Bahçeli: ABD ilişkiler tarihi kavşakta, ilk iş S-400'ler aktif hale getirilmeli
MHP lideri, "ABD ile ilişkiler tarihi bir kavşaktadır" dedi, S-400'lerin aktif hale getirilmesini istedi. Bahçeli "HDP’nin kökü de kimliği de Ermeni’dir. İltica etsinler" ifadesini kullandı.
DUVAR - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ABD Başkanı Joe Biden'ın Ermeni Soykırımı'nı tanımasına tepki gösterirken, Türkiye ile ABD arasındaki diyalog köprülerinin dinamitlendiğini söyledi, "ABD ile ilişkiler tarihi bir kavşaktadır" dedi. Soykırım açıklaması yapan HDP'nin kapatılması çağrısını yineleyen Bahçeli, HDP'liler için "Ermenistan'a iltica etsinler" ifadesini kullandı. Bahçeli, CHP ve İYİ Parti için "ASALA’nın çizgisindedir", CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu için "Kendini nasıl pazarladın?" dedi.
MHP lideri Bahçeli, partisinin Meclis grubundaki konuşmasında şunları söyledi:
'NATO ŞEMSİYESİ ALTINDA BİRLİKTE OYALANDIĞIMIZ ÜLKELER...'
ÜLKELERLE DE KIRAN KIRANA MÜCADELE SÜRMEKTEDİR: Terör örgütleriyle görülecek acıklı bir hesabımız vardır. Bu kanlı çeteleri üzerimize kışkırtan zalimlerle çözülecek birikmiş, hatta gittikçe ağırlaşmış meselelerimiz vardır. İkazen diyorum ki, ya bugün ya da yarın, devran dönüp hesap vakti geldiğinde, vahşetin ilkel ortaklarına müşfik ve müsamahalı davranan tıpkı onlar gibi alçak olacaktır. Terörle mücadele esas itibariyle çok boyutlu ve karmaşık bir süreçtir. Türkiye bunun hakkını her saha ve zeminde kahramanca vermektedir. Yalnızca seri katillerle değil, aynı zamanda onları kiralayan, kullanan, bölgesel çıkarları uğruna silah, eğitim, mali ve lojistik destek sağlayan ülkelerle de kıran kırana bir mücadele sürmektedir. Artık kiminle mücadele halinde olduğumuzun tanım ve tarifini net bir şekilde yapmak lazımdır. Demem odur ki, terörle mücadelenin asıl ve arkada duran şirret faillerini deşifre etmek, bunların yüzüne ayna tutmak şarttır. Çünkü bir yanda elimizi sıkmak için öne çıkan, diğer yanda kolumuzu kesmek için ön almaya çalışan ülkelerin ikiyüzlü tavırları iyice sabırları taşırmıştır. Dost ve müttefik sandığımız, hatta NATO şemsiyesi altında birlikte oyalandığımız bu ülkelerin asıl gayesi, asıl gayreti Türkiye’nin boyun eğmesidir. PKK/YPG cinayet ve ihanet kuklasıdır, kuklacılar ise perdenin arkasında saf saf toplanan karanlık ve kahrolası emperyalist kumpasçılardır. Bize dost diye seslenen, ama postumuza saman doldurmak için fırsat kollayan mihrakları biliyoruz, tanıyoruz.
TÜRK'ÜN TÜRK'TEN BAŞKA DOSTU YOKTUR: Dostumuzun da düşmanımızın da her an değişeceğinin, nihayetinde devletler arasında bu çerçevede kalıcılık ve süreklilik olmayacağının bilincindeyiz. Buna karşılık bizim değişmez inancımız ise şudur: Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur. Muhtaç olduğumuz tek bir kudret varsa o da damarlarımızdaki asil kandır.
MUSTAFA AKINCI'YA TEPKİ: KOMÜNİST HÜCRELER HAREKETE GEÇTİ
EOKA'CI AĞZIN HEZEYANI: Kıbrıs’ta bağımsız, eşit, egemen iki devletli çözümden başka bir yol kalmamıştır. Adil, adaletli, hakkaniyetli, kalıcı ve eşitlik ilkesine dayalı bir çözüm isteniyorsa yegâne çare budur. KKTC’nin bir önceki Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın, Cenevre sürecini baltalamak için devreye girmesi, ayıplı bir üslupla mevcut Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar’ı hayasızca eleştirmesi bize göre uyuyan Komünist hücrelerin tekrar harekete geçtiğinin işaretidir. Nereye ve kimlerin bataklığına aktığı az çok belli olan bu ahmağın, Sayın Tatar’a yönelik “Cenevre’de Türkiye’nin papağını olacak” açıklaması tam manasıyla EOKA’cı bir ağzın hezeyanıdır. Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar papağan değildir, Kıbrıs’lı Türklerin hak ve çıkarlarını milli hassasiyetlere muvafık şekilde savunan cesur bir yürektir. Türkiye’yle işbirliği halinde mücadelesini sürdürüyor olmasından rahatsızlık duyanlar ise Türk düşmanları, Rum sevdalılarıdır. Kıbrıs’ı ayak oyunlarıyla Rumların üzerine geçirmek için elinden geleni ardına koymayan Akıncı ve zihniyetine yakışan tek sıfat Rum Palikaryalığıdır. Rum’un tasmasını başına geçiren vatansızların tahrik ve tertiplerine aldanacak yoktur. Kıbrıs Türk’tür, Kıbrıs şehadettir, Kıbrıs mücahittir, Kıbrıs bekadır.
'SOYKIRIMI BEYANI HÜKÜMSÜZDÜR'
BIDEN DİYALOG KÖPRÜLERİNİ DİNAMİTLEDİ: Tarihimizi sorgulatmayız, milletimizi yargılatmayız, milli şerefimizi sonu ölüm bile olsa tartışmaya açtırmayız. ABD’nin yeni başkanı, seçim kampanya döneminde Ermeni lobilerinin gözüne girmek, siyasi desteklerini almak niyetiyle sözde soykırımı tanıyacağını duyurmuştu. Sonunda lobilerin oyuncağı, diasporanın tutsağı olduğunu 24 Nisan günü tarih cinayeti işleyerek, yalana sımsıkı sarılarak ispat etmiştir. Biden’in, 24 Nisan 2021 tarihli yazılı açıklaması tarihe kara bir leke gibi düşmüş, Türkiye-ABD arasındaki diyalog köprülerini dinamitlemiştir. Bizim sorunumuz ABD halkıyla değil, Beyaz Saray’a çöreklenmiş zulüm bekçileriyledir. Biden hakikaten baymış, bayat bir tat vermeye başlamıştır. Biden’in sözde soykırım beyanı Türk milleti nezdinde hükümsüzdür, yazılı açıklaması yalnızca kâğıt parçasından ibarettir. Soykırım çetelesi tutanlar gerçekten medenilerse, kendi bastıkları zalim ayak izlerine, kendi kazdıkları kan ve dehşet çukurlarına dikkatle bakmaları, eğer yürekleri yetiyorsa bununla ilgili nedamet göstermeleri samimi tavsiyemdir.
KONSTANTİNOPOLİS TEPKİSİ
BİT KADAR DEĞERİ OLMAYAKTIR: Biden, 24 Nisan tarihli yazılı açıklamasının iki yerinde soykırımdan bahsetmiş, 1915 olaylarında hayatlarını kaybedenleri onurlandırdıklarını dile getirmiştir. Nasıl onurlandıkları, nasıl onur katacakları başka bir tartışmanın konusudur. Biden iftira kampanyasına kurşun askerlik yapmakla kalmamış, bir de Konstantinopolis ibaresini kullanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nda böyle bir isimlendirmeyle anılan bölge veya bir şehir yoktur. Bizim İstanbul’umuz vardır ve dünyanın en büyük Türk kentidir. Okyanus ötesinden bakınca nasıl gördüklerinin, neyi görmek istediklerinin bizim nazarımızda bit kadar değeri olmayacaktır. Konstantinopolis sayfası 568 yıl önce kapanmıştır.
'STRATEJİK ORTAKLIK MASAL'
SEVK VE İSKAN KANUNUYLA GURUR DUYACAĞIZ: Bay Başkan, Beyaz Saray’da Cumhur İttifakı’nı nasıl yıkarım, zillet ittifakını nasıl kollarım, Türk tarihini nasıl karalarım diye hesap yapmayı bırak ve şunu aklından çıkarma ki, Türk milletine sözde soykırım iftirası atacak en son ülke bile siz değilsiniz. Kısacık melez tarihinizde nice rezaletlere imza atan ülke olduğunuzu hatırlayarak, gerçeklerle yüzleşmeniz bizatihi sizi onurlandıracaktır. Bize soykırım çamuru atan Biden ve zihniyeti; Vietnam’da, Kore’de, Kamboçya’da, Laos’ta, Hiroşima’da, Nagazaki’de soykırım tüneline soktukları milyonlarca masumun öncelikle hesabını versinler, sonra konuşsunlar. Irak’ta bir milyon Müslüman’a, Afganistan’da 1,5 milyon mazluma kast ettiklerini, ucu bucağı görülmeyen ölüm tarlaları açtıklarını, kadınlara tecavüz edip küçücük çocukları mezara gömdüklerini kabul edecek ve bunun da bedelini ödeyecek onuru göstersinler, sonra ahkam kessinler. Biden açıklamasında, insan haklarına saygı duyulan, tüm insanların onur ve güven içinde hayatlarını sürdürecekleri bir dünyadan bahsediyor. O zaman ve o halde sizin gibilerinin bu dünyada olması züldür, zillettir, ziyandır. ABD Başkanı, sözde soykırım suçlamasıyla müttefiklik hukukuna onarımı uzun yıllar alacak ağır bir hasar vermiştir. Dostluğun yalan, stratejik ortaklığın masal olduğunu ayan beyan göstermiştir. 27 Mayıs 1915 tarihinde karar altına alınıp 1 Haziran 1915’de uygulamaya koyulan Sevk ve İskân Kanunu’yla her zaman gurur duyacağız. Dönemin milli kahramanlarını, bu millete şehadetleriyle hizmet eden asil kahramanlara tarih huzurunda şükran ve minnet duygularımızı her fırsatta göstereceğiz.
HER TÜRLÜ İHTİYAÇLARI KARŞILANDI: O dönemde patlak veren Van Ermeni isyanını bastırmak ve hunhar amaçlarla teşekkül eden Ermeni komitelerini dağıtmak amacıyla dönemin hükümeti 24 Nisan 1915’te vilayetlere ve diğer mülki yönetimlere genelge yollamıştır. Bu genelgede, komite merkezlerinin kapatılması, evraklarına el konulması ve komite elebaşlarının tutuklanması talimatlandırılmıştır. Bu noktaya lütfen dikkat buyurunuz, bu talimat mucibince İstanbul’da Taşnak, Hınçak ve Ramgavar örgüt üyesi 235 kişi tutuklanmıştır. Hitamında da Sevk ve İskan Kanunu gereğince Osmanlı İmparatorluğu’nun güvenliği ve milletimizin selameti maksadıyla işbirlikçi ve ihanete teşne Ermeniler tehcire tabi tutulmuştur. Üstelik sevk boyunca her türlü ihtiyaçları karşılanmış, güvenlikleri için tedbirler alınmıştır. Hatta göç yolları üzerindeki menzillere ve istasyonlara yiyecek içecek stokları yapılmıştır. Tehcir sırasında bulaşıcı hastalıklardan, eşkıya saldırılarından, ihmallerden, kötü muamelelerden ve diğer sebeplerden kaynaklı ölümler yaşanmıştır. Fakat hiçbir şart altında bir soykırım olmamıştır. 1915 olayları, İmparatorluğun kendi tebaası olan ve cephede kalan Ermenilerle diğer unsurları Sevk ve İskân Kanunu’na tabi tutarak cephe gerisine çekme işleminden başka bir şey değildir. Osmanlı topraklarında yaşayan yaklaşık bir milyon Ermeni Sevk ve İskân Kanunu ile Ürdün, Lübnan, Halep, Şam, Deyr-i Zor, Irak gibi yerlerde yeni hayatlar kurarken, 1918’de çıkarılmış olan “geri dönüş yasası” ile yüz binlercesi tekrar dönmüş, kalanları da kendi istekleriyle batılı ülkelere göç etmiştir. Yani ortada soykırımın en küçük delili yoktur. Ermeni çeteleri beşinci kol faaliyeti içine girerek, Ağustos 1914 ile Mart 1916 arasında 124 bin Müslüman Türk’ü katletmiştir. İlerleyen yıllarda bilanço daha da ağırlaşmış, Anadolu’da bir Ermeni mezalimi yaşanmıştır. Tehcir sırasında yaşanan ölümlerden dolayı Merhum Talat Paşa’nın kendi imzasıyla bin 673 kişi Divan-ı Harbe verilmiş, 67 kişi idam edilmiş 524 kişi hapse atılmış, 68 kişi de diğer cezalara çarptırılmıştır. Elimizi vicdanımıza koyup düşünelim, soykırım yapan bir devlet, böyle bir hukuki tasarrufa, böylesi bir iç muhasebeye gerek duyar mı? Tehcir yolunda yaşanan kanunsuzlukların hesabını sormak için kararlılıkla inisiyatif üstlenir mi?
'BIDEN NEFRET SUÇU İŞLEMİŞTİR'
ABD İLE İLİŞKİLER TARİHİ KAVŞAKTA: Biden, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 11’inci maddesine göre nefret suçu işlemiştir. 1948 Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ne atıf yaparak 1915 olaylarını bu sözleşmeye uydurmaya çabalayanlar tarihe ve hukuka kast etmiş haçlı kalıntılarıdır. Bize göre, ABD ile ilişkiler tarihi bir kavşaktadır. S-400’ü aktif hale getirmek, F-35 projesi için ödediğimiz paraları tahsil etmek bundan sonraki ilk işimiz olmalıdır. Devletimizin ve hükümetimizin alacağı her karara desteğimiz peşinen söylüyorum sonucu ne olursa olsun tamdır.
HEPİMİZ ERMENİ'YİZ DİYENLER...: Hepimiz Ermeni’yiz diyenlere açık açık sesleniyorum, sizin ne olduğunuz değil bizim sizi nasıl gördüğümüz önemlidir. Size bakınca boşluk ve hiçlik görüyoruz, ama siz bize bakınca ya Talat Paşa’yı, ya Enver Paşa’yı ya da Mustafa Kemal Paşa’yı gördüğünüzden adımız gibi eminiz.
'KÜRT KÖKENLİ KARDEŞLERİM ARTIK KARARINI VERSİN'
HDP İÇİN KAPATMA ÇAĞRISI: Meclis’te grubu bulunan, bu milletin ekmeğini yiyip suyunu içen, devletin hazinesinden geçinip saltanat süren HDP isimli örgütün PKK’nın uzantısı olmasının yanında ASALA’ya da uyduluk yaptığını cümle alem görmüştür. HDP Merkez Yürütme Kurulu, 24 Nisan’daki açıklamasında sözde Ermeni soykırımının bu topraklarda yaşandığını, adaletin de bu topraklarda sağlanması gerektiğini şerefsizce iddia etmiştir. Kürt kökenli kardeşlerim artık gözünü açsın, artık kararını versin; bölücü terör partisi HDP’nin kökü de kimliği de Ermeni’dir. Anadolu’nun Hristiyanlardan arındırıldığını söyleyecek kadar Türk ve İslam düşmanı olan bu soysuzlarla aynı havayı teneffüs etmek bile günahtır. Hala demokrasi diyerek HDP’ye destek çıkacak var mıdır? Şu kadar oy aldı, bu kadar milletvekiline sahip diyecek bir köksüz ortaya çıkacak mıdır? Bu şer yuvası, bu ASALA temsilcisi, bu terör acentesi hala faaliyetlerine pişkince devam edebilecek midir? 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili Ankara 22.Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülmeye başlayan davanın 108 sanığı için gün yüzünü haram edecek karar çok kısa süre içinde alınmalı ve HDP’nin kapısına hukukun mührü vurulmalıdır. Bu parti görünümlü kanlı şebeke kapatılmalıdır. Bunlardan hiç kimse siyasette bulunmamalıdır. Milletimize soykırımcı diyen bu canilere Erivan’ın kapıları açıktır. Paşinyan da istifa etmiştir, buyursunlar, çok iyi bildikleri dağ yollarından Ermenistan’a terörist kamuflajlarını giyerek iltica etsinler. Bu milleti sevmeyenleri sevmeyiz, bu devlete katliamcı diyenleri asla affetmeyiz.
KILIÇDAROĞLU'NA TEPKİ: SENİ SESSİZLİĞE GÖMEN HANGİ AÇIKLARIN?
İYİ PARTİ VE CHP'YE ASALA SUÇLAMASI: CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Biden seçildikten kısa bir süre sonra alelacele tebrik mesajı paylaşmıştı. Aynı aceleyi Biden’ın sözde soykırım açıklamasına karşı göstermedi, henüz çıtını bile çıkaramadı. Dahası HDP’ye tek bir laf etmedi, edemedi. Aynı şey İP’in başkanı için de geçerlidir. O da Biden’e şablon sözlerle, suya sabuna dokunmayan ifadelerle tepki gösterdi, döndü dolaştı aynı Öztrak gibi hükümetin dış politikasını eleştirmeyi tercih etti. Özellikle Kılıçdaroğlu’na soruyorum; seni korkutan nedir? Seni sindiren nedir? Seni soykırım suçlamasına karşı sessizliğe gömen hangi açıklarındır? Hiç mi utanmıyorsun? Hiç mi Allah’tan korkmuyorsun? Bu CHP’yi ne hallere düşürdün? Kendini nasıl pazarladın? Kimden hangi sözleri aldın? HDP’yle ittifak kuranlar bizim gözümüzde tarihi yanlışın içindedir. Tarihle değil zilletle yüzleşmenin vakti gelmiştir. HDP’ye tepki gösteremeyen CHP’si, İP’i ve diğerleri ASALA’nın çizgisindedir, Ermeni çetelerinin izindedir, PKK’nın dibindedir. Aziz milletim, büyük milletim, oyunu görün, onursuzları bilin, soykırım lobisini tanıyın, yarın geç olmadan zillete hak ettiği dersi verin. Vurun tokadı gitsin bunların alayı. (HABER MERKEZİ)