Bağlamayı bir gün eline aldı, ikinci gün bırakmadı

Van YYÜ’de müzik öğretmenliği bölümünü okuyan görme engelli Ali Bilen’le üniversitede karşılaştığı zorlukları, müzik serüvenini ve hayallerini konuştuk. Bilen "Çalmak istedim ve çaldım" dedi.

Fotoğraf: Gazete Duvar
Google Haberlere Abone ol

VAN - Türkiye'de yaşayan ve erişilebilir bir dünyada var olma mücadelesi veren binlerce görme engelliden sadece biri olan Ali Bilen, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) Eğitim Fakültesi’nde müzik öğretmenliği okuyor. Bilen'in azmi ve kararlılığı, engelli bireylerin toplumda ne kadar büyük bir potansiyele sahip olduğunu kanıtlıyor.

Üniversitenin, müzik öğretmenliği bölümünün bugüne kadarki ilk ve tek görme engelli öğrencisi olduğunu söyleyen 28 yaşındaki Bilen’le, yaşam hikayesini, engelli bir birey olarak kentte ve üniversite kampüsünde yaşamış olduğu sıkıntıları, sosyal sorunlarını ve müzik tutkusunu konuştuk.

Bizi, yanından hiç ayırmadığı bağlamasıyla, okuduğu fakültenin girişinde karşılayan Bilen’in ilk talebi ‘sadece özel günlerde hatırlanmamak’ oldu. Dışarıda yağmurun içerde ise Ali Bilen’in bağlamasının sesi ile gerçekleştirdik söyleşimizi.

Van YYÜ Müzik Öğretmenliği Bölümü Öğrencisi Ali Bilen

‘BAĞLAMAYI BİR GÜN ELİNE ALIR, İKİNCİ GÜN BIRAKIR’

Ailesindeki birçok kişiden ve çevresinden gelen "Sen yapamazsın" sözlerine karşı annesi ve ablalarının inancıyla ayakta duran Bilen, küçük yaşlardan itibaren müziğe olan ilgisini kendisi keşfetmiş. Bilen o süreci şöyle anlatıyor: “Annem ağabeyime sürekli ‘Neden yardımcı olmuyorsun?’ derdi. Ağabeyim ise ‘Ali yapmaz. Bağlamayı bir gün eline alır, ikinci gün bırakır’ derdi. Ağabeyim gibi çok insan vardı çevremde ama bana güvenen ve çok katkısı olan insanlar da vardı. Özellikle annem ve ablalarım bana çok güvendiler.”

‘BEN DE ÇALMAK İSTEDİM VE ÇALDIM’

Ali Bilen’in müziğe olan ilgisi, Ahmet Kaya’nın 'Şafak Türküsü’nü duyduğu anda başlamış. O da çalmak istemiş ve çalmış: "O türküyü bir kişinin çaldığını duydum. Sonradan bu kişinin bir öğretmen olduğunu öğrendim. Çok küçüktüm o zamanlar. Çok etkilendim. Ben de çalmak istedim onu ve çaldım. Orada başladı benim müzik aşkım. Sonra belediyeye bağlı bir kültür merkezine gittim. Kültür merkezinin öğrencileri fazla, öğretmenleri ise azdı. Benimle birebir ilgilenilmesi gerektiğini söylediler. Yoğunluktan dolayı ilgilenemediler. Onları da anlıyordum ama ben vazgeçmedim. Müzik yapan komşularım vardı. Onların evlerine gidiyordum. Onlardan bir şeyler kapmaya çalışıyordum. Daha sonra yıllarca Mezopotamya Kültür Merkezi’nde müzik yaptım. Sonra da belediyenin konservatuvarında okudum. Konservatuvar eğitimim ise kayyım atandıktan sonra sona erdi."

‘SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNDE HEP BÜROKRASİYE TAKILDIK’

Annesiyle birlikte yalnız yaşayan Bilen, onu yalnız bırakmamak için üniversite eğitimine Van’da devam etmiş. Kentte ve üniversitede birçok sorunla mücadele etmek zorunda kaldığını ifade eden Bilen, asıl engelin kafalarda olduğunu vurguluyor: "Van ve okuduğum okul, bir engelli bireyin günlük yaşamını sürdürebilecek imkanlardan çok uzak. Ben ilk üniversiteye geldiğimde bu eksiklikleri fazlasıyla gördüm, yaşadım, hissettim. Bölüm başkanımız ve diğer hocalarımız bir şeyleri düzeltebilmek için çok inisiyatif aldılar. Ama ne yazık ki hep bürokrasiye takıldık. Fazla bir şey ne yazık ki yapamadık."

Van’ın şehir merkezinde ve üniversite kampüsünün birçok noktasında engelli bireylerin kullanımına uygun yollar ve kaldırımlar bulunmuyor. Bilen’in eğitim gördüğü Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü’nün binasına da ulaşan sarı bant (kılavuz) yok. Büyükşehir Belediyesi’ne ait otobüslerde ve minibüslerde de durak isimlerinin sesli olarak anons edildiği bir sistem yok.

‘FARKLILIKLARI GÖZETMEYEN BİR ZİHNİYET VAR’

Her sabah toplu taşımayı kullanarak okula gelen Bilen, hem kentte hem de üniversitede birçok sorunla ayrı ayrı mücadele etmek zorunda kalıyor ve “Bize saygı duyulmadığı için ‘engeller’ var” diyerek ötekileştirdiklerini söylüyor: "Ne yazık ki farklılıkları gözetmeyen, bu farklılıkları hiçe sayan bir zihniyet var. İşte bu zihniyete karşı ben ve benim gibi arkadaşlar mücadele ediyor ve mücadele etmeye devam edeceğiz. Çünkü bu geçmişten gelen bir mirastır. Biz bunu yürütmek zorundayız. Bizim bir misyonumuz var. Topluma karşı, arkadaşlarımıza karşı bizim bir sorumluluğumuz var."

BİLEN’İN HAYALİ: KITALAR ARASI GEZEREK MÜZİK YAPMAK

İnsanların farklılıklara karşı saygılı olduğu ve haklarına saygı gösterdiği bir dünyayı hayal ettiğini ifade eden Bilen, "Bu insanın dili olabilir, dini olabilir, özel bir durumu olabilir. Karşıdaki bir insana saygı duymak gerekiyor. Müzikte ise hayalden ziyade bir hedefim var. Arkadaşlarımla beraber iyi bir müzik grubu oluşturmak, kıtalar arası gezmek, kültürümüzü, sanatımızı başka insanlara müzik aracılığıyla tanıtmak istiyorum” diyor.