Bağımsız Maden-İş’ten Kamil Kartal: Katliamların önü açıldı
Bartın’daki patlamada çok sayıda maden işçisi hayatını kaybetti. Bağımsız Maden-İş Sendikası’ndan Kamil Kartal, “Daha fazla kâr amacı, daha fazla üretim zorlaması cinayetlerin önünü açtı” dedi.
Nur Kaplan
ANKARA - Bartın Amasra’da Türkiye Taşkömürü Kurumu Amasra Müessese Müdürlüğü’ne ait maden ocağında patlama meydana geldi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, facianın ‘grizu patlaması’ sonucu yaşandığını açıkladı.
Sayıştay’ın 2017 ve 2019 yıllarında Türkiye Taşkömürü Kurumu’na bağlı Amasra İşletmesi’ndeki maden ocağı denetleme raporlarında, havalandırmaların tersine çalışacak durumda olmadığı ve üretim derinliğinin eksi 300’e ulaşması nedeniyle ani grizu patlaması riskinin arttığı belirtildi. Denetleme raporlarına rağmen önlem alınmayan maden ocağına Sayıştay’ın 10 gün önce ziyarette bulunduğu da ortaya çıktı. Ancak Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK), Sayıştay Başkanlığı Enerji Grup Başkanı İbrahim Özkaracı’nın ziyaretinin denetim değil yeni göreve atanması dolayısıyla bir nezaket ziyareti olduğunu açıkladı.
‘KİTLESEL ÖLÜMLER’
Bağımsız Maden İşçileri Sendikası’ndan Kamil Kartal, 150 yıllık Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda eskiden 40 binin üzerinde maden işçisinin çalıştığını, havzada üretim ve işçi daraltması sonucunda 6 bin 800 maden işçisinin bulunduğunu belirtti. “Yönetime yandaş erklerin getirilmesi, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin bir maliyet olarak görülmesi, kendi pozisyonlarını korumalarına yönelik yaklaşımlar bu tür cinayetlerin, katliamların önünü açtı” diyen Kartal, şöyle devam etti:
"Yaşananların hemen ardından devletin bölgeye bu kadar yığınak yapması ölüm sayısının yüksek olacağını gösteriyor. Bunu daha önce Soma’da, Ermenek’te gördük. Bölgede daha önce, 1983’te Armutçuk’ta 103 madenci arkadaşımızın, 1992’de Kozlu’da 263 maden işçisinin, 2014’te Soma’da 301 arkadaşımızın katledildiğine tanık olduk.”
‘İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ MALİYET UNSURU OLARAK DEĞERLENDİRİLİYOR’
Türkiye’de kömür madenlerinde 40 binin üzerinde maden işçisinin çalıştığını, gerekli önlemler alınması durumunda iş cinayetlerinin yüzde 99’unun engellenebileceğini söyleyen Kartal, “Daha fazla kâr amacı, daha fazla üretim zorlaması, işçi sağlığı ve iş güvenliği araçlarının maliyet unsuru olarak değerlendirilmesi bu tür cinayetlerin önünü açtı” ifadelerini kullandı.
MADEN İŞÇİLERİNİ KORUYACAK UYGULAMALAR 2024’E ERTELENDİ
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda madene ilişkin bölümlerin sürekli olarak ertelendiğini söyleyen Kartal, madenlerde işçileri koruyacak uygulamaların ve temin edilecek araçların 2024 yılına ertelendiğine dikkat çekti. Sayıştay raporlarında, Amasra’daki sıkıntıların kalem kalem tespit edildiğini ifade eden Kartal, şunları kaydetti:
“Orada HEMA Enerji’nin yürüttüğü büyük maden çalışması var. Doğal olarak HEMA’yı güçlendiren, Türkiye Taşkömürü Kurumu’nu daraltan hem üretim hem de işçi sayısını küçülten stratejinin izlendiği görülüyor. TTK eski maden. Doğalında daha eksi kotlara inilmeye başlanmış. Eksi 300 kottan, deniz seviyesinin 300 metre altında çalışmadan bahsediyoruz. Taş kömürü madenlerinde eksi kotlar derinleştikçe metan oranı artar.”
‘CİNAYETLERİN ÖNÜ AÇILDI’
“Metan oranı artsa da buna karşı önlemler alınabilir” diyen Kartal, havalandırmaların metan pozisyonlarına göre ayarlanabileceğini, saniyelik gaz izleme istasyonlarının takip edilmesi gerektiğini belirtti. Kartal, şunları dile getirdi:
“50 yıl öncesinden bugüne maden sektöründe çok önemli yenilenmeler ve gelişmeler yaşanmasına rağmen bir tek değişmeyen şey işçi sağlı ve iş güvenliği önlemleri oldu. İnsana insanca değer verilmemesi, sadece üretim aracı mantığıyla gören neo-liberal politikaların pekişmesi, özelleştirme süreçlerinde madenlerin tavsiye edilmesi, sermayeye daha büyük rantlar aktarmak doğrultusunda hizmet üretimine peşkeş çekilmesi bu cinayetlerin önünü açtı.”