Ben bu ülkeyi affetmek istiyorum!

Bu ülke yazılı olmayan yasalarıyla cinsel istismar mağdurlarını susturduğu gibi, yazılı yasalarıyla susturmak istiyor.

Fotoğraf: Serra Akcan / csgorselarsiv.org
Google Haberlere Abone ol

Meliha Yıldız

Ben bu ülkeyi affetmek istiyorum. Ülkenin böyle bir talebi, benim böyle bir haddim olmasa da affetmek istiyorum. İyileşebilmek için, iyileşebilmemiz için.

Affedebilmek… Affedebilmek için, suçlunun suçuyla yüzleşmesi, sonra suçunu kabul etmesi ve sonuç olarak adaleti sağlaması.

Yüzleşebilmek… Yüzleşebilmek; öncelikle bu ülkede binlerce, on binlerce -yok sayılmak istendiği için gerçek rakamların hiçbir zaman bilenemeyeceği- kız, erkek çocuğun; babası, komşusu, eğitmeni tarafından taciz ve tecavüze uğradığını yok saymamak demek. Bir ömür boyu acılar içinde kıvranan ve travmalarını sonraki kuşaklara aktaran on binlerce çocuğu yok saymamak… Bu çocuklar ya da yetişkinler yok sayılmaya karşı durduğunda ise -anneye, eğitmene, savcıya söylediğinde- bir felaketi içinde barındırıyormuş gibi kendi mağdur ettiği çocuğu saklayacak yer, gömecek toprak aramamak… Bu ülkenin toprağının altında binlerce çocuk ruhu gömülüdür. Yeryüzündeki suretlerinin ömür diye yaşadıkları ise ruhlarını bulma çabasıdır.

Yüzleşebilmek… Çocuğun cinsel istismarında, hele aile içi cinsel istismarda kutsallarla yüzleşebilmeyi gerektirir. Anne, baba, aile, din, devlet kutsallarıyla yüzleşmek… Maalesef bu ülkede her şey çocuktan daha kutsal. Çok insan söyledi. “Gerçekten öz baban mı? DNA testi yaptır!” Kabullenmelerimden önce ben de düşünmüştüm DNA testi yaptırmayı. Baba benim için de kutsaldı. Bir babanın bu kadar kötü olabileceğini aklım almıyordu. Ortada bir kötü varsa bunun ben olması daha kolaydı. Bir baba bu kadar kötü ve güvenilmez olabiliyorsa başka insanların iyi ve güvenilir olması mümkün müydü? Kutsalı sorgulamam sonsuz soru zincirini başlatacaktı. İnsanlar bu yüzden DNA testi istediler. Ki öz babam olmaması neyi değiştirirdi ki? Ben ömrüm boyunca öz babam olarak bildim. Benim örselenmemi değiştirmeyecekti ama kutsal baba korunmuş olacaktı. Bu ikiyüzlülükle, bu sorunla yüzleşemeyiz.

Kimisi de annemi korumaya aldı ve onu teselli etti. “Kadının koşulları olsaydı, kadın güçlü olsaydı bunlar yaşanmazdı.” Cinsel istismar bu toplumun her kesiminde, kadınların güçlü olduğu ailelerde de yaşanıyor. Gerçekten sebep kadının toplumsal konumu mu, bilmiyorum. Ama şunu biliyorum; insanlar annemi koruyarak kendi annelerini –anneliklerini- sorgulamaktan, annenin kutsallığından şüphe etmekten kaçınmış oldular. Çünkü “Annemiz bile bize kötülük yapıyorsa, bize kim kötülük yapmazdı ki?” Anneyle de yüzleşilmeli.

Kimisi de ifşamın –tamamen tesadüfen- bir Alman kanalında yayınlanmasına tutundu, kutsalını korumak için. “Müslüman ülkede ensest olmaz, bu tamamen Türk düşmanlarının kurguladığı bir video!” Din, devlet kutsalını koruyabilmek için kurbanı, tekrar kurban etmek… Mağdurların bin bir güçlükle cesaretlerini toplayarak yaptıkları ifşalar sonucu ortaya çıkan istatistiklerin, adli tıp raporlarının, dava dosyalarının hiçbir önemi yok. “Söylediklerimizin yalan olduğunu düşünenler, bize inanmanız için ne yapmamız gerekiyor? Lütfen söyleyin onu yapalım.”

Biz mağdurlar bu ülkeyi affedebilmeyi aklımızın köşesinden geçiremiyoruz. Çünkü biz bu ülkede her güne cinsel istismar haberleriyle uyanıyoruz. Biz bu haberlerle her gün yeniden istismara uğruyoruz. Aile meclislerinde, mahallede, mahkemelerde mağdurun ifşasından sonra tekrar tekrar mağdur edilmesini izlerken, kendimizi örselenmekten koruyamıyoruz.

Affedebilmek için önce empati kurmuş olmak gerekir. Biz bu ülkeyle empati bile kuramıyoruz. Birçok istismar vakası yargıya intikal edemezken, edenlerin de ancak yüzde 55 ceza alırken, af yasasıyla da ceza alanlar tahliye edilirken biz empati kuramıyoruz. Bu ülkede affedebilmek ancak fail için düşünülebiliyor.

Geçen hafta çıkan yeni bir yasayla bu soruna daha kesin bir çözüm bulundu. Failler artık ceza almayacak. Çünkü çocuğun cinsel istismarında “somut delil şartı” aranacak. Yani bin bir güçlükle yargıya intikal eden vakalar cezasızlıkla sonuçlanacak. Ben bir annenin bir babanın kötü olabileceğini kabul ettim ama bir ülkenin kötü olabileceğini kabul etmek istemiyorum. Bu ülke yazılı olmayan yasalarıyla cinsel istismar mağdurlarını susturduğu gibi, yazılı yasalarıyla susturmak istiyor. Yine de her şeye rağmen, ben çocukluğunda babası tarafından yıllarca cinsel istismara uğrayan biri olarak bu ülkeyi affetmek istiyorum!