Batman’da kayıp yakınları Mikdat Özeken'in akıbetini sordu

İHD Batman Şubesi öncülüğünde bir araya gelen kayıp yakınları, bu hafta 1994 yılında bir baskın sırasında gözaltına alınan ve kendisinden bir daha haber alınamayan Mikdat Özeken’in akıbetini sordu.

Bu haftaki açıklamayı İHD Batman Şube Eş Başkanı Devran Yıldız yaptı.
Google Haberlere Abone ol

Metin Yoksu

BATMAN - İHD Batman Şubesi öncülüğünde 548'inci bir araya gelen kayıp yakınları, 27 Eylül 1994 tarihinde askerlerin Karlı köyüne yaptığı baskın sırasında gözaltına alınan ve sonrasında bir daha haber alınamayan “Mikdat Özeken nerede?” diye sordu.

‘KONUŞMAMALARI İÇİN AĞIR İŞKENCE YAPILDI’

Gülistan Caddesi'ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde toplanan kayıp yakınları ve insan hakkı savunucuları adına bu haftaki açıklamayı İHD Batman Şube Eş Başkanı Devran Yıldız gerçekleştirdi. Yıldız, “27 Eylül 1994 tarihinde Hakkari’nin Yüksekova ilçesine bağlı Karlı köyünde gözaltına alındıktan sonra katledilen Mikdat Özeken’in akıbetini sormak için toplandık" dedi. Yıldız, Mikdat Özeken’in kardeşi İrfan Özeken’in olaya ilişkin şu beyanlarını aktardı: “27 Eylül 1994 tarihinde Yüksekova Tabur Komutanı Mehmet Emin Yurdakul komutasındaki askerler, Karlı köyüne baskın yaptılar. Baskına Kahraman Bilgiç isimli bir itirafçıyı da katıldı. Bu baskın sırasında Yüksekova’dan köye kışlık odun toplamaya giden kardeşim Mikdat ve Münir Sarıtaş’ı da yanlarına aldılar. Baskında tüm köylüleri köy meydanında topladılar. Tabur komutanı köylülere, ‘köyde kimin arabası var’ diye seslendi. 75 yaşlarında Abdulkerim Yurtseven ‘benim Arabam var’ diye cevap verdi. Bunun üzerine ‘Arabanla PKK’lilere gıda taşıyorsun’ şeklinde itham edilen Yurtseven, askerler tarafından işkenceye maruz kaldı. İşkence sırasında Yurtseven’i, köydeki dereye sokup çıkarıyorlardı. Uygulanan ağır işkence nedeniyle kaburga kemikleri ve sırt omurga kemiği kırılmıştı, askerler köyden ayrıldıklarında Abdulkerim Yurtseven’i askeri aracın arkasına attılar. Kardeşim Mikdat Özeken ve Münir Sarıtaş’ı yanlarına alıp Yüksekova Tabur Komutanlığı’na götürdüler. Abdulkerim Yurtseven yolda yaşamını yitirdi. Kardeşim ve arkadaşı bu olaya tanık oldukları için konuşmamaları için ağır işkence yapıldı ve serbest kalmaları durumunda olayı anlatırlar düşüncesiyle taburda infaz edildi."

‘SAVCI TAYİN OLDU’

Yıldız konuşmasına İrfan Özeken’in beyanlarıyla devam etti: “Annem tabur komutanlığına giderek kardeşimi sordu. Anneme, ‘oğlunu Hakkari Tugay Komutanlığı’na gönderdik’ dediler. Annem, Hakkari Tugay Komutanlığı’na gitti. 10 gün boyunca komutanlığa giden annemin, vazgeçmediğini görünce ‘Oğlun Yüksekova Tabur Komutanlığı’nda’ dediler. Annem tekrar Yüksekova Tabur Komutanlığı’na gitti. Tabur Komutanı Mehmet Emin Yurdakul annemi, ‘oğlunu bu kazanda yakarak öldürdüm. Bir daha gelirsen aynı kazanda seni de yakacağım’ diyerek tehdit etti. Annem bunun üzerine Yüksekova Cumhuriyet Savcısı’nın yanına gitti ve durumu anlattı. Savcı, Mehmet Emin Yurdakul’u telefonla arayarak, ‘hangi hak ve yetkiye dayanarak bu insanları bu muameleye tabi tutuyorsun’ dedi. Tabur komutanı ise ‘sıra sende, senin de suyunu ısıtmışım’ dedi. Bu olaydan bir gün sonra Yüksekova’ya bir heyet geldi. Savcı, o heyetle gittikten sonra geri gelmedi ve tayin oldu. Daha sonra itirafçı Kahraman Bilgiç, 10 bin mark karşılığında kardeşimi bize teslim edeceğini söyledi. Parayı temin edip kendisine verdik. Bu parayı verdikten sonra Yüksekova’dan ayrıldı. Davacı olduk. En son davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıdık. AHİM, Türkiye’yi tazminat ödemeye mahkum etti. Daha sonra Diyarbakır Cezaevi’nde itirafçı Kahraman Bilgiç’le görüştük. Kardeşimi öldürdüklerini itiraf etti. Gömüldüğü yeri söyleyeceğini belirtti ancak bizden yine para talebinde bulununca amacının tekrar bizden para koparmak olduğunu anladık ve parayı vermedik.”