Valilik bu hukuksuz-usulsüz rapora dayanarak İBB Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanı Tahmaz dahil 8 sorumlunun yargılanmasına izin vermedi. Bölge İdare Mahkemesi’ne yaptığımız itiraz Valilik raporuna dayanılarak gerekçesiz bir şekilde reddedildi. Adalet, adalet kurumu eliyle zedelendi" ifadelerine yer verildi.

'İDİL'E KARŞI YERİNE GETİREBİLECEĞİMİZ TEK GÖREV'

Açıklamada AYM'ye ve kamuoyuna "Tüm bilirkişi raporlarının sorumlu bulduğu, savcının yargılanmasını talep ettiği sorumlular Bölge İdare Mahkemesi eliyle yargıdan hukuk yok sayılarak kaçırıldı. Bu hukuksuzlukları gidermek için nereye başvurulması gerekiyordu da biz başvurmadık ve o yolları tüketmedik" sorusu yöneltildi.

İstinaf aşamasında olan davanın devam ettiği aktarılan açıklamada "Adalet arayışımızdan vazgeçmeyeceğiz. İdil’in bizlerden ebediyen kopartılmasının üzerinden beş yıl geçti. Acımız azalmadı azalmayacak. Görevimiz de bitmedi. Kamu hizmetlerinin insana saygı temelinde, bilimin, insani duyarlılığın gerektirdiği özen ve dikkate uygun yürütülmesi için mücadele etmeye devam edeceğiz. Biliyoruz ki bu mücadele, İdil’e karşı yerine getirebileceğimiz tek görevdir" denildi. (Evrensel)