YAZARLAR

Benzema aşırı sağa şık bir gol atabilir

Benzema’nın olaylarla dolu kariyeri görkemli bir sona yaklaşıyor. Ama bir işi daha var…

İskoç yazar Robert Louis Stevenson 1886 tarihli Dr. Jekyll ve Mr. Hyde romanında cesur bir işe kalkışarak insan doğasının iyi ve kötü yanlarını aynı kişide buluşturmayı dener. Saygın bir hekim olan Dr. Henry Jekyll toplumdaki statüsü yüzünden bastırdığı dürtülerine kulak verip içinden geldiği gibi davranmanın yollarını arar. Neticede geçici bir süre bu etkiyi sağlayacak iksiri yaratmayı başarır. Artık geceleri Mr. Edward Hyde olarak “hayatını yaşayacak”, korkusuzca istediğini yapacak, şehvet düşkünü, kendinden başka kimseyi düşünmeyen bir günahkâra ve suçluya dönüşecektir…

Çarşamba akşamı Şampiyonlar Ligi çeyrek finalinde Chelsea-Real Madrid maçı için ekran başına geçenler, turnuva tarihinin unutulmaz performanslarından birine tanıklık etti. Real’in Cezayir asıllı Fransız futbol doktoru Benzema yaptığı hat-trick’le bu sezon çıktığı 36 maçta 37 gol 13 asiste ulaştı. Birkaç hafta önce PSG’ye üç atıp takımına turu getiren 34 yaşındaki oyuncu, kariyerinin zirvesinde. Genellikle hakkı teslim edilmeyen Benzema’nın saha içinde istikrar, saha dışında skandallar ile anılacak bir hikayesi var.

İLK YILLAR

Karim Mostafa Benzema doğma büyüme Lyonlu. Afrika kökenli pek çok Fransız gibi banliyöde, Bron semtinde, dokuz çocuklu ailenin kısıtlı imkanlarıyla büyüdü. Dokuz yaşındayken mahalle takımı Bron Terraillon’la Lyon’un miniklerine iki gol atıp maçı 2-0 kazandırınca Lyon’a transfer oldu.

Daha iyi bir zamanda gelemezdi. Tarih boyunca komşusu Saint-Etienne’in gölgesinde kalmış Lyon, Benzema’nın doğduğu 1987 yılında Jean-Michel Aulas tarafından satın alınmış, art arda lig şampiyonlukları yaşıyordu. Benzema da giderek yükseliyordu. 2004’te Fransa Milli Takımı’yla 17 yaş altı Avrupa Şampiyonası’nı kazandı. Kadroda Samir Nasri, Hatem Ben Arfa gibi benzer kökenli, hepsi olağanüstü yetenekli ve olağanüstü istikrarsız harika çocuklarla oynadı.

2005-2006 sezonunda 17 yaşında Şampiyonlar Ligi’ndeki ilk maçında golünü attı. Çift ayaklı, 1.85 boyunda, hızlı bir santrfordu. 20’sine geldiğinde hocası Gérard Houllier, “Ne kadar iyi olabileceğini düşündükçe insanın içi ürperiyor” demişti. O sezon Lyon üst üste yedinci ve son lig şampiyonluğunu kazanırken Benzema Fransa gol kralıydı. Ciddi ve sağlam bir karakter çiziyordu. A takıma ilk katıldığında kendisine takılan “abilere” sert çıkmış, çömez muamelesi görmekten haz etmediğini, “Gülmeyin, hepinizden iyi olacağım” sözleriyle ifade etmişti.

Yedinci şampiyonluktan sonra takım inişe geçti. Aulas Şampiyonlar Ligi’ni kazanmadan gitmesine izin vermeyeceğini söylese de talipler artıyordu. Karim çocukluğundan beri Fransa liginden çok hoşlanmıyor, Milan ve Real’i takip ediyordu. Hayali gerçek oldu. O günlerde genç takımı çalıştıran eski golcü Sonny Anderson’un tabiriyle, Lyon “Ayağında top varken topsuz halinden daha hızlı” yıldızını kaybetti. Benzema idolü Brezilyalı Ronaldo gibi Real’de oynayacaktı.

REAL MADRİD VE SKANDALLAR

2009 Real için büyük bir yıldı. Los Galácticos’un mimarı Florentino Pérez büyük vaatlerle yeniden seçilmiş, ancak karşısında Guardiola’nın Barcelona’sını bulmuştu. Gidişatı değiştirmek için hem kendisinin hem de kulübün en iyi bildiği yöntemi uyguladı ve tarihin en büyük transfer harekâtını gerçekleştirdi: Xabi Alonso, Kaká, Cristiano Ronaldo ve Karim Benzema takıma katıldı.

Raúl ve Van Nistelrooy gibi iki büyük golcü de hâlâ kadrodaydı. 21 yaşındaki Benzema bu kalabalıkta kayboldu. Transfer ücretini hak edip etmediği, Lyon’da vaat ettiği potansiyele ulaşıp ulaşmayacağı sorgulanır oldu.

Daha ciddi sorunlar da vardı. Saha içinde sakinliğiyle tanınan – hâlâ kariyerinde sadece 10 sarı kart ve 0 kırmızı kart var – Karim saha dışında ilk Mr. Hyde emarelerini göstermeye başlamıştı. 2009 yılında milli takımdan Franck Ribéry ile birlikte reşit olmayan – 16 yaşında – bir çocukla fuhuş yaptığı iddiasıyla mahkemeye çıkarıldı. Dava beş yıl sürdü. Neticede iki oyuncunun birlikte oldukları kişinin yaşından haberdar olmadıklarına hükmedildi ve dava kapandı.

Ama milli takım kariyeri yara aldı. 2010 yılında Fransa Milli Takımı darmadağın bir haldeydi. Güney Afrika’daki Dünya Kupası’nda oyuncular ile teknik heyet arasındaki kavga fiyaskoyla sonuçlandı. Gruptan çıkamayan takıma çağrılmayan Benzema da tatsızdı. Müslüman kimliğini vurguladığı dönemde fuhuş skandalı imajını baltaladı. Bir Fransa maçında milli marş söylemeyince yine tepki çekti. Pep’in Barça’sının ışıltısı Real kariyerini de gölgeliyordu.

Hakkındaki eleştiriler de iki uç arasında gidip geliyordu. Kimine göre Real’de 9 numara oynayacak sıklette değildi, kimileri ise sonsuz potansiyeli olduğunu düşünüyordu. Bir ara Arsenal’a transferi ciddiye bindi. Ama zaman lehine işledi. Barcelona’nın düşüşüyle birlikte takım tırmanışa geçerken Karim de Cristiano Ronaldo’nun yanında “ikinci adam” rolünü benimsedi. Hem oyun bilgisi hem de fedakarlığıyla Portekizli yıldızın gollerine büyük katkı yaptı.

2014’te Real yıllardır beklediği onuncu Şampiyonlar Ligi (“La Décima”) zaferine ulaştı. Her şey yerli yerine oturmuş görünürken yeni bir skandal patlak verdi. Sahadaki Dr. Karim’in içinden yine Mr. Benzema çıkmıştı. 2015 yılında – yine – milli takımdan arkadaşı Valbuena’nın maruz kaldığı şantaj olayındaki dahli nedeniyle Fransız polisi tarafından tutuklandı. Valbuena’ya bir seks kaseti üzerinden şantaj yapılmış, 150 bin Euro vermezse kasetin kamuoyuyla paylaşılacağı söylenmişti. Şantajcı çetenin mensuplarını şahsen tanıyan Benzema taraflar arasında aracı rolü üstlenmiş, hatta ötesine geçerek çete üyelerinden birine, “Merak etmeyin. Başka şansı yok. Ben ona anlatırım. Parayı verecektir” demişti. Milli takımdan kovuldu.

Halbuki oyunu giderek olgunlaşıyordu. Tutuklanıp yargılanmak üzere serbest bırakıldıktan altı ay sonra bir Şampiyonlar Ligi kupası daha kaldırdı. Santrfor ve sol kanat forvet olarak başladığı kariyerinde “9.5 numara” tabir edilebilecek, hem 9 hem de 10 numara işlevi görebilen çok değerli bir oyuncuya evrildi. Gerçi Ronaldo’nun gölgesinde kaldığı için her zaman hakkı verilmiyordu, hatta “Babam bile benim nasıl bir oyuncu olduğumu yeni yeni anlıyor” diye sitem edecekti, ama kariyeri doğru yönde ilerliyordu.

AŞIRI SAĞ İLE ATIŞMA

Fransa hariç. Bir ara milli takımın dışında kalmasını ırkçılığa bağladı. “Gol atınca Fransız, atamayınca Arap diyorlar” çıkışını yaptı. Tamamen haksız sayılmazdı; birkaç yıl önce milli takım eski hocası Laurent Blanc Fransa Milli Takımı’ndaki siyahilerin sayısının “haddini aştığı” yönünde görüş bildirmişti. Yine de Deschamps’ın çokuluslu “black-blanc-beur” kadrosu pek öyle demiyordu. Ardından Maviler’de kendisinin yerine tercih edilen Olivier Giroud için, “Giroud karting, ben Formula 1’im” gibi veciz bir ifade kullandı. İksirini almıştı ve durmadı. Fransa teknik direktörü Deschamps’ın iyi biri olduğunu, ama “Fransa’daki ırkçı baskıya boyun eğdiğini” söyleyince hocası çileden çıkıp dava açtı.

2017 yılında Fransa cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ikinci sırayı alan aşırı sağcı Marine Le Pen tarafından “Kendi rezaletlerini örtmek için Fransız halkına çamur atmakla” suçlandı. Le Pen’in kuzeni Marion, “Çok istiyorsa gitsin Cezayir’de oynasın” diyerek olaya yeni bir boyut kattı. Ülkedeki kutupların tavrı sertleştikçe Benzema da Müslüman kimliğini daha fazla öne çıkarmaya başladı. 2017 yılında İstanbul’da Fatih Belediyesi’nin düzenlediği iftar programında görüldü. Hacamat yaptırdığı sosyal medya paylaşımları, Ramazan postları vs. ile Türkiye’de çok da yabancı olmadığımız bir “günahkâr Müslüman” persona yarattı.

GELECEK

Beş yılda gelen dört Şampiyonlar Ligi kupasının ardından 2018’de Cristiano Ronaldo’nun ayrılmasıyla ilk kez Real’in “hücum lideri” oldu. Gol ve asist repertuvarını kusursuzlaştırdı. Geçiş dönemindeki, görece zayıf takıma kattıkları ve kazandırdıklarıyla prestijini artırdı. Valbuena olayından ise tecilli hapis ve kefaletle kurtulmuş görünüyor.

Son iki sezondur en tepede ve Real Madrid hücumlarında hem yaratıcı hem de bitirici rol üstleniyor. Real tarihinde sadece Cristiano Ronaldo, Raúl ve Alfredo Di Stefano ondan daha çok gol attı. Şampiyonlar Ligi tutkusu ise Lyon’dan beri sönmedi. Turnuva tarihinde Cristiano Ronaldo (140), Messi (125) ve Lewandowski’nin (85) ardından 82 golle en çok skor yapan isim durumunda. Benzema sadece iki kulüpte oynadı ve onlardaki huzuru ve başarıyı milli takımda hiçbir zaman bulamadı. Geçtiğimiz yaz “affedilip” döndüğü Maviler’de Euro 2020 yine hüsranla bitti.

Kendine müze kuracak kadar kupası var: 4 Şampiyonlar Ligi, 4 Fransa Ligi ve – bu sezonu da sayarsak – 4 La Liga. Chelsea’ye attığı gollerle Şampiyonlar Ligi’nde yarıfinale yakın ve mevcut formuyla turnuvayı “tek başına” kazanabilecek düzeyde. Ama kariyerindeki esas eksiği doldurmak için yıl sonunu beklemesi gerekecek: Fransa ile Katar’da Dünya Kupası’nı kaldırırsa, tarihin en unutulmaz golcüleri arasındaki yerini daha da pekiştirecek.

Bu arada hafta sonu Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçimi var. Aşırı sağcı Le Pen’in yine ikinci tura kalıp Macron’u zorlaması bekleniyor. Dr. Jekyll ve Mr. Hyde’ın sonunda kahramanın kötü tarafı iyi tarafını ele geçirip ölümüne neden oluyordu. Karim’in hikayesi ise mutlu bitmeye yakın görünüyor. Dünya Kupası veya yeni bir Şampiyonlar Ligi zaferiyle, yıl sonunda Paris’te düzenlenecek Ballon d’Or töreninde altın topu kucaklayıp aşırı sağa şık bir gol atabilir. Tabii o vakte kadar yine bir Mr. Hyde’lık yapmazsa…


Suat Başar Çağlan Kimdir?

1984 yılında Bornova’da doğdu. Balıkesir Fen Lisesi’ni ve Galatasaray Üniversitesi Felsefe Bölümünü bitirdi. 2010 yılında Ege Üniversitesi Sanat Tarihi Bizans Sanatı programında yüksek lisansını tamamladı. 2007 yılından beri İngilizce ve Fransızca dillerinden serbest çevirmenlik yapıyor. George Bernard Shaw, Alain Robbe-Grillet, C. L. R. James, Saadat Hasan Manto gibi yazarların eserlerini Türkçe’ye çevirdi; edebiyat, sanat ve felsefe alanındaki yazı ve tercümeleri çeşitli dergilerde yayınlandı. Gazete Duvar’da başladığı futbol yazılarına farklı mecralarda devam ediyor. Karşıyaka’da yaşıyor.