VİDEO

Bahar mı Kızıl Goncalar mı: 2024'ün en iyi dizileri

Yeni Bölüm'de Akademisyen ve Gazete Duvar yazarı Aylin Dağsalgüler'le geçtiğimiz sezonda yerli dizilerde neler olup bittiğini değerlendirdik.

İSTANBUL - Geçtiğimiz sezon yerli diziler açısından oldukça hareketli geçti. Birçok dizi, geniş bir izleyici kitlesi tarafından ilgiyle takip edildi. 

Yeni Bölüm'de bu hafta akademisyen ve Gazete Duvar yazarı Aylin Dağsalgüler'le geçtiğimiz sezonda yerli dizilerde neler olup bittiğini konuştuk. 

'HEPİMİZİN BOLCA DİZİ KONUŞTUĞU BİR SEZON OLDU'

 Aylin Dağsalgüler şu ifadeleri kullandı:

"Öncelikle hepimizin bolca dizi konuştuğu bir sezon oldu. Dizileri bu kadar konuştuğumuz aslında bir dönemi daha önceden hatırlamıyorum, bu alanda çalışan biri olarak da hatırlamıyorum. Pek çok insanın farklı alanlardan, sosyal bilimlerin farklı alanlarından pek çok insanın, akademisyenlerin ilgisini çekti. Sadece izleyicinin, fanların ya da sektörün içinde konuşulan değil ama sosyal medyadaki hareketliği çok yüksek olan bir sezon geçirdik. Ve sanırım televizyona olan ilginin de arttığı bir sezon oldu.

'Televizyon ölüyor mu, televizyonun bize dayattığı zamanlarda dizi izlemek mi kaldı bu devirde?' diye konuşuluyor bir yandan. Ama aslında televizyonun dayattığı saatlerde izlemesek de televizyon içeriklerini çok fazla insanın, geniş bir kitlenin izlediğini gördük.

Aslında bir önceki sezondan devraldığımız konu, seküler ve muhafazakar çatışmasıydı. Tema olarak bu sezonda da hem 'Ömer' dizisiyle hem de Kızıl Goncalar'la, 'Kızılcık Şerbeti'yle beraber elbette ki bu konuları konuşmaya daha da devam ettik. Ama sonra arada 'Bahar' girince kadının güçlendiği, daha tek başına birey olarak aslında kabul gördüğü hikayelerin de olabildiğini görüp böyle bir ferahladığımız bir dönemde bence bu iki tema öne çıktı gibi geliyor."

''BAHAR' HEPİMİZİ BİRLEŞTİREN BİR DİZİ OLDU'

Bu sezonun en dikkat çeken dizilerinden birinin 'Bahar' olduğunu belirten Dağsalgüler, “'Bahar' hepimizi birleştiren bir dizi oldu. Farklı sosyoekonomik sınıflardan kadınlar, farklı bölgelerde yaşayan kadınlar, 'Bahar' izleyerek birazcık ferahladılar. Bu anlamda hani 'Bahar'ı en dikkat çekici dizi olarak görebiliriz ki 'Bahar'ın zaten reytingleri o kadar yüksek oldu ki yayınlandığı kanalı, Show TV'yi de birinci yaptı” dedi.

Dağsalgüler sözlerine, “'Kızıl Goncalar'ı çok konuştuk, konuşmaya devam ediyoruz. Hala aklımda bazı 'Kızıl Goncalar' soruları var. Sosyal medyada hala konuşulduğunu, sezon finalinden sonra hala yazıldığını görüyorum” diye devam etti.

İzleyicisini üzdüğü için konuşulan diziler olduğunu söyleyen Dağsalgüler, “Birazcık hayal kırıklığına uğrattığı için konuşulmaya devam eden diziler var. Mesela 'Yalı Çapkını'. Bir önceki sezonun çok başarılı bir işiydi. Aslında haftanın neredeyse birincisi, ikincisi oluyordu. Üçüncülüğe hiç düşmediğini gördük neredeyse ama bu sezonda çok düşük reytinglerle, izleyicisini üzdüğü için aslında konuşulan bir dizi olarak karşımıza çıktı” ifadesini kullandı.

'53 DİZİ, BİZE PEK ÇOK FARKLI HİKAYE ANLATIYOR'

Bu sezon senaryolarda dikkat çeken yenilikler hakkında da yorum yapan Dağsalgüler, şöyle konuştu:

“Bu sezonda izlediğimiz hikayelerin temalarına, hangi konular var diye bakarsak aslında çok çeşitlilik var. Sonuçta 53 tane dizi yayınlandı bütün sezon boyunca. Böyle çok entrikalı hikayeler gördük. Aile mutlaka bir önemli bir tema aslında, pek çok dizinin içinde var. Hatta aileyi yetersiz olarak veriyorlarsa o dizi pek de izlenmiyor. Yani Türkiye'de aile üzerinden kurulan hikayelerin çok önemi var. 'Gaddar' mesela bence böyle bir hikayeydi ve aile orada çok öne çıkamadı. Dolayısıyla reytingleri de beklenilen bir şekilde gitmedi.

Şiddet içerikli hikayeler hep gördük. İyisini gördük, kötüsünü gördük. 'Taş, Kağıt, Makas'taki sahneyi konuşmuştuk. O sahnenin veriliş şekli çok rahatsız ediciydi. Hikayelerde böyle farklı temsiller var. 95 bölüm sonra 'Yargı' bitti ve 3 sezondur aslında adaleti öne çıkartan bir diziydi. Onun gibi başka böyle diziler de vardı. Seküler muhafazakar çatışmasını çok temel olarak tartıştık ve hikayelerde belki önümüzdeki sezon buna benzer temalar, konular yine gelebilir. Çünkü bir kapı açılmıştı ve o kapı 'Kızıl Goncalar'la biraz daha derinleşti ve belki daha böyle derin hikayeler, toplumsal meselelere biraz daha parmak basan hikayeler gelebilir. Kadın hikayeleri hep var ama kadının nasıl temsil edildiği bir sorundu aslında.

Kadının hikayenin odağında olduğu ama o kadının hep anne olarak hep evde ailesine hizmet etmesi gereken bir karakter olarak temsil edildiği hikayelerden bugün geldiğimiz noktada, bu sezonda çok özgürleştirici, 'Yargı'da mesela çalışan kadınlar ya da 'Yargı'nın finalinde Ceylin karakterini düşünelim. Üç çocuk sahibi oluyor o günün sonunda ama aslında işinden vazgeçmeden bunu yapabildiğini ve bunu çok doğallıkla gösteren bir diziydi. Bunları en çok pozitif ve bir çeşitlilik olarak görüyorum.

53 dizi bize pek çok farklı hikaye anlatıyor. Bir taraftan tarih konseptli hikayeler devam ediyor. İyisiyle kötüsüyle, tarihi yeniden farklı bir şekilde yazma çabasıyla da olsa bazen devam ediyor. O yüzden izleyiciye böyle geniş bir yelpazede aslında bir hikaye çeşidi sunuyoruz. Ama aralarda böyle düşük reytinglere, düşük de olsa aslında uzun süre giden reytinglere baktığımızda oradaki çatışmalarda hep aynı klişeleri izledik, izliyoruz. Orada böyle entrikalar var, kısıtlı karakter var, birkaç aile var belki ya da bir ailenin içinde insanlar var. Ve hep böyle bir entrika dünyasında bir çatışma.... Oysa ki gündelik hayatımızı da bu kadar da entrikalı bir alanda yaşamıyoruz. Türkiye'de yaşamak zor. Her gün bir kaosumuz var, her gün bir olay var. Gündemimizi özellikle İskandinav ülkeleriyle karşılaştırdığımızda hep 'Onların bir yıllık gündemi bizim bir günlük gündemimiz oluyor' diyoruz. Ama yine de o gündelik hayatın akışındaki standart bir halimizi, bir orta sınıf halini çok da hala göremiyoruz. Çok az örnek var. Bunların çoğaldığı bir ekran olmasını dilerim önümüzdeki sezon.”

'GENÇLER TELEVİZYON DİZİLERİ İZLEMEYE BAŞLADI'

Dağsalgüler sözlerine şöyle devam etti:

"Bu sezon reytinglerde gördüğümüz, yani aslında ekranın karşısındaki izleyicinin genel bir sayısında bir değişiklik olmadı. Ama dizilerin bu popüler konuları herkese televizyon içerikleriyle ilgili konuşturmaya başlayınca, o içerikleri televizyon ekranında olmasa da başka ekranlardan izleyen sayısında bir artış var ve oradaki yaş gruplarında da bir düşüş var. Gençler televizyon içeriklerini izlemiyorlar diyorduk ama gençler kısa kısa, atlayarak da olsa televizyondaki dizileri izlemeye başladılar.

Öğrencilerimle de sürekli konuştuğumuz bir şey. 2 yıl öncesine kadar benim İzleyici Çalışmaları dersimde televizyon içeriğini izleyen hiç kimse olmazdı. Ve bu beni birazcık üzüyordu aslında, kendimi böyle zor ifade ettiğimi düşünüyordum. Ama son 2 yıldır giderek artan bir şekilde televizyon içerikleri gençler tarafından da çok takip ediliyor.

Bunu tabii ki ben küçücük bir örnekleme, kendi sınıfıma bakarak söylüyormuş gibiyim ama sosyal medyadaki izleyiciyi takip ettiğimde, oradaki izleyicinin de profillerini çıkarttığımda zaten yaş gruplarının çok düştüğünü görüyoruz."