Bahçeli: Kim demiş sayın Soylu yalnız diye?
MHP lideri Devlet Bahçeli: "İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu'ya yapılan itibar suikastlerini asla ama asla kabul etmediğimizi tarihe not olarak düşmek istiyorum. Kim demiş sayın Soylu yalnız diye?"
DUVAR - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Anayasa Mahkemesi'nin HDP'li Ömer Faruk Gergeriloğlu ile ilgili hak ihlali kararına tepki gösterdi, Sedat Peker'in açıklamalarıyla hakkında çok sayıda iddia gündeme gelen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya sahip çıktı.
Partisinin Meclis grubunun toplantısında konuşan Bahçeli şunları söyledi:
CHP'YE TANK PALET TEPKİSİ: BUNLAR YALANCININ DANİSKASI
KILIÇDAROĞLU ÇİĞ SÜT İÇMEDİYSE...: Yanlışı ve yalanı savunacak kadar cahil olanlardan, doğruyu ve doğruluğu göremeyecek kadar kör olanlardan, iyiliği ve iyi niyeti inkar edecek kadar nankör olanlardan Rabbim cümlemizi korusun ve böylelerini milletimizden her daim uzak tutsun. İstanbul Sözleşmesi’nin çarpıtılması, İstanbul Kanalı’nı hedef alan bayağı saldırılar ve Katarlı öğrencilerin sınavsız tıp fakültesi okuyacakları ile ilgili yalan dozu yüksek kara kampanyalar Türkiye’yi zor duruma sokmaya yönelik taktik adımlardır. Kılıçdaroğlu Tank-Palet Fabrikası’nı sattılar yalanını söylüyor, yardımcısı Öztrak daha geçen hafta basının karşısına çıkıp “ne satması, biz satmaktan hiç bahsetmedik” diyebiliyor. Hadi kuldan utanmıyorsunuz, Allah’tan da mı korkmuyorsunuz? Bunlar gerçekten de yalancının daniskasıdır. Güvenirlikleri sıfıra inmiştir. Cumhuriyet Halk Partisi yönetiminin hal-i pür melali kelimesi kelimesine işte budur.
Kılıçdaroğlu, paylaştığı bir videoda “beni hapse atmak istiyorlar” diye yakınıyor. Oysaki hakkında düzenlenip TBMM’ye gönderilen fezlekelerin detaylarından bahsetmiyor, buna hiç cesaret edemiyor. Kılıçdaroğlu’nun, çiğ süt içmediyse karın ağrısı çekmesini gerektirecek bir hali de olmayacaktır. Daha mühimi sabırlı ve sakin olmasında, hukuka saygı duymasında yarar vardır.
Bir yanda adalet ve hukuka vurgu yapan, diğer yanda konusu suç teşkil eden fiillerinden dolayı hakkında düzenlenen fezlekeleri sulandırmaya çalışan Kılıçdaroğlu tam bir açmazda, tam bir çıkmazdadır. Hukukun karşısında imtiyazlı bir zümre, ayrıcalıklı bir tabaka, dokunulmaz ve ulaşılmaz bir kesim düşünülemeyecektir. Adaletin terazisi yeri geldi mi herkesi tartmalıdır. Eğer hukukun üstünlüğüne inanıyorsak, eğer hukukun evrensel ilkelerine bağlıysak ahlaki tutarlılıktan ödün veremeyiz. Kılıçdaroğlu mağduriyet pozlarını bıraksın da hangi sözlerinin, hangi eylemlerinin kanunlarla çeliştiğini düşünsün. Türk mahkemelerinin önünde herkes eşittir. Görevi ve taşıdığı unvanı ne olursa olsun hiç kimse hukuktan üstün değildir.
FEZLEKELER BİR AN EVVEL GENEL KURUL'A GETİRİLMELİ: Geçen hafta 21 milletvekilini kapsamına alan fezlekeler TBMM’ye intikal etmiştir. Gazi Meclis; suçun barınağı, suçluların sığınağı, kanun kaçaklarının meskeni ve mekânı olamaz. Aksine hizmet edenler Meclisi’mizin demokratik ve tarihi ruhuna kast eden aymazlardır. TBMM Karma Komisyon’da bekletilen fezlekelerin bir an evvel görüşülerek Genel Kurul’a getirilmesi, bölücü, yıkıcı, devletin ülkesi ve milletiyle ters düşen söylem ve eylemlerinden dolayı şüpheli olan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının derhal kaldırılması hukuk ve siyaset ahlakının vazgeçilmez şartıdır.
'SÖZ VERİYORUM, İLK KEZ CHP'YE DESTEK VERECEĞİZ'
Oyalanmaya vaktimiz yoktur. Zamana oynamaya, ağırdan almaya hakkımız da yoktur. Fezlekelerin görüşülüp karara bağlanmasını savsaklamak bizim nezdimizde sorunlu ve şaibeli bir tutum olarak değerlendirilecektir. Hukuk diyorsak gereğini yapmakla mükellefiz. Kılıçdaroğlu bir ara yollara düşüp adalet arıyordu. Akılsız başının ceremesini ayakları çekiyordu. İşte fırsat, işte ortam, saklayacağı, gizleyeceği, utanacağı ilişkiler ağı bulunmuyorsa çıksın mahkeme karşısına, versin üzerine atılı suçlamaların hesabını. Dolandırıcı tosuncuk nasıl bedel ödeyecekse Kılıçdaroğlu da ödesin. Kılıçdaroğlu kendine güveniyorsa dokunulmazlığının kaldırılmasına bizzat kendisi önayak olmalı, karar sürecini bizatihi kendisi başlatmalıdır. Söz veriyorum, ilk kez CHP’ye destek vereceğiz, onlara tamam diyeceğiz.
27’inci Yasam Döneminde Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon’a ulaşan Yasama Dokunulmazlığı Tezkerelerinin sayısı şu anda 1429, dosya sayısı da 1354’tür. HDP’li milletvekillerine ait tezkere sayısı bini geçmiştir. Yani hukukun peşine düştüğü milletvekili sayısı çizmeyi çoktan aşmıştır. Türkiye’de üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü hâkimdir. İşlenmiş suçlar hiç kimsenin yanına bırakılmamalıdır. Türk siyaseti ahlaki ve hukuki bir arınma dönemi yaşamalı, safralarından kurtulmalıdır. Bu ihtiyaç herkes ve hepimiz için geçerlidir.
GERGERLİOĞLU'NA MİLLETVEKİLLİĞİNE DÖNÜŞ YOLU AÇILMIŞTIR: Anayasa Mahkemesi HDP'li Ömer Faruk Gergerlioğlu'nu bireysel başvurusunda hak ihlali hükmederek tahliyesini istemiştir. PKK propagandası yaptığından dolayı 96 gündür Sincan cezaevinde bulunan söz konusu karanlık şahsın, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğinde AYM karar vermiştir. Yani CHP'li Berberlioğlu gibi Gergerlioğlu'na da milletvekilliğine dönüş yolu açılmıştır. Terör propagandası nasıl oluyor da, hak ihlali olarak değerlendiriliyor? Bununla birlikte günü geldiğinde dağdaki eşkıya için de hak ihlali kararı verilecek midir?
Anayasa Mahkemesi bölücüler lehine hak ihlaline hükmederken, devletimizin, milletimizin, şehitlerimizin tartışılmaz hak ve tarihi çıkarlarını gasp ettiğinin farkına ve bilincine ne zaman varmayı planlıyor? Anayasa Mahkemesi bu tür davalara terör örgütlerinin hücre evinden ya da mağara deliklerinden mi bakıyor? Ne hakkı, neyin ihlali? Ne zamandır hainin hakkı oluyormuş? Genel Kurul'da dokunulmazlıkların kaldırılması ile ilgili tezkereye MHP milletvekilleri tam kadro ile evet diyecektir. PKK'nın siyaset kolu olanlara sessiz kalamayız. Hukuk kararını versin, sonucu ne olursa olsun biz de saygılı duyalım ancak hiç kimse bölücülerin hak ihlalina maruz kaldıklarını iddia etmesin.
AKŞENER'E TEPKİ: BU BAYAN HDP'NİN ŞEYTAN OLDUĞUNU BİLMİYOR MU?
KANDİL VE PENSİLVANYA ARASINDA İP'TEN KÖPRÜ: İP’in Başkanı anlaşılan yine bilye dağıtmış, yine mayası ve meşrebine uygun bir değerlendirme yapmış. Nifakla perçinlenmiş gezmelerinden vakit buldukça aklının dibini döken İP Başkanı, bizim ve AK Parti’nin HDP’yi şeytanlaştırdığını ifade etmiş. Bu bayan, HDP’nin zaten şeytan olduğunu bilmiyor mu? Şeytana şeytan demek günah değil sevaptır, helaldir, hukuktur, hakikatin yanında durmak, iman alametidir. Şeytana öyle ya da böyle, açık ya da gizli destek çıkmak, kol kanat germek, masumiyet kisvesine büründürmeye çalışmak bir defa ayan beyan günahkârlıktır. İP’in, HDP’nin dibinde ne işi vardır? CHP’nin küçük beslemesi haline dönüşen bu parti yönetiminin, HDP’ye sevimli görünme çabası siyasi münafıklık, siyasi madrabazlıktır. İP Başkanı’nın öylesine bozuk ve buhranlı bir dili söz konusudur ki, ya ne dediğini kulağı duymuyor, ya da duyduğunu aklı almıyor.
Geçen hafta katıldığı bir televizyon programında, 31 Mart seçimlerine giderken Sayın Cumhurbaşkanı’nın “toptan Kürtlere terörist” dediğini iddia eden bu devşirme siyasetçi, halkı kin ve nefrete alenen kışkırtarak büyük bir suç işlemiştir. Bu küstah ve hayasız üslup Türkiye düşmanlarını sevindirmiş, havalara uçurmuştur. Aynı üslup PKK’nın ve FETÖ’nün de üslubudur. İP Başkanı, bu iddiasını ispat etmek zorundadır. Kürt kökenli kardeşlerimize hiçbir devlet veya hükümet yetkilisinin en küçük incitici, en ufak kırıcı bir ithamı olmamış, olması akıllara dahi gelmemiştir. Geçmişte MHP’yi iftiralarla yaralamaya ve tarihi hüviyetine kara çalmaya azmeden bu müfteriye teröristin kim olduğunu bizzat Kürt kökenli kardeşlerim Allah’ın izniyle öğretecektir. Kandil ve Pensilvanya arasında ipten köprü kuranlar bunun bedelini ağır ödeyeceklerdir.
KÜRT'TEN TERÖRİST OLMAZ, TERÖRİSTE KÜRT DENEMEZ: Kürt’ten terörist olmaz, teröriste Kürt denemez. Diyen varsa bu milletin evladı olamaz. Zira terörün inancı, yöresi, etnik kökeni, mezhebi, ahlaki bahanesi olmaz, olmayacaktır. Terörist PKK’dır, KCK’dır, PYD’dir, YPG’dir, FETÖ’dür, DEHAŞ’tır, DHKP-C’dir. Kürt kökenli kardeşlerimin terör örgütleriyle hiçbir bağ ve bağlantısı yoktur, var diyen çıkarsa biliniz ki vatan hainidir. Terör bir insanlık suçudur.
İP’in başkanı Kürt kökenli kardeşlerimden kesinlikle özür dilemek mecburiyetindedir. Aksi halde bozguncu, fitneci, millet düşmanı olarak ilanihaye anılacak, alnına çalınan kara leke ömrü boyunca çıkmayacaktır. Kürtlerle terörü özdeş görmek korkunç bir bühtan, affı imkânsız bir cinayettir. Akıl yönünden de ahlak yönünden de iflas edenler tek kelimeyle püsküllü beladır. Bu millet öyle bir asalete haizdir ki, gölgesinde oturduğu yaprağın bile incinmesine tahammül etmemiştir. Siyasi, ahlaki ve vicdani hiçbir ölçü tanımayan, ilkesi, iradesi ve heyecanı olmayan, Yalan, riya ve istismardan başka sermayesi kalmayan, kimliğini kaybetmiş, inancını kaybetmiş, değerlerini kaybetmiş bir siyasetçinin ve siyasi partinin milli hassasiyetleri bırakınız anlatmasını, anlaması dahi mümkün değildir.
Kürt kökenli kardeşlerimizin HDP’yle bağı kalmamıştır. PKK’yı meşru ve müspet görmeleri ham bir hayaldir. Kürt kökenli kardeşlerimizi istismar etmek isteyenler alçağın en önde gidenleridir.
'BU MİLLETİN ADI TÜRK MİLLETİ'DİR'
Bu milletin adı, parçalamaya çalışan zillet ittifakına inat “Türk milleti”dir. Milli varlığımız etnik kalıntı değildir. Aşiret bozuntusu değildir. Muhteşem bir beşeri hazinenin adıdır, ahlakıdır, şanıdır. Kimliksizlere bir kez daha duyuruyorum ki adı: Türk milletidir. Bin yılda doğmuş, Bin yılda yetişmiş, Bin yılda oluşmuş ve olgunlaşmıştır. Büyük bir aile olan Türk milleti; Aynı gövdenin dalları, aynı dalın yapraklarıdır. Aynı denize dökülen nehirler, dereler, çaylardır. Ayırmak ne mümkün, etle tırnak gibi kaynaşmıştır.
SOYLU'YA SİYASİ LİNÇ GİRİŞİMLERİ: Mehmetçiğe sahip çıktığımız gibi, hükümetimize, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin şerefli komuta heyetine, Türk polisine, Türk jandarmasına, korucularımıza da sonuna kadar sahip çıkma kararlılığımız vardır. Alayının bir adım arkasındayız, dönersek de namerdiz. Bilhassa terörle mücadele alanında ismini altın harflerle yazdıracak İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu’ya yapılan itibar suikastlarını, siyasi linç girişimlerini, zulme varan isnatları kaygıyla izlediğimizi, asla ama asla kabul etmediğimizi tarihe not olarak düşmek istiyorum. Kim demiş Sayın Soylu yalnız diye? Kim demiş Sayın Soylu kimsesiz diye? Türkiye Cumhuriyeti’nin İçişleri Bakanı görevini vatan ve millet sevgisiyle yerine getiren, gece demeden gündüz demeden bölücü terörle mücadele eden mert ve milletperver bir devlet adamıdır. Hakkında ne söylenirse söylensin, bizim bölücülerle iş tutan, terör örgütlerine hayranlık besleyen odakların hayasız tezviratlarına aldırış etmemiz mümkün değildir.
'GEÇİN BUNLARI GEÇİN'
Zelil emel failleri terörle mücadeleyi sekteye uğratma arayışındadır. Zillete batanlar, sütre gerisine saklanıp iftira oku atanlar Sayın Soylu’yu yıpratma gayesiyle PKK/PYD/YPG’yi selamlarken şirinlik taslama hevesindedir. Geçin bunları geçin, terörle mücadeleyi dağda taşta, sınır içinde sınır ötesinde cesaretle yürüten bir hükümeti, bir bakanı, topyekûn tüm güvenlik güçlerimizi ama, ancak, fakat demeden önşartsız destekledik, bundan sonra da destekleyeceğiz. Bizim bu türden tahrik ve tacizlere karnımız toktur, tahammülümüz yoktur, mücadele kararlılığımız ise ziyadesiyle çoktur. Biz Milliyetçi Hareket Partisi’yiz. Biz Cumhur İttifakı’yız. Ya birlikten beraberlikten yana olacağız, ya da gerilim ve kavga dolu bir geleceğe sürükleneceğiz. Ya kardeşliğin devamını isteyeceğiz, ya da ağır bir yıkımı göze alacağız. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı kararını çoktan vermiştir. Biz Türk milletinden tarafız. Biz milli kimlikten yanayız. Biz bin yıllık kardeşliğin safındayız. (HABER MERKEZİ)