Bahçeli: HDP’yi meşru görmek, AYM üzerinde fiili baskı kurmaktır
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Kürt sorununa yönelik açıklamaları nedeniyle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştirerek "HDP’yi meşru görmek, AYM üzerinde fiili baskı kurmaktır" dedi.
DUVAR - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Kürt sorununun çözümünde HDP'nin meşru organ olarak görülebileceğini söylemesiyle ilgili açıklamalarda bulundu. AYM'de HDP ile ilgili kapatma davasının görüşüldüğünü belirten Bahçeli, "Zamanlama itibariyle çok manidar olan bir dönemde HDP’yi meşru görmek, meşruiyet çemberine almaya heveslenmek Anayasa Mahkemesi üzerinde fiili baskı kurmak anlamına gelecektir" ifadelerini kullandı.
Bahçeli'nin açıklamaları şu şekilde:
BUNUN ADI VATANA İHANETTİR: Herkesi uyarıyorum, kökeni, mezhebi, dili ve yöresi ne olursa olsun, Türkiye’de tek bir insanımız bile sorun değildir veya siparişi Türkiye düşmanları eliyle verilen yığma bir sorunun parçası görülemeyecektir. Sözde Kürt sorunundan bahsetmek, başka bir ifadeyle Kürt kökenli kardeşlerimi sorun olarak işaretlemek, hatta fişlemek demektir. Bunun adı da vatana ve millete ihanettir.
CHP GENEL BAŞKANI TARİHİ BİR YANLIŞIN İÇİNDE: Cumhuriyet Halk Partisi’yle İP’in aynı anda HDP’yi meşru organ görüp sözde Kürt sorunu üzerinden PKK’ya zeytin dalı uzatmaları terörizmin değirmenine su taşıyan bedhahlıktır. Kalbinde vatan sevgisi olup da HDP’nin PKK demek olduğunu bilmeyen, görmeyen, idrak etmeyen yoktur. HDP’yi meşru görmek, meşruiyet kavramına vurulmuş paslı zincirdir. CHP Genel Başkanı tarihi bir yanlışın içindedir. İP yönetimi terörizmin pençesinde güç ve iktidar devşirmenin izindedir. Karşımızdaki tablonun makul ve münasip tek bir yanı bile asla gösterilemeyecektir.
HDP'Yİ MEŞRU GÖRMEK, AYM ÜZERİNDE FİİLİ BASKI KURMAKTIR: Anayasa Mahkemesi’nin HDP’nin kapatılmasını esas alan davayı görüştüğü sırada, CHP Genel Başkanı’nın sivri çıkışı akılları bulandırmış, kuşkuları arttırmıştır. CHP ile Anayasa Mahkemesi arasında kirli bir temas hattı kurulup kurulmadığı, HDP’nin aklanması maksadıyla kripto mesajların karşılıklı gidip gelmediği herkesin merak konusu haline gelmiştir. Zamanlama itibariyle çok manidar olan bir dönemde HDP’yi meşru görmek, meşruiyet çemberine almaya heveslenmek Anayasa Mahkemesi üzerinde fiili baskı kurmak anlamına gelecektir. CHP Genel Başkanı’nın kulağına ne fısıldanmışsa, önüne koyulan ödev listesi neleri ihtiva ediyorsa aynısıyla tatbik ve telaffuz edilmektedir.
SARI, KIRMIZI, YEŞİL POŞU TAKMAK DAHA ÇOK YAKIŞACAK: Birleşmiş Milletler 76.Genel Kurulu’nun yapıldığı bir tarih aralığında, Cumhurbaşkanımızın isabetli ve küresel vicdanın dikkatini çeken konuşmasının yapıldığı esnada, CHP Genel Başkanı’nın gündem ve güven kirliliğini tetiklemesi, buna İP’in heyecanla iştirak etmesi sadece küstahlık değil, aynı zamanda müptezelliktir. CHP bölücülüğün ve terörizmin siyaset ayağı olmaya HDP’den daha çok yatkın ve meyyaldir. Kılıçdaroğlu’nun kahraman gazilerimizle buluşmasında onların gözünün içine nasıl baktığı, yüreğinin sızlayıp sızlamadığı ayrıca tartışılması gereken bir muammadır. Bu şahsa kalpak giyip poz vermek değil; sarı, kırmızı, yeşil poşu takıp ittifak ortaklarıyla kucaklaşması daha çok yakışacak, en azından daha gerçekçi bir fotoğraf vermiş olacaktır.
DOSTLAR KİMDİR, BARIŞ NE DEMEKTİR: Sözde Kürt sorununu ifade eden kim varsa PKK’nın yanında hizaya girmiş, bölücülüğün ağzıyla konuşmuş sayılacaktır. Terörist Demirtaş’tan selamsız Babacan’a, serok Ahmet’ten satılmış kalemlere varıncaya kadar Kürt kardeşlerimizi sorun olarak gören ve gösteren güruhun ne vatan sevgisi ne de millet mensubiyeti kalmıştır. Kılıçdaroğlu’nun “bu ülkeye barışı dostlarımızla getireceğiz” demesi, adeta Türkiye’de savaş varmış gibi ima ve ihsasta bulunması derin bir yarılma, vahim bir kırılma halidir. Dostlar kimdir, barış ne demektir? Düşmanı dost gören bir anlayışın vatanı karanlığa, milleti uçuruma çekmesi kaçınılmaz bir hayat ve siyaset gerçeğidir.
CHP, PKK'NİN DÜMEN SUYUNA, FETÖ'NÜN ÇEKİM ALANINA GİRDİ: Bir başka ifadesinde “KHK kapsamında görevden alınan herkesi görevlerine iade edeceğim” açıklaması 15 Temmuz’un siyasi dayanağını, FETÖ’ye duyduğu gizli sevdayı deşifre etmekle kalmamış, Pensilvanya’lı caniyle kurduğu dirsek temasını da gözler önüne sermiştir. Bu ülkede bir sorun varsa o da terördür ve ona destek veren siyasi mihraklardır. CHP yönetimi yüz kızartıcı bir haldedir. Türkiye’nin milli varlığını, milli bekasını, milli kimliğini zedelemek, dahası zehirlemek için kuyruğa giren alçakların oyuncağı, siyaset uşağıdır. Yanındaki yöresindeki diğer partilerle milli utanç haline gelen CHP’nin PKK’nın dümen suyuna, FETÖ’nün çekim alanına girmesi rezaletin daniskasıdır.
KILIÇDAROĞLU'NUN AMACI ETNİK TEMELDE BÖLÜNMEDİR: Sözde Kürt sorununun çözüm adresi olarak siyaset ve TBMM’nin gösterilmesi ise millet iradesini hain bölücülere lekeletme iştahı ve iştiyakıdır. Buna da hiç kimsenin hakkı olamayacaktır. CHP ve İP’in medya üzerinden HDP ile pazarlığı yoğunlaştırmaları, PKK’ya sevimlilik ve şirinlik gösterme çabaları bölücü odaklara cesaret aşılamış, nitekim “yarın ne yapacaksınız?” sorusuna cevap aranmaya başlanmıştır. Kılıçdaroğlu’nun amacı ve yapmak istediği etnik temelde bölünmedir, terörle mücadeleye kast etmektir, küresel bir senaryo çerçevesinde sözde Kürdistan’ın kuruluş temellerine harç karmaktır.
KÜRT KÖKENLİ KARDEŞLERİMİZ EŞİT HAKLARA SAHİPTİR: Herkes vakit çok geç olmadan aklını başına toplamalı, Türkiye’nin geleceği ve kaderi üzerinde ölümcül bir kumar oynamaktan vazgeçme basiretini gösterebilmelidir. Milliyetçi Hareket Partisi, hangi etnik kökenden gelirse gelsin Türk milletine ortaklaşa vücut veren bütün vatandaşlarımızı büyük Türk milleti ailesinin ayrılmaz bir parçası olarak bütünüyle kucaklayan bir siyasi anlayışın temsilcisidir. Bin yıldır birlikte yaşadığımız, ortak kardeşlik hukuku ve akrabalık bağları geliştirdiğimiz Kürt kökenli kardeşlerimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit haklara sahip onurlu bireyleridir.
DEMOKRATİK HESAP GÜNÜ UZAK DEĞİLDİR: CHP artık HDP’dir, HDP zaten PKK’dır, nihayetinde İP ile CHP de PKK’nın mandası altına girmiştir. Temel sakatlık etnik bölücülük sorununu Kürt kökenli vatandaşlarımızın tamamını ilgilendiren ve kapsayan bir sorun olarak takdim edilmesi ve ayrıştırıcı bir zeminde çözüm arayışlarına girilmesidir. Türk milleti bu kokuşmuşluğa izin vermeyecektir. Bölücü terörün taleplerini tüm Kürt kökenli vatandaşlarımıza yaygınlaştırmaya çalışmak, PKK’nın bunların tümünün sözcüsü ve temsilcisi olduğu anlamına gelecektir. Böyle bir yaklaşım Kürt vatandaşlarımızın çok büyük çoğunluğuna yapılacak bir hakaret olacak, buna da herkesten önce Cumhur İttifakı ve Milliyetçi Hareket Partisi karşı çıkacaktır. Emperyalizmin vaatlerle kiraladığı zillet ittifakı tarih önünde, millet önünde, ecdat önünde, şehit ve gazilerimizin huzurunda mutlaka hesap verecektir. Demokratik hesap günü ise uzak değildir. (HABER MERKEZİ)