YAZARLAR

Babacan ile yarım kalan röportaj…

Tüm saha çalışmalarında olduğu gibi Babacan’ın Eskişehir ve Kütahya programları, toplantılar ve esnaf ziyaretleri nedeniyle önceden hazırlanan planlara uymadı, yaklaşık yarım saati bulan gecikmeler yaşandı. Öyle olunca bizim de yapmayı planladığımız röportaj sokağa çıkma yasağının başlayacağı saat ile çakıştı...

AK Parti’den istifa ederek Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi’ni kuran Ali Babacan teşkilatlanma çalışmaları kapsamında haftalardır sahada. İlk olarak 4 Ekim’deki Çorum kongresine katılan Babacan geçen 2 aylık sürede yaklaşık 30 kente gitti. Olası bir erken seçime partisini hazır hale getirmek için yoğun bir çalışma yürüten Babacan’ın Eskişehir ve Kütahya ziyaretlerini izledik. AK Parti hükümetlerinde kesintisiz 13 yıl bakanlık yapan Babacan’ı bu kez bir genel başkan olarak sahada, esnaf ziyaretlerinde, sivil toplum kuruluşu toplantılarında gözlemleme şansı yakaladık, yeni partiye vatandaşın ilgisini ölçmeye çalıştık.

Babacan pazar günü yapılan kongreler için gittiği Eskişehir ve Kütahya’da da kent girişinde küçük törenlerle karşılandı. Ardından bir araç konvoyu ile kentin ana caddelerinde parti otobüsünden vatandaşları selamladı. Kent turunda parti otobüsünden sık sık “Ekonominin DEVA’sı, Türkiye'nin DEVA’sı geliyor. DEVA Genel Başkanı Babacan sizleri selamlıyor” anonsları yapıldı. Yaklaşık yarım saat süren kent turunun ardından kongre salonuna geçildi.

Babacan her gittiği ilde kongre öncesi veya sonrasında sivil toplum örgütleri temsilcileri ve o kentteki basın mensupları ile ayrı ayrı ya da birlikte toplantılar düzenliyor. Babacan Eskişehir ve Kütahya’daki bu toplantılarda da ilk olarak partisiyle ilgili kısa bir bilgilendirme yaptı, hedeflerini anlattı, ardından katılımcıların sorularını yanıtlayıp önerilerini dinledi.

MECLİS YELPAZESİ DEVA’DA BULUŞTU

Babacan’ın bu toplantılarda DEVA Partisi ile ilgili verdiği bilgilere göre il başkanlarının üçte ikisi, il yöneticilerinin de en az yarısı internet üzerinden başvuran gönüllülerle yapılan görüşmelerin sonucunda belirlendi. DEVA’yı farklı kılan noktalardan biri olarak anlatılan bu tercih ile il yönetimlerinin eş-dost, tanıdık, akraba ilişki ağı üzerinden değil fırsat eşitliği, liyakat üzerinden belirlendiği mesajı verildi. İnternetten başvuran 18 bin kişiye yapılan ankete sonuçlarına göre DEVA gönüllülerinin önceki tercihleri de 2018 seçim sonuçlarındaki siyasi yelpaze ile neredeyse aynıydı. Bu da DEVA’nın tüm kesimleri buluşturan bir siyasal pozisyona sahip olduğunun bir göstergesi olarak anlatıldı. Babacan’ın yaptığı vurgulardan bir diğeri de geçmişle ilgili bazı konularda anlaşmak mümkün olmasa da tüm toplumun ülkenin geleceğine dair ortak hedefler ve beklentiler konusunda buluştuğu, DEVA’nın da bu mutabakat zemini üzerine daha iyi bir Türkiye için çalışacağı mesajıydı.

DÜZELECEĞİ UMUDU TAŞISAK DEVA'YI KURMAZDIK

Babacan’a en çok sorulan sorular içinde AK Parti’nin başlatacağını açıkladığı reform süreci vardı. Reform süreci kapsamında iş dünyası ile yapılan görüşmelere gönderme yapan Babacan’ın “Ekonomiyi kurtaracak kadar reform!” yorumu dikkat çekti. Babacan, “Düzeleceğine dair ümidimiz olsaydı DEVA’yı kurmazdık” yönünde sisteme dönük eleştiriler içeren açıklamalar yaptı.

299 KİŞİ PARLAMENTER SİSTEM DEDİ, 1 KİŞİYİ DE DİĞERLERİ İKNA ETTİ

Babacan’a Cumhurbaşkanlığı Sistemi yerine nasıl bir sistem önerdikleri de sık sorulan sorular arasındaydı. Çok açık ve net parlamenter sistemi desteklediklerini kaydeden Babacan gülümseyerek kuruluş sürecinde parti programını yazan 300 kişilik ekipten 299 kişinin parlamenter sistem dediğini, o bir kişiyi de diğerlerinin ikna ettiğini anlattı.

Babacan’a tabii ittifaklar da soruldu. DEVA Partisi’nin siyasi, kurumsal kimliğini inşa etmekle meşgul olduğunu anlatan Babacan bir seçim takvimi ortaya çıkana kadar da bu tartışmanın içinde olmayacaklarının mesajını verdi.

VATANDAŞIN ANA DERDİ EKONOMİ

Toplantıların ardından pandemi tedbirlerine uygun, sosyal mesafe kurallarına göre düzenlenmiş salonlarda kongreler yapıldı. Kongrelerde yaklaşık 45-50 dakika süren konuşmalar yapan Babacan’ın il programlarında esnaf gezileri oldu. Babacan hem Eskişehir hem de Kütahya’nın kalabalık cadde ve sokaklarında esnafı selamladı, dertlerini dinledi, ailelerine selamlar gönderdi.

Babacan ile selamlaşan esnafın da sokakta yürüyen vatandaşın da ana derdi ekonomiydi. Asgari ücretin altında, 1750 TL emekli maaşı alan vatandaş “bununla nasıl geçineyim bir söyleyin” diye sordu, iki aydır maaş alamadığı için Hakkari’deki ailesine para gönderemediğini söyleyen bir genç, “Bir çözüm bulun” diye seslendi. Kirasını, elektrik, su faturasını ödeyemediğini söyleyen birçok esnaf vardı. Bir vatandaş kısa çalışma ödeneği ile geçinmenin mümkün olmadığını belirtirken bu durumda prim yatmadığı için emeklilik haklarının da gasp edildiğinden yakındı, bunun yüksek sesle dile getirilmesini istedi.

'BABACAN GELİR Mİ BİLMEM AMA TAYYİP GİDER'

Dolaştığı tüm illerde aynı dertlerin olduğunu söyleyen Babacan vatandaşlara, “Sıkıntı büyük, biz de bunun için DEVA’yı kurduk, arkadaşlarımızla çalışıyoruz”, “Daha önce çözdük, destek verirseniz yine çözeriz” yanıtları verdi. Babacan’la selamlaşmasından sonra, “Babacan’ı destekler misiniz, sizce şansı var mı?” diye sorduğumuz bir esnaf, “Babacan ne yapar bilmiyorum, izleyeceğiz ama kesin bildiğim 2023’te Tayyip gider. 3 dönemdir AK Parti'ye oy veriyorum. Giderek daha kötü oldu. Değişim gerekli" yanıtı verdi.

'BABACAN ŞİMDİ SİYASETÇİ OLDU'

Tüm saha çalışmalarında olduğu gibi Babacan’ın Eskişehir ve Kütahya programları toplantılar ve esnaf ziyaretleri nedeniyle önceden hazırlanan planlara uymadı, yaklaşık yarım saati bulan gecikmeler yaşandı. Öyle olunca bizim de yapmayı planladığımız röportaj sokağa çıkma yasağının başlayacağı saat ile çakıştı. Kütahya’da bir kültür merkezinde yapılan kongrenin ardından tüm delege ve katılımcılar gitmiş, geride çok az sayıda genel merkez yöneticisi ve il başkanı kalmıştı. Zamanın daraldığının bilinciyle küçük bir toplantı salonunda kısa bir röportaj yapmak için Babacan ile konuşmaya başladık. Gündemdeki konularla ilgili mesajlarını kongre konuşmalarında veren Babacan’a biraz daha kişisel sorular yöneltme imkânı doğmuştu. İlk sorum da uzun yıllar bakanlık yaptığını hatırlatarak “13 yıl bakanlık yaptınız. Sizi hep toplantılarda, kürsüde, basın açıklamalarında gördük, şimdi sahadasınız. Haftalardır il il gezip kongrelerde konuşuyor, esnaf gezileri yapıyorsunuz. Ben de izlerken geleneksel siyaset yapma biçimini düşünerek 'Babacan şimdi siyasetçi oldu' dedim. Önceki Babacan ile bugünkü Babacan için bu anlamda ne söylersiniz” oldu. Babacan, “Önceki dönemde de çalışıyorduk ama yaptıklarımızı çok seyrek anlatıyorduk. Basında da çok olmazdık. Öyle de beklenirdi. Şimdi ise bir genel başkan olarak bunu yapmam gerekiyor. Kadromuzla birlikte kendimizi anlatmamız gerekiyor. Şu an ki yeni görev sahada olmayı gerektiriyor” yanıtı verdi.

'ESNAFLIKTAN GELİYORUM, NASIL SALON ADAMI OLABİLİRİM'

Eskişehir’de bir sivil toplum kurumu temsilcisi Babacan için, “Çok salonsunuz, halka daha fazla dokunmalısınız” demişti. Babacan’a bu sözü hatırlatıp gülümseyerek, “Salon adamı sokağa çıktı diyebilir miyiz?” diye tekrar sordum. Babacan, “Ben esnaflıktan gelmeyim, nasıl olabilir ki! Çıkrıkçılar Yokuşu’nda büyüdüm. Küçük yaşlardan itibaren kendi işyerimizde çalıştım. Öyle bir şey olamaz, tabiatımda da yok. Böyle bir algı olabilir ama o algı da önceki görevimizin gerekliliklerindendi belki” dedi.

'REFORMA İHTİYAÇ YOK, SORUN UYGULAMADA, ZİHNİYETTE'

Zaman dar olunca hemen gündemdeki konulara geçip iktidardaki “değişim” sürecini hatırlattım, AK Parti’de yeni bir reform kapasitesi olup olmadığını sordum. “Türkiye’nin sorunlarının önemli bir bölümünü çözmek için reforma ihtiyaç yok ki. Çünkü temelde sorun uygulamada” diyen Babacan şunları söyledi:

“Şu anda fiilen anayasa ile kendini bağlı hissetmeyen bir yönetim zihniyeti var. Yani yasaları rahatça çiğneyebilen bir yönetim zihniyeti var. Dolayısıyla reform yapmaya gerek olmadan fiili bir uygulamayla düzeltilebilecek çok konu var. Mesela özgürlükler konusunda reforma falan ihtiyaç yok aslında. Bir açıklama yapacaksınız diyecekseniz ki, biz artık gazetecilerin, köşe yazarlarının yazıp çizmelerine karışmayacağız. Eleştiri içeren yazı yazanlarla ilgili patronlara telefon edip işten kovdurtmayacağız. TRT artık muhalefetin de haberini yapacak. Anadolu Ajansı artık bizim partinin değil, ülkenin haberlerini yapacak… Bunların reformla alakası yok ki.

Bir başka konu, tutuklu yargılama meselesi. Hükümet diyebilir ki, tutuksuz yargılamayı esas alın, bundan sonrasına karışmayacağız, talimat vermeyeceğiz. Siyasi sebeplerle şunu içeri al, bunu bırak demeyeceğiz. Rahat olun ve tutuksuz yargılamayı esas alın. Bu kadar. Burada reform yapmaya gerek yok ki. Ne kanun değişikliği gerekiyor ne de başka bir şey. Şu an Türkiye’deki baskı ortamının, hukuksuzluğun çoğu fiili durum oluşturularak yapılıyor. Bu fiili durumun ortadan kaldırılması da tamamen yönetim zihniyetiyle ilgili bir konu…"

RÖPORTAJ İKİ KEZ KESİLDİ

Babacan konuşmasının devamında reform süreci ile ilgili açıklamalardan sonra tutuksuz yargılama vurgusu yaptığı için Yüksek İstişare Kurulu üyesi Bülent Arınç’ın istifası, parti politikalarını eleştiren İhsan Arslan’ın disipline sevki gibi son gelişmeleri hatırlatıp reform sürecinin gerçekçi olmadığına dikkat çekerken röportaj içeri giren koruma ve parti yöneticileri nedeniyle iki kez kesildi. Babacan’a sokağa çıkma yasağının başlaması nedeniyle emniyet yetkililerinin uyarıda bulunduğu salonun boşaltılıp kültür merkezinin de kapatılması talimatı verildiği bilgisi paylaşıldı. Merkezde çok az sayıda kişinin kaldığını söyleyen Babacan, “Ne oluyor” sorum üzerine “arkadaşlar ilgilenir” diyerek röportaja devam etti. Ancak salon kapısında çok sayıda güvenlik görevlisi bekliyordu. Gergin ortamda sağlıklı görüşme imkânı azalınca ben de röportajı yarım bırakıp daha sonra uygun bir yer ve zamanda yapabiliriz önerisi sundum. Bunun üzerine Ankara’da buluşmak için anlaştık.'

'SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI VAR CEZA YAZACAĞIZ'

Salondan çıktığımda kapıda bekleyen onlarca kişiyle karşılaştım. Aralarında parti görevlisi olup olmadığını sorduğumda “Yok” yanıtı geldi. Görünen o ki Babacan'ın bulunduğu salonun kapısında bekleyenlerin tamamı güvenlik görevlisiydi. Kültür merkezinden çıkmak için merdivenlerden inerken arkamdan bir sivil polis koşarak geldi, sokağa çıkma yasağı bulunduğunu söyleyerek kimlik istedi. Bunun üzerine “Ceza mı yazacaksınız” diye sorunca “Evet” yanıtı verdi. Basın mensubu olduğumu belirtip yasaktan muaf olduğumu söyleyince kimlik kartım ve basın kartım istendi. Kartlarımın numaraları alındıktan sonra ceza yazılmadan kültür merkezinden çıkışıma izin verildi.

Bu arada sokağa çıkma yasağı başladığı gerekçesiyle programı kesilen Babacan kapatılması talimatı verilen merkezde 4-5 dakika daha kaldı. Saatime baktım. Tüm yurtta uygulanan sokağa çıkma yasağı başlayalı yaklaşık 25 dakika olmuştu. Kütahya Valiliği de alınan kararın gereğini en iyi şekilde yerine getirmek için eski bakan, şimdi parti genel başkanı olan Babacan sorununu çözmek için canla başla çalışıyordu!