Bakırhan'dan Erdoğan'a: Çağrı yapılabilmesi için koşullar oluşturulsun

DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan'dan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, "Gerekli çağrı yapılsın ama çağrının yapılabilmesi için gerekli koşullar oluşturulsun" çağrısı yaptı.

Fotoğraf: ANKA
Google Haberlere Abone ol

DUVAR - DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Halkların Demokratik Kongresi’nin (HDK) "Barış İçin 1 Milyon İmza" kampanyası toplantısında açıklama yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AK Parti grup toplantısında yaptığı konuşmaya değinen Bakırhan “Dün yine Cumhurbaşkanı, ‘Gerekli çağrı yapılırsa tüm Türkiye kazanır’ dedi. İyi ve doğru bir tespit. Gerekli çağrı yapılsın ama çağrının yapılabilmesi için gerekli koşullar oluşturulsun. Bu çağrıyı yapacaklar neye göre çağrıyı yapacaklar? Demokratik bir zemin var mı? Bir güven ortamı var mı? Çağrıyı yaptıktan sonra bu çağrının muhataplarının nereye gideceği, nerede yaşayacağı, hangi zeminde yaşamlarını sürdürebileceğinin garantisini veren bir merkez var mı” dedi.

Bakırhan'ın açıklamaları şöyle:

“Hiçbir dönemde olmadığı kadar hem Orta Doğu’da hem de Türkiye’de siyasal zemin bir kırılma ile karşı karşıyadır. Bu kırılmaları önlemenin bir yolu da var. Kendi iç demokrasisini, toplumsal barışını sağlamış olan ülkeler bu yaşanan kaos ve kriz ortamından en az etkileniyorlar. Ama kendi barışını sağlayamayan inkârcı ve farklılıkları bastıran, yok sayan bütün sistemler bu kırılma karşısında güvenlik ve gelecek kaygısı yaşıyor.

Aslında Türkiye bugün dönemin en büyük kırılmasıyla karşı karşıya kalmayabilirdi. 2013-15 yılları arasında çok değerli bir süreç yürütüldü. Bu süreç demokratik bir zemine taşınabilseydi belki bugün yaşamış olduğumuz kaygıları yaşamazdık. Orta Doğu’daki gelişmelerin buraya nasıl ve ne zaman, hangi olumsuz negatif etkilerle yansıyacağını bu kadar dert etmezdik. O dönemdeki iktidar iki yol arasından tekçi, otoriter ve baskıcı politikaları tercih etti. Demokrasi yok, özgürlükler yok, toplumda ciddi bir çürüme var. Çürüme sadece bununla da kalmıyor ekonomide de çöküş var. Türkiye artık ekonomiyi çeviremeyecek noktaya geldi. Hattan dün Çalışma Bakanı, emeklilere sanki çok yüksek maaş vermişler gibi bir de onu nasıl ödeyeceklerinin kaygısını taşıyorlarmış.

'KAYNAKLAR SİHA, İHA, MERMİ OLARAK GİDİYOR'

Bu çürümenin, bu kaosun, bu krizin tek bir sebebi var. Türkiye’nin kendi iç barışını, toplumsal barışını sağlayamaması en önemli etkenlerden birisidir. Kaynaklar nereye gitti? Emekliler, asgari ücretliler ezilirken SMO’lu çetelere dolar olarak maaşla gidiyor, güvenliğe gidiyor, Milli Savunma’ya gidiyor. Kaynaklar Kuzeydoğu Suriye’de demokratik bir zeminde yaşananlara SİHA, İHA, mermi olarak gidiyor. Tam da barışı savunanlar bunu sormak ve sorgulamak durumundadırlar. Bu kaynaklar 85 milyonun Türkiyelinindir.

'ÇAĞRI İÇİN KOŞULLAR OLUŞTURULSUN'

Savaş bir yoksulluk ve çürüme yarattı. Demokratik bir zeminde diyalog ve müzakere ile Türkiye’nin başta Kürt meselesi olmak üzere kendi sorunlarını çözmesi gerektiğini belirtiyoruz. Başka bir yol yok. Bunun dışındaki yol bir yere çıkmaz. Bunun dışındaki çözüm barışa çıkmaz. Türkiye’yi refaha kavuşturmaz. Sayın Erdoğan’ın Diyarbakır’da dediği refah ve huzur meselesi tam da toplumsal barışı sağlamakla olur. Biz meselelerin demokratik yolla çözülmesini istiyoruz. Dün yine Cumhurbaşkanı, ‘Gerekli çağrı yapılırsa tüm Türkiye kazanır’ dedi. İyi ve doğru bir tespit. Evet gerekli çağrı yapılsın ama çağrının yapılabilmesi için gerekli koşullar oluşturulsun. Bu çağrıyı yapacaklar neye göre çağrıyı yapacaklar? Demokratik bir zemin var mı? Bir güven ortamı var mı? Çağrıyı yaptıktan sonra bu çağrının muhataplarının nereye gideceği, nerede yaşayacağı, hangi zeminde yaşamlarını sürdürebileceğinin garantisini veren bir merkez var mı? Biz de istiyoruz koşullar oluşsun çağrılar da yapılsın. Bu ülke çatışmalardan, savaşlardan, şiddetten arınsın. Demokratik bir zeminde herkes kendi kimliğini, kendi inancıyla birlikte bu ülkede yaşasın.

'SABAHIN DÖRDÜNDE KİMİN KAPISININ ÇALINACAĞI BELLİ DEĞİL'

Savaş ciddi bir karanlık yarattı. Kaygılıyız, güvende değiliz, rahat değiliz. Sabahın dördünde kimin kapısının çalınacağı belli değil. Hangi kurumun tehdit edileceği belli değil. İstanbul Barosu’na dönük girişimleri gördünüz. Beşiktaş ve Akdeniz Belediyesi’nin son günlerde yaşadıklarını hep birlikte gördük. Bu savaş karanlığından çıkabiliriz. Biz Türkiye’yi barış aydınlığına taşımaya çalışıyoruz. İktidarın burada ne düşündüğü önemlidir. Barışı getirecek, bu karanlığı aydınlıkla sonuçlandıracak iktidarın kendisi değil bizleriz, burada oturan bileşenlerdir. Bu imza kampanyası ile birlikte daha aydınlık ve daha güzel günlere erişebileceğimizi umuyorum.'' 

(ANKA HABER AJANSI)