Ayşegül Tözeren: Sennur Sezer Ödülü, kadın bir şairin adına verilen tek ödül

6. Sennur Sezer Emek-Direniş Şiir ve Öykü Ödülleri’nde seçici kurulda yer alan Ayşegül Tözeren’le Sennur Sezer Emek-Direniş Şiir ve Öykü Ödülleri’ni konuştuk. Tözeren, "Eril tablolar arasında, kadın bir şairin adına verilen, tek ödül, Sennur Sezer Ödülü" dedi.

Google Haberlere Abone ol

Kübra Yeter

DUVAR - Sevenleri, dostları ve yoldaşları şiirin/umudun yorulmaz iğnesi diyorlardı Sennur Sezer için. Yıllarını edebiyata adamış toplumcu şiirin en önemli temsilcilerindendi. Hayatı şiir, şiiri hayatın ta kendisiydi. Dizeleri işçinin alın teri, ötekinin sesi, kadınların ilmek ilmek örgüsüydü. Kendisini ya fuarlarda ya edebiyat söyleşilerinde ya da direniş çadırlarında işçilere heyecanla heybesinde biriktirdiği hikâyeleri anlatırken görürdük. Onu özel kılan, ablamız, bizden biri kılan bu yakınlıktı işte.

Sennur Sezer’i bu dünyadan 2015 yılında yerinin dolmayacağını bile bile uğurladık. Bize ondan geriye sınıfının sesi olduğu dizeleri, çocuklara anlattığı masalları, leziz yemek tarifleri ve edebiyatımıza yaptığı eşsiz katkıları kaldı. Ve tabii bir de mücadelesi. Şimdilerde Sennur’un kardeşleri, evlatları onu adına düzenlenen bir törenle anıyor. Sennur’un direngenliğine yakışır bir şekilde işçi ve emekçilerle buluşmasına vesile oluyor. DİSK/Gıda-İş Sendikası ve Manos Kitap ortaklığında ilk olarak 2016 yılında başlayan Sennur Sezer Emek-Direniş Şiir ve Öykü Ödülleri’nin bu yıl altıncısı düzenleniyor. 1 Aralık itibarıyla dosya alımının başladığı ödülün başvuruları 19 Şubat tarihine kadar devam edecek. Biz de bu vesileyle öykü dalında seçici kurulda yer alan Ayşegül Tözeren’le Sennur Sezer Emek-Direniş Şiir ve Öykü Ödülleri’ni konuştuk.

Ayşegül Tözeren

Bu yıl 6.sı düzenlenecek Sennur Sezer Emek-Direniş Şiir ve Öykü Ödülleri’nde 2016 yılından bu yana jüride yer alıyorsunuz. Sennur Sezer anısına düzenlenen bu ödüllerin bir parçası olmak ve jüride yer almak sizin için ne ifade ediyor?

Röportajlarda hep iddialı cevaplar beni korkutur. Ama biraz iddialı bir cevap vereceğim. Sennur Sezer Emek-Direniş Şiir ve Öykü Ödülleri'nin bir parçası olmak, Sennur Sezer’in şiirimizde ve edebiyatımızda doğurduğu başı dik geleneğin bir sürdürücüsü olma hissini duymama sebep oluyor. Ödüllerin seçici kurul yapılarını eleştiriyoruz çünkü ödüller, doğru bulalım ya da doğru bulmayalım, yazın ürünlerine bir görünürlük kazandırır. Bir ışığı yansıtır üzerine… Bana değerli Sennur Sezer’in coşkun ve verimli ışığını yansıtıyormuş duygusunu uyandırıyor bu ödül. 

'ERİL TABLOLAR ARASINDA KADIN BİR ŞAİRİN ADINA VERİLEN TEK ÖDÜL'

Edebiyat dünyasında birçok yazar, şair, kurum vb. adına gerçekleşen ödüller, yarışmalar bulunuyor. Sennur Sezer ismiyle düzenlenen bu ödülü diğer yarışma ve ödüller arasından ayıran veya önemli kılan nedir? Baktığımızda 6 yıl gibi kısa diyebileceğimiz bir sürede edebiyat çevresinden de büyük ilgi görüyor...

Yeni e dergisinde geçen ay bir yazım yayımlandı. Orada ödülleri mercek altına alırken, bir soru sordum: “Cevdet Kudret Şiir Ödülü'nde 13 erkek, 0 kadın jürinin, Behçet Aysan’da 25 senede 15 erkek 1 kadın jürinin, Metin Altıok’ta son 10 seneye bakıldığında 11 erkek jüri, 0 kadın jürinin, Behçet Necatigil’de 9 erkek jüri yine 0 kadın jürinin, Yunus Nadi’de 8 erkek, 1 kadın jürinin görev yaptığını biliyor musunuz?” diye… Ve erkek jürilerin çoğunun “değişmez” olduğunu vurguladım.

Yazdıklarımı, rakamları, şemalaştırırsak, karşımıza, “eril tablolar” çıkar. Bu eril tabloların arasında, kadın bir şairin adına verilen, yanılıyorsam düzeltin, tek ödül, “Sennur Sezer Ödülü”. Erkek bireylerin dışında kalanların sanki şiirde var edilmeye çalışılan “doğal bir check-in”den geçemiyormuş ya da öteki cinsel yönelimler, kimliklere vize verilmiyormuş gibi görünen şiirin dünyasında tek. Hem de seçici kurul yapısıyla, diğerleri arasında göze çarpacak kadar çoğulcu. Bunun bir anlamı yok mu sizce? Bunun edebiyat ve şiir dünyasında karşılığı olması doğal, değil mi?

Ödül genç edebiyatçılar ve emekçiler cephesinde de heyecanla karşılanıyor. Buna dair neler söylemek istersiniz?

Bu beni çok çok sevindirir. Ahmed Arif yazmış ya, bir umudum sende, anlıyor musun… Benim için de böyle. Küresel salgın çağını ele alalım. Bence evinde oturup tuvalet kâğıtlarıyla aşırı sıkılan insanın hikâyesindense, sokağı arşınlayan kargocunun hikâyesi merak edilecek, okurda karşılık bulacak.

'HİKÂYENİN KAYBOLDUĞU BİR YAZIN ÇAĞINDA YAŞIYORUZ'

Ödülün yıllara göre değişen bir teması yok fakat her yıl hatırlatılan bir amacı var: “Birlikte yaşadığımız topraklarda, sabah sokakları saran ekmek kokusunun mayalanışındaki uykusuzluk payını yazmak ve emeğin tarihine yeni kaynaklar sunmak”. Gelen ve bu zamana kadar kazanan dosyalar üzerinden değerlendirdiğinizde bu amacın gerçekleştiğini düşünüyor musunuz?

Hikâyenin kaybolduğu bir yazın çağında yaşıyoruz, oysa biz hikâyenin içinde başat olduğu öyküleri bugüne kadar seçtik. Bu hikâyeleri kaleme alanlar emek ilişkilerinin içinden gelen yazarlardı. Bu ilişkilerde kurulmaya çalışılan hiyerarşinin örselenmişliğini ve elbette direngenliğini de taşıyorlardı. Yaşamın çelişkilerini görebilmelerinin nedeni buydu belki de. Hiçbir zaman dünyaya laboratuvarmış gibi bakan bir yazarın kalemi bu ödülle denk düşmedi, ödülün sahiciliğinin de değeri buradan…

Biraz da jüri olarak deneyimlerinize değinelim. Nasıl geçiyor bu süreç? Bir dosyayı değerlendirirken kriterleriniz neler? Ve tabii diğer jürilerle ayrıştığınız yerde ortaklaşmayı nasıl sağlıyorsunuz?

Sennur Sezer Emek-Direniş Öykü Ödülü seçici kurulundayım. Öncelikle şunu söylemek isterim; dosyaların hepsini büyük bir heyecanla okuyoruz. Birkaç dosya, her ödülde olduğu gibi parlıyor. Bunu belki artistik buz pateni gibi düşünebiliriz. Teknik puan her zaman belirli bir eşiğin üzerinde olmalı, özenli dil kullanımı, metnin omurgasının sağlamlığı gibi… Bir de artistik puan var, teknik puanın üstüne bir de bu bulundu mu, metin ben buradayım diyor. Seçici kurul toplantısında metinlerin gördüğümüz olumlu ve olumsuz yanlarını açıkça ortaya koyuyoruz. Uzlaşı kendiliğinden geliyor çünkü her birimiz, iyi edebiyatın dilinden konuşuyoruz. Burada şunu da vurgulamak isterim. Ödül dosyalarına kör bakıyoruz, yani isimleri kapalı ve ne okurken, ne de jüri toplantılarında “kod kırıyoruz.”

Son olarak Sennur Sezer Emek-Direniş Şiir ve Öykü Ödülleri’ne öykü dosyası göndermek isteyen katılımcılara ne gibi önerilerde bulunmak isterseniz?

Size öneride bulunanları zerre kadar umursamayın ve… yazın!