Balkanların akciğerine kalker ocağı
Kırklareli’ye bağlı Kapaklı köyünde kapasite artışına gidilmesi düşünülen kalker ocağı için bölgede 2 bin 826 ağacın kesilmesi planlanıyor. Kent Konseyi Çevre Meclisi konuyla ilgili dava açacak.
Deniz Çil
KIRKLARELİ- Kırklareli’nde çevrecilerin açtığı dava sonucu iki kez iptal edilmek istenen kalker ocağı projesi için şirket üçüncü kez başvuru yaptı. Istranca ormanlarındaki kalker ocağı Kırklareli’ne bağlı Kapaklı köyünde Ar-Ka madencilik tarafından yapılmak isteniyor.
Üçüncü kez kapasite artırımı ile genişletilmek istenen proje ile ilgili olarak Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 10 Mart 2023 tarihinde “ÇED gerekli değildir” kararı verdi. Açılmak istenen ocağın 12.28 hektarlık alanda faaliyet göstermesi bekleniyor. Maden ocağı için projede yer alan bilgilere göre, 2 bin 826 ağaç kesilecek. Ayrıca patlayıcı maddeler ile çok sayıda patlatma gerçekleştirilecek.
'1 AY İÇERİSİNDE DAVA AÇACAĞIZ'
Kalker ocağının faaliyete geçmesi için maden şirketi tarafından üçüncü kez başvuru yapıldığını belirten Kırklareli Kent Konseyi Çevre Meclisi Başkanı Avukat Ozan Topuz, konuyu yeniden mahkemeye taşıyacaklarını söyledi.
Ocak alanın faaliyete geçmesi için yapılan iki başvuruyu mahkemeye taşıdıklarını ve kararın iptal edildiğini belirten Topuz, “İptal kararında; kesilecek ağaç miktarının ekosistemi olumsuz yönde etkileyeceğine yer verildi. Ayrıca, bölgede bulunan barajları besleyen su havzalarının, ocak açılmak istenen alandan geçtiğini ve yaşanabilecek durumun olumsuz sonuçlar doğuracağı ifade edildi. Ancak, şirket, ocak alanı olarak, daha küçük bir alanı göstererek, yeniden başvuruda bulundu. Başvuru neticesinde, ‘ÇED gerekli değildir’ kararı verildi. Biz, konuyla ilgili olarak, 1 ay içerisinde yeni bir dava açacağız” ifadelerini kullandı.
'KAĞIT ÜZERİNDE HER ŞEY DÖRT DÖRTLÜK AMA UYGULAMADA SIKINTILAR YAŞANIYOR'
Bölgede tarım alanlarının olduğunu ve hayvancılık faaliyetlerinin yapıldığının altını çizen Topuz, “Hazırlanan ÇED raporlarında; tarım alanına, bahçecilik ve hayvancılık faaliyetlerine yer verilmiyor. Görmezden geliniyor. Kağıt üzerinde her şey dört dörtlük gözüküyor ama uygulamada sıkıntılar yaşanıyor. Hatta, ormanların sadece İğneada Longoz Ormanları Milli Parkı’na bulunduğu dile getiriliyor ve Istranca Dağları’ndaki ormanları saymıyorlar. Yapılan madencilik faaliyetleri nedeniyle, çevreye geri dönülmez zararlar verildi. Bundan ötürü de bakanlığın ya çevre planlarında bir değişiklik yapması lazım ya da genelge yayımlaması lazım. Plan hükümleri değişirse rahatlarız” dedi.
Topuz, maden ocaklarının verdiği zarardan etkilenen bölge halkının duruma karşı çıktığını ve gerekli mücadeleyi verdiğini söyledi.
'ISTRANCALAR, İSTANBUL’UN NEFES BORUSUDUR'
Bölgedeki doğal ve sosyal yaşamı tehdit eden tüm projeleri yakından takip etiklerini ve gerekli itirazları yaptıklarını belirten Kırklareli Doğa ve Kültür Derneği Başkanı Göksal Çidem de konuyu yargıya taşıyacaklarını aktardı.
Çidem, “Bölgede yaşanacak tahribattan sadece Kırklareli ya da bölge halkı değil; İstanbul’da etkilenecektir. Çünkü İstanbul’un su ihtiyacının belli bir kısmı yine bölgemizden karşılanıyor. Istrancalar, İstanbul’un nefes borusudur” ifadelerine yer verdi.
'BULGARİSTAN’DA ORMAN ALANLARI ZARAR GÖRMEZKEN, TÜRKİYE’DE ZARAR GÖRÜYOR'
Istranca dağlarının 3’te 2’sinin Türkiye topraklarında olduğunu, 3’te 1’inin de Bulgaristan topraklarında yer aldığını söyleyen Çidem, “Bulgaristan’da tüm orman alanları duruyor ve herhangi bir zarar verilmezken; Türkiye’de madencilik ya da enerji projeleriyle, orman alanları zarar görüyor. Doğal yaşam alanları tehdit altındadır” dedi.