Başkan adayları ve meclis üyeleri nasıl belirlenmeli?

Adayların nesnel ölçütlere göre belirlenmesi, yurttaşa sadece kendi mahallesinden olduğu için değil, kenti yönetebilecek nitelikteki kişilere oy vermenin huzurunu da yaşatacaktır.

Google Haberlere Abone ol

Eser Atak*

Yerel seçimlere yaklaştığımız şu günlerde yurttaşlar olarak yaşadığımız kenti yönetecek olan başkan ve meclis üyesi adaylarının kimler olacağını merak ediyoruz. Öyle ya, beş yıl için yetki vereceğimiz yöneticiler, kentimize dair alınacak önemli kararlarda söz ve yetki sahibi olacak, vergilerimizle oluşan Belediye bütçesini kullanacak, müşterek ihtiyaçların karşılanması için görev yapacak kısacası yaşam çevremizi şekillendiren kararlar alacak.

ÖNCE SİYASİ YOLDAŞLIK

Parti yönetimleri, çeşitli yöntemlerle aday adayları arasından adaylarını belirleyecek ve ilan edecek. Bu aşamada yurttaş olarak şu soruyu sormaya hakkımız olsa gerek: Belediye başkan ve meclis üyesi adayları parti yönetimlerince hangi ölçütlere göre belirleniyor? Burada kast ettiğim “ölçütler” parti içindeki temayül yoklamaları ya da ön seçimler değil… Adayların kent yönetimi ve temsiliyeti konusunda ne gibi özelliklere sahip olduğuna dair bir değerlendirmeden bahsediyorum.

Mevcut durumda, siyasi partilerin çoğunda başkan ve meclis üyesi adayları siyasi yoldaşlık, tanışıklık, arkadaşlık ilişkileri vb. kriterlerin hâkim olduğu bir yapı içinde belirleniyor. Kuşkusuz siyasi yoldaşlık ilişkisinin, belirleyen ve belirlenen açısından özgül bir ağırlığa sahip olduğu gerçeğini görmezden gelemeyiz. Ancak bunun yanında, daha nesnel kriterler üzerinden yapılacak değerlendirmeler gerekir. Bu yönde nesnel bir değerlendirmeye, şimdiye dek ülkemiz demokrasi pratiğinde pek tanık olmasak da!

Bugüne kadar yapılan yerel seçimlerde belediye başkanı ve meclis üyesi adaylarının önemli bir bölümünün yönetsel deneyimi, kişiliği, bilgi ve becerisine bakılmadan sadece siyasi yakınlık ilişkisine göre belirlendiğini görüyoruz. Sonrasında bu adayların, seçmenlerin partiye verdikleri oylarla seçildiklerini, ancak günün sonunda önemli bir kısmının vatandaştan kabul görmediğini, kent yönetiminde başarılı olamadıklarını ya da maalesef etik dışı davranışlar içine girdiklerini görüyoruz. Bilinçli yurttaş bu kalitesizliği gördükçe oy verdiği siyasi partiden, hatta siyasetten soğuyor ve kendini değersiz hissediyor.

ADAYLIK ÖLÇÜTLERİ NELER OLABİLİR?

Siyasetteki bu ezberi değiştirmek için “siyasi yakınlık” dışında bazı nesnel kriterler belirlenip bunlar seçmenlere sunulamaz mı? Elbette yapılabilir.

Yerel yönetim ölçeğinde aday olarak belirlenecek siyasetçiler için şu kriterlerin göz önüne alınması, yurttaşa olan saygının bir gereği olarak öne çıkmalıdır.

Seçilecek adayların;

  • Kent ve belediye ile ilgili alanlarda herhangi bir uzmanlığı, deneyimi, bilgi birikimi var mı?
  • Eğitim ve mesleği ile belediye çalışmalarına ne kadar yarar sağlayabilir?
  • Kent, çevre gündemlerindeki mücadele süreçlerinde yer almış mı? Kendisinin liderlik ettiği çalışma ve mücadele olmuş mu?
  • Hak mücadelesi içinde örgütlü yapılarda herhangi bir çalışması var mı? (Engelli, kadın, çocuk hakları, kültür-sanat, bisiklet, yaya hakları, tüketici hakları, emek hakkı, barınma hakkı, kent konseyi, vb.)
  • Şehirdeki çeşitli örgütlü/örgütsüz toplumsal kesimlerin meclisteki adil temsiliyetine katkı sağlayabilir mi?
  • Daha önce meclis üyeliği yaptıysa o dönemde yürüttüğü çalışmalar neler? Hangi komisyonlarda, hangi önergeleri vermiş? Sonuç almış mı?
  • Adayın geçmişi, ideolojisi parti programına uygun mu? Öncesinde farklı partiler arasında geçişi olmuş mu?

Sorular kapsamında adayın yetkinliği/ uygunluğu ölçülebilir. Bu ölçütler başkan adayları ve meclis üyeleri için farklı ağırlıklarda olabilir. Bu ölçütlere göre yapılacak değerlendirmeler, şehir kamuoyu ile açık olarak paylaşılabilir.

Adayların bu nesnel ölçütlere göre belirlenmesi, yurttaşa sadece kendi mahallesinden olduğu için değil, kenti yönetebilecek nitelikteki kişilere oy vermenin huzurunu da yaşatacaktır.

Böyle bir yeni yöntemin denenmesi, yerel siyasetteki kaliteyi ve çeşitliliği artıracağı gibi, daha önce siyasete uzak kalmış yurttaşları cesaretlendirecek, meclis ve komisyonlarda kente dair sorunların daha nitelikli ve kapsayıcı biçimde ele alınmasını sağlayacaktır. Belediye başkanları açısından ise deneyimli ve liyakatli adayların öne çıkmasına da zemin oluşturacak, nitelikli adayların yönettiği yerel yönetimlerde şehrin gerçek önceliklerine ağırlık verilebilecek, kamu kaynakları daha akılcı kullanılabilecektir.

Tabii bunun yapılabilmesi için yeni bir siyaset anlayışına ihtiyaç var. Değişim dediğimiz şey ise tam da bu iradenin gösterilip gösterilmeyeceğine bağlı...

*Şehir Plancısı