Balıkçı balık değil salya çekiyor
Deniz yüzeyinde müsilaj artık yok. Fakat denizin derinliklerinde ağlara halen müsilaj takılıyor. Balıkçılar, denizden balık alamadıklarını ve bazı balık türlerinin kaybolduğunu söylüyor.
Osman Çaklı
DUVAR - Yaz aylarının başında Marmara Denizi'nde ortaya çıkan deniz salyası olarak bilinen müsilaj sorunu için yerel ve merkezi idare günlerce deniz yüzeyinde müsilajı temizlemek için çalışma yürüttü. Temizlik sonucunda müsilaj su yüzeyinden kaldırıldı. Yazı geride bıraktığımız şu günlerde Marmara Denizi'nin derinliklerinde müsilaj sorunu devam ediyor.
1 Eylül itibariyle deniz avı yasağı kalktı. Bursa'nın Mudanya ilçesinde Balıkçılar Derneği Başkanı Çetin Ateş ve balıkçı Ali Topçu ile Marmara Denizi'nde müsilajın devam eden etkilerini konuştuk.
'MÜSİLAJ SORUNU DEVAM EDİYOR'
Deniz yüzeyini kaplayan müsilajın ortaya çıkması Marmara Bölgesi özelinde sanayi ve evsel atıkların denize kontrolsüz deşarjı bağlamında tartışmalara neden oldu. Müsilaj, deniz yüzeyini etkilediği gibi suyun derinliklerinde de etkili oldu.
Yürütülen çalışmalarla müsilaj her ne kadar yüzeyden temizlenmiş olsa da balıkçılar denizin derinliklerinde hâlâ ağlarına deniz salyası takıldığını söylüyor. Müsilaj, hem deniz ekosisteminde hem de balıkçılar açısından dezavantaj yarattı. 1965 yılından beri Mudanya'da balıkçılık yapan Balıkçılar Derneği Başkanı Çetin Ateş, müsilajın son 8, 10 yıldır kendini belirli dönemlerde gösterdiğine işaret ederek, bu sene yüzeyde kendini çok daha geniş alanda gösterdiğini söylüyor. Av yasağının kalkmasıyla yeni sezona hazırlanan balıkçılar, ağlarını tamir etti. Ateş, bir ağın balıkçıya maliyetinin yaklaşık bin lira olduğunu söyleyerek sözlerine şunları ekliyor: "Şu an denizin her yerinde müsilaj yok. Fakat lokal bölgelerde attığımız ağlarda salya çekiyoruz. Ağlarımız kullanılamaz hale geliyor. Müsilaj tamamen kayboldu diye bir şey yok."
'DENİZDE BALIK KALMADI'
Balıkçılar denize ağ atamamaktan yakınıyor. Müsilaj olmadan önce denizde balık veriminin daha fazla olduğuna dikkat çeken Ateş, müsilajın denizde balık bırakmadığına şu sözlerle değiniyor: "Attığımız ağları kaldıramıyoruz. Balıkçılar ekonomik olarak zarar görüyor. Bunun yanında, denizde balık kalmadı. Bazı deniz canlıları kayboldu. Mesela yengeç burada çok çıkardı. Keza denizyıldızları aynı şekilde, hepsi öldü. Bir tane bile denk gelmiyor. Kıyılarda küçük istavrit var. Büyük balık göremiyoruz. Biz uzman değiliz, nedeni tam bilemesek de bütün bunlar müsilajdan sonra oldu."
'TÜKETİCİ İTHAL BALIĞA YÖNELDİ'
Bilim insanlarının Marmara Denizi'nden çıkan balıklar hakkında yaptığı açıklamalarının kamuoyunda güvensizlik yarattığından söz eden Ateş, insanların ithal uskumruya yöneldiğini anlatıyor: "Tuttuğumuz balıklar uzmanların açıklamaları üzerine sözüm ona bedavaya gitti. Zaten balık yok. Hep ince balıklar var. Onları da tutmak yasak. Müsilajla birlikte deniz ekosistemi de bozulmuş. Ateş, denizde küçük ve büyük balıkların bir döngü yarattığından söz ediyor. Balıkların tümünün bir halka oluşturduğundan bahsederek, “Halkanın birinin kaybolması bütün deniz canlılarını etkiliyor" diyor.
'BALIKÇILAR MASRAFLARINI KARŞILAYAMAZ DURUMDA'
Marmara Denizi'nin bu tedbirsizlik ve plansızlıkla gelecek yıllarda göl bile olamayacağına dikkat çekiyor balıkçılar.
Kıyıdaki restoranlarda balık yerine köfte satıldığını söyleyen Ali Topçu ise şöyle konuştu: "Balıkçılıkla evini geçindiren insanlar, denize açılıyor, mazot parasını karşılayamadan geri dönüyor. Müsilaj, kıyıda bağlı tekneleri dahi etkiledi. Motorlara zarar verdi. Balıkçılık burada ölmek üzere. Marmara Bölgesi'nde çok fazla nüfus yoğunluğu var. Bizim her şeyimiz bu denize akıyor. Hal böyle olunca müsilaj ya da ileride başka sorunlar kaçınılmaz olacak." İnsanın doğayla ilişkisine ve tüketim hızına değinen Topçu, balıkçıların daha fazla balık yakalamak için ağ gözlerini küçülttüğüne değiniyor. Bunun nedenini ise tüketime bağlıyor: "Denize zarar veriyoruz. Çevre kirliliği, aşırı avlanma ve teknolojinin yanlış kullanımı. Hepsi birbirine bağlı."