Bahçeli: Ekonomide yeni hikayeye ihtiyaç var
MHP lideri Devlet Bahçeli "Ekonomide yeni bir hikayeye, milli ve manevi değerlerle düzenlenmiş bir zihniyet devrimine ihtiyaç olduğunu görmeliyiz" dedi.
DUVAR - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Anadolu'daki temasları hakkında, "Aklımızın estiği gibi davranmadığımız bilinmelidir. Anadolu'yu karış karış gezmemiz tesadüf olarak değerlendirilmemelidir. 70 ilimizi ziyaret etmiş olduk. Önümüzdeki hafta kalan illerimizi samimiyetle kucaklayacağız" diyerek ekonomide yeni bir hikayeye ihtiyaç olduğunu söyledi. Bahçeli, 'enflasyonla mücadele' için mal satan ve pazarlayan şirketlere çağrıda bulunarak, temel ihtiyaçlarda yüzde 2 ile 5 arasında indirime gitmelerini istedi.
Bahçeli, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın kendisini “kayyım” olarak tanımlayarak, “Erdoğan, iktidarının anahtarını, krizlerin ortağı Bahçeli’ye teslim etti" demesine de tepki gösterdi. MHP lideri toplantı çıkışında gazetecilerin hafta sonu Ankara'da düzenlenen ve Ülkü Ocağı üyeleri tarafından yapıldığı iddia edilen saldırıyla gündeme gelen Alparslan Türkeş'i anma toplantısına ilişkin sorusuna ise, "Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Beyin elinin altında geliştiği kanaati hakim. Bundan sonra Mansur Bey dikkat etsin. Arkasında bir ülkücü nefes var" yanıtını verdi.
Bahçeli'nin konuşmasından başlıklar şöyle:
KİMSE HAYALE KAPILMASIN: Aklımızın estiği gibi davranmadığımız bilinmelidir. Yalancıların maskesini düşüreceğiz. Türkiye üzerinde oynanan oyunları anlatacağız. Kötü niyetlileri açıklayacağız. Halka doğru gideceğiz, halkımızla bütünleşeceğiz. Mutlaka anlaşacağız. Geliyor gelmekte olan diyorlar ya, biz de gidiyor gitmekte olanlar diyeceğiz. Bir kere eğilenin bir daha dik duramayacağını öğreteceğiz. Hiç kimse hayale kapılmasın, karambol ortamı yaratıp fırsatçılığa kalkışmasın. Bölücülük ittifakına, zillet ittifakına, iftira siyasetine aziz Türk milleti aldanmayacaktır. Cumhurun kaderi cumhuriyetin kaderidir. Cumhur İttifakı Türkiye’yi kem gözlerden, kötü sözlerden, karanlık emellerinden koruyacaktır. Yaşadığımız ekonomik sıkıntıların iç yüzünü, can alıcı noktalarını doğru tahlil etmek zorundayız. Bu ülke hepimizindir. Birbirimizi suçlayarak, düşman muamelesi yaparak kin ve öfkelerimizi yarıştırmak Türkiye’ye yapılabilecek en büyük kötülüktür.
FELEĞİN ÇEMBERİNİ KIRIP YÜKSELİŞE GEÇTİK: Çayımıza koyacak şekerimiz yoktu ama Çanakkale’de destanlar yazdık, lambamıza koyacak gaz yağı bulamıyor, yalnızca haşhaş yapı kullanıyorduk, milli mücadele düşmanın hayallerini Türk süngüyle kırdık. Çünkü irademiz imanımız kadar büyüktü. Çünkü yoksulluğu çekebilirdik, yokluğa dayanabilirdik, ama esarete, köleliğe, teslimiyete kesinlikle tahammül edemezdik. Yeri geldi; silah, mermi, bunları alacak para bulamadık. Kuru ekmekle öğün geçirdik. Elimize geçirdiklerimizle düşmana karşı koyduk. 19. ve 20. Yüzyılın dönemeçlerinde ekonomik saldırılarla milletimizi teslim alamayacakların şimdiki varislerine feleğin çemberine kırıp yükselişe geçtiğimiz zaman diliminde boyun eğeceğimiz mi zannediliyor.
YENİ KEŞİFLER YAPMADIKÇA... Felaketimizin siyasetini yapmak üzere kuyruğa giren ahmaklara sessiz mi kalacağımız düşünülüyor. Türkiye’yi ölümü göstererek sıtmaya razı etmeye çalışanlara dirençsiz, duygusuz olacağımız mı hesap ediliyor. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten mülhem diyorum ki para yoksa buluruz, ordu yoksa kurarız, düşman yoksa mutlaka yeneriz. Yeter ki bir olalım. Işık diye milleti ateşe, sonu hüsran bir tünele çekmek için çırpınanlara affımız yoktur. Merkez Bankası’nın rezervlerinin eridiği yalanına bel bağlayan zillet ittifakı 128 milyar dolar nerede sorusunu soracağına Türkiye’nin karşısında ne aradıklarını açıklamak mecburiyetindedir. İnsanın, ahlakın, adaletin, özgürlüğün, sosyolojinin, felsefenin, tarihin, maneviyatın, değerlerin ve milli hassasiyetlerin bulunmadığı bir ekonomide sabah kalkar döviz kuruna bakarız, akşam yatar borsaya, faize, enflasyona kafa yorarız. Aslında hepimiz aynı şeylerden konuşuyoruz, fakat konuştuğumuz şeyin ne olduğu konusunda hâlâ anlaşabilmiş değiliz. Eski teorik şemaları yıkan yeni keşifler yapmadıkça daha adil, daha insani, daha eşitlikçi bir dünyaya ve küresel ekonomiye ulaşmamız sadece entelektüel bir sızlanma olarak kalacaktır.
YENİ HİKAYE İHTİYAÇ: Bugünkü şartlarda dünya nüfusunun yüzde 20’si açlıkla ve yetersiz beslenmeyle yüz yüzedir. Açlık ve yoksulluğun hiç yenilmeyen, israf edilmiş yiyeceklerin yüzde 10’u ile tamamen ortadan kaldırılması yapılan araştırmalarla ortadadır. Mutasyon üstüne mutasyon geçiren, sayıları 5 milyonu aşan insanın ölümüne yol açan Covid-19 salgını artık başka türlü düşünmemizin hayat memat konusu olduğunu göstermektedir. Ne ekonomi eski ekonomidir ne de dünya eski dünyadır. Çok yediğinden obez olan çocukların olduğu dünya ile hiç yemediğinden eti kemiğine yapışmış çocukların olduğu dünya korkunç bir çelişkidir. Ekonomide yeni bir hikâyeye, yeni bir zihniyet devrimine ertelenemez ihtiyacın olduğunu görmeliyiz. Covid-19 salgını eski davranış kalıplarından sıyrılmamızı göstermektedir. Ne ekonomi eski ekonomi, ne dünya eski dünyadır. Ekonomide yeni bir hikayeye, milli ve manevi değerlerle düzenlenmiş bir zihniyet devrimine ihtiyaç olduğunu görmeliyiz. Kronik hastalıkları birlikte tedavi etmeliyiz. Fiyat istikrarı, finansal istikrar ve makro ekonomik istikrar sağlanacaktır. Ekonomideki sorunları siyasal ve toplumsal sorunlara yansıtmak isteyenlere milletimiz prim vermeyecektir. Enflasyonla mücadelede gönül birliğini harekete geçirmeliyiz. Temel ihtiyaçlarda yüzde 2 ila yüzde 5 indirime gitmeleri manevi harcımızdır. Herkes elini taşın altına koymalıdır. Faiz lobisinin telkinlerine, zillet ittifakının bittik tükendik iftirasına kulak asmadan darda ve zorda kalan insanlara elimizi uzatabiliriz.
KAYYUM DEĞİLİZ (Babacan'a yanıt): Biz kayyum değiliz MHP'yiz. Kayyumu geç, partine doldurduğun askeri ve siyasi casuslarla birlikte bakanlığın döneminde kimlere peşkeş çektiğini açıkla. (Kılıçdaroğlu'na) Fazla zahmete girme. CHP'nin başına bir kaset komplosuyla gelmen, terörle mücadeleye hayır demen, HDP'yi meşru sayman, Demirtaş'ı övmen, Atatürk'e ihanet etmen, CHP'yi kaynağından koparman, büyükelçilerden aman dilemen senin lekeli mirasın olarak hatırlanacaktır. Böyle bir zinniyete ülke yönetimi emanet edilir mi? (HABER MERKEZİ)