YAZARLAR

Bavê Teyar ve korkunun yırtılan elbisesi

Cuma Xelil İbrahim Tişrîn'de öldü, Kamışlo'da defnedildi. Ancak Bavê Teyar karakteri aracılığıyla daha uzun yıllar yaşayacak Kürtlerin gönlünde ve hafızasında. Şimdi, dönüp dolaşıp şu soruda bulanıklaşıyor zihinler: Uçaklar ve SİHA'lar tepemizde dönerken nasıl kardeşçe kucaklaşacağız?

Bavê Teyar'ı ilk kim izletti bana, şimdi hatırlamıyorum tam olarak. Ne de olsa yaklaşık 20 yıl öncesinden söz ediyorum. O tarihte İstanbul'da yaşıyordum ve hangi sanat kategorisinde değerlendireceğimi bilemediğim eserleri, ilk zamanlarda tuhaf bir merakla çözümlemeye çalışıyordum.
Bavê Teyar'ın bana ulaşan CD'leri kötü korsan kopyalardı. Çok rahat izlenemiyordu bu yüzden. Sonradan fark ettim ki Bavê Teyar'ı en son keşfedenlerden biriydim. CD'leri Kürtlerin yoğun yaşadığı ilçelerde peynir ekmek gibi satılıyordu. Bir keresinde, Galata Köprüsü'nde bir satıcının, "Bavê Teyar, mêrê sê jina" (Bavê Teyar, üç kadının kocası) diye iştahla bağırıp müşteri çağırdığına tanık olmuştum. Manzara Bavê Teyar'ın CD'lerindeki olaylar kadar komik gelmişti bana. Bavê Teyar, kurnaz haliyle köprüde belirmişti gözümde.

*

Bavê Teyar'ın işlerine önce biraz mesafeli ve hatta önemsemez yaklaştığımı itiraf etmeliyim. Her anlamda çok zayıf bir prodüksiyon, ağırlıklı olarak Bevê Teyar'ın oyunculuğu ve esprileri üzerinden ilerleyen bir senaryodan başka kayda değer bir şey görünmüyordu. İzledikçe fark ettim, Bavê Teyar Kürt köylüsünün hayatına, yaşama biçimine, kültürüne inanılmaz derece de hakimdi. Kurnazlık, açgözlülük, fesatlık Bavê Teyar şahsında biçimlenmişti. Köy onun etrafında dönüyordu ya da o, menfatı için bir çırpıda köyün etrafını dönüp hiçbir şey olmamış gibi izleyicinin karşısına çıkıyordu, pis pis sırıtarak. Bavê Teyar'ın kadınlar yaklaşımı üzerinden acayip eleştiriler yapılıyordu, geleneksel erkek egemenliğine.
Bir de şu vardı: Bavê Teyar filmlerindeki mekan, insan, günlük hayat, diyelim Mardin'deki herhangi bir köy hayatının tıpatıp aynısıydı. Evler bir örnek, giyim kuşam bir iki nüans dışında aynı, sınıra rağmen iki köy arasında şive neredeyse yok. Üstelik her köyde en az bir Bavê Teyar vardı.
Bavê Teyar filmlerinde, Kürtlerin içinde bulunduğu durumla ilgili alttan alta siyasi mesajlar da veriliyordu. Siyasi mesajlar, ikinci, üçüncü evliliğini yapan Bavê Teyar'ın maceraları içinden birden boy veriyordu. Bu mesajlar kimi zaman oğlu Teyar kimi zaman da ilk eşi Eyşo tarafından veriliyordu. Bavê Teyar, ancak birkaç kişiyi görebildiğimiz küçücük köyde, Kürtlerin güncel ve tarihsel meselelerine mizahın ölçüleri içinde temas ediyordu. Kötü kamera, vasat oyunculuklar, mesaj endeksli senaryolar, yönetmensiz çekilmiş izlenimi veren filmler... Ama aynı zamanda Kürtlerin günlük hayatlarına vakıf, hakkaniyetli filmler...
Hal böyle olunca Suriye tarafında üretilen bir eserin Türkiye tarafında karşılık bulması kaçınılmaz olmuştu. Mardin'de ya da Batman'da birbirlerine "Bavê Teyar" diye seslenerek gevrek gevrek gülen insanlar çoğalmıştı.
Sanıyorum Bavê Teyar'ın Bin Xetê'den Ser Xetê'ye ulaşan bütün CD'lerini izledim. Bin Xet, hattın altı, ser xet hattın üstü demek. Türkiye-Suriye sınırında yaşayan Kürtler, bulundukları ülkeyi böyle tarif ediyorlar. "Bin xet" Suriye, "Ser xet" Türkiye sınırları içinde yaşayan Kürtlerin konumunu veriyor. Aralarında mayın tarlası, tel örgüler, duvarlar var ama akrabalıkları, komşulukları yüz yıldır kesintisiz sürüyor. Bu nedenle Bavê Teyar'ın maceraları sınır tanımadı. Sınırın iki tarafında yaşayan milyonlarca kişi tarafından beğeni ile izlendi.
Çekimler amatör, senaryo ayaküstü yazılmış izlenimi veriyordu. Konu ve oyunculuklar hayatın kendisi kadar sıradan ve tanıdıktı.
Suriye'de savaş başlayınca Bavê Teyar filmlerinin devamı gelmedi. Kim bilir, belki Bavê Teyar filmleri çekildi de bu tarafa ulaşamadı. Ancak Bavê Teyar'ın IŞİD barbarlığını anlatan birkaç skecini hatırlıyorum. Bunlar bir filmden mi alınmıştı, bilemiyorum ama skeçlerin sosyal medyada çokça paylaşıldığını hatırlıyorum.

*

Bavê Teyar'a can veren, Bavê Teyar karakteri üzerinden Kürtlere Kürtleri anlatan Cuma Xelil İbrahim, cumartesi günü Tişrîn'de ağır yaralandı, kaldırıldığı hastanede vefat etti.
Pazar günü Tişrîn'de olduğunu söylediği bir videoya rastlamıştım sosyal medyada. Henüz öldürüldüğü haberi duyulmamıştı. Videoda dediğine göre Suriye Milli Ordusunun (SMO) saldırılarına karşı nöbet tutmak için Kamışlo'dan gelmişti Tişrîn'e. "Korkunun elbisesini yırttık, korkmuyoruz" diyordu. Yarattığı Bavê Teyar karakterinden uzak bir profil çiziyordu videoda. Toprağını savunan, dayanışmaya davet eden, haksızlığa meydan okuyan yiğit bir sivil aktivist konuşuyordu videoda. Kilo almış, yaşlanmış, beyaz sakalları uzamış ama dinç bir adam vardı videoda. Etrafındakiler "Bijî Bave Teyar" diye tezahürat yapsa da Bavê Teyar gitmiş Cuma Xelil İbrahim konuşuyordu.

*

Bavê Teyar'dan kısa bir süre önce Suriye'de iki gazeteci, Nazım Daştan ile Cihan Bilgin bir hava saldırısında öldürülmüştü. Nazım ile Cihan'ın ardından Bavê Teyar'ın da aynı şekilde öldürülmesi, sınırın iki yakasında da üzüntüye, öfkeye ve karamsarlığa neden oldu.
Halbuki "İmralı Heyeti"nin oluşturulması bile iyimserlik tohumlarının serpilmesine zemin hazırlamıştı. SMO'nun Tişrîn'e yönelik bitmeyen saldırıları iyimserlik havasını dağıtıyor, Kürtlerin Kobanê için endişe duymasına neden oluyor.
Öte yandan 12 baro "Her koşulda siviller korunmalı" başlığıyla ortak açıklama yaptı ve Tişrîn Barajı’nda nöbet tutan sivillere yönelik saldırıları kınadı. Açıklamada, son saldırıda Bavê Teyar ile birlikte 6 kişinin katledildiğine dikkat çekildi ve sivillere yönelik gerçekleşen saldırının, uluslararası hukuk kurallarının açık ihlali olduğuna vurgu yapıldı. 
Cuma Xelil İbrahim Tişrîn'de öldü, Kamışlo'da defnedildi. Ancak Bavê Teyar karakteri aracılığıyla daha uzun yıllar yaşayacak Kürtlerin gönlünde ve hafızasında. Şimdi, dönüp dolaşıp şu soruda bulanıklaşıyor zihinler: Uçaklar ve SİHA'lar tepemizde dönerken nasıl kardeşçe kucaklaşacağız?


Vecdi Erbay Kimdir?

Mardin, Şenyurt doğumlu. Üniversite eğitimini tamamlayamadı. Çeşitli dergilerde yazıları, şiirleri, öyküleri yayımlandı. On yıla yakın bir süre Özgür Gündem gazetesinin kültür sanat editörlüğünü üstlendi. Çeşitli yayınevlerinde çalıştı. Yayımlanmış iki şiir kitabı var: Kuşkular Zamanı (Toplumsal Dönüşüm Yayınları, 1997), Yaz Sayıklamaları (Piya Kitaplığı, 2003). Öykü kitabı Masalın Ölümü, 2006 yılında Agora Kitaplığı'ndan çıktı. İnatçı Bir Bahar-Kürtçe ve Kürtçe Edebiyat derleme kitabı Ayrıntı Yayınları’ndan 2012’de çıktı. Şiir: Görülmüştür, Türkiye Barışını Arıyor, General Electric -Halil İncesu karikatür albümü yayıma hazırladığı kitaplardan birkaçı. Diyarbakır'da yaşıyor ve Gazete Duvar bölge temsilcisi olarak çalışıyor.