YAZARLAR

Babacan neyi bekliyor?

Babacan’ın beklediği, Türkiye’nin yeni 'merkez partisi', dolayısıyla uluslararası kapitalist sistemin bir numaralı partisi olma ihtimali. Ama bu ihtimalin ortaya çıkabilmesi için ilk önce seçmen nezdinde asgari bir desteği sağlaması gerektiğini de biliyor.

Ne zaman olacağı net olmayan ama çok yaklaştığına dair emarelere/yorumlara giderek daha fazla rastladığımız bir seçim sürecindeyiz artık. İktidardaki ve muhalefetteki hafta sonu miting mesaileri de bu durumun en taze işaretleri oldu. 20. yılını yaşayan mevcut iktidarın sona erip ermeyeceği, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir kez daha seçim kazanıp kazanamayacağı elbette en çok konuşulan konu. Başta ekonomi olmak üzere 'biriktiğini' kimsenin inkâr etmediği sorunlar muhtemel bir iktidar değişikliği yaratacak mı?

***

Partisinin ilk mitingini yapan DEVA lideri Ali Babacan’ın aklındaki soru ise bu kadarla sınırlı değil. Bir iktidar değişikliği sonrasındaki siyasi tablonun nasıl şekilleneceği ile de aynı derecede ilgili. Elbette kendisinin ve partisinin o tablonun neresinde bulunacağıyla da...

Kurulur kurulmaz koltuğa oturan mevcut iktidar partisi şöyle ya da böyle aynı zamanda 'merkez parti' konumuna da geldi. Geçen yıllara rağmen bunu devam ettirmeyi de başardı. Şimdi eğer bu durum değişecekse, hem son seçim sonuçlarına hem de bugün yapılan anketlere bakıldığında muhalefette üç aday önde görünüyor:

Son dönemde Millet İttifakı’nın oluşturulması, yerel seçim zaferi ve daha önce ulaşamadığı kesimlere ulaşma gayretiyle öne çıksa da 'sol' bilinen ana muhalefet partisi CHP…

Bütün Türkiyelileşme söylemi ve çabası devletin Kürt sorunu konusundaki değişmez duvarları ile karşılaşan HDP…

MHP’li kökeninden -başta Kürt sorunu ve göç gündemi olmak üzere- kopmaya niyetli görünmeyen İYİ Parti…

Bu üç partiden biri yeni 'merkez parti' olabilir mi?

***

Soruya olumsuz yanıt verenlerin arasında muhakkak ki Ali Babacan da var. Kendisini ve partisini de buna göre konumlandırmaya çalışıyor.

Mitingin ardından düzenlenen basın buluşmasındaki açıklamalarını da tamamen bu beklentisini göz önünde bulundurarak okumak doğru olacaktır. 

Evet, DEVA mevcut koşullar değişmedikçe yani herkesi tatmin eden 'sihirli' bir formül çıkmadıkça kendi başına seçime girecek. Çünkü alınacak oy oranından bağımsız olarak bu örgütlenme gücüne ve özgüvene ulaşıldığını göstermek istiyor.

Evet, Babacan altılı masadan büyük bir mutabakatla ortak aday çıkmadıkça cumhurbaşkanlığına aday olacak. Çünkü 'yeni de olsa iktidara her anlamda aday' fikrini yerleştirmek istiyor.

Evet, DEVA Partisi, SAADET ve Gelecek’le 'siyasal İslamcı' kökenden gelen muhalefet partilerinin ittifakı olarak görülecek bir iş birliğine gitmeyecek. Çünkü kesinlikle bu kulvarda anılmak istemiyor. 

Evet, Babacan seçim süreci boyunca ekonomiyi ilk gündemi yapacak çünkü ülke genelindeki bir numaralı/kapsayıcı sorun o ve muhalefette de bu konuda en şanslı liderin kendisi olduğunu düşünüyor. Çünkü mevcut iktidarın ekonomideki parlak günlerinin yaratıcısının kendisi olduğuna işaret ediyor.

Evet, 'uluslararası yatırımcılar yeni hükümetin nasıl olacağını bize soruyor' diyerek bu çevrelerin kendileri ile ilgili algısının, içeride de farklı şekillerde dile getirilen "2013 öncesi AK Parti gibi" olduğuna işaret etmeye çalışıyor. Çünkü 'uluslararası finans kapitalin tercih edeceği isim' olarak görülmek istiyor.

***

Babacan’ın beklediği, Türkiye’nin yeni 'merkez partisi', dolayısıyla uluslararası kapitalist sistemin bir numaralı partisi olma ihtimali. Ama bu ihtimalin ortaya çıkabilmesi için ilk önce seçmen nezdinde asgari bir desteği sağlaması gerektiğini de biliyor. "Sadece 2023 seçimleri için kurulmadık. Bu bir maraton, 2023 bunun ilk kilometresi" vurgusu da buna işaret. Mevcut iktidarın zayıflayarak da olsa bir dönem daha devamının ya da altılı masadan çıkacak bir 'geçiş iktidarı'nın ardından gerçek bir iktidar alternatifi olarak öne çıkılabilir mi? Yoksa Babacan boşa mı bekliyor?

Soruya iktidar tarafından bakarsak, herhalde geçmişte HAS Parti’ye yapıldığı gibi bir 'yutma' hamlesinin yaşama geçirilmesi bugün artık o kadar kolay görünmüyor.

Muhalefet adına mevcut alternatifler de yukarıda aktardığımız çerçeveler içinde kalırsa gerçekten, Babacan niye beklemesin?