Babacan: Nöbetleşe zorbalığa son vereceğiz
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, "Ülkemizde, bir daha asla, gücü ele geçirenlerin zayıfı ezdiği bir dönemi yaşamak istemiyoruz" dedi.
DUVAR - DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İstanbul Sancaktepe ilçe binası açılışına katıldı. "Nöbetleşe zorbalığa artık bir son vereceğiz" diyen Babacan, "Ülkemizde, bir daha asla, gücü ele geçirenlerin zayıfı ezdiği bir dönemi yaşamak istemiyoruz" ifadelerini kullandı.
Babacan, Sancaktepe ilçe binasının açılışında özetle şunları söyledi:
"Bizim bir hayalimiz var. ‘Tam demokratik’ bir Türkiye hayali! Ama biliyorsunuz, demokrasi yolculuğu uzun soluklu bir maraton. Bu maratonu azimle, sebatla, kararlılıkla, inatla koşmak gerekir. Biz uzun soluklu bir yola çıktık. İyi günü var kötü günü var. Öyle 100 metrede nefesi kesilen 1000 metrede nefesi kesilenlerden olamayız.
Biz, DEVA Partisi olarak; acısıyla, tatlısıyla geçen bu yüzyıldan esaslı bir ders çıkarıyoruz. Ülkemizde, bir daha asla, gücü ele geçirenlerin zayıfı ezdiği bir dönemi yaşamak istemiyoruz. Nasıl ki bir zamanlar, devlet eliyle, vatandaşlarımızın yaşam tarzına müdahale edildiyse; belli bir yaşam tarzı dayatılmak istendiyse, şimdi de birilerinin, kamusal hayatta, dinimizin kutsallarını istismar edecek bazı uygulamalara kalkıştıklarını görüyoruz. Biz, bu nöbetleşe zorbalığa artık bir son vereceğiz. Üste çıkanın alttakini ezdiği dönemleri bir daha açılmayacak şekilde kapatacağız.
'TÜRKİYE ASLA 1990’LI YILLARIN KODLARINA GERİ DÖNMEYECEK'
Önümüzdeki ilk seçimde, iktidarın büyüklü küçüklü ortaklarına ayrılan sürenin sonuna geleceğiz. Türkiye asla, 1990’lı yılların kodlarına geri dönmeyecek. Ülkemiz bir yanlıştan, başka bir yanlışa gitmeyecek. Bizim gözümüz hep ileride olacak. Bizim gözümüz hep “Tam demokrasi”de olacak. Bizler, devlet yönetimine hâkim olan çarpık zihniyeti topyekûn değiştireceğiz.
'TÜRKİYE BİR GRUBUN TEK BAŞINA YÖNETECEĞİ KADAR KÜÇÜK BİR ÜLKE DEĞİLDİR'
Türkiye; bir grubun tek başına kendi doğrularını dayatarak yöneteceği kadar küçük bir ülke değildir. Bugüne kadar birileri bu toplumu tek tipleştirmeyi denedi. Keyfi uygulamalarla, yasaklarla bu milletin özgürlüğünü ve refahını çaldılar. At gözlükleriyle bakıp, sırf kendi doğrularını bu millete dayattılar.
'ÜLKEMİZE MUSALLAT OLAN PARTİ-DEVLET MODELİNE SON VERECEĞİZ'
Biz yola yepyeni bir sentezle çıktık. Biz bir karar verdik. Türkiye’yi toplumun tüm kesimlerinin ortak iradesiyle yöneteceğiz. Sorunlarımızı karşılıklı diyalog ve uzlaşıyla çözeceğiz. Bu amaçla, ülkemize musallat olan parti-devlet modeline son vereceğiz. Yeni bir parlamenter demokrasiye geçeceğiz. Milletin kalbi olan TBMM’yi toplumun taleplerinin açıkça dillendirildiği bir adres yapacağız. Üste çıkıp alttakini ezenlerden asla ama asla olmayacağız. Ülkemiz için herkesle el ele vereceğiz. Ülkemizi, toplumun tüm kesimleriyle birlikte yöneteceğiz.
'HAKSIZLIĞA KARŞI ÇIKMAK İÇİN O HAKSIZLIĞIN MAĞDURU OLMAK GEREKMEZ'
Bu ülkenin hakiki demokrat sesi olacağız dedik. Bu ne demek? Herkesin kendisini eşit, özgür ve onurlu hissedebileceği bir yaşam sağlayacağız demek. Farklı düşünceleri, farklı kaygıları, farklı hayat tarzlarını anlayabilmek demek. Tüm vatandaşlarımızın sesini yükselmek demek. Bir haksızlığa karşı çıkmak için o haksızlığın mağduru olmanız gerekmez. Kimliğine bakmadan, bu ülkenin her bir ferdinin onuruna sahip çıkarız.
İçi boş kavgalarla zaman kaybetmeyeceğiz. Meclis’in üstünde vesayet kurmak isteyen hiçbir makama yeniden göz açtırmayacağız. Yargıyı, yürütmenin bir parçası olmaktan çıkaracağız. Kendisi gibi düşünmeyenlere yargı sopasıyla saldıranların sopalarını sadece ellerinden almayacağız. Biz o sopaları kırıp atacağız." (HABER MERKEZİ)